Sosyal Medya

Makale

Pazarlık etmek Sünnet mi?

       Günümüzün popüler mesleklerinden biri de satınalmacılıktır. GeçmiÅŸte sadece üretici firmaların hammadde ihtiyaçları için satınalma departmanları bulunurdu. Ama ÅŸu anda ticaret ile iÅŸtigal eden ÅŸirketlerin de satınalma bölümleri adeta olmazsa olmazlar arasına girdi. Ve artık üretimin de, ticaretin de bu haksız rekabet içinde barınabilmesi için ana prensip “Esas kazanç, malı satın alırken elde edilir.” ÅŸeklindedir. Bu ilke aynı zamanda satınalma bölümünün hayatiyetini sürdürmesi için en gerekli unsurdur.

Bu prensibin gereÄŸi olarak bir ürünü satana hiç kazandırmadan hatta gerekiyorsa zarar ettirerek almak, satın almanın baÅŸarısıdır. Zira satan, nasıl olsa alırken kazandığı için veya satmakla anca ayakta duracağı bilindiÄŸinden, satınca kazanması gerekmemektedir. Bu acımasız prensiple yaÅŸayan modern insan, artık ürettiÄŸinden de, ticaretini yaptığından da zevk almaz ve kendinden baÅŸkasını düÅŸünmez aymaz bir kapitaliste dönüÅŸtü.

MesleÄŸe baÅŸladığım yıllarda eÄŸer bir esnaf zor durumda kaldıysa, birine haciz gelip malına el konduysa, birinin malı gümrükte takılıp kaldıysa “AÄŸlayanın malı gülene yâr olmaz” prensibiyle kimse (Ermeni, Yahudi esnaflar dahi) bu mala talip olmaz hatta dönüp bakmazdı… Fakat modern eÄŸitimde rekabetle yetiÅŸmiÅŸ bu günün insanı (inançlılar bile) parayı gösterip insanların zor durumundan istifade edip elindeki malı yok pahasına satın almayı bir meslek olarak görür oldu. Artık paranız yetiÅŸmediyse, nasıl çekinizi kıran factoring’ler (kan içici tefeci) varsa aynı zamanda “Kendini rezil edeceÄŸine malını rezil et.” diyerek malına yok pahasına deÄŸer biçen fırsatçılar da piyasalarda(!) yerini aldı.

Kur’an bu konuda müminlere ÅŸu tavsiyede bulunur:

“Siz ey imana ermiÅŸ olanlar! Birbirinizin mallarını haksız yollarla -karşılıklı rızaya dayanan ticaret yoluyla da olsa- heba etmeyin ve birbirinizi mahvetmeyin; zira Allah, sizin için bir rahmet kaynağıdır.” (Nisa / 29)

Buna göre fırsatçılık doÄŸru deÄŸildir. Muhatabınızın razı olması da sizi sorumluluktan kurtaramayacaktır. Fakat beni en çok üzen böyle bir fırsatçının, bir arkadaşımın malını yok pahasına almaya çalışırken “Pazarlık sünnettir” demesiydi. Bazı günler camide de gördüÄŸüm bu fırsatçı, nasıl öÄŸlenin farzı öncesi kıldığına sünnet diyorsa, birinin malına yarı fiyatına sahip olmayı sünnet sanıyordu. Resulullah’ın (sav) böyle bir insafsızlığa alet edilmesinin büyük bir iftira olduÄŸundan habersiz bu kapitalistleÅŸmiÅŸ muhafazakârın yaptığını anlamak zor deÄŸildi. Ama Kur’an’ın ruhundan habersiz, Rasulullah’ın (sav) nasıl pazarlık ettiÄŸine dair sahih bir hadis bile okumamış insanımızın baÅŸkalarının kazancını hiçe sayarak yaptığı pazarlığa “sünnet” demesi anlaşılır gibi deÄŸil.

Sahi siz, Rasulullah’ın (sav) alışveriÅŸte nasıl pazarlık ettiÄŸine dair kaynağı ve yeri belli sahih bir hadis okudunuz mu? “Pazarlık sünnettir.” denilerek Peygamber’in (sav), yapılan her türlü haksızlığa alet edilmesi sizi de derinden yaralamıyor mu?

Öncelikle ÅŸunu kesinlikle bilmeliyiz ki, Rasulullah’ın (sav) hiçbir sözü, ameli ve takriri insafsızlık üzere yani karşısındakinin zor durumundan istifade etmek üzere deÄŸildir. Resulullah (sav)  düÅŸmanına karşı bile insaflı davranırdı. KurduÄŸu iliÅŸkilerde karşısındakinin hakkına riayet eder ve onun bereketini dilerdi. Kur’an’ın ÅŸahitliÄŸinde Nebi (sav), insanlara kardeÅŸçe yaklaÅŸan, onlara çok düÅŸkün ve baÅŸlarına bir ÅŸey gelmesin diye titizlenen biri olarak bize, karşınızdakinin kazancını hiçe sayacak ÅŸekilde pazarlık edin demedi, demezdi.

Rahmetli saatçi dedem dükkânı kapattıktan sonra dolmuÅŸa doÄŸru ilerlerken her akÅŸam arka sokaktaki satıcıdan kabak çekirdeÄŸi almayı ihmal etmezdi. Ben de buna bir anlam veremeyip “Dede senin takma diÅŸlerinle bu çekirdekleri yemen imkânsızken niye alıyorsun?” diye sorardım. O da gülümseyerek “Evlat biz kazandık o da kazansın.” derdi. Saraç olan diÄŸer dedemin dükkânına vefatından sonra borcunu ödemeye gelip onun ölüm haberini alınca hıçkırıklara boÄŸulan müÅŸterilerine ÅŸahit olmuÅŸumdur…

O günün insanı bugünküler gibi yüksek(!) okullarda okumamış, hatta din hakkında pek çok kitap da bitirmemiÅŸti. Lakin iliÅŸkilerine merhamet ve insaf hâkimdi. Yani pazarlığın sünnete uygun yapılması o günkü dünyada karşılığı olan bir ÅŸeydi. Ve onlar kötü amellerini Resulullah’ın(sav) tertemiz sünnetiyle örtmeye çalışmazlardı…

O zaman bu yazı vesilesiyle ÅŸimdilerde kaybolmuÅŸ bir sünnetten bahsedelim…

        “Gerçek ÅŸu ki, (ey insanlar,) size kendi içinizden bir Elçi gelmiÅŸtir: sizin (öte dünyada) çekmek zorunda kalabileceÄŸiniz sıkıntıdan ötürü kendini (zihnen) büyük bir yük altında hisseden; size çok düÅŸkün (ve) müminlere karşı ÅŸefkat ve merhametle dolu bir elçi...”

Yukarıda ki Tevbe suresi 128. ayetine göre “sünnet” olan kardeÅŸinize ne durumda olursa olsun düÅŸkün olmaktır. KardeÅŸinizin başına bir ÅŸey gelmesi sizi çok üzmelidir. KardeÅŸiniz size, hangi konuda baÅŸvurursa vursun sizi, ona karşı insaflı ve merhametli bulması, Rasulullah’ın (sav) asla terk etmediÄŸi “sünnet”idir. Yani onun kazancını yok sayarak pazarlık etmek deÄŸil asıl ona sahip çıkmak “sünnet”tir.

Velhasıl ne zaman ki bir kardeÅŸimizin dünyada da, ahirette de zor durumda kalması bizi üzer ve ona insafla, merhametle sahip çıkarsak, iÅŸte o zaman Rasulullah’ın (sav) sünnetine göre kardeÅŸçe pazarlık yapmış olur ve bu ÅŸekilde bir ümide dönüÅŸebiliriz…

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.