Sosyal Medya

Kürsü

M. Ali Akbulut: Düşman ve Düşmanlaştırma (4): HAMASET’ten HAKİKAT’e



İnsanlar, hayatlarında umdukları ile buldukları arasındaki derin çelişkiyi gördüklerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşar. İnsan ilişkilerinde de umulan ile bulunanlar arasında çelişki olunca, ilişkilerde ciddi kopukluklar meydana gelmektedir. Toplumda yaygın olan HAMASET; umut edilen, istenen ancak gerçek olmayan abartılı anlatımdır. Bu davranış ise insanların umduklarıyla buldukları arasındaki çelişkiyi ortaya çıkarır. Zira HAMASET, hakikatin üstünü örten bir perdeye dönüşmektedir.

Hayal ile gerçek arasındaki fark kadar, HAMASET ile HAKİKAT arasında da fark vardır. Duyguları, tutkuları ve heyecanları canlı tutmaya yarayan HAMASET, gerçekleri kabullenmeyi de zorlaştırır. Hatta insanları, hayal dünyasında, ayakları yerden kesilecek düzeyde gerçek hayattan uzaklaştırması da mümkündür.

Arapça kökenli “hamase”den gelen bu kavram, Cahiliye Dönemi Araplarında intikam duygusunu, savaş heyecanını, yiğitlik ve kahramanlık algısını tahrik ederek; sahip olunandan fazlasını, olmayanı olmuş gibi, görülmeyeni görülmüş gibi sunma sanatına dönüşmüş ve dilimizde HAMASET olarak yer edinmiştir.

Adı var kendisi yoksa BOŞ HAMASET’e, söylem var eylem yoksa KURU HAMASET’e, meydana çağırıp kendisi yoksa UCUZ HAMASET’e dönüşebilir. Bütün olumsuzluklara rağmen olunması hedeflenen iş için HAMASET edebiyatına başvurulması da mümkündür. Ya da insanı düşünmeye değil de uyutmaya yöneltiyorsa, HAMASET edebiyatı yapılıyor demektir. HAMASET edebiyatının güçlü olduğu toplumlarda düşünce yeteneği de yok olur. Toplum, “neden” ve “niçin” sorularını sormaz olur. “Nasıllık” üzerine avutulur. Yeni sorular soramadıkları için de olası sorunlara çözüm bulmakta zorlanırlar; sorunlar için farklı çözüm yolları üzerine düşünemezler. Nasıllık üzerine avutuldukları için de sorunları kabullenirler.

HAMASET’te “neden” ve “niçin” sorularına cevap aranmaz. Zira neden ve niçinlikte, eleştirel bir bakış açısı vardır. Bir sorunu kabulleniş değil, soruna çözüm düşüncesi vardır. Oysa nasıllık üzerine avutulanlar, eleştirel düşünmeyi kaybettikleri için teslimiyetçi bir kabullenişe yönelirler. Sorunların kaynağına gitmekten ziyade, sorunların konuşulmasını dahi istemez hale gelirler. Böylece hakikatten uzaklaşmaya başlarlar.

HAMASET’in siyasette OY toplamaya, ekonomide HAKSIZ KAZANCA, sporda AMİGOLUĞA, sağlıkta KOBAYLIĞA, hukukta CEZAYA, sokakta KAVGAYA dönüşmesi kaçınılmazdır. Muhatabı etkilemek adına gerçek dışı ve güzel cümlelerle etkileyerek YALANA dönüşmesi; izleyenleri etkilemek adına yapılan gösteri ile OYUNA dönüşmesi; zayıfı güçlü, güçlüyü zayıf göstererek ya da hakkı batıl, batılı hak göstererek ALGIYA dönüşmesi mümkündür. HAMASET, daha çok dünyalık çıkarlar için abartılı, gerçeküstü yüceltmeler olarak yapılır. Dünyevi ve çıkar amaçlı olduğu için de husumet ve düşmanlık, doğal bir sonuç olarak görülür.

HAMASET’te rekabet vardır. Ancak bu rekabet hayırda değil de çıkar amaçlı olunca, ikili ilişkileri de toplumsal ilişkileri de olumsuz etkilemektedir. Aslına bakılırsa, çıkar amaçlı her harekette bir çatışma kaçınılmazdır. Oysa hayırda yarış olunca, rekabet değil, refakate dönüşen bir enerji oluşur.

Günümüzde HAMASET’in en yoğun yaşandığı alanlardan biri siyasettir. Siyaset, bir hizmet aracı değil de rant aracı olarak görülünce, çıkar amaçlı bir alana dönüşüyor. Bugün ülkemizde, birbirine yakın hatta birbirlerinden koparak oluşan birçok parti var. Bunların siyaset dili HAMASET’tir. Kullanılan bu dil ise, taraftarları arasında düşmanlaştırmanın önünün kolayca açılması için adeta asfalt, pardon kırmızı halı döşüyor.

HAMASET’in yaygın olduğu bir diğer alan da milli kimlik konusudur. Elbette bir aidiyet, bir tanış olma aracı olarak görülmesi gereken kimlik, kabilevi bir üstünlük aracına dönüşünce HAMASET de kendini gösteriyor. “Vatan Millet Sakarya” diyerek dillendirilen milli kimlik üzerindeki HAMASET edebiyatı, “Üstünlük takvadadır” anlayışının üstüne perde çektiği zaman DÜŞMANLIK da başlar.

Tek dostun kendi kabilesi, ırkı ya da ulusu olduğu anlayışı; en üstün topluluğun kendileri olduğu, seçilmiş millet, övülmüş topluluk gibi anlayışlar HAMASET’le yüceltilirse, hakikatin üstü örtülür ve “inanlar kardeştir” anlayışını da yok eder. Bu da düşmanlaştırmanın önünü açar.

Ekran karşısında “ver bir mehter” diyerek milli duyguları yükseltmek; ayrıştırmacı, ötekileştirmeci, düşmanlaştırıcı HAMASET edebiyatının yapıldığı yerlerden biridir.

Toplumu coşturmak, heyecanlandırmak, duyguları canlı tutmak güzeldir. Bunun ayakları yere basarak, hakikate dayanarak, kardeşlik duygusuna zarar vermeden, fıtrata uygun ifadelerle yapılması kardeşlik bağlarını da güçlendirir.

Eğer hamaset hakikatten uzaklaştırıyorsa, düşmanlaştırmada hızlı yol alınıyor demektir. Hamaset’in yerli yersiz yapılması da toplum içinde gerilime yol açabilir. Zira anlamadan çok anlatmaya dayalı bir davranıştır. Anlama olmazsa hakikati öğrenmek mümkün olmaz. Hamasetin asıl işlevi de hakikate ulaşmayı önlemektir.

Ve günümüz toplumunun afyonu olarak da gösterilen spor da HAMASET’in etkin olduğu alanlardandır. Spordaki HAMASET, toplumda husumete ve toplumsal gerilime sebep olan bir başka alandır. Nitekim, her dönem oynanan derbi maçlarında statların etrafı geniş güvenlik önlemleriyle kuşatılır. Ya da uluslararası müsabakalarda magandaların oluşturduğu gerilim gözden uzak tutulmamalıdır. TARAFGİRLİK ve fanatiklik de hakikatten uzaklaştırmaktadır.

Hakikatten uzaklaştıracak her adım ve her davranıştan, Hakk’tan uzaklaştıracak her söz ve eylemden Yaradan’a sığınarak... Hakikate götürecek her bilgiye, Hakka götürecek her bilince kavuşmak umuduyla…

M. Ali Akbulut

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.