Sosyal Medya

Güncel

72 gün sonra güneşi gördüler

Hapsedildikleri yerde pencereden dışarı bakmaları dahi yasaklanan rehinelerin cilt ve ruh sağlıklarında meydana gelen rahatsızlıklar üzerine Başkonsolos Öztürk Yılmaz IŞİD'in kendilerinden sorumlu komutanıyla görüştü. Rehinlerin uydudan gözlemi zorlaştırmayacak ve dikkat çekmeyecek bir şekilde beşerli gruplar halinde dışarı çıkması ve 20'şer dakika dışarıda dolaşmalarına ancak 72. gün izin verildi



Mahkemenin Musul KonsolosluÄŸu personeli ile ilgili aldığı mahkeme kararı ilk kırılma olmuÅŸtu. Rehineler mahkemenin neden böyle bir karar aldığını bir türlü anlamlandıramıyordu ve 'Ankara bizi feda mı ediyor?' tartışmaları baÅŸlamıştı ki, Öztürk Yılmaz'ın en ciddi kriz yönetimi baÅŸarısı burada ortaya çıkmıştı. 46 rehineyi etrafına toplayan Yılmaz, 'Ülkemiz büyük bir devlettir. Emin olun bizleri buradan bir ÅŸekilde alacaktır. Moralinizi yüksek tutun korkuya yer yok. EÄŸer BaÅŸbakanımız ve DışiÅŸleri Bakanımız bu konuda bir karar almışsa emin olun bu bizim güvenliÄŸimiz içindir' çıkışı ile herkesi sakinleÅŸtirmiÅŸti. Aradan çok geçmeden Ankara ile yapılan görüÅŸme trafiÄŸinde de Yılmaz'ın sözleri haklı olduÄŸunu ortaya çıkarmıştı. Ankara 'görüÅŸme trafiÄŸini baÅŸlattık. Sizi riske atamayız. Bunlar medyanın tüm kurumlarının kontrolümüz altına olduÄŸunu sanıyor ama biz ne koÅŸulda olursa olsun siyasi risk de olsa sizin için sessiz diplomasi yolunu tercih ediyoruz, sabredin' mesajı geldi.

TALEPLERÄ° BAÅžKONSOLOS Ä°LETTÄ°

101 günlük esaret süresince ilk gün 46 yürekli insanın aldığı karar doÄŸrultusunda militanlarla görüÅŸme ve talepleri BaÅŸkonsolos Öztürk Yılmaz gerçekleÅŸtirdi. Yılmaz rehinlerden gelen talepleri ve istekleri bir dosya haline dönüÅŸtürüyor, acil alınması gerekenler, kadınların ihtiyaçları, çocukların istekleri, ihtiyaçları ve rehinelerin istekleri ÅŸeklinde bir sıralama ile IŞİD'den istiyordu. Çocukların temel besinleri ve kadınların ihtiyacı olan istekler olmazsa olmaz olarak iletiliyordu. Rehinelerin diÅŸ macunu, diÅŸ fırçası gibi günlük kiÅŸisel ihtiyaçları dahil her ÅŸey düzenli bir ÅŸekilde raporlanarak IŞİD'den isteniyordu. 101 gün süre içinde tüm taleplerin bazen gecikmeli de olsa yerine getirildiÄŸi belirtiliyor.

DAHA GÜVENLÄ° BÄ°R YERE GÄ°DÄ°YORUZ

46 rehine dokuzuncu günü sabah erken saatlerde uyandırıldı, 'Daha güvenli bir bölgeye gidiyoruz' dendi. Rehineler dokuz gün kaldıkları yerden bu sefer Musul'da Spor MüdürlüÄŸü Olimpiyat Dairesi binasına götürüldü. Bu bina, Musul'u Zaho'ya baÄŸlayan karayolu üzerindeki meÅŸhur Ninova Oteli'nin 300 metre yakınında bulunuyordu. Konsolosluk çalışanları bu binayı iyi biliyorlardı çünkü esaret sürecinden önce Türkiye'den gelen misafirleri Ninova kaldıkları binanın yakınındaki Ninova otelde ağırlıyorlardı. Bu binada tam 18 gün kamışlardı.

20'ÅžER DAKÄ°KALIK VOLTA

Esaretin ilk 72 gününde dışarı çıkmaları, hatta hapsedildikleri mekanda camdan dışarı dahi bakmaları yasaklanan rehinelerin cilt ve ruh saÄŸlıklarında meydana gelen rahatsızlıklar üzerine BaÅŸkonsolos Yılmaz IŞİD'in kendilerinden sorumlu komutanları ile görüÅŸtü. Rehinlerin uydudan gözlemi zorlaÅŸtırmayacak ve dikkat çekmeyecek bir ÅŸekilde beÅŸerli gruplar halinde rehineleri dışarı çıkardığı ve 20'ÅŸer dakika dışarıda volta atmalarına izin verdiÄŸi öÄŸrenildi.

Takibi gizleme oyunu

IŞİD, konsolosluÄŸa ait 9 aracı üzerlerinde takip sistemi olabileceÄŸini düÅŸünerek önce Musul ValiliÄŸi, ardından valilik konutuna yönlendirdi. Böylece uydudan takibi yanıltmayı planlamıştı. Ancak o saatlerde Ankara Yılmaz ile görüÅŸmüÅŸ ve hareket etmediklerini 17 Temmuz Mahallesi'nde olduklarını öÄŸrenmiÅŸti. IŞİD, takibe gözdağı vermek için baÅŸkonsolosun makam aracını Musul Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yanındaki bir trafonun yanına, camı kurÅŸunlanmış halde bıraktı.

Türk kanalları ayarlandı

Rehinelerin gittikleri ilk evde iki televizyon bulunuyordu. Ancak iki televizyon da Arap televizyonlarının yer aldığı NILESAT'a yönlendirilmiÅŸ ve sadece Arap kanallarını gösteriyordu. Kriz yönetiminin başındaki Öztürk Yılmaz'ın çocukların ve kadınların ihtiyaçlarının dışında IŞİD'den ilk istediÄŸi ÅŸey TÜRKSAT uydusunun ayarlanması ve Türk televizyonlarını seyretmelerine izin verilmesi oldu. Nitekim 6 saat sonra bu imkân saÄŸlandı. Kendileri ile ilgili tüm haberleri dikkatle takip ediyorlar, raporluyorlardı. Kendi aralarındaki tek konuÅŸma ise bu haberler olmuÅŸtu. Rehineler daha sonraki mekan deÄŸiÅŸimlerinde de her zaman televizyon imkanına sahiplerdi.

TEK YASAK SÄ°GARA

Karşılanmayan tek ihtiyaç sigara oldu. Ä°leri derecede sigara bağımlısı olan kiÅŸi için bir kaç kez ricada bulunulmasına raÄŸmen sigara vermeyen IŞİD militanları, cep telefonlarından Musul'da topladıkları sigaraların yakılma görüntülerini seyrettirerek bu ihtiyacı karşılamayacaklarını iletti. Esaretin ilk iki mekanına gidiÅŸlerde üstler aranmadan ve büyük bir nezaket çerçevesinde yapılan muamelelerle geçti. Ancak bundan sonra mekan deÄŸiÅŸimlerinin tamamı gece ve rehinelerin üzerleri aranarak yapıldı. Mekan deÄŸiÅŸimlerindeki aramalarda en büyük sıkıntı ise iki cep telefonunun saklanmasıydı. Mekan deÄŸiÅŸimlerinde telefonlar kadınlara bırakılıyordu çünkü IŞİD militanları kadınları aramıyordu. Bu nedenle iletiÅŸim sınırlı da olsa kopmuyordu.

DeÄŸiÅŸmeyen menü pilav

IŞİD militanları 9 saatte bir rehinlerden ne istediklerini sormak için kapıyı açıyorlar ve cam kenarlarına yaklaşılmamasını istiyorlardı. Kendilerine gelen yemeklerin aynını veriyorlardı. Sırasıyla basit usul ile yapılmış salçalı suda genellikle de etsiz kuru fasulye, patates yemeÄŸi, patlıcan ve Irak'ın geleneksel yemeÄŸi bamya servis ediliyordu. 101 günde dört kez tavuk, üç kez de etli yemek verildi. Menünün deÄŸiÅŸmeyen yemeÄŸi pirinç pilavıydı. Çocuklara ise maması temin ediliyordu.

Ä°lk banyo günler sonra

10 Haziran'da rehin alınan 46 rehine esaretin 10'cu gününde Musul'da Spor müdürlüÄŸü Olimpiyat Dairesi binasında saÄŸlanan imkanlarla ilk banyolarını yapma fırsatı buldular. Havanın sıcaklığının 49-50 derece seviyesinde olması ve Irak koÅŸullarında su depolarının binaların çatılarında konuÅŸlandırılmasından dolayı banyo için kullanılan suyun ısısı rehinler için sorun olmamıştı. Tahliye sırasında eÅŸyaları hazır olan ancak rehin alındıklarında eÅŸyalarını almalarına izin verilmeyen 46 rehineye IŞİD iç çamaşırını da ilk olarak 10 günde saÄŸladı. Çamaşırlarını yıkamalarına ve dışarıya çıkmalarına izin verilmeyen rehinlere 101 günlük süreçte her 10 günde bir yeterli sayıda iç çamaşır saÄŸlandığı dile getiriliyor.

REHÄ°NELERE ÇAY YAPMA SORUNU BÖYLE ÇÖZÜLDÜ

Esaret ilk 25 günü boyunca rehineler IŞİD militanlarının kendilerine getirdiÄŸi çayı içtiler, bol bol televizyon seyrettiler. 25. günde militanlar 'Size çay yetiÅŸtiremiyoruz artık kendi çayınızı yapın. Biz de gelip sizden alırız. Hem siz daha güzel çay yapıyorsunuz' deyip rehinelere büyük bir çay kazanı teslim ettiler.

Telefonlar nasıl gizlendi

Götürüldükleri evde telefonlar toplandı. Ä°ki telefonun saklanması kararlaÅŸtırıldı. Telefonlardan biri Türk GSM hatlıydı ve roaming üzerinden yer tespitinde yararlı oldu. Telefonlardan biri kadınların üzerinde tutuldu. Kadınların aranmayacağı düÅŸünülüyordu. DiÄŸer telefon ise yerel hatlıydı ve Erbil'den otomatik sürekli kontör yükleniyordu. Bu telefon parçalara ayrılmış ÅŸekilde, yedi ayrı kiÅŸinin üzerinde gizlendi. Ä°ki telefon da aynı markaydı ve bu telefonların hangi parçasının ve hatlarının kimde olduÄŸunu sadece baÅŸkonsolos biliyordu. Olası iÅŸkence durumunda çözülmeyi zorlaÅŸtıracak bir plan yapılmıştı.


 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.