Sosyal Medya

Güncel

Yalçın Akdoğan: Olayların arkasında Öcalan var

Kobani olaylarından sonra "donduğu" belirtilen Çözüm Süreciyle ilgili açıklama yapan Yalçın Akdoğan, olaylardan Öcalan'ın sorumlu tuttu. Akdoğan, olayların arkasında Öcalan'ın olduğunu savundu



Kobani eylemleri ve sonrasında geliÅŸen olaylarda Öcalan'ın etkisinin bulunduÄŸunu belirten BaÅŸbakan Yardımcısı Yalçın AkdoÄŸan, "Gelinen noktada gördük ki Kobani olaylarıyla burada bir ayak direme durumu var. Nihai sonuca ulaÅŸma konusunda hükümetin bir kararlılığı var. Ama bir yanda Kobani bahanesiyle bir türbülans oluÅŸturuldu" dedi. AkdoÄŸan, zaman zaman yaÅŸanan olayların arkasında Öcalan'ın bulunduÄŸunu düÅŸündüÄŸünü belirterek, "Bu tür durumlarda Öcalan'ın 'yani birtakım hadiseler olsun...' Bunu bir dayatma bir baskı aracı olarak kullandığını geçmiÅŸte çok gördük. Yani 'hiçbir ÅŸey olmazsa ben çok fazla kaale alınmam. Biraz bir ÅŸeyler olsun da biraz elim güçlü olsun' gibi yaklaşımlar içine girdiÄŸini gördük." diye konuÅŸtu.

CNN Türk canlı yayınında soruları cevaplayan AkdoÄŸan, "Çözüm Süreci'nde son durum ne, askıda mı, durdu mu" sorusu üzerine, sürecin devam ettiÄŸini, geçmiÅŸten bugüne çok olay yaÅŸandığını ve bugünlere kolay gelinmediÄŸini söyledi. 

"Çözüm Süreci dediÄŸimiz süreç bu kadar kolay bir tarafa savrulacak, bitecek veya askıya alınacak bir süreç deÄŸil. Sürecin ruhunu doÄŸru anlamak lazım" diyen AkdoÄŸan, önce "Demokratik Açılım Süreci" adıyla bir dizi çalışma yapıldığını anlattı. 

AkdoÄŸan, "ReÅŸadiye olayı oldu, Oslo süreci yaÅŸandı, Silvan saldırısı oldu. Ne zaman çözüme yaklaşılsa umutlar yeÅŸerse bir provokatif hadise meydana geldi ve süreçler akamete uÄŸradı ama bir ÅŸekilde çözüm iradesi devam etti" dedi. 

Sorunların çözümü için geçmiÅŸten bu yana birtakım yöntemlerin denendiÄŸini, hükümetin de çok boyutlu ve farklı yöntemleri de devreye katarak meseleyi çözmeye çalıştığını aktaran AkdoÄŸan, "bu sorunlar çözülmesin" denemeyeceÄŸini, meselelerin kendi haline bırakılamayacağını kaydetti. AkdoÄŸan, "bu meseleleri nasıl çözebiliriz" diye baÅŸlatılan süreçlerin provoke edildiÄŸini, akamete uÄŸradığını söyledi. 

"SÜRECÄ° ZEHÄ°RLEYEN HADÄ°SELER"

Demokratik açılımdan bu yana, bakıldığında, meselenin demokratik reformlar ve terörün son bulması ÅŸeklinde iki boyutu bulunduÄŸunu söyleyen AkdoÄŸan, ÅŸöyle devam etti: 

"Terörün son bulması, örgütün bir ÅŸekilde silahı bırakmasıydı. Çözüm Süreci'nde bu kısım elbette daha ön planda ve devam eden görüÅŸmelerle bu hedefe doÄŸru yol yürünürken son yaÅŸadığımız hadiseler, 6-8 Ekim olayları, ÅŸehirlerin savaÅŸ alanına çevrilmesi, yakılması, yıkılması, ÅŸiddet, vandalizm ve bunun öncesinde süreci zehirleyen birtakım hadiseler. Haraç alma, adam kaçırma, yol kesme gibi asayiÅŸ ve ÅŸiddet olayları. Bunlar süreci zaten kırılgan hale getiren konulardı. Üzerine bir de Kobani bahanesiyle yapılan hadiseler çıkınca bir tirbülans yaÅŸandı."

Kobani bahanesiyle ciddi hadiseler yaÅŸandığını, gelinen noktada bir durum deÄŸerlendirmesi yapmak gerektiÄŸini, bunun da yapıldığını ifade eden AkdoÄŸan, "Ama Çözüm Süreci'ni baÅŸlatan hükümet, hükümetin kararlılığı, sorun çözme konusundaki iradesi ve bu irade, kararlılık varolmaya devam ediyor" diye konuÅŸtu.

Bu olaylar sonrasında kamu güvenliÄŸi ve düzeni konusunda ilave birtakım tedbirler alınması gerektiÄŸinin ortaya çıktığını anlatan AkdoÄŸan, bu konularda adım atılması için vatandaÅŸlardan talepler geldiÄŸini de söyledi. 

"BÖLGE HALKI KAMU DÜZENÄ° Ä°STÄ°YOR"

Bölge halkının devletten kamu düzeni ve güvenliÄŸi talep ettiÄŸini aktaran AkdoÄŸan, "Bölgeden gelen milletvekilleri, oda baÅŸkanları, STK'lar, medya, görüÅŸmediÄŸimiz neredeyse kimse kalmadı. Hepsinin ortak talebi devlet burada kamu düzeni ve güvenliÄŸini daha fazla saÄŸlamalıdır. Burada bir acziyet görüntüsü oluÅŸmamalıdır. Bölge halkının böyle bir talepte bulunması önemli bir durumdur" deÄŸerlendirmesinde bulundu.

"GüneydoÄŸu'da devlet acziyet içinde gibi bir görüntü mü var? PKK yol kesiyor, yerel mahkemeler kuruyor, haraç alıyor gibi iddialar iddia olmanın çok ötesinde ve buna acilen buna son verilmesi mi gerekiyor" sorusuna karşılık AkdoÄŸan, 6-8 Ekim olaylarında esnafın iÅŸ yerlerinin yakıldığını, 40 kiÅŸinini hayatını kaybettiÄŸini, toplumsal bir gerilim yaÅŸandığını hatırlattı. 

Yalçın AkdoÄŸan, "Åžöyle bir kanı yanlış: 'Çözüm Süreci var diye devlet bölgeden tamamen çekildi. Tedbirleri bıraktı' Bu yanlış bir durum. Ama süreci istismar eden birtakım yapıların olduÄŸunu gördük. Terör örgütünün özellikle alan kazanmak için otorite tesis etmek için süreci de suistimal ederek birtakım eylemlerin içerisine girdiÄŸini gördük" diye konuÅŸtu.

Bölge halkının talebinin haklı olduÄŸunu, bunun gereÄŸinin yapılacağını kaydeden AkdoÄŸan, ÅŸunları belirtti: 

"Biz Kürtlere kimsenin zulmetmesine izin vermeyiz, Kürtleri ezdirmeyiz. Tek bir vatandaşımızın bile kılına zarar gelmesini istemeyiz. Bu çerçevede hangi tedbiri almak gerekiyorsa devlet olmanın gereÄŸi burada kamu düzenini ve güvenliÄŸini daha da geliÅŸtirmektir. Bunun için birtakım adımlar atılacaktır. Bölgede artık zulmeden kimdir. EÄŸer bir güvenlik talebi varsa ortada bu halka zulmeden birileri de var. Bu farkındalığın oluÅŸması önemli. Bir tarafta, hizmet eden, yatırım yapan, hak veren, insanları kucaklayan bir devlet mekanizması var, geçmiÅŸtekinin tam aksine, öbür tarafta zulmeden, yol kesen, haraç alan, iÅŸ makinasını yakan, hizmet götürülmesini engellemeye çalışan bir örgüt var. Bu noktada bir psikolojik kırılma yaÅŸandığını düÅŸünüyorum. Bu konuda da her türlü tedbir alınmak durumundadır. Çözüm Süreci'nde bundan sonra kamu düzeni ve güvenliÄŸi konusu daha büyük hassasiyetle gözetilmesi gereken parametre olarak sürece girmiÅŸtir ve böyle devam edecektir." 

Çözüm Süreci'nin bundan sonra nasıl yürütüleceÄŸinin sorulması üzerine AkdoÄŸan, süreci baÅŸlatan ve sorunu çözmeye çalışanının da kendileri olduÄŸunu, bu konudaki iradelerinin devam edeceÄŸini vurguladı. Yalçın AkdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti: 

"Ama elbette bu süreçler akÅŸamdan sabaha bitecek süreçler deÄŸil. Çok kolay süreçler de deÄŸil. Biz bu sürece baÅŸlarken, bütün bu sıkıntıların, komplikasyonların yaÅŸanabileceÄŸini elbette hesaba katmak gerekir. Daha önce birtakım süreçler yaÅŸadık ve sabote edildik, birtakım hadiseler meydana geldi. Bizim dışımızda çıkan olaylar olabiliyor, bölgesel birtakım konular olabiliyor, yeni parametreler sürece girebiliyor veya birtakım mihraklar süreci karıştırmak isteyebiliyor, genel siyasi geliÅŸmelere paralel olarak. Bu çerçevede bunlar elbette bundan sonra da olabilir. Sabırlı olmak gerekir. Ama burada çözüm iradesi ve kararlılığı önemlidir. Ama bunu yaparken bir ÅŸeyleri feda edelim, kurban verelim, acziyet sergilensin, böyle bir yaklaşım kesinlikle söz konusu olamaz."

BaÅŸbakan Yardımcısı AkdoÄŸan, "Sırrı Süreyya Önder'in, 'eÄŸer süreç ilerlemezse darbe mekaniÄŸi devreye girer ve bir tasfiye süreci yaÅŸanır' ÅŸeklinde, sizin 'dış mihraklar' deÄŸerlendirmenize ve 'süreç hep olumluya evrildiÄŸinde bir görünmez el' referansınıza katkı veren bir deÄŸerlendermesi oldu. Siz de böyle bir deÄŸerledirme yapıyor musunuz" sorusu üzerine, konuyu hep görünmez bir ele atfetmenin, komplocu davranmanın, yabancı unsurlara baÄŸlmanın çok doÄŸru olmayacağını dile getirdi.

AKTÖRLER BELLÄ°

Zaman zaman baÅŸka dinamiklerin de devreye girebileceÄŸini kaydeden AkdoÄŸan, ÅŸunları söyledi: 

"ReÅŸadiye, Silvan saldırısını kim yaptı, örgüt yaptı. Birtakım hadiseler olduÄŸunda, toplumsal tepki meydana getiren birtakım cinayetlerde vesaire örgüt üstlenmiyor, 'diÄŸer unsurlar yaptı' diyor veya baÅŸka bir örgüt ismi uyduruluyor. Ama bu olayların içerisinde, o dönemde özellikle örgütün bilinçli bir strateji olarak ayak dirediÄŸini gördük, özellikle Silvan saldırısından sonra. Yani 'biz devrimci halk savaşıyla istediÄŸimize ulaÅŸabiliriz' diye yeni bir stratejiyi devreye koyduÄŸunu, Kandil'in o dönemde ciddi ÅŸekilde sabote ettiÄŸini düÅŸünüyordum. Bu geliÅŸmeler, dış dinamikler, bölgesel birtakım geliÅŸmeler vesairenin de birtakım ÅŸeyleri tetiklediÄŸini söyleyebiliriz. Bu çerçevede bazı dış kaynaklı manüpilasyonlar olduÄŸu söylenebilir ama neticede aktörler bellidir."

Sürecin aktörlerinin kim olduÄŸunun, görüÅŸmelerin kimlerle devam ettiÄŸinin sorulması üzerine de AkdoÄŸan, demokratik açılım sürecinin bir ayağının demokratikleÅŸme olduÄŸuna vurgu yaparak sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Bölgede geliÅŸmelere baktığımızda burada herkes muhataptır ve paydaÅŸtır. Yani bölgedeki bütün STK'lar, kim varsa kanaat önderleri, siyasi partiler, bütün bunlar sürecin paydaşıdır ve muhatabıdır. Her bir insanımız burada muhataptır. Ama bir örgütün silah bırakmasından söz ediliyorsa o zaman neticede o örgüt devrededir. Devam eden görüÅŸme trafiÄŸi de bunun içerisinde HDP var, Ä°mralıyla görüÅŸmeler var vesaire. Bunun ayrı bir sistematiÄŸi var ve bu yürüyordu. 

Ama gelinen noktada gördük ki Kobani olaylarıyla burada bir ayak direme durumu var. Yani anlaşılmış bir konu var, bir nihai çözüme ulaÅŸma, nihai sonuca ulaÅŸma konusunda hükümetin bir kararlılığı var. Ama bir yanda Kobani bahanesiyle bir türbülans oluÅŸturuldu. Hükümet bu noktada 6-8 Ekim tarihinden önce durduÄŸu yerde durmaktadır. "

HERKES ÜZERÄ°NE DÜÅžENÄ° YAPMALI

AkdoÄŸan, olaylardan herkesin ders çıkarması gerektiÄŸine iÅŸaret ederek "Büyük yanlışlıklar yapılmıştır. Bir güven sarsılması olmuÅŸtur. Yani samimiyet sorgunlanmıştır açıkçası. Ama hükümet durduÄŸu yerde durmaktadır. Herkes üzerine düÅŸeni yapmalıdır" dedi.

Bu noktada genelde "hükümet ÅŸunu yapsın, bunu yapsın" sözlerinin bulunduÄŸunu dile getiren AkdoÄŸan, "Peki siz ne yapacaksınız? Ä°ÅŸte birinci öncelik burada. Bu asayiÅŸ ve ÅŸiddet olaylarına tamamen son verilmesidir. Bölgede terör estirilmemesidir. Bu konuda yapmaları gereken 6-8 Ekim olaylarından önce de buydu öncelikli gündem maddesi, bugün de budur. Bunu yapmaları gerekir ve burada onlar yapar veya yapmaz devlet kararlıdır. Kamu düzeni ve güvenliÄŸi saÄŸlanacaktır ama burada bu olayları devam ettirmeleri 'ben süreç istemiyorum' anlamına gelir. 'Süreç bitsin' çabası olarak algılanır" diye konuÅŸtu. 

"Siz hükümet olarak 6 Ekim öncesindeki noktada durduÄŸunuzu ve Çözüm Süreci'ni devam ettireceÄŸinizi ifade ediyorsunuz. HDP heyeti ile de görüÅŸüyorsunuz. Onlarla son görüÅŸmelerinizde onların durumunu da nasıl görüyorsunuz" sorusu yöneltilen AkdoÄŸan, olayların ardından HDP heyeti ile bir görüÅŸmesinin söz konusu olmadığını bildirdi. 

"Burada yeniden görüÅŸmeyi gerektirecek bir ÅŸey var mı? Yani bizimle veya onların Ä°mralı ile görüÅŸmesini gerektirecek yeni bir durum var mı" diye soran AkdoÄŸan, sözlerine ÅŸöyle devam etti: 

"Yani daha önce söylenenler bellidir. Gelinen nokta bellidir. Herkes üzerine düÅŸeni yapacak. Siz bu olayları durduracaksınız. Åžehir merkezlerinde yol kesme, birtakım olaylar, hadiseler sanki o ÅŸehirler düÅŸmüÅŸ gibi kimsenin görmediÄŸi bir sokakta ellerine alıyorlar bayrakları yüzlerini kapatıp bir cep telefonuyla çekip sanki o ÅŸehir iÅŸgal altında... Nedir bu? Bu kabul edilebilir bir durum mudur? Bu provokasyonlara son verilmesi gerekiyor. Bunlar Çözüm Süreci'nin ruhuyla baÄŸdaşır ÅŸeyler deÄŸildir ve bu konuda herkesin üzerine düÅŸmesi yapması gerekiyor ve top o tarafta duruyor. Bunu yapacaklar."

ÖCALAN ETKÄ°SÄ°

AkdoÄŸan, "böyle bir tabloda görüÅŸmelerin nasıl yapıldığının" sorulması üzerine de ortada bir örgütün bulunduÄŸuna iÅŸaret ederek "Elinde silah olan, saÄŸa sola saldıran, birçok olaylara karışmış bir örgüt var. Bu yüzden bu iÅŸin çok kolay olmadığı belli" dedi. 

"Öcalan'ı mı dinlemiyorlar acaba?" sözleri üzerine de AkdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

"Tabii bunu da ayrıca konuÅŸmak lazım. Yani Kandil, Ä°mralı, HDP bunların arasındaki çekiÅŸmeler var mı yok mu? Kimin dediÄŸi oluyor. Kim kimi boÅŸa düÅŸürmeye çalışıyor? Geçenlerde bir programda yani sordular: 'Öcalan hep boÅŸa düÅŸmemek için Kandil bir ÅŸey yapıyor, Öcalan da bunların peÅŸine takılıyor, mecburen bir açıklama yapmak zorunda kalıyor.' 

Zaman zaman Öcalan öyle yapıyor olabilir ama ben burada doÄŸrudan Öcalan etkisi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Yani bu olayların bu noktaya gelmesinde. Ä°ÅŸte '15 Ekim tarihini zikretmesi, Kobani üzerinden direniÅŸ  çaÄŸrısı yapması, bu olayları bu tetiklemiÅŸtir' dedim. Kıyameti kopardılar. Bunun tersi 'etkisiz elemandır' diye bakmak. Yani Öcalan'ı bir ÅŸekilde sanki bir hakaretamiz bir yaklaşım gibi görüyorlar. Oysa onlar da biliyor durumun ne olduÄŸunu, bu eylemlerin nasıl çıktığını, kimin kimi nasıl yönlendirdiÄŸini... Bu yüzden ben ÅŸöyle düÅŸünüyorum: Bu tür durumlarda Öcalan'ın 'yani birtakım hadiseler olsun...' Bunu bir dayatma bir baskı aracı olarak kullandığını geçmiÅŸte çok gördük. Yani 'hiçbir ÅŸey olmazsa ben çok fazla kaale alınmam. Biraz bir ÅŸeyler olsun da biraz elim güçlü olsun' gibi yaklaşımlar içine girdiÄŸini gördük. Zaman zaman Kandil'in birtakım farklı yaklaşımlar içine girebildiÄŸini de gördük. Ama burada kontrolden çıkan baÅŸka bir durum var.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.