Sosyal Medya

Makale

Susturarak Kulak Vermeyi Anlamsızlaştırmak

Yakınımızdaki cami hoparlörü açık bırakılarak Kuran kursunda öğretilenlere mahallece ÅŸahit tutuluyoruz. Bugünkü derste hoca çocuklara Kuran okunduÄŸunda sessizce dinlemenin önemini anlatan ayeti ezberletiyordu. Kuran okunduÄŸunda ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin. (Araf /204) Bu ayetin ışığında her hangi bir yerde Kuran’ı duyanın hemen sessizce onu dinlemesinin önemi anlatıldı. Dilini bilmedikleri bir metinin anlamından çok onun dinleme usulüyle yetinildi. Kuran’a hürmetle yaklaşıma bu iyi bir baÅŸlangıçtı. Fakat ayette kulak verin’ ifadesi vurgulanmayınca sadece sessizce dinleyin emri akıllara yer ediyor. Aslında ‘Ä°ÅŸittik ve itaat ettik’ diyenler kulak verirken üretilmiÅŸ yalanlarla bezenmiÅŸ tüm gürültü kirliliÄŸiyle uzaklaÅŸmalı ki onlara merhamet edilsin.                                  

BaÅŸlangıçta dinlemeyi öğrenmek iyi bir hamle olmasına karşılık, söylenenin ne olduÄŸuyla deÄŸil de teganniye itibar edilmesi sonucu yetiÅŸtirilen hafızlar ve onları sessizce dinleyenlerin sağırlığı artıyor. Kuran konusundaki sessizlik daveti, bundan sonra söylenenlerin de aynı sessizlikte dinlenmesini kapsıyordu. Hocasını sessizce dinleyip onun dışındaki tüm uyarılara sağır kesilen beraberliklerin doÄŸuracağı tehlikeler konusunda her gün yeni bir vahÅŸete ÅŸahit oluyoruz. Ä°ÅŸte Prof. Dr. Mehmet Görmez “Kuran Kurslarında artık sadece yüzünden okuma ve ezberin yanında Kuranın anlaşılmasıyla ilgili dersler verilecek” demeci oy deposu kılınan bir çok dindar görünümlü kalabalığı kızdırdı. Çünkü onlar ezberleyen ama anlamayan rahatça güdülebilecek sessiz dindar(!) bir nesil arzuluyorlardı.

Müslümanlar olarak ortak bir söze gelmemiz ancak Kuran’a kulak vermemizle olası. Hayata dair her konuda Kuran’ın anlamına tabi olmak aramızdaki merhameti arttıracak ve bir gün tüm müminleri ümmet kılacaktır. Ama bu ayetin kısıtlı anlaşılması nedeniyle Arapça okunuÅŸunu saygıyla dinleyenler iÅŸ mealine gelince sessizliÄŸini bozup azılı bir karşıtlık beslenmekte. Ayetin sonundaki“ki merhamet edilsin” susmakla yetinip anlamına kulak vermeyenler için bir tehdittir. Zira azaptan kurtuluÅŸ reçetesi tüm ayrıntılarıyla bu kitabın içinde verilmiÅŸtir. Ãœstelik anlama sağır kesilenler gün geçtikçe merhametten uzaklaÅŸtıklarının farkına varamıyorlar.

Aliya Ä°zzetbegoviç Ä°slami manifestosu adlı eserinde  “Gerileme ve çekilme dönemi öncesinde Kuranın durumu neydi?” sorusuna şöyle cevap veriyor;“Bu kitaba olan teslimiyet  buharlaÅŸtırılıp aktif karakterini kaybedince, irrasyonel ve mistik olana yönelindi. Kuran, kanun koyucu otoritesini kaybedip, buna karşın eÅŸyanın "kutsal"ı sayıldı. Kuran’ın araÅŸtıran ve yorumlayan bilgeliÄŸin yerini kılı kırk yaran yorumlar, büyük fikirlerin yerini okuma becerileri aldı. Ä°lahiyat formalizminin tesiri altında Kuran hep daha az (anlayarak ve manası düşünülerek) ve daha çok (güzel sesle) okundu durdu. Mücadele, doÄŸruluk, ÅŸahsi ve maddi fedakarlıklar hakkındaki emirleriyle yönlendiriciliÄŸinin yerini tembelliÄŸimizi arttıran okunan metninin zevk veren sesi içinde anlamın yitirildi. Çünkü bu vaziyet, her gün sayıları artan ve hayatlarını Kuran’ın ilkelerine göre düzenleyecek kudrette olmayanların iÅŸine gelmekteydi. Kuran’ın (sesli veya ezbere) okunmasına yönelinmesinin  psikolojik arka planına bir de buradan bakılmalı. Kuran (sesli olarak) okuyor, yorumluyorlar sonra yine (sesli olarak) okuyorlar. Hayatta nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak için bir cümlesini binlerce defa tekrarlıyorlar. Bir kez olsun uygulamak zorunda kalmamak için Kuran’ın nasıl okunması gerektiÄŸi hususunda geniÅŸ ve itinalı bir ilim üretildi. Nihayetinde, Kuran’ı, anlaşılan bir manası ve içeriÄŸi olmasından uzaklaÅŸtırıp çıplak bir ses haline getirdiler....”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.