Sosyal Medya

Makale

İslâm birliği ve Diyanet

Bir önceki yazımızı şöyle noktalamıştık:

“Ãœmmetin, aziz dine layık olan izzeti maddi ve manevi güce baÄŸlı, bu güç vahdete baÄŸlı, vahdet de tefrikayı dert edinmiÅŸ fertlerin, toplulukların ve kurumların gayretine baÄŸlı. Vahdete ulaÅŸabilmek için yoldaki engelleri kaldırmak gerekiyor, gelecek yazıda bunlardan, bildiride yerini bulan birini ele alalım.”

Ümmet uluslara bölünmüş, ipin ucu da yabancılar ile yabancılaşmışların eline geçmiş olduğuna göre izzetin ve gücün zaruri şartı olan birlik nasıl ve hangi araçlarla ve çalışmalarla sağlanacak?

Belki baÅŸka yazılarda “ideal olan birliÄŸe adım adım gitmek, ilk adımda son adıma sıçrama yanlışına düşmemek, mevcut ÅŸartlarda sınırları deÄŸiÅŸtirmeden bazı anlaÅŸmalar ve antlaÅŸmalar ile birliÄŸe ilk adımı atmak” konusunu iÅŸleriz.

“Birlik misyonunu kim yüklenecek” sorusunun kısa cevabını “vahdet de, tefrikayı dert edinmiÅŸ fertlerin, toplulukların ve kurumların gayretine baÄŸlı” ÅŸeklinde vermiÅŸtik. Bu konuyu da baÅŸka yazılarda açmak gerekecektir.

Vahdete giden yolu temizleme faaliyetinde önemli bir husus da olabildiğince geniş bir İslâm anlayışına bağlı olarak en az dışlama ile azami kapsama kuralını kullanmaktır. Alimlerin ve kanaat önderlerinin bölücü ve dışlayıcı ifade ve davranışlardan kaçınmaları, her grubun özel anlayışını korumasına saygı göstermeleri, ancak bu özel anlayış ve bağlılıkların birliğe zarar verecek taassup ve tekelcilik noktasına varmaması için titiz davranmaları zaruridir.

Birlik için gayret etmesi gereken taraflardan biri de kurumlardır; Diyanet İşleri Başkanlığımız, kınayanın kınamasına aldırmadan bu vazifeyi de omuzlamış ve bildiride, yolu temizleme konusunda şu teklifte bulunmuştur:

“…Ä°slam, hakikatin kendisidir; bütün alt yorumların üstündedir; hiçbir mezhep ya da meÅŸreple sınırlandırılamaz. Dolayısıyla herhangi bir mezhep ve meÅŸrep baÄŸlamında deÄŸil, Ä°slâm’ın temel ilkeleri doÄŸrultusunda düşünerek vahdetin, birliÄŸin temini adına gayret göstermek hepimizin vazifesidir. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığımız, gerçekleÅŸtirdiÄŸi uluslararası faaliyetlerle Ä°slâm ülkelerinin dinî müesseseleriyle ortak bilinç oluÅŸturmak adına çalışmaya devam edecektir.”

Bu teklif iki önemli tedbire dikkat çekiyor:

1- Mezheplerin ve meşreplerin terk edilmesi değil, bölme ve dışlamaya sebep olan taassup ve tekelciliğin tek edilmesi.

2- Ümmetin diğer parçalarıyla devamlı temas kurarak ve çeşitli uluslararası faaliyetler icra ederek amaca yönelik ortak bilinç oluşturmak.

Bugün bizdeki iktidar, İslâm birliğine karşı olmak şöyle dursun güçlü teşvikçisi olduğu için Diyanet resmi bir kurum olduğu halde ümmetin birliği amacına rahatlıkla hizmet edebilir ve ediyor.

Başka, halkı Müslüman ülkelerde bazı yönetimlerin, İslâm düşmanı emperyalistlerin güdümüne girdikleri ve onlar da birliği istemedikleri için oralardaki resmi kurumlar (diyanet işleri kurumları) önünde engeller vardır. Buna rağmen alenî birlik toplantılarına katılmamayı göze alamazlar. O ülkelerdeki fertler ve sivil kuruluşlar da bu yönde faaliyetler icra eder, kamuoyu oluşturur ve yönetimlere baskı yaparlarsa resmi kurumların işi kolaylaşabilir.

Bu yazıyı Sayın Burak Gümüş’ün “Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’nın Orta Asya faaliyetleri” baÅŸlıklı yazısının giriÅŸini alıntılayarak bitireyim:

“…Komünizm döneminde devlet ve sisteme baÄŸlı laik Sovyet Ä°slam’ı yaratmak için geçici ibadethane kapatılması, dinsel kitap yasaklanması ve dinsel önderlere baskılar, yerini Din Ä°ÅŸleri Konseyi ve Bakanlar Kurulu’na baÄŸlı memur müftülerce iÅŸleyen “resmi Ä°slam” ve yeraltında faal olan tarikatlar vasıtasıyla yaygın olan “paralel Ä°slam” arasında rekabete terk etmiÅŸtir. Fakat SSCB’nin dağılması ve güçlü devlet aygıtının çözülmesi sonucu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde, boÅŸluktan faydalanıp birbirleriyle nüfuz rekabetine giriÅŸen radikal irticai akım, parti, örgüt veya devletlerin oyun sahası haline geldiÄŸi gözlenmektedir. Meydanı aşırılara bırakmamak ve ulusal, tarihsel ve kültürel avantajlardan da faydalanarak, AB sürecinde bulunan ve NATO üyesi laik T.C.’nin anayasası çerçevesinde baÅŸbakanlığa baÄŸlı Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, eÄŸitim, sosyal ve kültür hizmetleriyle 1980’lerden beri bölgede faaliyettedir.”

Bu yazının okunmasını tavsiye ederim.

Unutmayalım ki, “at bincisine göre koÅŸar”, sistem ne olursa olsun iktidarın süvarisi istiyorsa Müslümanlar çok ÅŸeyi baÅŸarabilirler.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.