Sosyal Medya

Makale

İslamcılığın kendisi ile yüzleşmesi?

Fert veya toplumsal hareketler, kendileri ile yüzleÅŸmeye cesaret edemezlerse tarihsel olarak geride kalırlar ve zamanın ruhunu kaybederek cesede dönüÅŸmeleri kaçınılmaz bir süreç olur. Ferdin kendisiyle yüzleÅŸmekten kaçınması, kendisiyle barışık olmasını engellerken, kendisine yönelik dış yaklaşımın sertleÅŸmesine zemin oluÅŸturur. Bu yüzden fert, kendisiyle yüzleÅŸerek, kendisine yöneltilmiÅŸ eleÅŸtirileri dikkate alır ve yanlışlarının farkındalığına sahip çıkarak, kendisini düzeltir ve toplumsal deÄŸerini bularak kendisi ile barışık yaÅŸamaya devam eder. Hareketler ise kendisiyle yüzleÅŸmeye cesaret edemediÄŸi sürece tarih dışı kalarak kendisine tarihin mezarlığındaki yerini hazırlar. Bu yüzden hareketlerde kendileri ile yüzleÅŸmeye cesaret ederek, istem dışı veya istemli bir ÅŸekilde yapılan hataları fark eder ve kendisini düzelterek tarihsel seyirdeki yerini alırken, kendisine katkı sunan fertlerin gönlündeki tahtını saÄŸlamlaÅŸtırır.

Çürüme, yanlışların varlığı ile baÅŸlar, yanlışların devamı ile hitama erer. Bu yüzden yanlışını fark eden fert veya hareket, yanlışını düzelttiÄŸi zaman yeniden zamandaki yerini alır, gönüllerdeki makamını elde eder ve kendisine kan verecek yeni fertlerin katılımını saÄŸlayabilir hale gelir. Mesele, yanlışın varlığı deÄŸil, yanlışın süreklilik kazanarak düzeltilemez noktaya yönelmesidir. Hatalar, süreklilik arz etmediÄŸi sürece sıradanlığı sarsan, kan dolaşımını hızlandıran bir iÅŸleve sahip olur. Hatta kiÅŸilerin daha saÄŸlıklı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesine zemin hazırlayarak kimlerin bu hareket içindeki yerinin saÄŸlamlaÅŸacağına da karar verilmesine imkân tanır.

Ä°slamcılığın yüz elli yılı bulan bir tarihi olduÄŸunu söylemek mümkündür. Tabii ki metin baÄŸlamında ve daha lokal zeminlerde ıslah faaliyetlerini de dikkate aldığımızda üç yüz yılı geçkin bir tarihi iÅŸaret edebiliriz. Ancak Osmanlı’nın gerilemesi ile baÅŸlayan süreçte bir kurtuluÅŸ ideolojisi baÄŸlamında öne çıkan akımlardan biri de Ä°slamcılık olmuÅŸtur. Ä°ÅŸte bu Ä°slamcılığın tarihsel seyri açısından ve Ä°slamcılığın müktesebatını dikkate alarak bugün yeniden ele almak ve varsa hata ve yanlışları ile tarihsel seyrini eleÅŸtirel bir gözle yeniden deÄŸerlendirmekte fayda vardır. Ä°slam coÄŸrafyasının farklı bölgelerinde iktidara gelmelerine raÄŸmen, bugün gelinen noktada Ä°slamcılığın ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldığı aÅŸikârdır. Tarihsel seyri içinde bütün baskılara raÄŸmen bugünkü kadar cılız, yalnız, güvensiz, yetersiz kaldığı bir zemin olmamıştır, okuyabildiÄŸimiz kadarı ile…

Ä°slam, bütün potansiyeli ile orada durmaktadır ve müntesiplerine güç vermeye devam edecek imkân ve iktidarına sahiptir. Fakat Müslümanların Ä°slam ile iliÅŸkilerindeki sorunlar farklılaÅŸarak çoÄŸalmaya devam ettiÄŸi için Ä°slam kendi potansiyelini hayata geçirme konusunda zemin bulmakta zorlandığı söylenebilir. Bu tespit bir sosyolojik tespit olarak kayıtlara geçmeli, yoksa ed din olarak Ä°slam her zaman kendi varlığını tam olarak korumaya devam etmektedir ki bu koruma ilahi muhafaza ile saÄŸlanmaktadır. Ä°slamcılık ise kendisini Ä°slam’a nispet ederek varlığını güçlü kılarak varlık sahasına çıkmıştır. Ä°slam coÄŸrafyasındaki kurtuluÅŸ hareketlerinin tümünü desteklemiÅŸ ve çok baÅŸarılı sonuçlar elde ettiÄŸi de dikkatten kaçmamaktadır. Birçok yerde daha sonra iktidara geldiÄŸi halde yeterli düzeyde bir baÅŸarı öyküsü oluÅŸturmadığı da aÅŸikârdır. Ä°ÅŸte bu yüzden Ä°slamcılığın kendisi ile bir yüzleÅŸmesini saÄŸlamak, bu yüzleÅŸme sonucunda kendisinin içinde bulunduÄŸu zeminin bir eleÅŸtirisini yapmak ve yeniden ayaÄŸa kalkarak, Ä°slam ile sahici bir baÄŸ kurmasının imkânlarını hazırlamak esas olmalıdır. YüzleÅŸme, yıkmak deÄŸil, eksiÄŸi, zaafı, açığı kapatma adına yapılmalı ve hakikati dikkate alarak gerçekleÅŸtirilmelidir. Elbetteki bu yüzleÅŸme içerden yapılmalıdır. Dışarıdan yapılmış eleÅŸtirilerin art niyetli oluÅŸları yüzünden saÄŸlıklı bir zemin hazırlamamaktadır. En güzeli yüzleÅŸmeyi bizzat bu harekete gönül vermiÅŸ entelektüellerin, âlimlerin yapmasıdır ki daha saÄŸlıklı sonuçlara ulaşılabilinsin…

Ä°slamcılık, en temelde Ä°slam’ın günümüz için ne dediÄŸini araÅŸtırma ve uygulama zemini ve anlamını ortaya koyma çabasıdır. Bu çaba ve araÅŸtırmanın baÄŸlı olması gereken bilgi ve yöntemini dikkate alarak eleÅŸtirel bir yaklaşımla Ä°slamcılığın Ä°slam ile kurduÄŸu bağı ve günümüzün MüslümanlaÅŸmasına yaptığı katkı tartışılmalıdır.

MüslümanlaÅŸmanın Ä°slamcılıktan daha geniÅŸ bir zemine yaslandığını söylemekte bir beis yoktur. Ama MüslümanlaÅŸmanın çaÄŸdaÅŸ versiyonu Ä°slamcılığın taşıdığı kültürel dokudan bağımsız kalamamaktadır. Bu yüzden bugünden geriye doÄŸru bir tarihsel yürüyüÅŸe çıktığımızda Ä°slamcılığın temel yaklaşımlarının MüslümanlaÅŸmanın sürecine birebir etkilediÄŸini söylemek durumundayız. Bu hem MüslümanlaÅŸmanın gücünü ve hem de zaafını birlikte oluÅŸturmaktadır. Aslında süreç Ä°slamcılığın yaklaşımının Müslümanların kahır ekseriyet farklı yapılarına da sirayet ederek herkesi kendi ÅŸemsiyesi altına aldığını söylemek doÄŸru olur. Bu neredeyse bütün Ä°slam coÄŸrafyası için de geçerli bir tespittir. ÖrneÄŸin, Türkiye de en geleneksel yapı olan tarikatların geneli modernleÅŸmenin tasallutuna uÄŸramıştır. Bu uÄŸrağı ise Ä°slamcılığın modernleÅŸme ile kurduÄŸu bağın saÄŸladığı atmosfer üzerinden gerçekleÅŸtirdiÄŸini söylemek doÄŸru olur. Çünkü Ä°slamcılık, hem siyasal karakteri, hem modernleÅŸmeci karakteri ve hem de ideolojik karakteri ile birlikte modern episteme ile kurduÄŸu iliÅŸki yüzünden her hareketi etkilemede tam bir karaktere sahip olmuÅŸtur. Bu temel gerçeÄŸi dikkate alarak Ä°slamcılığın iki temel karaktere sahip olduÄŸunu söylemek ve bu iki farklı karakterin modernleÅŸme ile kurduÄŸu iliÅŸki ile aynı zemine yaslandığını ifade etmeliyiz.

MüslümanlaÅŸmanın daha başından itibaren, modernleÅŸmenin tasallutuna uÄŸradığını biliyoruz. Ama en temelde Ä°slamcılık ve MüslümanlaÅŸma süreci kendi içinde çoÄŸul olan ama en temelde iki akıma dönüÅŸmüÅŸ bir yapı arz ediyor. Bu ikili yapı aynı zamanda Müslümanların yaklaşık, on yedinci yüz yıldan itibaren adım - adım gerilemesi ve yenilgiyi tatması ile birlikte varlık sahasına çıkmıştır. Ama bu yenilgi travması, iki farklı yapı açığa çıkartsa da aynı ÅŸeyi tetiklemektedir. Ä°ster modernleÅŸme taraftarı Ä°slamcılık olsun, ister gelenek diye tanımlanan ve kabullenilen salt Ä°slami metne tabiiyeti savunan akım olsun, son durakta birleÅŸerek aynı zemine dönüÅŸmüÅŸlerdir. Salt irfani, ya da hadis ve ayetleri lâfzen anlayan lâfzîlik olsun, tepkiselliÄŸi aÅŸamadıkları için gerilemek durumunda kalmışlar ve zamanla modernleÅŸmenin saÄŸladığı kolaylığı içselleÅŸtirerek çaÄŸdaki yerlerini almışlardır. Bu durum tabii olarak MüslümanlaÅŸmanın saÄŸlıklı bir zeminde neÅŸvünema bulmasına engel olmuÅŸtur. MüslümanlaÅŸmayı zaaflı hale getirerek, ibadetlerde müslüman, sosyal, iktisadi veya siyasi olaylarda olana tabiiyeti getirerek sorunlu bir zemin oluÅŸturmuÅŸtur.

Aynı öykünün Ä°slamcılık kanadında da daha baÅŸtan modernleÅŸme ile iliÅŸkiyi teknoloji ve ahlak ayrımına tabi kılarak benzer bir sonuca duçar kalmışlardır. Bugün teknolojiyi ahlaktan bağımsız ele alamayacağımızı pahalı bir ÅŸekilde öÄŸrenmiÅŸ bulunuyoruz. Özellikle modern bilgi ve bilim ile girilen iliÅŸkide yenilgi travması, onun peÅŸinen kabulünü saÄŸlayarak kendisini dayatmasına ön ayak olunmuÅŸtur. Dini ideolojik bir zemine taşıyarak dinin yaÅŸam, insan ve varlık ile kuracağı doÄŸru ve sahici bir iliÅŸkiyi derinden yaralamıştır. Yani Ä°slamcılık en genelde bütün MüslümanlaÅŸma sürecine dâhil edilmiÅŸ ve modernleÅŸme ile birlikte hem modernlik taraftarları ve hem de gelenek taraftarları aynı çizgide buluÅŸmuÅŸlardır. Bu da hem Ä°slamcılığın bir sorunsal alanına ve hem de MüslümanlaÅŸmanın sorunsal alanına aynı etkiyi vermektedir. O zaman MüslümanlaÅŸma bir yara almışsa bugün Ä°slamcılığın bir yara almadığını söylemek doÄŸru olmaz, Ä°slamcılığın yara aldığını söylediÄŸimizde MüslümanlaÅŸmanın yara almayacağını söylemek doÄŸru olmayacaktır. Bu temel gerçekliÄŸi dikkate alarak kendi içinde farklı türevleri taşısa bile bütün farklılıklarına raÄŸmen, Ä°slamcılık ve MüslümanlaÅŸma modernleÅŸme ile yüzleÅŸmeye devam ederken onun tasallutuna karşılık verme konusunda ciddi zaaflar taşımaktadır.

Bu Ä°slamcılığın tarihsel sürekliliÄŸi baÄŸlamında hep yanlışa kapı aralayan bir tutuma kavuÅŸtuÄŸu anlamında deÄŸil, çıkış noktası itibarı ile yapılan yanlışların sonucu hep aynı noktaya ulaÅŸtığını belirtmektir. Bu aynı zamanda yapılan fikri veya siyasi hareketlerin tümünü de aynı konumda görmemize neden olacaktır. Yani bir hareket, tabii ki bütünüyle kötü olamaz. Ancak taşıdığı yanlış bakış yüzünden yanlıştan kurtulmasına zemin oluÅŸturacak bir imkânı elde etmekte zorlanmaktadır. Vakıflar, dernekler, kurumlar, cemaatler, tarikatlar bütünüyle kötüdür demek yerine, modernleÅŸmenin baskısı altında kendileri olma konusunda ciddi zaaflar taşımaktadır demek daha doÄŸru olacaktır. Bu aynı zamanda beslendikleri Ä°slamcılığın da temel zaafına göndermedir.

Mevcut durum ruh itibarı ile yaralı ve sorunlu bir durumu iÅŸaret etmektedir. Bu ruhun yarasının sarılması ve sorununun çözümü için yeni bir bakışa, yönteme ve baÅŸlangıca ihtiyaç olduÄŸu açıktır. Ä°ÅŸte bütün mesele bu yeni bakışın, yöntemin, baÅŸlangıcın neliÄŸini ve nasıllığını ortaya koyarken, bu eleÅŸtirel tutumun bize saÄŸlayacağı vasatı kullanmayı dikkate alarak adım atmayı öncelemenin gerekliliÄŸinin idrak edilmesidir.

Elbette ki modernleÅŸme ile bir yüzleÅŸme gerçekleÅŸtirmeden kendi yüzleÅŸmemizi gerçekleÅŸtirmemiz neredeyse imkânsız olmaktadır. Bu yüzden Ä°slamcılığın kendi gerçekliÄŸi ile yüzleÅŸmesi, modernleÅŸmenin gerçekliÄŸi ile yüzleÅŸmesini de içermektedir. Bu noktada ÅŸunu söylemekte fayda var: bugüne kadar Ä°slamcılığın hem Ä°slam ve Ä°slam’ın anlaşılmasında ciddi zaaflar taşıdığı, hem de modernleÅŸme ile kurduÄŸu iliÅŸkide ciddi zaaflar taşıdığı açıktır. Ä°ÅŸte bu zaafların neler olduÄŸunu tartışmak ve bu tartışmada ortaya çıkaracağımız doÄŸru bir bakış ile iÅŸe baÅŸlamak saÄŸlam bir zemin saÄŸlamada öncelikli olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.