Sosyal Medya

Makale

KaybediÅŸin muhasebesi

Kaybedebilmek erdemdir demiÅŸti merhum Akif Emre. Bir Müslüman olarak yeryüzünde iÅŸgal ettiÄŸimiz yerin bilincinde olmanın önemine vurgu yaptığı bir yazısının giriÅŸinde yer alıyor bu ifade. Merhum Akif Emre, yazının devamında ise ÅŸu manidar soruyu soruyor:

Yarının inÅŸası için bugünün dünyasından neleri kaybetmeyi göze alabiliyoruz?

OlabildiÄŸince güçlü bir soru.

Çok yabancı olmasak da böyle bir ifadeye yine de insan ÅŸöyle bir sarsılıyor. Bir tarafta yarını inÅŸa eylemi öte tarafta bir ÅŸeyleri kaybetme riski. Modern aklın kavramakta güçlük çekeceÄŸi bir hassas denge. Söz konusu inÅŸa amelinin temelinde bizim için ahiret merkezli bir hedef var elbette.

Peki bu hedefe giden yolda ne kadar erdemli davranabiliyoruz?

Bu uÄŸurda nelerden vazgeçebiliyoruz?

Ä°brahimce bir teslimiyetin neresindeyiz?

Bu soruları uzatmak mümkün lakin asıl mevzu bizi bir muhasebeye sevk edip, erdemli bir duruÅŸta kaim kılmasıdır zannımca. Tersi durumda bir aforizmadan bakacak olur isek eÄŸer ÅŸöyle demek kabil sanki:

Dünyanın imarı bir büyük hedef, insanın anlam arayışının en zirve hedefi hem de. Bu ameli meslek edinmek, Osmanlı deyiÅŸiyle gaib olursa erdemli deÄŸil zelil kılar her birimizi.

Åžimdi Akif Emre’nin kast ettiÄŸi baÄŸlamdan çok uzaklaÅŸmadan biraz kaybedebilmenin hallerine ve o hali yaÅŸayanların duruÅŸlarına bakalım.

Ä°lk durağımız hallerin, imtihanların en zorlusuyla sınanan, duruÅŸu her daim sabır ve ÅŸükürde kavi olan Nebiyi Muhterem. DoÄŸmadan önce babasını, henüz altı yaşındayken annesini, akabinde dedesini kaybeden bir Allah kulu ve elçisi. Bir baba olarak minicik oÄŸullarına veda ediÅŸi sonra. En derin acılarından birisini amcası Ebu Talib ile eÅŸi Hz. Hatice’yi peÅŸ peÅŸe topraÄŸa vermesi ile yaÅŸadı. Hüzün yılı olarak bilinen seneyi “ey daÄŸ benim başıma gelen senin de başına gelse idi dayanamaz yıkılırdın” ÅŸeklinde özetliyor Allah Resulü.

Sonraki durak Hudeybiye; Zahirde kayıp gibi görünen fakat bir hikmete binaen öyle olması gereken ÅŸartlara evet demek. Ä°slam Tarihi’nin bu dönemecine seküler perspektiften bakanlar kocaman bir kayıp görecektir. Mana boyutu ile bakanlar için ise çok farklı pencereler açılacaktır kuÅŸkusuz.

Kayıp demiÅŸken mutasavvıfların tespit ettiÄŸi manevi hali kaybetmenin üç sebebine deÄŸinmeden geçmek istemiyorum:

Birincisi: Ä°slâmî kâidelere aykırı fiilde bulunmak.

Ä°kincisi: Kul hakkına girmek, bir mü?minin gıybetini yapmak.

Üçüncüsü: Allâh?ın mahlûkâtına merhametsiz davranmak.

Yaratılmışlara merhametsiz davranma biçimi kiÅŸinin maneviyatını kaybetmesine sebep oluyor demek ki. Ya da kiÅŸi maneviyatını kaybettiÄŸi için merhametten de mahrum kalıyor. Ä°ç içe bir döngü. Söz merhametten açılmışken sahih midir deÄŸil midir polemiÄŸine hiç girmeden yeÄŸenime okuduÄŸum bir kitapta geçen bir güzel hatıraya deÄŸinmek istiyorum. Tüm evrenle dost olan rahmet peygamberinin son derece naif bir tavrı söz konusu hatıra. Åžöyle ki; Nebiyi ZiÅŸan, kendisine ikram edilen mevsim meyvesini önce öper sonra sırayla saÄŸ ve sol gözlerine sürermiÅŸ. Aynısı biz de yaptık yeÄŸen Zeynep ile. Sonra da ÅŸükrettik Allah’a.

Tekrar yazının giriÅŸinde yer alan kaybediÅŸ mevzusuna dönelim. Vesile ile rahmet dilediÄŸimiz merhum yazarın geride bıraktığı izlerden birisi olan MüstaÄŸrip Aydınlar Yüzyılı nitelikli bir eser.

Sadede gelmek kabilinden bende bıraktığı ize birkaç cümle ile deÄŸinmek istiyorum. Sıklıkla dem vurduÄŸumuz Müslümanların hızla bireyselleÅŸtiÄŸi gerçeÄŸi beraberinde sekülerleÅŸme sürecini getiriyor. BireyselleÅŸirken kaybedilenler kiÅŸiye seküler bir duruÅŸun kapılarını açıyor. Ve bu kayıp süreci hiç de erdemli olmuyor.

Hasılı son cemre topraÄŸa düÅŸtü.

Günler birer birer eksiliyor hayatımızdan.

Yarının inÅŸası için konforundan, rahatından vazgeçebilenlere ne mutlu. Ä°nsanlığını ve yolunu kaybedenlerden olmaktan Sana sığınırız ya rab. Sen ki her nerede isek bizimle berabersin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.