Kürsü
M. Ali Akbulut: Düşman ve Düşmanlaştırma (1)

DüÅŸman; birine ya da bir ÅŸeye kötü duygu beslemek, o kiÅŸiye veya ÅŸeye yönelik zarar verici davranışlarda bulunmak, kötülük dilemektir. Bir kiÅŸinin ya da ÅŸeyin yok edilmesini istemek, ona karşı zarar verici fırsatlar kollamak ve kötü niyet beslemektir. Tabii ki, bu düÅŸünce ve duyguların söze ve eyleme dökülmesi, hasım olma, husumet besleme halidir.
"DüÅŸman" Farsça kökenli bir kelime olsa da eyleme dönüÅŸtüÄŸünde insana özgü bir davranıştır. Bu davranış, farklı dillerde çeÅŸitli kelimelerle ifade edilse de özünde insanın yaratılışıyla birlikte ortaya çıkan bir tutumdur.
Allah Teâlâ’nın insanı yaratacağını ve meleklere ona secde etmelerini emrettiÄŸi zaman, İblis ilk düÅŸmanlaÅŸtırma davranışını sergiler. Kendisinin ateÅŸten, insanın ise topraktan yaratıldığını öne sürerek bir kıyas yapar ve üstünlük iddia eder. Kendinden aÅŸağı gördüÄŸü insana karşı kin besler ve kıyamete kadar düÅŸmanca tavırlar sergilemek için izin ister. Böylece düÅŸmanlaÅŸtırmanın temelinde yatan üstünlük duygusu, kibir, haset ve kıskançlıkla tanışmış oluruz.
Ancak bunlarla sınırlı kalmaz; düÅŸmanlaÅŸtırmanın devamı gelir. Vesvese ile kendisine yasaklanan meyveden yer, nefsine zulmeder ve böylece zalimlerden olur. Zalimler sınıfına girerek asıl düÅŸmanla tanışır. Çünkü deÄŸiÅŸmez ve mutlak düÅŸman, Yaradan’a isyan, nankörlük ve Rezzâk olan Allah’ın nimetlerine karşı ÅŸükürsüzlüktür. Bu tavır, düÅŸmanlaÅŸmanın önünü açar.
İmtihan dünyasına adım atan insanoÄŸlu hem düÅŸmanla hem de düÅŸmanlaÅŸtırma eylemiyle yüzleÅŸir. DüÅŸman, yaptığı bu eylemle safını belli eder. Hüsrana uÄŸrayanlardan mı yoksa kurtuluÅŸa erenlerden mi olacağı ortaya çıkar.
DüÅŸmanın sıfatları, eylemleri ve düÅŸünceleri, kiÅŸilerin kimlik ve kiÅŸiliklerini ÅŸekillendirir. Vesveseyle baÅŸlayan düÅŸmanca düÅŸünceler, üstünlük iddiasıyla kine dönüÅŸür. Kinle beslenen bu düÅŸünceler, eyleme geçerek düÅŸmanlaÅŸtırma fiiline yönelir ve nihayetinde öldürmeyle sonuçlanır.
Bu durumun en çarpıcı örneÄŸi, aynı zamanda günümüzdeki düÅŸmanlaÅŸtırma eÄŸilimlerinin de prototipini oluÅŸturan Hâbil ve Kâbil kıssasıdır.
Dikkatlerden kaçmamalıdır ki, insanın yaratılışında İblis’in kıyas yaparak secde etmekten kaçınması, bize düÅŸmanlaÅŸtırmanın zihinsel temelini gösterirken; Hâbil ve Kâbil olayında ise bu düÅŸmanlığın araçsallaÅŸtırılarak ölümle, yok etmeyle sonuçlandığını görürüz.
İblis’in düÅŸmanca tavrı, Yaradan’la olan bağını koparmasına yol açarken; Hâbil ve Kâbil kıssasında düÅŸmanlık, sadece baÄŸları koparmakla kalmaz, yok etmeye kadar varan bir eyleme dönüÅŸür.
Vesvese, kuÅŸku, ÅŸüphe, paranoya gibi farklı isimlerle anılsa da, düÅŸmanlığın oluÅŸumunda temel etken, bir kiÅŸinin veya ÅŸeyin tehdit olarak algılanmasıdır. Bu düÅŸüncenin eyleme dökülmesi; kibir, üstünlük duygusu, haset, bencillik, kin, öfke ve hırs gibi duyguların bir sonucudur.
DüÅŸünce ve davranışlarımızı kontrol etmek, yönlendirmek ve yönetmek, irademizin eÄŸitimiyle doÄŸrudan baÄŸlantılıdır. Bu, aynı zamanda imtihan dünyamızın karnesini oluÅŸturur.
M. Ali Akbulut
Henüz yorum yapılmamış.