Sosyal Medya

Makale

İnsan'ın İmtihan Olgusu...

Yaratıcıyı, varlığı ve insanı bir imtihan olgusu üzerinden anlamlandırma, insana birçok ÅŸeyi yeniden düşünme imkânı sunacaktır.  Ä°mtihan insanın ‘ÅŸimdi burada olmanın’ anlamını billurlaÅŸtıran en temel göstergedir. Varlığın birbiri ile iliÅŸkisini anlamlandırırken ve insanın varlık ile iliÅŸkisini de belirlerken imtihan temel bir kavramsallaÅŸtırma olarak öne çıkartılmalıdır. Çünkü imtihan burada olmaklığımızın nedenini ve anlamını vererek insanın geleceÄŸine dair bakışın netleÅŸmesine de imkân tanımaktadır. Ä°mtihan insanın burada oluÅŸunun geliÅŸi güzel deÄŸil bir sorumluluk üzere bulunuÅŸunu teminat altına alır.

Ä°mtihan, insanın yeryüzünde sorumlu davranışının anlamını ortaya koyarken onun sorumlu davranarak ulaÅŸmak istediÄŸi hedefi de açığa çıkartan bir bakışı açımlar… Ä°nsan, imtihana tabi tutulduÄŸu bir zeminde imtihanın gereÄŸi olan davranışların sonuçları ile hesaplaÅŸmayı yapabilecek bir bilgiye sahip olmayı da garanti altına alır. EÄŸer ortada bir imtihan varsa bu imtihanın soruları ve sorumlulukları da net bir ÅŸekilde ortaya konacaktır. Bu imtihan aynı zamanda imtihan edicinin varlığını ve konumunu da açıklığa kavuÅŸturur. Böylece imtihana tabi tutanın bu imtihan sonucunda mükâfat veya ceza durumunu ilan etmesini belirgin kılar. Bu bize aslında din ve dini düşüncenin bütün bu seküler kültüre raÄŸmen nasıl bir öneme haiz olduÄŸunu da iÅŸaret eder.

‘Benim ne iÅŸim var bu dünyada’ sorusuna cevap oluÅŸtururken imtihan olgusu açıklayıcı bir zemin kurar. Böylece dünyada oluÅŸun bir anlamı ve bu anlamı gerçekleÅŸtirmek için insanın kendini gerçekleÅŸtirmesine olan ihtiyacı açığa çıkarılmış olur. Soru ve cevapların açıkça belirginleÅŸtirilmesi imtihanın kolaylığına mı, zorluÄŸuna mı delalet ettiÄŸi ayrı bir tartışma konusu… Ancak insan, kendi varlığının anlamını bu soru ve cevapların kendisine sunduÄŸu imkânları harekete geçirerek açığa çıkartabileceÄŸi gibi, bütün bu olup biten oluÅŸların, yaÅŸamların, olguların, olayların, nesnelerin, hareketlerin kendi geliÅŸim dinamiÄŸi açısından önemini kavrayarak yolculuÄŸunu daha konforlu hale getirebilir.

Ä°nsanın anlam arayışında öne çıkan birçok temel soruyu öne çıkartarak bir tartışma zemini kurabiliriz. Ancak bütün bu tartışma alanlarında ve öne çıkartılan cevaplarda insana dair söylenen en temel ÅŸey nedir sorusu zihin dünyamızı ciddi bir ÅŸekilde sarsmalıdır. Ä°nsanın anlam arayışında din dışı arayışlarda öne çıkan ÅŸey; kendi gerçekliÄŸini aramak… Ancak, Yaratıcı olan Tanrı’nın gerçekliÄŸini, yaratılan varlığın gerçekliÄŸini tam olarak anlamadan insanın gerçekliÄŸini anlamlandırmak imkânsızdır. Ä°nsan, kendi başına bir gerçeklik zeminine sahip deÄŸildir. Kendi başına bırakılmış ve yalnız bu ıpıssız dünyada bir başına deÄŸildir. Ama öyle davranabilir, ona farklı davranma biçimlerini gerçekleÅŸtirme imkânı bahÅŸedilmiÅŸtir. Ancak, her gerçekleÅŸtirme zemini insanı bir yere götürecektir, bir gelecek inÅŸa edecektir. Asıl soru; insanın kendisine nasıl ve hangi anlam dünyası içinde bir gelecek tahayyül ettiÄŸi ile iliÅŸkilidir. Burada ve sonlu bir dünyada yaÅŸayarak varlığımı yokluÄŸa mı tevdi etmeli? Yoksa bu sonlu dünyada sonsuzluÄŸu elde edecek davranışlar ve düşünceler aracılığı ile ‘Beka/ontolojik güvenliÄŸimi’ mi saÄŸlamalıyım?

Sorun, insanın bu ontolojik güvenliÄŸini saÄŸlayacak bir düşünceyi ona saÄŸlayacak olan ÅŸeyin neliÄŸi meselesidir. Fırlatılmış olduÄŸumuzu düşünelim; bir çatışma kokusu üzerimize sinecektir. Ardından bir yalnızlık sendromu, terk edilmiÅŸlik duygusu sirayet edecektir. Ayrıca içinde olduÄŸumuz tehlikelere karşı da çok korunaksız oluÅŸumuzu derinden idrak ederek kendimizden kaçmanın yollarını arayacağız ki bu nafile arayış, insanı kendisinden ve tüm varlık katmanlarından uzaklaÅŸtırarak ÅŸiddeti meÅŸrulaÅŸtıracaktır.  Ya da evrim süreci içinde varlığın ürettiÄŸi bir tür olarak varlık sahasına çıkmış isek; o zaman da niye böyle bir sonuç ile karşı karşıyayız. Bu bize neyi yükleyecektir. EÄŸer bir yüklem yoksa ki zaten her ÅŸey kendinizin dışında gerçekleÅŸtiÄŸi ve hala gerçekleÅŸmeye devam ettiÄŸi için size bir anlam yüklemeyi mümkün kılmaz… O zaman yaÅŸamı anlamlandıracak bir dizgeyi kurmak imkânsız olacaktır. Bu yaÅŸamı absürt(anlamsız/saçma) ve gereksiz kılacaktır. Nihilizmin beslendiÄŸi kaynağı böylece izah etmiÅŸ oluyoruz.

Çatışma sonucu elde edilen bir konum olarak da insan kendini konumlandırabilir. Yani Tanrı ile bir hesaplaÅŸma yaÅŸayarak varlık sahasına hâkim olarak kendi dilemesi çerçevesinde bir kurgu ile kendi yaÅŸamını ve baÅŸka yaÅŸamların varlığını anlamlı hale getirmeye çalışabilir. Hem Yunan hem de batı modernleÅŸmesi kabaca bu ÅŸekilde izah edilebilir. Bilgiyi özneye yükleyerek varlığı da bu bilginin belirleyici özelliÄŸi olarak tanımladığınızda yegâne tanım koyucu olarak yaÅŸamın tek sorumluluÄŸunu da üstlenmiÅŸ olursunuz. Ancak, bu sorumluluk, bir yetkiyi devreder, bu yetki üzerinden de insanda dâhil bütün bir varlık ile ilgili kararlar almayı zorunlu kılıyor. Böylece Tanrı ile savaÅŸtan, bütün bir insanlar ve varlıklarla savaÅŸa yönelecek bir yaklaşımı var kılıyorsunuz. Bunun bir çözüm olmadığını da söylemek yanlış deÄŸil; ortada anlamı öne çıkartacak bir bakış yok. Umut ise yapay zekâya terk edilmiÅŸ durumda…

Kitabi dinlerin müntesiplerinin anlam arayışı ise modernliÄŸin baskın karakteri ile birlikte sorunlu hale gelmiÅŸtir. Her din, kendi müntesiplerine anlam vermeye çalışırken asli kaynaklarını dikkate alarak sunmalıdır. Ancak, bugün dinlerin kendi asli kaynakları ile iliÅŸkileri sorunlu hale gelmiÅŸtir. Din ve dinin yorumu arasındaki temel baÄŸ flulaÅŸtırıldığı için dini yorumu dinin yerine ikame etmekten baÅŸka seçenek kalmamış görünüyor. Buna itiraz edenlerin ise dini asli boyutu ile kavramak yerine mevcut verili bilginin yöntemleri ile dinin asli özelliklerini anlama çabalarına dayandırdıkları için sorunun bizzat kaynağı haline dönüşüyorlar. 

Ä°mtihan, bütün bu olup bitenlere raÄŸmen varlığını açığa çıkartan ve kendisini dikkate almamızı saÄŸlayacak olan temel bir olgudur. Bu olgu üzerinden din ile dinin yorumu arasındaki farklılığı izhar edebiliriz. Sonuç itibarıyla her yorum, dinin an’a tekabüliyet’i üzerinden açığa çıkar. Yorum her mümin insanın kendi sorumluluÄŸuna tevdi edilmiÅŸtir. Bu sorumluluÄŸu her insan kendisi yerine getirmelidir. Tabii ki ÅŸartlarına haiz olmayı peÅŸinen içerdiÄŸini belirtmek asıldır. Yoksa modern yorum olarak öne çıkartılan ve kutsallaÅŸtırılan durumu içermez. Her yorum aslında bir yöntem üzere gerçekleÅŸmeli ki anlamlı olsun. Bu yöntem ise içinde olmayı düşlediÄŸimiz ve irade ettiÄŸimiz dünyanın kendisine ait ve tarihsel bir sürekliliÄŸe haiz olmalıdır…

Ä°mtihan olgusu; yeniden insanın anlam arayışının zeminini kurmada yeni imkânlar sunacaktır. Karşı karşıya kaldığımız her durumu bir imtihan vesilesi olarak kabul ettiÄŸimizde bize sunulan soru ve cevapları dikkatli bir ÅŸekilde idrak ederek onları yeniden yorumlamanın insana yapacağı katkıyı dikkate sunmakta yarar var. Böylece imtihan, hâlihazırdaki bütün ÅŸartlar ile bir hesaplaÅŸmayı zorunlu kılar bize…  Bu hesaplaÅŸma, bizi ÅŸartlandıran ÅŸeyleri eleÅŸtiriye tabi kılarak onların anlamları üzerine yeniden düşünmeye zemin oluÅŸturur. Böylece yeni bir farkındalıkla imtihan oluÅŸumuzu derinden anlamlandırarak yeni çıkış zeminleri oluÅŸturulabilir. 

Ä°mtihan olgusu, bize Allah ile nasıl bir baÄŸ kuracağımızın öncüllerini vererek, doÄŸa ve varlık ile iliÅŸkinin niteliÄŸini de izah eder. EÄŸer, imtihan insanın kendini yaratıldığı fıtratı üzere bir gerçekleÅŸtirme aracı olarak tanımlanırsa; insan, sürekli kendini geliÅŸtirerek gerçekleÅŸtirme imkânını kazanma adına her varlığın fıtratına dair bir bakışı ve içinde yaÅŸadığı dünyayı da bir barış yurdu haline getirmenin imkânlarını aramakla kendini yükümlü hissedecektir. Çünkü barış içinde var olmak ona özgüvenini verecektir. Bu da kendisini gerçekleÅŸtirme imkânı olarak kendisine dönecektir. 

Ä°mtihan olgusu mevcudu aÅŸma iradesi ve beklentisi saÄŸlar. Ä°nsan, imtihanın biteceÄŸini ve bu geçici sürede ÅŸartları olduÄŸu gibi kabul ederek yeni bir dünyaya adım atmaya hazır hisseder kendisini… Sürekli insanın kendisini aÅŸmasını saÄŸlayacağı, gelecek gibi bilinmeyen bir duruma yönelik bir hazırlığı; hem zihnen hem de karakter olarak hazır hissedecek bir donanımı da imtihan olgusu insana kazandırır. Böylece sürekli bir geliÅŸmenin ve tekâmülün varlığını insan için hazır tutar. Ä°nsan, sürekli daha öteye hazırlık yapmayı ve bilinmeyene yönelik bir sefere hazır oluÅŸunu da bu çerçevede saÄŸlama alır.

İnsan, karşı karşıya kaldığı duygusal durumlardan azade olmayı da imtihan olgusunun varlığı sayesinde kolaylaştırır. Zorluklara göğüs gererken de dayanıklılığını bu temel olguya dayandırır. Böylece sürekli aşkınlaşarak yeniliklere yönelirken, bilinmezliğin tedirginliğini de aşmayı imtihan olgusu üzerinden temellendirir. Aslında din, imtihan olgusunun temel ilkelerini ve insanın bu konuda yapması gerekli olan şeylerin nitelik ve niceliklerini insana öğretir. Yeryüzünün süreli varlığının anlamı da bu imtihan olgusunda yattığı gibi insanın kurduğu bütün ilişkilerin mahiyeti de bu süreliliğe tevdi edileceği için dayanma azmini bulması da kolaylaşacaktır.

İnsanın umudunu diri tutması, ayak kaymalarını giderecek bir vasatın kurulmasını, yeniden, süreklileşerek varlığını daha umutlu ve daha ileriye yönelik taşıma cehdini tazeleyerek, her an kendisini daha iyi hissedeceği bir vasatı yakalaması imtihan olduğu şuuru içinde imtihana yönelik verdiği olumsal tepkiler tarafından sağlanacaktır.

Ä°nsan, imtihana tabi tutulmaktadır. Bu bakış, insanın sahip olduÄŸu her ÅŸeye karşı daha büyük bir sorumluluk duymasını saÄŸlar. Aslında kendisine verilen her ÅŸeyin sahibinin kendisi olmadığını tecrübe ile imtihan sayesinde öğrenir. Kalıcı olana yönelik, beka sorununu bugün ile sınırlandırmayan bir bakışa da bu imtihan olgusu ile kavuÅŸabilir. Ama nedense sanki imtihan yokmuÅŸ gibi davranmayı bir marifet addedilen bir zemini yaşıyoruz. Sekülerlik, dindarları da imtihan duygusundan uzaklaÅŸtırmış görünmektedir. Çözüm ise yeniden imtihan olduÄŸumuz duygusunu yeÅŸertmek ve ona uygun yeni bir bakışı ve yaÅŸamı içselleÅŸtirmektedir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.