Sosyal Medya

Kürsü

Ömer Bayhan: Bir Seyahatin Ardından



Vuslat için yola düÅŸen insanoÄŸlu, vedaların ve ayrılıkların peÅŸinden koÅŸtuÄŸunun farkına varamaz çoÄŸu zaman. İnsanlığın kaderi “ayrılıklar üzerine bina edilmiÅŸtir” diye düÅŸünüyorum. Bu sebeple insanlar hep hareket halinde olmuÅŸ. Günümüzde ise bu seyrüsefer neredeyse ışık hızıyla devam ediyor. Bu hengâme içinde geçmiÅŸe takılıp kalıyoruz çoÄŸu kez. Bu yüzden anın ve günün anlamını kaybediyoruz. Yine de yarınlar için umutlar besliyoruz koynumuzda, hem de bahar kadar büyük. Oysa baharın ve yazın nasıl geçtiÄŸinin farkına bile varamıyoruz. Serin rüzgârlar yüzümüze çarpınca, kapımızda bekleyen eylülü görüyoruz. İşte o zaman her ÅŸey yavaÅŸlamaya baÅŸlıyor. Başımızı döndüren bu hızdan kurtulmuÅŸken, geriye dönüp bakmanın zamanı gelmiÅŸ demektir. Bu durumu fark edip günlük koÅŸuÅŸturmadan uzaklaÅŸmak lazım. Bir an olsun rutinin dışına çıkıp hayata dışarıdan bakmak gerekiyor. Hal böyleyken yaÅŸadığın mekândan, hatta ÅŸehirden ayrılarak uzun bir seyahate çıkmak iyi gelebilir.

Bu duygularla eÅŸimle beraber, Eylül ortalarında düÅŸtük yollara. Seyahatte sıhhat bulmak inancı ve duygusuyla yolculuÄŸumuza baÅŸlıyoruz. Programımızda yeni bir ülke ve ÅŸehirler görmek vardı. Seyahatimizi sıla-yı rahim üzerine planlayarak, bir rota oluÅŸturduk. Henüz yol yorgunluÄŸunu hissetmeden ilk durağımız Düzce oldu. Düzce’de bizi, bacanağım ve hemÅŸehrim Nuri Åžermet karşıladı. Bolu ile Sakarya’nın gölgesinde kalmış bir ÅŸehir Düzce. Güzel bir coÄŸrafyada konumlanmış ÅŸehrin gezip, görülecek birçok yeri var. Yaylaları, gölleri ve ÅŸelalelerini görmek için yaz aylarında birçok ziyaretçi ağırlıyor bölge. Efteni Gölü ve Güzeldere Åželalesi, en fazla ziyaretçi ağırlayan yerlerin başında geliyor sanırım. Düzce’yi gezmek ve görmek isteyenlere özellikle eylülün görsel bir ÅŸölen sunduÄŸunu belirtmek isterim. MisafirperverliÄŸi için kıymetli bacanağım Nuri Bey’e ve eÅŸine teÅŸekkür edip Düzce’den ayrılıyoruz.

Uzun bir yolculuktan sonra ikinci durağımız Kayseri. Burada bizi Abdurrezak Bey ağırladı. Bursa UludaÄŸ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, öÄŸrencilik yıllarımızdan tanışıyoruz. Bu dönemde uzun süre ev arkadaÅŸlığımız oldu. Asker arkadaÅŸlığı gibi öÄŸrencilik dönemindeki ev arkadaÅŸlığı da unutulamayacak bir öneme sahiptir. Eskiler “Garibin (yolcunun) karnı doyunca gözü çarığında kalır” demiÅŸler. Dostum Abdurrezak ile hasbihal edip, hasret giderince gönlümüz muhabbetle doyuma ulaÅŸtı. Hal böyle olunca ayrılık vakti biz ayaklanmış olduk. KardeÅŸim Abdurrezak Bey’e ÅŸükranlarımızı sunarak, Kayseri’den ayrılıp yola düÅŸüyoruz.

Malatya’ya giderken, yol güzergâhımızdaki Darende’de kısa bir mola veriyoruz. Darende’de Somuncu Baba Külliyesi’ni gezip, görmek istiyoruz. Yıllarca İstanbul’dan Malatya’ya gidip gelirken, durup gezmeyi ihmal etmiÅŸiz her seferinde. Somuncu Baba Külliyesi’nde cami, Somuncu Baba Türbesi ve güzel bir mesire alanı mevcut. Hem manevi havası hem de tabii güzelliÄŸiyle insanı büyüleyen bir yer. Tohma Çayı’nın kenarında kurulmuÅŸ külliyenin içinde yer alan cami ve diÄŸer mekânlar oldukça temiz. Yolu bölgeden geçen dostlara kısa bir mola verip ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum.

Malatya ÅŸehir merkezinde durmuyoruz. Kube Dağı’nı ve Åžiro Havzası’nı aÅŸarak Pütürge’ye varıyoruz. Uzun bir aradan sonra çocukluÄŸumuzun geçtiÄŸi kasabaya gelmenin sevinci kuÅŸatıyor yüreÄŸimizi. Baba evinde olmanın buruk da olsa mutluluÄŸunu yaşıyoruz. Zira her geliÅŸimizde bizi karşılayan babam yok artık. Söz konusu anne, baba olunca yaşın bir önemi kalmıyor, çocuklar gibi mahzunlaşıyor insan. Babamı rahmetle ve özlemle anıyoruz. Malatya’dan epeyce uzak düÅŸen Pütürge, daÄŸların yamacına kurulu bir yerleÅŸim. Gözlerden ırak kalan Pütürge sanırım yetkililerin gönlünden de ırak kalmıştı. Ankara gibi Malatya’da ilçemizi çıkmaz sokak olarak görmüÅŸtü. Bu durum bahane edilerek yatırıma deÄŸer görülmedi yıllar boyu. Seçim dönemleri dışında siyasiler açısından pek de hatırlanmamıştık. Ortaokul sonrası ayrıldığım kasabaya her geliÅŸimizde beklediÄŸimiz deÄŸiÅŸimi göremiyorduk. Sürekli büyük ÅŸehirlere göç veren Pütürge’de ÅŸehrin manzarası hep aynı kalıyordu. Dolayısıyla hafızamda kayıtlı Pütürge hiç deÄŸiÅŸmiyordu.

Ancak bu kez durum farklıydı. DeÄŸiÅŸimin izlerini yoÄŸun bir ÅŸekilde görmüÅŸ olmaktan mutlu oldum. Zira beklentilerimin çok çok ötesinde olumlu bir manzara karşıladı bizi. BitmiÅŸ kamu binaları ve konutların yanında devam eden inÅŸaatlar da hayli fazlaydı. Düzenli yollar ve yeÅŸil alanlar ÅŸehrin çehresini epeyce deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Parklar, yeterli olmasa da devam eden peyzaj çalışmaları umut vericiydi. Kentin sulama ve içme suyu ihtiyacını karşılayacak barajların inÅŸaatları devam ediyor. İnsanca yaÅŸanabilir konutların ötesinde, oldukça konforlu evlerin yapılmış olması sevindirici. Bununla beraber yapımı devam eden birçok yaÅŸam alanı söz konusu. Örnek bir yaÅŸam alanı da eski hükümet binasının yıkılıp, yerine güzel bir park yapılmış olması. Parkın içinde kafeterya olarak hizmet veren mekân oldukça yoÄŸun. Söz konusu tesis, Pütürge insanları için yeni bir buluÅŸma noktası olmuÅŸ. Temiz ve ferah olan kafeterya yoÄŸun ilgi görüyor. HemÅŸerilerimizin yeme, içme ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte bir yer. Åžehrimize deÄŸer katan bu çalışmalar dolayısıyla emeÄŸi geçenlere teÅŸekkür etmeden geçmek olmaz. Pütürge için seferber olan her kuruma, her insana ÅŸükranlarımı sunuyorum.

Yeni yapılmış olan kafeteryada amcamın oÄŸlu dostum Hasan Caner Bey ile karşılaÅŸtık. Oturup hasbihal ederken, Pütürge eski Milli EÄŸitim Müdürü Metin OÄŸuz Bey ile selamlaÅŸtık. Metin Hoca daha önce Yatılı Bölge Okulu ve Sanat Okulu müdürlüÄŸü yapmıştı. Hocayı masamıza davet ettik ancak bir görüÅŸmesi olduÄŸunu, akabinde bize iÅŸtirak edebileceÄŸini söyledi. Bir süre sonra döndüÄŸünde masamıza ulaÅŸamadan, gören birçok kiÅŸinin kendisini alıkoyduÄŸunu izledik. İnsanımızın sorunlarını, Metin Hoca üzerinden çözüm arayışı içinde olduklarına ÅŸahit olduk. HemÅŸehrilerinin dertlerine bigâne kalamayan Metin Hoca ile gün içinde görüÅŸmenin zor olacağını düÅŸünerek bir sonraki gün için randevulaşıp ayrıldık. Metin Hoca, idealist, toplumu tanıyan, sorunlara çözüm üretebilen vasıflara sahip biri. Günümüz insanının konformist yaÅŸam anlayışından uzak, fedakâr bir insan portresi gördüm Metin Hocam’dan. DoÄŸrusu gıpta ettim, imrendim. Toplumumuzda bu tür insanların sayısının artması için dua ettim.

Ertesi gün kafeteryaya döndüÄŸümde Hoca’yı masada birkaç kiÅŸi ile sohbet ederken buldum. Selam verip, davetlerine icabet ederek, ikram edilen çay eÅŸliÄŸinde muhabbetlerine dâhil oldum. Pütürge ile alakalı deÄŸerlendirmelerde bulunduktan sonra; Yatılı Bölge Okulu’nu ziyaret etmek istediÄŸimi söyledim. Okulu, beraber ziyaret teklifimi kabul etmesini sevinçle karşıladım. Cuma günü namaz sonrası amcamın oÄŸlu Hakkı Bayhan’ın iÅŸlettiÄŸi Esnaf Çay Ocağı’nda buluÅŸtuk Metin Hoca ile. Okul arkadaşım, Hacı Osman Işık dostumuzun da pazartesi günü yapacağımız ziyarete ekibine dâhil ettik.

PÜTÜRGE YATILI BÖLGE OKULUNU ZİYARET

Metin Hocam, saygıdeÄŸer eÅŸi, Hacı Osman Işık ile buluÅŸmaya deÄŸerli eÅŸimle birlikte gittik. Zihin dünyamda elli beÅŸ yıl öncesinin anıları canlanmaya baÅŸladı. Henüz yaklaşık altı yaÅŸlarında iken yatılı bölge okuluna kaydedilmiÅŸtim. Okuldaki birçok öÄŸrenci gibi tek kelime Türkçe bilmiyordum. Zihni bembeyaz, boÅŸ bir kâğıt gibi, okulda öÄŸretilenlerle kodlanıp bezenecek biri idim. Sayamayacağım birçok ilki burada görecektim. Bu okulda, akranlarımızla mekânsal arkadaÅŸlık, kalıcı dostluk yanında kavga, rekabet ve mücadeleyi de öÄŸreniyorduk. Bütün bu süreçleri azimle aÅŸmak, sebatla ayakta kalabilmek, en önemlisi var olmanın fiili eÄŸitimini aldığımızı sonradan anlayacaktık.

Elbette bu eÄŸitim tozpembe bir ortamda alınmıyordu. Aile özleminin üstesinden gelemeyecek kadar küçük yaÅŸlardaydık. Ancak daha önemlisi anne ÅŸefkatine ve baba korumasına en çok ihtiyaç duyulan dönemlerdeydik. O dönemlerde henüz adı konulmasa da akran zorbalığı, aşılması gereken önemli bir sorundu. Okulun en küçüklerinden biri olduÄŸum için akran zorbalığına çok fazla muhatap olanlardan sayılırdım. ÖÄŸretmen ÅŸefkati elbette vardı ancak ÅŸartların da zorluÄŸu, disiplini saÄŸlama gerekçesiyle orantısız ÅŸiddetin gölgesinde kalıyordu. Bedensel ve kıyafet temizliÄŸini yapabilmeyi öÄŸreniyorduk. Aç kalmamanın mücadelesini verirken, aç girdiÄŸimiz yemekhaneden aç kalkabiliyorduk. Köyde aÄŸaç, taÅŸ ve topraktan oyuncaklarımızın yerini futbol, voleybol, basketbol sahaları almıştı. Pingpong masalarında mücadele etmeyi de okulda görmüÅŸtük. Annemizin günlük saÄŸdığı taze keçi sütü yerine süt tozu ile tanışmıştık. Aynı zamanda haksızlıklara ve zulme karşı gelme kültürünü de süt tozu isyanıyla öÄŸrenmiÅŸ olduk. Bu yeni yaÅŸamımızda sayamayacağım çok fazla ÅŸeyler gördüm. Hayal kırıklıklarının, hüznün, özlemin ve gözyaşının olduÄŸu sekiz yılımın geçtiÄŸi okuluma yeniden giderken, müspet, menfi hatıralar bir film ÅŸeridi gibi gözümden canlandı yeniden.

Okulun giriÅŸindeki demir parmaklıklar baki, bekçi kulübesi mazi olmuÅŸtu. Eski ilkokul binası ve lojmanlar hariç bütün eski yapılar yıkılmıştı. Eski ilkokul binası, ortaokul olarak iÅŸlevini sürdürüyor. Yeni inÅŸa edilmiÅŸ okul binasının alt katı yatılı bölge ilkokulu, üst katlar ise yatılı bölge imam hatip ortaokulu olarak tanzim edilmiÅŸ güzel bir bina görüyoruz. Yatılı bölge okulu, ilkokul müdiresi Serpil Atilla Tayfur hanımefendi karşılıyor bizi. Serpil Hanım güler yüzlü ve kibar biri. Tanışma faslı ve zarif sohbetlerinin akabinde yemekhanenin bulunduÄŸu kata geçiyoruz. Okulun her yanı gibi yemekhaneler de oldukça konforlu. Hayal kırıklığı yaşıyorum (!) aynı iÅŸleve sahip yemekhanenin eski yapısı ve kokusundan geriye, gayet modern bir mekân, profesyonel personel ile karşılaÅŸtım. Personelin kılık kıyafeti, mutfak ekipmanları yanında oldukça hijyenik bir yemekhane gördüm. Çok ÅŸaşırdığımı ancak bir o kadar da mutlu olduÄŸumu ifade etmeliyim.

Bir baÅŸka ÅŸaÅŸkınlığıma sebep ise Matematik öÄŸretmeni ve aynı zamanda müdür yardımcısı Yasemin Felek Hoca oldu. Güleç yüzlü ve gözlerinin içi gülen bir matematik öÄŸretmeni ile ilk kez karşılaşıyordum. Yemekhanede öÄŸretmenlerin masasına davet etti. Yaklaşık elli yıl sonra tercihimi öÄŸrencilerden yana kullandım. Self servis kuralı gereÄŸi elimdeki yemek tepsisiyle bir öÄŸrenci masasına oturdum. Menü, çorba, etli nohut, pirinç pilavı ve mevsim salatasından oluÅŸuyordu. Yasemin Hoca nezaket gösterip masamıza geldi. Yemek eÅŸliÄŸinde okul ile ilgili kısa bir sohbet etmiÅŸ olduk. Yemek sonrası, galoÅŸ giyerek, mutfak ve kiler bölümünü görmemizi teklif etti yetkililer. Belki de bize geçmiÅŸle bir kıyaslama zemini oluÅŸturmak istiyorlardı. Åžef Mehmet Bey bizi karşılayıp bilgilendirdi: 800 kiÅŸilik öÄŸrenci yemeÄŸinin hazırlandığı yemekhane, beÅŸ yıldızlı restoran ÅŸartlarına sahip olduÄŸunu söylemem asla abartılı bir ifade deÄŸil. Yemeklerde kullanılan sebze, meyve, hububat ve yaÄŸların kalitesi oldukça iyiydi. Tuvalet, banyolar ve yatakhaneler pırıl pırıl, tertemizdi. Yatakhanede odalar, mobilya ranzalı ve dört kiÅŸilik olarak tasarlanmış.

Teknolojik donanıma sahip bilgisayar sınıfını gezdikten sonra, sekizinci sınıflardan bir dersi izleme fırsatımız oldu. Sınıflar oldukça modern. ÖÄŸrencilerin kılık kıyafeti gayet temiz ve tertipliydi. Metin Hoca, girizgâh konuÅŸmasından sonra okulun eski bir öÄŸrencisi olarak sözü bana verdi. Gençlere, okulun bizim dönem ile günümüz ÅŸartlarını mukayese ettikten sonra geleceÄŸe dair bazı tavsiyelerde bulundum: Okul döneminde iyi bir eÄŸitim almanın yanı sıra çalışma hayatında karşılaşılan zorluklar ve erdemli insan olmanın önemine dair düÅŸüncelerimi paylaÅŸtım. Ortaokul Müdürü Tekin Soykan Bey bizleri makamında kabul edip, ikramda bulundu. Çok kibar, gayretli ve idealist bir idareci. BeÅŸ yıldızlı otel konforundaki okulu ve önce insan anlayışındaki öÄŸretmen ve idarecileri görünce bir delilik yapmak geçiyor aklımdan. Okulun tam yerinde bir çukur kazıp yarı belime kadar gömülmek ve ey Yatılı Bölge Okulu Yönetimi, öÄŸretmen, personeli, fiziki binaları; ya elli beÅŸ yıl öncesine gelin, ya da beni altı yaşına geri götürün diye bağırmak istiyorum. Böyle güzel duygularla vedalaşıp okuldan Pütürge’den ayrılıyoruz.

Yeni rotamız Gürcistan, Batum ve Acara. Dostumuz Zeynel Abidin Bey’in davetiyle Elazığ’da bir günlük mola veriyoruz. Harput’un tarihi mekânlarını gezdikten sonra Elazığ ÅŸehir merkezinde kısa bir ÅŸehir turu yapıyoruz. Ertesi gün Zeynel Abidin Bey ve deÄŸerli eÅŸine ÅŸükranlarımızı sunup Elazığ’dan ayrılıyoruz. Bingöl, Erzurum ve Artvin üzerinden Sarp Sınır Kapısı’ndan Batum’a giriÅŸ yaptık. Gürcistan, eÅŸimin ata yurdu, bu vesileyle sıla-yı rahim yapma düÅŸüncesiyle gelmiÅŸ olduk. Batum, bölgenin önemli eÄŸlence merkezlerinden. Birçok Türk giriÅŸimci ilgili alanlarda faaliyet gösteriyor. Otelimize yerleÅŸtikten sonra, daha önce yaklaşık iki yıl Türkiye’de bulunmuÅŸ eÅŸimin akrabası Gülnare Hanım’a telefonla ulaÅŸtık, bizi evine davet etti. Kabilenin Gürcistan ve Acara’da kalanları Hristiyan inancına mensup olduklarını biliyoruz. Evin kapısında büyük bir haç, içeri girdiÄŸimizde ise kiliseyi andıran bir ev görüyoruz. Kilise ev olarak tanımlanacak bir tasarımı var evinin. Kahvaltı sofrasında, sohbetimize birçok konuda hasbihal ediyoruz. Ev sahibemiz Müslüman olarak Hz. İsa’ya bakışımızı merak ettiÄŸini söyledi. Kur’an’ın Meryem oÄŸlu İsa’yı bize öÄŸrettiÄŸi gibi kendisine anlattık. Sovyetlerin dağılmasıyla görüÅŸtükleri Türkiye’den bazı akrabalarının dini hususlarda olumsuz söylemlerinden bahsedip yaklaşımımızdan mutlu kaldığını belirtti. Bunun üzerine bizimle daha fazla zaman geçirmek istediÄŸini söyledi. Bir sonraki gün kendisiyle buluÅŸup Acara’daki köylerine gittik. Annesi Hatice Hanım ve diÄŸer akrabaları ile tanıştık. Burada bize yönelttikleri sorular neticesinde, İslam ve Hristiyanlık üzerine uzun uzadıya sohbet ettik. Bu sohbet ile bizim Türkiye’de Müslümanlığa zorlandığımız ön yargıları biraz olsun kırılmış oldu. Aslında ismi Ali, Osman ve Hatice olan bu insanların Gürcistan’da Hristiyan olmaya zorlandıklarını görmüÅŸ olduk. Amacımız doÄŸrultusunda yapacağımız ziyaretler ve tanışmalar nihayete erince Karadeniz üzerinden dönüÅŸ yoluna girdik. Sıla-yı rahim üzere planlanan bu seyahatimiz, geçmiÅŸte tatil beldelerinde geçirdiÄŸimiz zamanlarla kıyaslanamayacak bir tat bıraktı zihnimizde. Bu seyahatimizde bana eÅŸlik eden eÅŸim Gülay Hanım’a ayrıca çok teÅŸekkür ediyorum.

Ömer Bayhan

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.