Sosyal Medya

Makale

Müşterek dert, ortak şikâyet

Saygı konulu sitemlerin sayısında ciddi bir artış var. Demek ki ortak ÅŸikâyet, müÅŸterek dert. Oysa saygı, mecburi istikamettir. İsteseniz de, istemeseniz de, oradan gitmek zorundasınız. Aksi, ters yoldur, üzücü sonuçlara neden olur. Nitekim oluyor.

İnsan, yaratılmışların en ÅŸereflisidir. Saygı, iÅŸte buradan baÅŸlar, baÅŸlamalıdır. İnanıyorsak eÄŸer, bu hakikate hürmet etmeliyiz.

Hürmet demiÅŸken. EmeÄŸe hürmet etmeden saygı olmaz. Yılların çabasıyla ve dokunaklı fedakârlıklarla oluÅŸan birikimleri bir çırpıda yok sayamayız. Bu, her ÅŸeyden evvel, Allah'ın gücüne gider.

Yine, bizden büyüklerin izzetini korumak zorundayız. Sadece 'saymak' deÄŸil, korumak.

Küçük bir ayrıntıyı da paylaÅŸmak isterim: Duymak, iÅŸitmekten iyidir. Bu yüzden, 'saygı duymak' diyoruz. Duymayanlara ise cevabımız belli: “Siz de iÅŸitin.” (İsmet Özel, Bir Yusuf Masalı, Naat.)
***
Sosyal medya, yaÅŸ farkı gözetmeksizin, insanlar arasındaki bazı mesafeleri ortadan kaldırdı yahut kaldırmak üzere. Orada, kalbimizin ve kadim olanın dışında kaldık. Gurbette.
Åžöyle anlatalım: 'Sizi rahatsız etmeye geldim' sözünü Ali Åžeriati'nin söylemesi baÅŸkadır, on sekiz yaşındaki bir gencin söylemesi baÅŸka. Aynı anlama gelmezler.

Bir de hatırlatma yapalım: Yanlış anlama ve anlaşılma kapısı kolay açılıyor, zor kapanıyor. Hatta hiç kapanmıyor.
GördüÄŸümüz ve yaÅŸadığımız ÅŸu: Karşılıklı tahammülsüzlük. İnsanların münasebetlerini kurcalamak ve hayatlarını / kararlarını ipotek altına almaya çalışmak. Bir fikre yahut davranışa katılmayabiliriz. Yapmamız gereken, hakaret deÄŸil, itirazdır. Edep dairesinin içinde kalarak, üslubumuza dikkat ederek, kul hakkını hesaba katarak. Çünkü müslümanca düÅŸünmek, yazmak, konuÅŸmak mecburiyetindeyiz.

Bu çerçevede, ÅŸahitlik ettiÄŸimiz / maruz kaldığımız sıkıntılardan biri de, yeni bir cevap verme yahut laf söyleme 'kültürünün' geliÅŸmesidir. Sahte isim kullanımındaki inanılmaz artış, bize ne anlatıyor?

Kim söylemiÅŸse güzel söylemiÅŸ: “Işıkları kapatınca, en sevdiÄŸimiz renklerin bile bir önemi kalmıyor.” Saygının ortadan kalkması da böyledir. O olmayınca, incelikleri, güzellikleri, farklı renkleri göremeyiz, herkese ve her ÅŸeye nezaket kurallarının dışında yaklaşırız. Karanlık üzerinden söyleyecek olursak, önümüze gelene çarparız.

Sadece iÄŸneyi deÄŸil, çuvaldızı da kendimize batıralım. Hacı BektaÅŸ-ı Veli, “düÅŸmanınızın dahi insan olduÄŸunu unutmayınız” der. Onların da evleri, evlatları, velhasıl bir hayatları vardır. Bu hayatı onlara 'biz' vermedik. Üzüntüleri, üzüntümüz olmayabilir. Bunun bir adım ötesi, bizi iyi bir yere götürmez.

BaÅŸka bir ÅŸey daha: Bir insanı gözden çıkarırken, kimleri baÅŸtacı yapıyoruz? Buna da bakmamız gerekiyor. Cemil Meriç'e “sen bizden deÄŸilsin” diyenler, ÅŸimdi neredeler, kimlerle beraberler?
***
Sevgi ve saygı, iki elimiz gibidir. Birbirlerine yardımcı olurlar. Tek başlarına yarımdırlar, yeterli değildirler.
Hassasiyet, yani saygı, insanlara zarar verecek, onları üzecek, rencide edecek ÅŸeyleri hem yapmamak, hem ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Sevgi konusunda eksikleri olan bir kimse, bunların ne kadarını yapabilir?
Saygı, insanlığımızı korumaktır, gözetmektir. Öte yandan, yalnızca insanlara deÄŸil, aÄŸacından kuÅŸuna kadar bütün canlılara güzel yaklaÅŸmaktır.

Tam da burada, sorumuz ÅŸu olsun: Saygının mı, yoksa saygın olmanın mı peÅŸinden gidiliyor? GördüÄŸümüz nedir?
'Karşılıklı saygı, sevgi, anlayış' duyarlılığını bile mizah öÄŸesine dönüÅŸtürdük. 'Saygılaaarrr' dediÄŸimiz zaman, karşımızdakine ne sunmuÅŸ oluyoruz?

Kendimize de bir soru sormamız gerekiyor. Soralım: 'Neyi kaybettiğimizi' hatırlayabiliyor muyuz?
Cevabım odur ki, insanları dinleme ve farklı görüÅŸlere tahammül etme özelliÄŸimizi kaybettik. Marazî durumları dışarıda bırakarak söylersem, yaÅŸanan sıkıntıların büyük kısmı buradan doÄŸuyor.

Eskiler, 'söze, dinlemek kapısından giriniz' diye nasihat eder. Bu, söze saygı göstermek demektir. Dinlemeden, dolayısıyla anlamadan konuÅŸursak, derdimizi de anlatamayız. Buna ilaveten, bir de atasözümüz var: 'Saygısız ağız, anahtarsız açılır.'
Önce duralım, bir sözü sonuna kadar dinleyelim. Bakalım ne diyor?

Alıntı - Yeni Şafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.