Makale
Gölgelerin Gücü Adına…
Her seçim bize farklı bir atmosferi tanıtıyor. Her atmosfer de bize farklı bir tecrübe
kazandırıyor. Seçimlere hazırlık ve propaganda yöntemleri bize yeni farkındalıklar saÄŸlıyor.
Her seçim dönemini keyifle izlerim. Çünkü seçim süreçleri birbirine benzese de farklılıkları
bünyesinde taşır. Bu da seçimin mahiyetine yönelik ilginin varlığını göz ardı edebilmenin
stratejisi sayesinde gerçekleÅŸiyor. Yani her seçim aslında gerçek düÅŸünce, duygu ve algının
dışavurumunun ötesinde seçimi kazanmanın yönteminin öne çıktığı bir zemini iÅŸaret ediyor.
ÇocukluÄŸumdan beri izlediÄŸim seçim süreçleri bana bu izlenimi verdi…
7 Haziran seçimlerinin propaganda biçimlerini de gözlemleyince bu kanaatimin deÄŸiÅŸmediÄŸini
söyleme imkânım doÄŸuyor. Bu seçimde de batında olan ile zahirde olan arasında derin bir
kopukluk var. Belki seçim tarihinde ilk kez iktidar ile muhalefet bu batın ve zahir arasındaki
kopukluk noktasında bir birinden ayrışıyor. Bu seçimi bu kadar önemli kılacak olan durumun
bu farkındalık sayesinde algılanabilineceÄŸini düÅŸünüyorum. İktidar seçim propagandasını tam
da muhalefetin batınında saklı tuttuÄŸu ÅŸey üzerine temellendiriyor. Ve bunu deÅŸifre ederek oy
isteÄŸini beyan ediyor. Muhalefet ise kendi batınındakini söylemek yerine zahirde iktidarın
yanlışlarını ve eksikliklerini dikkate sunarak ve algı mühendisliÄŸini de devreye koyarak oy
istiyor. Karşılıklı söylem ve üsluplara bakıldığında bunu görmek kolay olacaktır.
Aslında daha seçim öncesinden baÅŸlayan bir algı operasyonu vardı. Hükümete ve hükümet
ÅŸahsında ErdoÄŸan’a yönelik ciddi bir saldırı var. Hatta bunu uluslar arası boyuta taşıyıp
oralardan da medya desteÄŸi alarak ErdoÄŸan’ın kötülenmesi ve karalanması için gereken zemin
inÅŸa edilmeye çalışılıyor. Bunu nesnel bir zemine çekmek ve güçlendirmek için de bazı
İslamcı muhalif küskünleri iÅŸin içine dâhil etmek ve ‘Ak Parti iktidarını yıkamasak da
geriletebilmenin zeminini oluÅŸturalım’ düÅŸüncesi ağır basıyor. Bütün muhalif cephelerde eski
İslamcı aktörlerin yer bulmasının anlamı bu olsa gerek!
Aslında tüm bunlar 2011’den bu tarafa baÅŸlayan süreç ve OrtadoÄŸu’nun biçimlendirilmesi
meselesi ile birebir iliÅŸkili. Bir boyutu ile Türkiye kendi özgürlük alanlarını çoÄŸaltmaya
çalışıyor. İktisadi, istihbari ve siyasi alanda farklı bir konumu öne çıkarması, malum
mihraklarda ‘Türkiye elden kaçıyor’ algısını beslediÄŸi için liderliÄŸi üstlenen ErdoÄŸan’a
yönelik müthiÅŸ bir kin ve nefret oluÅŸturulmaya çalışılıyor. Çünkü ErdoÄŸan’a yapılanları haklı
çıkaracak herhangi bir ÅŸeyin varlığını nesnel zeminde izah etmek mümkün görünmemektedir.
Ama ısrarlı bir ÅŸekilde bir odak tarafından yayılan ve bütün muhalif unsurlar tarafından koro
ÅŸeklinde dillendirilen ÅŸeyler meseleyi girift hale getirmekte, ‘muhalif olanların derdi
gerçekten ne?’ sorusu anlamlı hale gelmektedir. Özellikle de bu muhalif unsurların iktidar
deneyimlerinde gösterdikleri performansı nesnel bir zeminde masaya yatırdığımızda
kullandıkları söylemin içinin boÅŸluÄŸunu görmemek için kör olmak gerekir. Zaten kıyametin
MİT MüsteÅŸarlığı üzerinden koparılmasını ve neredeyse her konumda devletin zararına
raÄŸmen iktidara yönelik hamleleri destekleyenler hangi güç adına hareket ettiklerini izah
etmekte zorlanıyorlar. O yüzden sürekli yalana baÅŸvuruyorlar. Bu yalanlar ise kafalarda hep
bir soru iÅŸareti oluÅŸturuyor ve muhalefetin samimiyetine yönelik ÅŸüpheyi güçlendiriyor.
Peki, iktidarın hatası yok mudur? Elbette ki vardır ve olacaktır da… Ama muhalefet gibi
kökleri, temelleri hata üzerinde yükselmemektedir. Muhalefetin dile getirdiÄŸi ekonomik
konular üzerinden meseleyi tartışmak bir açıdan doÄŸrulanabilir olana bir gönderme olabilir.
Ama bu bile iktidarı haklı çıkaracak bir durumdur. Verilmesi vaat edilen meblaÄŸlar ise
genelde seçimi kazanamayacak olan muhalefetin iktidarı biraz daha yıpratmak adına gündeme
taşıdığı ve seçmenin kafasını karıştıracak bir durumu izaha yarar. Bunu daha önceki
seçimlerde küçük partiler yapardı. Bu seçimde ise ana muhalefet ile birlikte irili ufaklı bütün
muhalefet partileri bu vaatleri seslendirmektedirler. Bu da seçimin nesnel bir zeminde
gerçekleÅŸmediÄŸi daha çok operasyonel düzeyde gölgeler adına bir kavgayı iÅŸaret etmektedir.
Hem MİT tırlarında takınılan tutum, hem Mursi’nin darbeci Sisi tarafından idama mahkûm
edilmesinin Hürriyet ve ÅŸürekâsı tarafından verilme biçiminin, aynı tezgâhın farklı boyutları
olduÄŸu söylenebilir. Yine batılı medya tarafından dillendirilen ErdoÄŸan karşıtı propagandada
da bunu gözlemleyebiliriz. Özgürlükten dem vuran muhalefetin özgürlüÄŸü ortadan kaldıran
tutumlarını ibretle izlemekteyiz. Özellikle HDP’nin batıda güvercin doÄŸuda ÅŸahin tutumlarını
görmemek mümkün deÄŸil! Tartışmanın biçimi ve usulü üzerine de söylenecek çok ÅŸey var.
Ama seviyenin çok aÅŸağılarda olduÄŸunu belirtmekle yetinelim…
Bu seçimde sosyolojiye yönelme yerine psikolojiye yönelen bir strateji var. Muhalefet bunu
büyük bir çaba ve kurumsal destekle yapmaktadır. Bu noktada profesyonel bir çabanın
varlığının, seçmenin kafa karışıklığında karşılık bulduÄŸunu söyleyebiliriz. Seçim sürecinin
sonuna yaklaşıldığında iktidara içerden yöneltilen eleÅŸtirileri de hesaba kattığımızda iktidara
yönelik ciddi bir eleÅŸtirinin varlığı göz ardı edilemez. Ancak bu eleÅŸtiriler bir saÄŸaltmayı da
içerdiÄŸi andan itibaren, iktidarı güçlendirecek bir boyuta dönüÅŸebilir. Bunu da iktidara yakın
kalemlerin yazılarından takip edebiliriz. Onlarca yazıya dönüÅŸen bu yaklaşımı önemli
buluyorum. Bir açıdan iktidara yönelik sahici bir eleÅŸtirinin imkânını oluÅŸturabilir. Çünkü
muhalefetin iktidara yönelik eleÅŸtirileri gölgeler adına olduÄŸundan bir karşılık bulamaz. Ama
sahici bir eleÅŸtirinin, iktidarın kendini düzeltmesi ve beklenen özgürlük ve adaleti
yaygınlaÅŸtıracak adımlara yönelmesini saÄŸlaması baÄŸlamında önemi olur.
Bütün bu gürültünün ardında kalan bir gerçek var. İktidar bu gerçeÄŸi gürültü yüzünden
yeterince duyuramamaktadır. Ayrıca seçmen de bu sesi duyma konusunda isteksiz! Bu
noktada gerçeÄŸin sessizliÄŸe gömülmesine gönlümüz razı deÄŸildir. Mesele iktidar ve muhalefet
arasındaki normal bir seçim taktiÄŸi ve stratejisi deÄŸil bilakis uluslar arası derin güçlerin
OrtadoÄŸu’yu biçimlendirme arzusudur. Bu yüzden bu seçim aynı zamanda OrtadoÄŸu ve
Müslüman Halkların kaderini de belirleyecek olan bir tercihi içermektedir. Her ne kadar bazı
İslamcı kalemler bunu olumlamasa da bu böyledir. Çünkü bu kader seçim es kazara iktidarı
düÅŸüren bir seçimle neticelenirse bir yüz yıl daha İslam CoÄŸrafyası kan revan içinde
kalacaktır. Bitmeyen yeni bir mücadeleye hazır olan yürekler bir tarafa büyük bir yorgunluk
etrafı kaplamaktadır. O yüzden bu seçim her zaman ki normal bir seçim deÄŸil ki biz de
yorumlarımızı normal koÅŸullara baÄŸlı kılalım…
Kaos planı çerçevesinde strateji oluÅŸturanlarla düzen arayışında olanların kavgasını
oluÅŸturuyor bu seçim…
Düzeni mi arıyoruz kaosu mu? Ama bu felsefi bir tartışma deÄŸil! Siyasi olarak kantonlara
bölünmüÅŸ ve iç savaÅŸla başı dertte olan bir İslam CoÄŸrafyası arzusu var. Bu İslam içi savaşın
yükselen adımlarıdır. Ve buna açıkça tavır alan ErdoÄŸan ve bir iktidar gücü var. Bu konuda
akl-ı selimi devreye koymalı ve vicdani olanı öne çıkarmalıyız. Ak Parti’nin masum olduÄŸunu
kimse söyleyemez. Ama bu muhalefetin sütten çıkmış ak kaşık olduÄŸu anlamına da gelmiyor.
Tam tersi muhalefet çok kirli bir siyaset uyguluyor. Gölgeler adına savaşırken halka vaatlerde
bulunarak akılları karıştırıyor. Bunu göz ardı edemeyiz.
İslamcılık düÅŸüncesi baÄŸlamında iktidarı eleÅŸtiriye tabi kılabiliriz. Ve buna yönelik çok haklı
sebeplerimiz de vardır. El hak bu doÄŸrudur da… Ama keskin bir doÄŸru daha var; o da batılı
derin güçlerin bölgede bir karmaÅŸa, kargaÅŸa ve savaÅŸ istemesidir. İşte biz bu savaşı, kirli ve
karanlık güçler kazanmasın diye seçime katılmalı ve desteÄŸimizi de esirgememeliyiz. Sadece
Müslüman ümmetin geleceÄŸini düÅŸünerek büyük yanlışlar yerine doÄŸru bir geleceÄŸi
oylamalıyız…
Henüz yorum yapılmamış.