Sosyal Medya

Makale

Türkiye ve İran neden potansiyel tehdit?

Batı dünyası, kendisini merkez dışında ki ülkeleri ‘Merkeze ham madde saÄŸlayan Çevre ülkeleri‘ olarak tanımlıyordu. Ancak Sovyetlerin dağılmasından sonra Rusya’nın tekrar toparlanması Çin’in yeni bir güç olarak tarih sahnesine çıkması hem klasik Merkez-Çevre algısını deÄŸiÅŸtirdi hem de dünyanın güç coÄŸrafyasında yeni bir durumun ÅŸekillenmesine sebep oldu.

Dünyanın yeni güç coğrafyasının bir tarafında ABD, İsrail ve Avrupa devletleri, diğer tarafında ise Çin, Rusya ve İran vardır.

Bu şekillenmenin odağında ise Ortadoğu coğrafyası var. Ortadoğu coğrafyasını küresel güçler için önemli kılan iki temel neden vardır.

Birincisi; bu coğrafyanın zengin enerji kaynaklarına sahip olması hasebiyle küresel güçler için önemli kılıyor.

İkincisi ise; üç kıtanın kesiştiği bir noktada olması nedeniyle bu bölgeyi küresel güçler için stratejik bir öneme haiz kılıyor.

Ancak OrtadoÄŸu’daki mevcut devletler içinde güç dengesini etkileyecek Ä°ran ve Türkiye’yi kendi planları için potansiyel tehdit olarak görüyorlar.

Peki, neden Türkiye ve İran potansiyel tehdit?

Hasan Ruhani CumhurbaÅŸkanı seçildikten sonra BM’de konuÅŸma yapmıştı. Ä°lk defa bir ABD BaÅŸkanı salonu terk etmemiÅŸ Ä°ran cumhurbaÅŸkanını dinlemiÅŸti. ABD medyası Ruhaniye çok ilgi göstermiÅŸ çok yorumlar yapılmış hatta bazıları Obama’nın salonu terk etmemesini eleÅŸtirmiÅŸti. Bazı yazarlarda Obama’nın tutumunu desteklemiÅŸ Obama’nın tutumunu doÄŸru bulmuÅŸlardı. The Atlantic News’in yazarlardan biri NPR’ın konuÄŸuydu şöyle demiÅŸti Hem Rusya’nın tekrar toparlanması hem de Çin’in yeni bir güç olma potansiyeli gerçeÄŸi var. DeÄŸiÅŸen ÅŸartlara göre Amerika, Ä°ran politikalarını deÄŸiÅŸtirmezse Ä°ran, Çin ve Rusya’yla olan iliÅŸkileri devam ederse ABD ve müttefiklerinin geleceÄŸi için iyi deÄŸil’ demiÅŸti.

Yazarın bu sözlerini o gün ajandama not etmiÅŸtim tarih 15 Ekim 2013 NPR. Yazarın bu sözlerini kısaca analiz edecek olursak; bir, Ä°ran’ın sahip olduÄŸu potansiyelden dolayı Ä°ran önemli bir ülkedir diyor. Ä°ki, 90’lı yılların ÅŸartların aksine yeni bir durum var diyor. Hatırlayacaksınız Ä°ran ile ABD Nükleer müzakereleri baÅŸladı. Ä°ÅŸte o müzakerelerin arka planında bu yeni güç coÄŸrafyanın deÄŸiÅŸimine karşı ittifak arayışı vardı.

Ancak ABD’nin bu tutumu Ä°srail ve Suudi Arabistan’da büyük bir ÅŸaÅŸkınlığa, öfkeye ve hayal kırıklığına neden oldu. Özellikle Ä°srail Obama’nın aleyhinde hep oldu ta ki Donald Trump seçilene kadar. Donald Trump’la ABD Ä°ran’a karşı Obama öncesi politikalarına dönmüş görünüyor.

Amerika, Ä°ran konusunda iki farklı bakış açısına sahip. ‘Ä°ran’la diyalog kurup Rusya ve Çin’e karşı ittifak kuralım’ diyenler olduÄŸu gibi buna itiraz edip ‘Ä°ran’ı bölerek Çin ve Rusya’nın etkisinden çıkartalım’ diyenler var. Biri Ä°ran’la konuÅŸarak etkimize alalım diyor, diÄŸeri bölerek etkimize alalım diyor. Ama her iki düşüncenin ortak noktası, deÄŸiÅŸen güç coÄŸrafyasına karşı Ä°ran’ı güç dengesi olarak etkisine alma isteÄŸi yatıyor.

Birde Türkiyeye bakalım...

Özellikle 2002’den sonra Türkiye’de güçlü bir iktidarın iÅŸ başına gelmesiyle siyasi istikrar saÄŸlandı, siyasi istikrar güçlü ekonomiyi doÄŸurdu güçlü ekonomide dış politikada kendi çıkarlarını önceleyen bir dış politika izleme olanağını verdi.

Peki, neydi bağımsız dış politika, komÅŸularla sıfır sorun projesiydi. Bu öyle muhteÅŸem bir projeydi ki küresel güçleri inanılmaz derecede endiÅŸelendirmiÅŸti. New york Times şöyle yazıyordu ‘ErdoÄŸan hükümeti Türkiye’nin yönünü Batı’dan OrtadoÄŸu’ya çevirdi’ Yine Voice of Amerika’da çıkan bir analizde ise şöyle diyordu ‘Türkiye yeniden Osmanlı genlerine mi dönüyor? ‘ PeÅŸinde ‘Arap baharı’ denilen ama gerçekte ise ‘Arapların imhası‘ olan malum olaylar baÅŸladı. Böylece komÅŸularla sıfır sorun projesi akamete uÄŸratıldı. PeÅŸinden Gezi olayları 17/25 Aralık darbe kalkışması ve nihayet 15 Temmuz kanlı darbesi geldi.

Tüm bu olayların perde arkasını güzel analiz eden Prof. Dr. Burhanettin Can hocanın ‘Kadife darbe’ yazı dizilerin okunmasında fayda vardır.

Batı dünyası Türkiye’nin Ä°slam coÄŸrafyası ile baÄŸlarını geliÅŸtirmeyi istemiyor. Bunu çok açık söylüyorlar bakın yine daha geçen hafta NPR’da dinlediÄŸim bir yorumda şöyle diyordu ‘Türkiye’nin gücünü sadece Türkiye’den ibaret sanmak büyük bir hata olur’

Burada söylenmek istenen Türkiye’nin Balkanlardan Kuzey Afrika’ya, OrtadoÄŸu’dan Orta Asya’ya etki etme potansiyeli vardır. Dolayısıyla bugünün Türkiye’sinden ziyade gelecekteki potansiyel Türkiye’sin den endiÅŸe ediyorlar. The Atlantic’te çıkan bir analizde ise ‘Türkiye, Batı için çok önemli bir ülkedir ancak ErdoÄŸan’ın kendi başına hareket etmesi kabul edilemez. ErdoÄŸan’ın muhaliflerine destek vermek kaçınılmazdır’ Yani diyorlar ki ErdoÄŸan bizi dinlemiyorsa o halde bizi dinleyecek olanlara destek vermemiz lazım. Aynı analizin devamında ‘Türkiye’nin tekrar Osmanlı coÄŸrafyasına ilgi duymasının Batı için ağır sonuçları olur’

Bu yorumlardan da anlaşıldığı üzere Türkiye hakkında da iki temel farklı görüş var. Biri diyalogla diÄŸeri ise Türkiye'de ki muhaliflere destek vererek Türkiye’yi kontrol altına alma düşüncesi.

Gerek Türkiye’nin gerekse tüm OrtadoÄŸu’nun yaÅŸadığı gerginliÄŸin arka planında bu ülkelerin sınırlarını aÅŸan, küresel bir boyutu vardır.

Burada ilginç olan, Batı dünyası Ä°ran’ı, Rusya ve Çin’le bütünleÅŸmesinden endiÅŸe ederken, Türkiye içinse Ä°slam dünyasıyla bütünleÅŸmesinden endiÅŸe ediyor.

DeÄŸiÅŸen bu güç coÄŸrafyasında, Türkiye’nin yeri bazılarının söylediÄŸi gibi Avrasya ittifakın içinde mi olmalı? Yoksa NATO’da mı kalmalı?

DeÄŸiÅŸen güç coÄŸrafyasında Türkiye’yi nasıl bir deÄŸiÅŸim bekliyor?

Kaynak: dusuncemektebi.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.