Sosyal Medya

Makale

Her Çiviye Peşkir Asmak

Sevgili dostlar, tarih boyunca bu sosyal medya kadar insanın nefs-i emmâresini azdıran baÅŸka bir mecra oldu mu bilmem, en azından bendeniz ÅŸahit olmadım bilgi sahibi de deÄŸilim. Beni takip edenler bilir. Sanal alemde bu sosyal medyayla ilgili bazı makaleler yazdım. Özellikle de WhatsApp grupları ve Facebook üzerine merak edenler arayıp bulabilir, tekrar etmek istemem. Lakin bir not, küçük bir dipnot vermeden geçersem beni bu gece uyku tutmaz, zira okumuÅŸ etmiÅŸ camiada dahi bu hastalıklar mevcuttur.

Yahu Allah aÅŸkına dostlar, ölenin arkasından WhatsApp üzerinden taziye vermek nedir? Yapmayın birader, gidin arkadaşınızı ziyaret edin, olmadı telefon edin, o da olmadı kendisine doÄŸrudan ismiyle, cismiyle mesaj yazın, grup üzerinden taziye mi olur! Bari içinizden biri cemaate rahmet dese de iÅŸin sonu gelse…

Kopyala yapıştır Cuma ve Kandil mesajı “tacizlerine” hiç girmiyorum… Neyse geçelim, bu yazıda daha çok sosyal medyanın bir baÅŸka ifsat edici yönüne iÅŸaret etmek arzusundayım. Koca koca profesörler, hocalar, alimler Twitter ya da Facebook’ta takipçiyi aydınlatmak maksadıyla bir cümle yazıyor. Aman Allah’ım, ibret alan üç beÅŸ teÅŸekkür mesajının ardına yeni yetme, adı sanı belirsiz (namına troll diyorlar), ya da adı belirli tıyneti belirsiz tipler, küfür, kafir veryansın ediyor. Hocanın ne hocalığı kalıyor ne hacılığı…

Burada kalsa iyi, öyle bir mecra ki burası, ÅŸaÅŸmamak mümkün deÄŸil! Mahallerin delisini başımıza “hoca” ediyor, kırk yıllık hocasını deli diye trend topic yapıyor. Mayınlı arazi gibi bastığınız zeminin, ettiÄŸiniz kelamın nerede patlayacağı belli deÄŸil. Bir de son zamanlarda bir Müslümanın lafına atıfla, “Bu hangi din ise ben bu dinden deÄŸilim!” lafını çok duyar oldum.

Sevgili okurlar aman! İtikadımızı pamuk ipliÄŸine baÄŸlamayalım. Laf döner dolaşır, muhatabı layık deÄŸilse sahibini vurur! BoÄŸaz dokuz boÄŸum, her laf için dokuz kez düÅŸün, denmiÅŸtir. Åžimdilerde “önce gönder, sonra düÅŸün”. Hatta, “Amaan, ne düÅŸüneceksin, gönder gitsin onlar düÅŸünsün!” diye mi nasihat eder oldu hocalar nedir?

Gerçi hocayı tanıyan kim! Kur’an Müslümanlığı diye bir icat çıkarmışlar. (Bizim zamanımızda bunların adı mealciydi). Sünneti, hadisi hafife alan, hocayı ne etsin! Sorsan Amerikan düÅŸmanı, lakin fetvayı Google’dan sorar, acayip muhalif bir nesil zuhur etti!

İki kulak vermiÅŸ Yaradan, iki dinle bir konuÅŸ deyu! Fakat, kimi dinleyecek, adam zaten biliyor! Her hocaya çakacak bir laf, her çiviye asacak bir peÅŸkiri var. Sadece gençler olsa iyi, bu “muhalif” taifenin içinde yaşı kemale ermiÅŸ, lakin zatı kemalden nasipsiz bir dolu zevat da var.

Åžimdi, bu “muhalif” taifenin hiç mi hakkı yok? Bu hocaların hepsi pirüpak, ismet sıfatına mı haiz? Elbette deÄŸil dostlar. Hem ÅŸimdi durduk yerde bu “muhalif” lafına takılıp “milli birlik ve beraberliÄŸe en muhtaç olduÄŸunuz zamanda” bir kısım medyanın aklına karpuz kabuÄŸu düÅŸürmeyelim. Bendeniz de son tahlilde muhalifim, her beyanıma tensip buyurdunuz efendim deyu baÅŸ sallayan mürit istemem. O sebepten yaşımız altmışa dayandı iki buçuk müridi üç eyleyemedik dergahımıza.

Neyse, latife bir yana mevzuyu dağıtmayalım. Muhalif dedimse bu kronik hale gelmiÅŸ, hıyar diyene tuz yetiÅŸtiren taifedir kastım. Maksadı yanlışa deÄŸil, yanlış söyleyene ateÅŸ etmek olan bu taife, daha ziyade sosyal medya cemaatidir. Buraya dikkat isterim.

Bir dergahın yolunu geçtim, adını dahi duymayan, dahası adına dahi tahammülü olmayan bir taifedir bu zümre. Her bir ÅŸeyi bilirler. Her bir mevzuda kanaatleri, her bir irapta mahalleri vardır. Zinhar bilmedikleri nane, ütmedikleri misket yoktur. Ezcümle “nefs-i emmâre” taifesi. Benlik davasının erleri.

Nefsin birinci mertebesidir bu dostlar, canlının ilk formu, hayvanlarla aynı kategoriye ait. Nefsin arzularına ram olmuÅŸ, bütün canlı cansız varlığın kendi emrinde olması gerektiÄŸini düÅŸünen, hayatın merkezine kendini, kendi hakikatini koyan mertebe yani. Yeni yetmelerin tabiriyle, insanlıkta birinci level. EÄŸitim ÅŸart, cümlesine aldanmayasınız. Çok okumakla, çok gezmekle de geçilmez bu mertebe ha!

Kendinden geçmektir çaresi, kendini kusurlu görmektir, kendi kusurunu görmektir.

Nefsine, kardeÅŸini tercih etmektir!

“İmdi bu sosyal medyada, panayır tezgâhında ateÅŸ edilince devrilen ördekler gibi salınan, sanal kimliklerden kardeÅŸ mi olur?” diye sorarsanız…

Eee sen de haklısın kardeÅŸ. Bazen ben de ÅŸu müptezele bir laf çaksam, bir kapak yapsam, ÅŸu kadar like alırım, ÅŸu kadar da takipçi kasarım, dediÄŸim olmuÅŸtur. İşte tam da budur bizi ifsat eden “emmâre” dostlar. Klavyenize sahip olasınız.

Yoksa Allah korusun, birinci leveldan game over olmak her an mümkün.

Dikkat edin; vakit varken, gün zevaldeyken, siz zevalde kalmayın...

Mehmet Bulayır

Not: Bu makale, “Muhal ile Mümkün arasında” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.