Sosyal Medya

Makale

İbrahim (as)'in Yıldızlarla İmtihanı

Ayetlerin iÅŸlevselliÄŸi, ortaya çıkan yorumlama çabaları açısından akıl ve ahlak ölçülerini de aÅŸmamalıdır. Konunun veya olayın pratik yönü; gerçek, iÅŸlevsel ve ahlakî anlamda insana, mümine yakışır, hayatın içinde ve tekrarlanabilir ÅŸekilde bulunmalı ve asla olaÄŸan özelliklerini kaybetmemelidir. ÖrneÄŸin, “Sonra yıldızlara gözünü dikti ve ‘Ben kesinlikle (gönlümden) rahatsızım!’ dedi. Bunun üzerine onlar ona arkalarını döndüler ve uzaklaşıp gittiler.” (1) ayetinin meallere yansıyan manasının yanlış anlaşılmaması için bir tefsir/te’vil cümlesine ihtiyacı vardır.

Ayette Ä°brahim (as)’in, “Ben hastayım, galiba hastayım, ben rahatsızım. (gönlümden) rahatsızım!” gibi bir karşılık vermesi, yanlış anlaşılmaktadır. Bu sözle anlatılmak istenen konu da belli/açık/anlaşılır deÄŸildir. Meallere konu olan bazı açıklamalarda onun bu sözü hastalığının baÅŸkalarına ‘sirayet etmesi/bulaÅŸması’ korkusu ile etrafındakiler kaçsın diye.” söylediÄŸi dile getirilir ki bu hâliyle ifade onun kavmini kandırmak için söylediÄŸi intibaını verir. (2) Oysa bir Peygamberin böyle bir hile yapması onun güvenirliliÄŸine gölge düşürür. Ãœstelik bu söz yıldızlara bakarak söylenirse daha da vahim bir hâl alır. Çünkü Ä°brahim (as)’in kavmi yıldızlardan anlamlar çıkaran bir topluluktur.

Ä°nkâr edenler karşısında taviz vermek ÅŸeklinde anlaşılan bu sözün devamında kâfirler, güya onun bu bakışından, yıldızlarla ilgili kendi kabullerine ilgi/saygı duyduÄŸunu çıkarmış ve bu nedenle rahat bırakıp arkalarını dönüp gitmiÅŸlerdir. Oysa “Hastayım” ibaresinden önce Ä°brahim (as)’in babasının nezdinde kavminin sahte ilahlarını kınaması söz konusudur. Bunlar, yıldızların etkisine inanan bir topluluktur. Dolayısıyla önce sert bir ÅŸekilde kınadığı sahte ilahları, sonra bir hastalık hilesiyle dikkate aldığını göstermesi bir çeliÅŸki oluÅŸturur.

Ä°brahim (as)’in hastalığını dile getirmesi hakkında Ä°bn Abbas (ra)’ın “Onlar, ilm-i nucûma (yıldızlar ilmine) itibar ediyorlardı. Dolayısıyla, Ä°brahim (as), onlara bu âdetlerine göre davranmıştır. Çünkü o, putların ma’bud olmadığını kabule onları mecbur etmek için, putlar hususunda onlara bir tuzak kurmak istedi. Ertesi gün, kutlayacakları bir bayram günüydü. Dolayısıyla, puthânede yapayalnız kalıp, o putları kırmak için, o insanlardan geri kalmak istiyordu.” (3) dediÄŸi rivayet edilmiÅŸtir. Nitekim Ä°brahim (as)’in bu sözünün üstüne onlar, onu mazur görüp yalnız bırakmışlar ve o da ardından putları kırmaya yönelmiÅŸtir. Fakat bu rivayetin ilm-i nücûma bakmanın caiz olup olmadığı ve Ä°brahim (as)’in bunu nasıl yapabildiÄŸi; ayrıca bu durumda onun “Ben hastayım.” demesinin bir yalan olacağı ve bunun da hoÅŸ karşılanmayacağı üzerinde de durulmuÅŸtur. (4)

Ä°brahim (as)’in yıldızlara bakması ve hasta olduÄŸunu söylemesi hakkında pek çok ÅŸey söylenmektedir. (5) Fakat dile getirilen bazı rivayet ve yorumların konuya açıklık getirmesi bir yana sorun çıkardığı da bir gerçektir. Zira bunların hiçbiri baÄŸlamdan onay almamaktadır.

Ä°ÅŸlevsellik, anlamın tutarlı bir çizgide ilerlemesidir. Ele alınan konunun pratik karşılığının düşünülmesi, bu tutarlılığın saÄŸlanması içindir. Çünkü yaÅŸanan hayatta karşılığı olmayan, imkânsız, ahlakî ölçülere uymayan, aklı devre dışı bırakan her durum sorunludur ve bu nedenle tercih edilmemelidir. Buna göre ele alınan her kelime ve kavramın Kur’an’ın insan, varlık, âlem gibi temel tasavvurlarına uygun ÅŸekilde bir anlam kazanması, peygamberlerin örneklik durumlarının muhafaza edilmesi ve yorumlama çabalarının, hayatın -insanların zihninde iz bırakan- olaÄŸan iÅŸleyiÅŸinden koparılmaması gerekir.

Allah’ın her açıdan dirayetli ve cesur elçiler seçtiÄŸi ve onların herkese örnek konumda bulunduÄŸu bilinir. Bu örnekliÄŸin özellikle ahlak çerçevesinde ilerlediÄŸi de açıktır. (6) Bazı rivayetlerden yola çıkarak Ä°brahim (as) ile yalan ve hilenin bir araya getirilmesi, ölçülü/doÄŸru/ahlakî bir yaklaşım olamaz. (7) Her hâlükârda Ä°brahim (as)’in apaçık ÅŸekilde baÅŸladığı anlaşılan tebliÄŸine hâlel getirecek yorumlardan uzak durulmalıdır. (8)

Surenin 83. ayetinden itibaren konu şöyle başlar:
“DoÄŸrusu Ä°brahim de onun (Nuh’un) yolundan gidenlerdendi. Rabbine tertemiz bir kalp ile yönelmiÅŸti. Babasına ve halkına şöyle seslenmiÅŸti: ‘Siz neye tapıyorsunuz? Bir yalan(a) –Allah’tan baÅŸka güçler(e)- (boyun eÄŸmek) mi istiyorsunuz? Öyleyse âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?’ ”(9)

Araya bir fasıla girmeksizin bundan hemen sonra (10) mesele yıldızlara bakmaya gelir:
“Sonra yıldızlara gözünü dikti ve ‘Ben kesinlikle (gönlümden) rahatsızım!’ dedi. Bunun üzerine onlar ona arkalarını döndüler ve uzaklaşıp gittiler.”(11)

Âlemlerin Rabbi hakkında dikkat çekmek adına sorulan sorudan hemen sonra yıldızlara bakışın bu türden bir hile içermesi doÄŸru olamaz. Bu yaklaşım, tebliÄŸ metoduna da aykırıdır. Aslında doÄŸru mana; “Onlar beni hasta etti.” ya da “Bunlara tapınmanızdan dolayı hastayım dedi.” ÅŸeklinde muhalefetini ve eleÅŸtirisini izhar eden bir üslup ve içerikte olmalıdır. (12) Bu tebliÄŸ üzerine kavminin dönüp gitmesi de, onun söylediklerine karşılık Ä°brahim (as)’den yüz çevirmeleri anlamındadır. Yani onların taptıklarına karşı isyan/eleÅŸtiri kokan bu sözlerinden sonra onun tebliÄŸine daha fazla kulak vermek istememiÅŸlerdir. Bu anlamda “Ben hastayım.” cümlesi, yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için tefsire muhtaçtır. (!3) Bu tefsir, bu türden sahte ve asılsız tapınma gösterilerinin insanı rahatsız ettiÄŸine dair bir açıklama içermelidir. Burada Ä°brahim (as)’in karşısında babası ve kavmi vardır. Onların Ä°brahim (as)’den uzaklaÅŸmasının sebebi onun daha önceki sözlerinde aranmalıdır. Buna göre putperestler “Siz neye tapıyorsunuz? Bir yalan(a) –Allah’tan baÅŸka güçler(e)- (boyun eÄŸmek) mi istiyorsunuz?” diyen birine karşı anlatabilecekleri baÅŸka bir ÅŸeyleri ya da verebilecekleri açık bir cevapları bulunmadığını düşünerek oradan uzaklaÅŸmayı seçmiÅŸ olmalıdırlar. (14) Zaten korkusuzca eleÅŸtiri taşıyan bu kadar açık bir tebliÄŸin peÅŸinden taviz vermek veya hileye baÅŸvurmayı amaçlamak kabul edilemez.

O hâlde ayetin meali şöyle verilebilir:
“Sonra yıldızlara gözünü dikti ve ‘Ben (sizin yıldızlardan anlam çıkaran bu putperestliÄŸinizden) rahatsızım!’ dedi. Bunun üzerine onlar arkalarını dönerek uzaklaşıp gittiler.”

Sözün bağlamı, küfrün reddedilmesi dairesinde ilerler. Amaç putları kırarak onların arkasında yatan ilişkileri deşifre etmek, herkese onlarda ve onları kutsayan kişilerde bir güç olmadığını göstermektir. (15) Hakikatin bu şekilde tebliği, hile/tuzak kaldırmayacak kadar naif/nazik bir çerçeveye sahiptir. Net, açık ve anlaşılır olmaya mecburdur.

BilindiÄŸi gibi insan yaÅŸamının merkezine oturması gereken tek güç Allah’ın gücüdür. Âlemde görünen görünmeyen bütün ölçüleri koyan ve her ÅŸeye belli bir anlam/deÄŸer ve amaç yükleyen yine O’dur. Buna göre hiç kimse Allah dışında veya yanısıra herhangi bir ÅŸeyin kendi kaderi üzerinde etkili olabileceÄŸini söyleyemez. Hayata anlam katan en önemli saik, kullarının söz ve eylemleri doÄŸrultusunda sürekli yaratılışa imkân veren Rabb Teâlâ’nın iradesidir. Bu nedenle merkeze oturmaya/oturtulmaya aday her varlık ne ya da kim olursa olsun reddedilmelidir.

Not: Bu yazı, “Sözün BaÄŸlamı” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Dipnotlar:

1. Saffat suresi, 88–90. ayetler. (Bu mevzu ile ilgili açıklamalarda M. Esed Meali kullanılmıştır.)
2. Hile maksadıyla dahi olsa bir elçinin yalana başvurması doğru kabul edilemez.
3. Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, c. 18, s. 616.
4. Bu sorulara Râzî’nin Mefâtihu’l-Gayb’ında özetle ÅŸu cevaplar verilmiÅŸtir: 1) Ä°brahim (as), gece ve gündüzün belli bir saatinde, tıpkı humma gibi, bir rahatsızlık duyuyordu. Rahatsızlığın zamanının gelip gelmediÄŸini anlamak için, yıldızlara bakıp, “Ben hastayım.” demiÅŸtir. Böylece onlardan geri kalarak putlarını kırmak için bunu bir mazeret olarak ileri sürmüştü. 2) Ä°brahim (as)’in kavmi yıldızlara tapıyor ve onlara bakarak gayba dair hüküm veriyordu. Ä°brahim (as) de, ilm-i nucuma ve manalarına bakıp araÅŸtırdı. Yoksa bu ifade, “O bizzat yıldızlara baktı.” manasında deÄŸildi. Bu, tıpkı “Falanca fıkha, nahve baktı.” denilmesi gibiydi. Ä°brahim (as), onlara bildikleri ÅŸeyleri kendisinin de öğrendiÄŸi anlatmak istemiÅŸtir ki, böylece “Ben hastayım.” dediÄŸinde, sözünü kabullenip seslerini çıkarmasınlar. Ayetteki “DoÄŸrusu, ben hastayım.” ifadesi, tıpkı “Sen ölüsün.” ifadesinin, “Öleceksin.” manasına olması gibi, “Hasta olacağım.” manasındadır. 3) Ä°bn Zeyd şöyle der: “Ä°brahim (as)’in belli bir yıldızı vardı. O yıldız her ne zaman o belli ÅŸekliyle doÄŸarsa, Ä°brahim (as) hastalanırdı. Ä°ÅŸte bu tespitten ötürü, o yıldızın o ÅŸekilde doÄŸduÄŸunu görünce Ä°brahim (as) “Ben hastayım.” yani, “Mutlaka hastalanacağım.” dedi. 4) “Derken yıldızlara bir nazar atfetti.” ifadesiyle, Ä°brahim (as)’in “Kendisini gecenin karanlığı bürüyünce, bir yıldız gördü…” (En’am suresi, 76-78 ayetler.) ayetlerinde bahsedilen hâl kastedilmiÅŸtir. Bu bakış, yıldızların hâllerinin ezelî-ebedî mi, yoksa sonradan olma mı olduÄŸunu anlamak için olmuÅŸtur. Bu izaha göre, “Ben hastayım.” cümlesi, “Kalbim hasta, Rabbimi tanımadı.” manasında olur. Bu, Ä°brahim (as)’in buluÄŸa ermeden söylediÄŸi sözdür. 5) Biz, ilm-i nucûma itibar etmenin ve onun prensipleriyle istidlal etmenin haram olduÄŸunu kabul etmiyoruz. Zira herhangi bir ÅŸahıs, bu yıldızlardan herhangi birine muayyen bir kuvvet ve hasiyyet verdiÄŸine ve bundan ötürü de ondan muayyen bir tesir meydana geleceÄŸine inandığı takdirde, bu ÅŸartla bu ilim bâtıl sayılmaz. Bu sözün yalan olup olmamasına gelince, bunun yalan olması ÅŸart deÄŸildir. Çünkü Ä°brahim (as)’in, insanın ya bedeninde veya kalbinde genel olarak mutlaka bir rahatsızlığın olduÄŸuna tariz ederek, “Ben hastayım.” demiÅŸtir. Bu rahatsızlıkların her biri hastalıktır. 6) Ayetteki, “Derken yıldızlara bir nazar atfetti.” sözünden, “O, kâfirlerin darmadağınık olan, tutarsız sözlerine ve cümlelerine baktı.” manası kastedilmiÅŸtir. Çünkü parça parça dağınık olan ÅŸeyler hakkında, dağınık manasında, “Bunlara müneccem” denilir. “Kitabetin nücumu” da bu manadadır. Buna göre, ayetteki bu ifade, Ä°brahim (as) onların bölük-pörçük, darmadağınık sözlerini dinleyince, kendisinin, onlardan geride tek başına kalmak için, -bir zaruret ileri sürmek için- o sözlerden bir yol bulmak gayesiyle, bu sözlere baktı ve “Ben hastayım.” demekten daha iyi bir mazeret bulamadı. Bununla tıpkı sefere gidileceÄŸi zaman, senin “Sen yolcusun.” demen gibi, “Benim hasta olmam gerekir.” manası kastedilmiÅŸtir. 7) Bazı kimseler, Ä°brahim (as)’in bu sözünün yalan olduÄŸunu ve bu hususta, Peygamber (sav)’in “Ä°brahim, ancak üç yalan söylemiÅŸtir.” buyurduÄŸunu rivayet etmiÅŸlerdir. Ben bu kimselere bu hadisin kabul edilmemesi gerektiÄŸini, çünkü Ä°brahim (as)’e yalan nispet etmenin caiz olamayacağını söylediÄŸimde, bu kimse, “Sen nasıl olur da âdil ravinin yalan söylediÄŸini söylüyorsun?” deyince, ben de dedim ki: “Yalanın, ravi ile Allah’ın dostu Ä°brahim (as)’e nispet edilmesi hususunda bir tereddüt meydana geldiÄŸinde, bu yalanın raviye nispet edileceÄŸi zaruretten bilinen bir husustur. Hem sonra, hadisteki “yalan” ile, “yalana benzer bir haber” manasının kastedilmiÅŸ olması niçin söz konusu olmasın? 8) Onun, “Ben hastayım.” ifadesi, “Bu kadar çok insanın küfür ve ÅŸirk üzere olması yüzünden, kalbim hastadır, hüzünlüdür.” manasınadır. Nitekim Allah Teâlâ, Muhammed (sav)’e de, “Neredeyse kendini helak edeceksin.” (Åžuara suresi, 3. ayet.) demiÅŸtir. (Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, c. 18, s. 616-618.); Bu cevapların önemli bir kısmının ciddiyetten uzak olduÄŸunu söylemek yerinde olacaktır. Öncelikle peygamberle ‘yalan’ı bir araya getiren açıklamalardan uzak durulmalıdır.
5. “Bunun üzerine Ä°brahim yıldızlara şöyle bir baktı. Ben hastayım, dedi. Ona arkalarını dönüp gittiler.” buyruÄŸu ile ilgili olarak Ä°bn Zeyd’in babasından şöyle dediÄŸi nakledilmektedir: “Kralları ona: ‘Yarın bizim bayramımızdır. Bizimle birlikte bayrama çık.’ diye haber gönderdi. O da doÄŸmakta olan bir yıldıza baktı ve ‘Bu yıldız, ben has¬ta olacağım vakit doÄŸar.’ dedi. Yıldız ilmi, o kavmin kullandıkları ve gözlemledikle¬ri bir bilgi idi. Böylelikle o bu bakımdan onlara bu hissi verdi, kendi inanç¬larına uygun bir mazeret ortaya koymuÅŸ oldu. Çünkü kavmi çobanlık ve çift¬Ã§ilik yapan bir kavimdi. Bu iki geçim yolunun ise yıldızları gözlemlemeyi ge¬rektirdiÄŸi açıktır.” Ä°bn Abbas (ra)’in Yıldızlar ilmini peygamberliÄŸin kapsamı içerisinde saydığı ve bu anlamda Ä°brahim (as)’in yıldıza bakmasının Nebevi bir ilim olduÄŸunu söylediÄŸi rivayet edilir. Dahhak’ın şöyle dediÄŸi nakledilmektedir: “Yıldızlar ilmi Ä°sa (as) dönemine kadar kalmıştı. Nihayet onun yerinin bi-linmesinin söz konusu olmadığı bir yerde Ä°sa (as)’nın yanına girdiklerinde Meryem (as) bu gelenlere ‘Siz onun yerini nereden bildiniz?’ diye so¬runca, onlar da: ‘Yıldızlardan.’ derler. Bunun üzerine Ä°sa (as) Rabbine dua ede¬rek: ‘Allah’ım, yıldızlar bilgisi ile onların bir ÅŸey kavramasına imkân verme. Artık kimse de yıldızlar ilmini bilmesin, dedi. Bunun sonucunda yıldızlardan hareketle hüküm vermek ÅŸeriatta yasak kılındı. Ä°nsanlar arasında bu bilgi de bilinmeyen bir bilgi hâline geldi.” el-Halil ve el-Muberred’in “Bir kiÅŸi herhangi bir husus hakkında dü¬ÅŸÃ¼nüp onu planlamasını anlatmak üzere: ‘O kiÅŸi yıldızlara baktı.’ denilir.” dedikleri nakledilir. Şöyle de açıklanmıştır: Ä°brahim (as)’i beraberlerinde çıkmaya çağırdıkla¬rı saat onun sıtmaya yakalandığı bir vakte rastlamıştı. Bir baÅŸka açıklamada ÅŸu ÅŸekildedir: “Yani o eÅŸyaya baktı, bu eÅŸyanın bir ya¬ratıcısı ve onların iÅŸlerini çekip çeviren birisi olduÄŸunu bildi. Kendisinin de bu eÅŸya gibi hâlden hâle deÄŸiÅŸeceÄŸini anladığından ‘Muhakkak ben hasta¬yım.’ dedi.” Dahhak ayrıca şöyle demiÅŸtir: “ ‘Ben hastayım.’, ben ölüm hastalığına yaka¬lanacağım, demektir. Çünkü hakkında ölüm takdir edilmiÅŸ kimse çoÄŸunluk¬la önce hastalanır, sonra ölür. Ä°ÅŸte bu bir tevriye ve kinayeli bir anlatımdır. Nitekim Kral ona Sâre’nin kim olduÄŸunu sorduÄŸunda, o benim kız kardeÅŸimdir, demiÅŸ ve bununla din kardeÅŸliÄŸini kastetmiÅŸtir.” Ä°bn Abbas, Ä°bn Cübeyr ve yine ed-Dahhak şöyle demiÅŸlerdir: “O bu söz¬leriyle taun gibi baÅŸkasına bulaÅŸan bir hastalığa iÅŸaret etmiÅŸti. Onlar da ta¬undan kaçan ve korkan kimselerdi. Buna göre ‘Ondan yüz çevirip uzaklaÅŸtılar.’ buyruÄŸu bunu anlatır. Yani hastalığın kendilerine bulaÅŸması korkusu ile kaçtılar.” Tirmizî’den bir rivayette “Ä°brahim’in babası: ‘Bizim bir bayramımız var. EÄŸer bizimle birlikte çı-kacak olursan dinimizi beÄŸeneceksin, dedi. Bayram günü gelince, Ä°bra¬him’in yanına geldiler, o da onlarla birlikte çıktı. Yolun bir yerinde kendi¬sini yere attı ve: Ben gerçekten hastayım, ayağım aÄŸrıyor, dedi. Yere yıkıl¬mış iken onun ayağını çiÄŸneyip geçtiler. Çekip gittiklerinde onların arkala¬rından: ‘Vallahi… Ben bu putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım.’ (Enbiya suresi, 57. ayet.) diye seslendi.” Sahih-i Buhari’den Peygamber (sav)’in şöyle buyurduÄŸu riva¬yet edilmiÅŸtir: “…Ä°brahim üç defa yalan söylemiÅŸtir…” Bu ise onun gerçekten hasta olmadığına ancak ta’riz (üstü kapalı kaçamak ifade) kullandığına delildir. Yüce Allah da: “Muhakkak sen de öleceksin, hiç şüphesiz onlar da ölecekler.” (Zümer suresi, 30. ayet.) buyurmaktadır. Buna göre anlam şöyle olur: ‘Ben gelecekte hasta ola¬cağım.’ Onlar ise ÅŸu anda hasta olduÄŸunu zannettiler. Bu da daha önceden be¬lirttiÄŸimiz gibi ta’rizli (üstü kapalı) ifadelerdendir. Kurtubî’ye göre Ä°brahim (as) bu sözü söylediÄŸinde gerçeÄŸi ifade etmiÅŸtir. Ancak peygamberlerin seçkinlikleri ve yüce Allah’ın nezdindeki konumlan dolayı¬sıyla bu tutumu bir günah olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Bundan dolayı o şöyle demiÅŸti: “Kıyâmet gününde bana günahımı bağışlamasını ümit ettiÄŸim O’dur.” (Åžuara suresi, 82. ayet.) Bir açıklamaya göre de o, kâfir oluÅŸları sebebiyle rahatsız olduÄŸunu anlatmak istemiÅŸti. (Kurtubî, El-Câmi’u Li-Ahkâmi’l-Kur’an, c. 14, s. 506-510.)
6. Dolayısıyla peygamberlere yakışmayan yorumlardan uzak durulması bir zarurettir. Buna göre Ä°brahim (as)’in yaptığı iÅŸe hile denilecekse bile bunun öncesindeki söylemi ve hemen akabinde putları kırmasıyla birlikte anlatılması bir zarurettir. Nitekim “Ben hastayım.”, ifadesi, doÄŸru kabul edilecekse bu söz, muhataplarına doÄŸru olanı göstermek adına giriÅŸilen ve sonucunda doÄŸru olanın mutlaka söylendiÄŸi/yapıldığı bir hiledir. Bir hile akabinde her yönüyle ortaya çıkarılıyor ve burada kandırılan/aldatılan kimse bırakılmıyorsa bu bilinen anlamıyla kiÅŸiyi tuzaÄŸa düşürüp maÄŸdur eden bir tuzak deÄŸildir. Bilakis sonucu itibariyle kiÅŸiye öğüt vermeyi amaçlayan bir teÅŸebbüstür. Nitekim bu yaklaşımda olayın sonu, başında söylenen sözün bir anlamı bulunmadığını kendiliÄŸinden ispat etmektedir. Aynı ÅŸekilde Sâre’nin zorba bir hükümdarın elinden kurtulması hususunda da “O benim kardeÅŸim.” denilerek mesele iman kardeÅŸliÄŸine yorulur. Nitekim zor durumlarda söylenen sözlerin ‘yalan’ olarak deÄŸerlendirilemeyeceÄŸi bilindiÄŸi hâlde buna nasıl yalan denilebilir ki? Garip olan bu savunmanın ciddi anlamda yapılmaması ve bir elçiyle yalanın birlikte anılmasına müsaade edilmesidir. Bu hususta Râzî’nin rivayeti ya da râviyi kurtarmak yerine peygamberi kurtarmak gerektiÄŸine dair sözlerini takdirle karşılamak gerekir. Herkesin tapındığı bir ortamda Ä°brahim (as)’in putları kırmak için onlara yaklaÅŸamamak gibi bir sorunu olabilir mi? Ya da zorla bayram yerine götürülmek istendiÄŸi nasıl söylenebilir? Bütün bunlar zihnin bilinen rivayete uygun bir ortam hazırlamasıdır. Korkan ve korktuÄŸu için mazeret üreten ya da onları kırmak için hileye baÅŸvuran birinin putları kırmayı göze alması ve bunu açıkça tebliÄŸine konu yapması düşünülebilir mi? Nitekim Saffat suresinin 91-99. ayetleri Ä°brahim (as)’in putları kırdığını ve baÅŸlarında beklediÄŸini anlatır. Yani, burada hileye veya yalana ihtiyaç da yoktur.
7. Mevdudî, bu sözün yalan olup olmadığını belirleyebilmek için, Ä°brahim (as)’in gerçekten hasta olup olmadığını bilmek gerektiÄŸini ifade eder. Ve ‘Bu hususta kesinlikle tespit yapılamıyorsa hangi mantığa uyarak ona “yalan söyledi” diye iftira atabilirsiniz?’ der. (Mevdudî, Tefhîmu’l-Kur’an, c. 5, s. 25.)
8. Ä°brahim (as)’in, kavmine, hasta olduÄŸunu söylemesi, ÅŸehrin içinde kalıp putları kırmak istemesine dayandırılır. Ä°brahim (as), yıldızlara bakıp uÄŸur tespit etmeye çalışan kavmini ikna et¬mek için yıldızlara bakıp onlara: “Ben hastayım, taun hastalığına yakalan¬dım.” demiÅŸtir. Kavmi, taun hastalığından korktukları için ondan uzaklaşır. Ä°brahim (as)’in, böyle söyle¬mesi, hayattayken söylediÄŸi üç yalandan biri kabul edilir. Bu Ebu Hureyre’den naklen bir hadiste şöyle buyrulduÄŸu rivayet edilir: “…Ä°brahim üç defa yalan söylemiÅŸtir…” (Buhari, Nikâh, 13; Müslim, Fadâil, 154; Tirmizi, Tefsîru’l-Kur’an, 17.); Bunlardan ikisi Allah rızası içindir. Bunlar (bu ayette belirtildiÄŸi gibi) “Ben hastayım.” demesi ve “Bilakis o putları ÅŸu büyükleri (büyük put) kırmıştır.” sö¬züdür.” Bir de Ä°brahim, karısı Sâre ile birlikte zorba idarecilerden birinin yanına varır. O zorba idareciye: “Burada bir adam var yanında da insanların en güzeli bir kadın bulunuyor.” derler. Zorba idareci Ä°brahim (as)’e bir adam göndere¬rek kadının kim olduÄŸunu sordurur. Ä°brahim (as) de “Kız kardeÅŸimdir.” der. Taberî bu izah tarzını benimsemiÅŸtir. BaÅŸka bir izah tarzına göre ise Ä°brahim (as) burada bir kelime oyunu ile ölü¬me mahkûm olan her varlığın sonunda hasta olacağını kastetmiÅŸ bu itibarla kendisinin de hasta olduÄŸunu söylemiÅŸtir. (Taberî, Tefsîru’t-Taberî, c. 8, s. 6905, 6906.); Ä°brahim (as) hakkında anlatılan bu olayların bilinen ÅŸekliyle gerçek anlamda yalan söylemekle bir ilgisi yoktur.
9. Saffat suresi, 83–87. ayetler. (M. Esed Meali)
10. Dikkat edilirse bu ayetlerin son cümlesi, ????? ????????? ??????? ????????????? “Öyleyse âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?” cümlesidir. Hemen sonra baÅŸlayacak cümle ise ???????? ???????? ??? ?????????? “Sonra yıldızlara gözünü dikti.” ifadesidir. Birbirini takip eden bu iki cümle arasında ? (fe) harfi vardır ve bu takip harfi meselenin ardarda geldiÄŸini anlatır. Dolayısıyla Ä°brahim (as)’ın muhataplarına Allah hakkında sorduÄŸu soru ile yıldızlara bakıp hasta olduÄŸunu söylemesi anlam olarak da birbirini takip etmelidir. Buna göre tebliÄŸde kiÅŸinin karşısındakine “Sen âlemlerin Rabbi olan Allah hakkında ne düşünüyorsun?” derken kastettiÄŸi konu, muhtemelen “Her ÅŸeyi yaratan Allah hakkında nasıl bu kadar duyarsız davranabilirsiniz?”, “Âlemlerin Rabb’i olması sizin ona saygı duymanızı gerektirmiyor mu?” ya da “Hem Allah’ı âlemlerin Rabb’i kabul edeceksiniz hem de O’na denk baÅŸka güçler vehmedeceksiniz. Bu sizin için bir çeliÅŸki deÄŸil mi?” gibi manalar içerir. Muhatabı söz ve davranışlarında doÄŸru davranmaya ve sadece Allah’a kul olmaya çağırmak budur. Râzî’ye göre “Âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?” ifadesi, “Sizler, bu cansız varlıkların, ma’bud olarak âlemlerin Rabbine ortak olabileceklerini mi sanıyorsunuz?” veya “Âlemlerin Rabbinin, bu maddeler cinsinden olduÄŸunu sanıp da mı, o putları ma’bud olarak ona denk mi kılıyorsunuz.” anlamında da ele alınmıştır. Ä°brahim (as)’in bu sözüyle Allah’ın misli olmadığına dikkat çektiÄŸi belirtilir. (Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, c. 18, s. 615, 616.); Dolaysıyla hemen ardından gelen ifadeler bu çizginin dışına çıkmamalı ya da üzerinde durulan bu bakış açısına ters olmamalıdır. Muhtemel anlamları bu çerçevede dolaÅŸması gereken bu sözün ardından yıldızlara bakmak ve “Ben hastayım.” demek, “Allah dururken bunlara güç atfedip medet ummanız, beni gönülden rahatsız ediyor.” demekten baÅŸka hangi anlama gelebilir?
11. Saffat suresi, 88-90. ayetler. (M. Esed Meali)
12. Hasan Basri’den naklen Ä°brahim (as)’in kavmi bayram için onu da çağırıp beraber çıkmak isterler. Fakat o sırt üstü yere uzanıp göğe bakarak hasta olduÄŸunu söyler. Onlar gidince de ilahlarını/putlarını kırar. Bu yaklaşım, sonrasında putları kırmak için ortaya atılan bir hile/tuzak/tedbir gibi durur. Fakat daha doÄŸrusu Ä°brahim (as)’in şöyle dediÄŸinin nakledilmesidir: “DoÄŸrusu Allah’ın dışında putlara tapmanızdan ötürü kalbim rahatsızdır.” (Ä°bn Kesîr, Tefsîru’l Kur’ani’l-Âzîm, c. 7, s. 21.)
13. Aksi hâlde bir peygamberin yaptığı düşünülen bu tavizkâr hileden hareketle Tevhit’ten yüz çevirmeyi meÅŸru göstermeye çalışan yorumlama çabalarına tanık olunmaktadır.
14. Buradaki 86. ayetin farklı meallerdeki karşılığı ÅŸu ÅŸekildedir: “Allah’tan baÅŸka uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?” (S. AteÅŸ Meali); “Yalancılık etmek için mi Allâh’ı bırakıb düzme tanrılar diliyorsunuz?” (H. B. Çantay Meali); “Allah’tan baÅŸka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?” (Diyânet Vakfı Meali)
15. Zira her put arkasında birilerinin menfaatlerini barındırır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.