Makale
İnsan Ağırlaştı Dünya Taşıyamıyor
Modern dönem insanı, arkası ve önü olmayan zaman algısını sorumluluktan koparak yaşıyor. Kâinatla kurduÄŸu iliÅŸkinin hoyratça oluÅŸunu, yaratıcı ile girdiÄŸi “savaÅŸ”tan galip çıkışına baÄŸlıyor. Bu nedenle seküler zihin, sorumluluktan kurtuluÅŸun baÅŸladığı yerde, özgürlüÄŸe geçtiÄŸini vehmediyor.
BaşıboÅŸ olmak, kimseye hesap vermiyor olmak, bir kırılma ile en muteber seçim olarak hayatın mahiyetini oluÅŸturuyor. Varlığı rastlantısal bir baÅŸlangıçla baÅŸlatma dogmasına bilimsel kılıf bulduÄŸunu sananların hâkim durumda olması, vahim sonuçları ortaya çıkarıyor.
Hayat hassas denge ve eÅŸsiz ahenk üzerine var edilmiÅŸ; sayısız nimetle insana bağışlanmıştır.
İnsana da vahiyle ölçü bildirilmiÅŸ, nimete yaklaşım dâhil, varlığın amacı anlatılmış.
Adil paylaşımı içeren ölçü, hassas davranmayı gerektiriyor.
Vahyi tasdikleyip hayata yansıtanların adaletsiz akışa itiraz etme ve hoyratça yol alan sorumsuzluÄŸa dur deme vecibeleri mevzubahistir.
Nimeti küçümsemekle baÅŸlayan müstaÄŸnileÅŸme, kâinatı kullanma biçimini hoyratça tarza dönüÅŸtürüyor. Hayatın seyri kendiliÄŸinden birkaç kat hızlanıyor ve doymak bilmeyen iÅŸtaha karşılık vermede kâinat zorlanıyor. Hava, su, toprak kirlenince beklenmedik etkiler, hastalıklar zuhur ediyor. Zararsız tanınan böcekler, devasız hastalıkların virüsünü yükleniyor.
Teknoloji geliÅŸtikçe kâinat daha büyük acı çekiyor; sessiz feryatlarını tutamadığını sıklaÅŸan deprem, sel, fırtınalardan anlayabiliriz. Fitne oluÅŸtuÄŸunda kâinatın “haber” vereceÄŸi kitapla sabit. PeygamberliÄŸin uyarıcı ve yönlendirici etkisi nihayete erdi. Yönlendirici bilgi ortada; sapma oluÅŸtuÄŸunda sadece uyarıya ihtiyaç var.
Ve tabiat sürekli ikaz ediyor.
Modern insanın tasallutu altına giren dünya çatık kaÅŸlı dönmüyor. GüneÅŸ kızgın, soÄŸuk her zamankinden daha ÅŸedit. Sürekli uyarı gönderiyor ancak modern insanın alıcıları baÅŸka göstergelere ayarlı.
Denizaltılar, uzay gemileri yerin altını üstüne getirip mesafeleri kasılırken insan insanla cebir dilinde muhatap. Yer altı madenleri silaha dönüÅŸürken obezite merkezli kıtalar, Afrika ile sınanıyor.
Kâinat suskun kalır mı? Kalmalı mı?..
Dünyaya sirayet etme biçimi, hayata verilen anlamla iliÅŸkilidir. Dünyayı çöp yığınına dönüÅŸtüren çaÄŸdaÅŸ söylemin tabiata uyguladığı eziyet, adaletsiz paylaşım, yaratıcının rızasını incitmektedir.
Müslüman dünya bu konuda ikaz edici ve olumlu örnek oluÅŸturma açısından görevinin çok uzağında, yer yer batıla öykünen kesimiyle aynileÅŸme tutumu göstermekte.
Vahye teslim olan ruh, hazları kontrol etme potansiyeline sahip olur. Müminin algısı hazların güdümünde çalışan akıldan farklı hareket eder. Bütüncül bir kavrayışla hayata yansıyan akıl, insan-toplum iliÅŸkisi duyarlılığıyla geleceÄŸin sorumluluÄŸunu yüklenir.
Üretim ile tüketimi aynı anda kontrol etme sorumluluÄŸu, duyarlı bir bünyeyi gerekli kılar. İsraf anahtar kavram olarak kanunlardan, dünyevi bütün yaptırımlardan farklı mahiyetiyle üretim ve tüketimi, pazardan mutfaÄŸa denetleme ve düzenleme gücüne haizdir.
Bütüncül bakış gereÄŸi, çöpe dökülen yiyecek, gereksiz giyecek, lüzumsuz alışveriÅŸ israfa dâhil olur. Sadece bu kadar da deÄŸil zaman, saÄŸlık, fırsatlar israf bahsinde deÄŸerlendirmeye muhtaçtır.
Modern dönem Müslümanları bu konuda seküler davranışlarla zevk paralelliÄŸi göstermektedirler. “Birbirlerini denetleyen veliler” olma özelliÄŸi kaybolduÄŸunda, bireysel hayat mümini sessizce kuÅŸatmada gecikmez. Yakın çevremizden, kendimizden yola çıkıp bir özeleÅŸtiri yaptığımızda, israf kavramının neresinde olduÄŸumuzu tespit etmiÅŸ oluruz.
MüÅŸterisi olduÄŸumuz gereksizlikler, nimetin ahenginden koparıp bedenimize ateÅŸ kıldıklarımızdır.
Ahmet Mercan
Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.
Henüz yorum yapılmamış.