Sosyal Medya

Makale

İlköğretim kayıtlarından gökyüzüne bakma dersine uzanan yol

EÄŸitim Bakanı Ziya Selçuk'un yeni eÄŸitim sistemi üzerine yaptığı açıklamaların üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Dile getirdiÄŸi ifadeler henüz hafızalardaki tazeliÄŸini koruyor. Söyledikleri son derece net olan cümlelerin ne kadar ve nasıl hayat bulacağını zaman gösterecek. Bunun uzun soluklu bir bekleyiÅŸ olacağı aÅŸikâr. Biz kısa vadede neler yaÅŸanıyor biraz onlara bakalım zira zaman hakikâten pek mühim. Meselâ baÅŸladı baÅŸlayacak derken okullar için yaz tatilini yarıladık. Hatta ibre yeni eÄŸitim-öÄŸretim dönemine kaymaya baÅŸladı bile. Özellikle ilköÄŸretime yeni baÅŸlayacak olanlar için sancılı bir süreçten söz etmek mümkün. Evinde okula baÅŸlayacak minikleri olan ailelerin çoÄŸunun aylar öncesinden hummalı bir trafiÄŸe girdiÄŸi gelen bilgiler arasında. Henüz böyle bir yoÄŸunluÄŸa girmesek de ÅŸaÅŸkınlıkla olan bitenleri izleyenlerden birisi olarak bu konuyu mercek altına almaya karar verdim. EÄŸitim hayatına baÅŸlayacak olanlar arasında yeÄŸenim olmasa da bu haberin peÅŸine düÅŸerdim çünkü medya sektörüne adım attığımda ilk önce habercinin objektif bakışının temel ilke olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸtim.

Bu girizgâhtan sonra özel haber deÄŸeri taşıyan ilköÄŸretim kayıtlarında neler yaÅŸanıyor sorusunun detaylarına ulaÅŸabildiÄŸimiz kadarıyla bakmaya çalışalım. Sayıları bir milyonu aÅŸan talebeyi ve ailesini yakından ilgilendiren oldukça hassas bir konuyu görmezden gelemezdim. Bence kendisini sorumlu hisseden herkes taşın altını kaldırıp bir bakmalı zira mevzu hassas olduÄŸu kadar bir hayli karışık. Åžimdi merceÄŸi yakınlaÅŸtırarak ilk önce konunun merkezinde yer alan miniklere bir bakalım. Yeryüzünün en masum, en saf dünyaları onlar. Ä°çlerinde bir cennet saklı, hayallerini tertemiz imgeler süslüyor. Henüz ne yaÅŸayacaklarını bilmedikleri yeni bir dönemece girecekler, aralarında bizdeki gibi sadece ev okulundan çıkıp gelecek olanlar da var. Haliyle çok doÄŸal bir kaygı yaşıyorlar küçük dünyalarında. Yapılması gereken onların kaygılarını azaltıp önlerine herkes için anlaşılır ve tercih edilebilir bir yol haritası sunmak deÄŸil mi? Ancak bizim görebildiÄŸimiz kadarıyla durumlar hiç de bu kadar normal iÅŸlemiyor. Elbette bunun aksi örnekler de mevcuttur, her iÅŸin doÄŸal akışında iÅŸlediÄŸi okullar, gelecek her öÄŸrenciyi gözleri parlayarak bekleyen eÄŸitimciler de vardır. Henüz karşılaÅŸmadığım için susturamadığım iç sesimle buralara kadar geliverdim. Peki neler mi duydum ya da gördüm? Bundan sonrasını bazı sahnelerle ifade etmek istiyorum. Hem belki kısa film çekmek isteyenlere ilham olur.

Sahne 1:

Bir okul idarecisi bir veliye kayıtlar baÅŸlamadı diyor. DiÄŸer bir veli kızımızın kaydını filan okula yaptırdık diyor. BaÅŸka birisi falanca okulda sabah yedide kayıt kuyruÄŸu vardı tüm sınıflar doldu diyor.

Sahne 2:

Dekor: Her tarafından pejmürdelik akan bir okul.

Tema: Aynı okul idarecisinin bilgi almak üzere gelen veliye "düzenli para ödeyecekseniz kayıt yapayım" demesi üzerine filmin kopuÅŸu. Akabinde "okulumda hiç Suriyeli öÄŸrenci yok" ÅŸeklindeki kibirli açıklamanın gök boÅŸluÄŸuna çarpıp bataklığa düÅŸmesi.

Ä°ç ses:

Hem bir konuda pilot okulum diye övüneceksin hem de okulun her tarafı dökülecek. Para aidatları diye giriÅŸ yapacak sonra bunun bir seferlik bir ödeme olduÄŸu izahı ile durumu toparlayacaksın. Üstelik tüm problemlerin odağı imiÅŸ gibi Suriyeli öÄŸrenci almıyorum diyeceksin.

MerceÄŸe dönersek Bakanlık adrese dayalı kayıt sistemini öngörüyor. Bu öngörünün çıkış gerekçesi ise "en iyi okul eve en yakın okul" ÅŸeklindeki anlayış.

Oysa bir çok veli "iyi bir öÄŸretmen" kaygısıyla adres göstererek farklı okullara kayıt yaptırabilmenin peÅŸine düÅŸüyor. Yani hayaller ve gerçekler tarzında bir durum yaÅŸanıyor. Bu arada bir de iÅŸlere hile karıştırmama inancına gölge düÅŸüyor.

MerceÄŸi içime çeviriyorum ve yürüyorum. Mevsim yaz, vakit akÅŸam üstü. Havada sonbahar tadı var derken usul usul baÅŸlayıp ÅŸiddetini artıran Karadeniz yaÄŸmuruna tutuluyorum. YaÄŸmurun sesi ile hemhal olmuÅŸken uzaklardan gelen bir ses fark ediyorum ve sese doÄŸru ilerliyorum. "Ä°zmir'in daÄŸlarında çiçekler açar" diye baÅŸlayan marşı söylüyor iki kız çocuÄŸu. Åžehrin en iÅŸlek alanında trafiÄŸe kapalı olan ıslak yolda yere oturmuÅŸlar üstelik. Ellerindeki müzik aleti ile ritim yaparak coÅŸkuyla okuyorlar. Onlar okudukça baÅŸlarında dikilen iki adam gururla bakıyor. Adımlarımı yavaÅŸlatıyorum o sırada adamlardan birisi çocukların önündeki kutuya gıcırından bir on lira bırakıyor. Gözleri parlıyor çocuklardan birisinin diÄŸeri ise daha büyük bir coÅŸkuyla devam ediyor marÅŸa. Geçip giderken oradan kimyam alt üst oluyor. Zihniyetin minik akıllar üzerinde nasıl iz bırakabileceÄŸi üzerinde düÅŸünüyorum yürürken. Haliyle yeniden ilköÄŸretim kaydında iyi bir öÄŸretmene rast gelmek mevzusu geliyor aklıma. Ä°ç sesim beni bırakmıyor:

Sayın Milli Eğitim Bakanım.

Eve en yakın okul en iyi okul olsun lütfen. Bu okullardaki öÄŸretmenlerin her birisi en iyi olmak için çabalasın lütfen. Çocuklara öÄŸrenmeye heyecan duymayı, hayret etmeyi, hayal kurmayı, eleÅŸtirel düÅŸünmeyi öÄŸretsinler lütfen.

Sayın Bakanım.

Okullarda daha sıkı denetim talep ediyorum. Zihniyetini empoze etmesin meselâ "çocuklar Allah yok, her ÅŸey tesadüfen oluyor" gibi cümleler kurup minik kafaları karıştırmasın. Sonra hiç bir eÄŸitimci farklı kimliÄŸe sahip olan öÄŸrenciyi dışlamasın lütfen. Kayıt parası yok diyorsanız böyle bir ÅŸey dillendirilmesin lütfen.

Sayın Bakanım.

En iyi öÄŸretmen olabilmek için çabalamayanları meslekten eleyin lütfen. Takdir edersiniz ki çocuklarımızın içindeki cenneti öldürmeye kimsenin hakkı yok.

Bu iç ses burada durmaz ilgili yerlere ulaÅŸmakla da kalmaz karşılık bulur umarım. Sadede gelirken geçtiÄŸimiz günlerde sosyal medyada  açılan Suriyelileri istemiyoruz baÅŸlıklı hashtagden bahsetmek geldi aklıma. Söz konusu baÅŸlık bizâtihi sosyal hayatta her alanda aktif. Çok uzaÄŸa gitmeden az evvel yazıda zikredilen okul idarecisi misâl. Bir diÄŸer örnek ÅŸöyle:

Okul döneminde ilk kademe ile yürüttüÄŸümüz Cuma derslerinde arkadaÅŸlardan birisi sınıfındaki Suriyeli öÄŸrenciye fena halde tepkili. Gitsinler ülkelerine modunda. Tabi ki bu modun yetiÅŸkin tutumlarından modellendiÄŸini göz ardı etmemek lazım. Yine bir Cuma dersi hazırlığında iken bu mevzuya ÅŸahit olan beÅŸ buçuk yaşındaki yeÄŸenim ile bakın aramızda nasıl bir diyalog yaÅŸandı:

-Hala, renkli kartonlara laleler çiz, talebeler kessin.

-Peki ne yapacağız bu lalelerle?

-Ä°çine Suriyeli kardeÅŸlerimiz için ettiÄŸimiz duaları yazalım ve sonra Suriyelileri seviyor musunuz sorusunu soralım.

Ä°ÅŸin hakikâti budur. Ne kadar masumsan gerçeÄŸe o kadar yakınsın. Sahi Suriyeli istemiyorsunuz öyle mi bayım? O zaman Suriyelileri istemiyoruz diye hashtag açanlara kapak olsun bu diyalog.

Mevsim yaz. Dışarıda ÅŸiddetli bir Karadeniz yaÄŸmuru var. Belki birazdan güneÅŸ açar ve peÅŸinden gökkuÅŸağı çıkar. Yaz okulumuzda kısa bir ara verdik, boÅŸ durmak ne mümkün. "Hala haydi ÅŸimdi gökyüzüne bakma dersi yapalım" diyen canların varlığına kurban.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.