Sosyal Medya

Şevket Hüner: Hz. Ali'nin Cihad Ufkunun Takipçisi Kim?



Ebü’l-Abbas Sehl İbni Sa’d es-Sâidî’den (Rah), rivayet edildiÄŸine göre, Hayber Gazvesi gününde Resulullah (sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸtu: Yarın sancağı, Allah’ın kendisinin eliyle fethi nasip edeceÄŸi, Allah’ı ve Resûlü’nü seven, Allah’ın ve Resûlü’nün de kendisini sevdiÄŸi bir kiÅŸiye vereceÄŸim.” Gazveye iÅŸtirak edenler, sancağın aralarından kime verileceÄŸini düÅŸünüp konuÅŸarak geceyi geçirdiler. Sabah olunca, sancağın kendisine verileceÄŸi ümidi ile bütün sahabeler Resulullah (sav) ‘in huzuruna koÅŸtular. Resulullah (Sav):

Ali bin Ebû Tâlib nerede?” diye sordu. Sahabeler:

—Ey Allah’ın Resulü! O gözlerinden rahatsız, dediler. Resulullah (Sav):

Onahaber verecek birini gönderiniz.” buyurdular. Ali derhal getirildi…

Resulullah (sav) sancağı ona verdi. Ali (Rah):

— ‘Ya Resulullah! Onlar da bizim gibi mü’min oluncaya kadar mı savaÅŸacağım?’  

Resulullah (Sav)“Acele etmeden, gayet sakin bir ÅŸekilde onların yanına var, kendilerini İslâm’a davet et, uymaları gereken ilâhî yükümlülükleri kendilerine haber ver. Allah’a yemin olsun ki, senin vasıtanla Allah’ın bir tek kiÅŸiye hidayet vermesi, senin için kırmızı develere sahip olmaktan daha hayırlıdır” buyurdu.(Buhârî, Fezâilü’s-sahabe 9; Müslim, Fezâliü’s-sahabe 34)

Resulullah (Sav)’a karşı birçok fitne çıkardığı için Medine’den kovulan üç Yahudi kabile, Hayber Yahudileri ile yeni eylemlere hazırlanırken basılınca, biriktirdikleri erzakları ile kaleye sığınmışlardı. Åžimdi bir kale dolusu Yahudi’yle mücadele için Resulullah (Sav), komutayı kime vereceÄŸini açıklayacaktı. Komutanın özelliÄŸi “Allah ve Resulünü sevmesi ve Allah ve Resulünün de onu sevmesi” idi. Herkes “Bu kimdir? Ben olabilir miyim?” heyecanıyla geceyi sabah etmiÅŸti. Sahabe ismin açıklanacağı anı beklemiÅŸti. Kimsenin ilk ÅŸart olan Allah ve Resulünü seviyor olduklarından ÅŸüphe duymamıştı. Ve Ali (Rah), o payeye layık görülmüÅŸtü.

Sorumluluk birine verilirken günümüzde hiç de göz önüne alınmayan bir kıstas ortaya konmuÅŸtu. Evet, Allah için Resulullah’ın(Savtabiiyetinde olan bu cihada komuta edecek kiÅŸi Allah ve Resulünce makbul görülen biri olmalıydı. Öyle de oldu…

Ali(Rah), fitne çıkaran Hayber Yahudileriyle kendileri gibi mümin olmadıkları için savaÅŸtıklarının bilincindeydi. “Bizim gibi mümin oluncaya kadar” ölçüsü, Kuran’ın istediÄŸi örnekliÄŸe uygun yaÅŸandığının da göstergesiydi. DüÅŸmana “Bir mümin nasıl olunur?” ölçüsünü kardeÅŸlikleriyle gösteren sahabeye raÄŸmen azgınlıkları sürmüÅŸtü. Hz. Ali ve arkadaÅŸları kale önüne geldiklerinde cihadın insanla iman arasındaki engellerin kaldırılması olduÄŸunu unutmamış, Yahudi düÅŸmanlığını, toprak hevesini ve her türlü hamaseti cahiliye görüp ellerinin tersiyle itmiÅŸlerdi.

Bir İtalyan müfrezesi pusuya düÅŸürülerek bütün unsurlarıyla birlikte yok edilir. Geriye yalnızca genç bir teÄŸmen kalır. Onu da esir edilmiÅŸ ve kelepçeli bir halde Ömer Muhtar’ın karşısına getirdiklerinde, Ömer Muhtar, genç teÄŸmenin ellerini çözer ve İtalyan bayrağını da eline tutuÅŸturarak “Bunu al ve git. Komutanlarına söyle, bu bayrak buraya ait deÄŸil” der. Bu tablo karşısında Libyalı askerler, teÄŸmenin serbest bırakılmasını ÅŸaÅŸkınlıkla karşılayarak “Ama onlar bizi öldürüyorlar” diye itiraz ettiklerinde, Ömer Muhtar’ın cevabı: “Onlar bizim öÄŸretmenimiz deÄŸil” ÅŸeklindedir.

Bosna’da yaÅŸanan katliamlar sonrasında kurulan orduya ait askerlerden biri gelip kendisine “onlar bizim kadınlarımızı, yaÅŸlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar, kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, bunu onlara en kanlı ÅŸekilde ödetmeliyiz” demesi üzerine. Aliya’nın cevabı: “Sırplar bizim öÄŸretmenimiz deÄŸiller” ÅŸeklinde olmuÅŸtur.

Gazzeli komutan Muhammed Dayf’in eÅŸiÜmmü Halid, kocası ÅŸehit olduktan sonra ona dair paylaÅŸtığı anılarda; "Ben Yahudilerle din yüzünden savaÅŸmıyorum, ben iÅŸgalci siyonistlerle savaşıyorum, çünkü onlar beni toprağımdan sürmek istiyorlar" dediÄŸini naklediyor.

7 Ekim 2023 gününden itibaren soykırımcı siyonistlere karşı yapılan mücadelede de Hz. Ali’nin(Rah), ufkuna ÅŸahit olmak gurur vericidir. Zira sadece siyonist askerlerle savaÅŸan ve onları esir aldıklarında eÄŸiten ve teslim ettiklerinde sertifika veren Gazzeli mücahitler sayesinde insanlık, çoluk çocuk demeden her ÅŸeyi katleden vahÅŸilere dahi vahiy ile bildirilen savaÅŸ hukukunun gözetildiÄŸine ÅŸahit oldular. Onlar, soykırımcı düÅŸmanla savaşırken verdikleri mücadelelerini, örnek alınan ve ahirette hesap verilen salih bir amele dönüÅŸmesine dikkat etmeye özen göstermeye devam ediyorlar…

Hz. Ali’nin hassasiyeti(Rah), bize cihadın ahlâkî çerçeveye baÄŸlı olduÄŸunu ve İslam’ın önceliÄŸinin barış, davet ve hidayet olduÄŸunu gösterir. Ömer Muhtar’ın mücadelesinde, Bosna savaşında ve Gazze kıyamında, zulmü ortadan kaldırmak ve barışı tesis etmek niyeti aÅŸikardır ve İslam’ın savaÅŸ hukukunun temel prensipleriyle hareket edilmiÅŸtir. Sivillere, kadınlara, çocuklara, ibadethanelere, hastanelere zarar verilmemiÅŸtir. Alınan esirlere bir ganimet deÄŸil emanet gözüyle bakılmıştır.

Sezai Karakoç’un “Sizi öldürmeye gelen sizde dirilsin” ilkesini her türlü katliama raÄŸmen yaÅŸatan, Bosnalı ve Gazzeli kardeÅŸlerim ile aynı dine mensup olmaktan gurur duyuyorum…

Åževket Hüner / 16 Cemâzilyelahir 1447

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.