Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Kusuruma bakmayın

Yapabileceğimiz her şeyi yaptığımızdan emin olamıyoruz ya bir türlü. Üzgünlüğümüz ve yılgın öfkemiz en çok ondan. Yapabileceğimiz her şeyi yaptığımızdan emin olabilsek üzgünlüğümüz de azalacak, yılgın öfkemiz de dinecek.



Dünyanın en gergin bekleyiÅŸiydi. O babanın yüzünde gördüm bunu. “Bir mucize olur inÅŸallah” diyordu o esnada oradaki varlığından haberdar olmadığı kameraya. O da madenciymiÅŸ ve emekli olmuÅŸ. Åžimdi de grizu patlamasının ardından bir mucize olmasını, oÄŸlunun saÄŸ salim yeryüzüne çıkmasını, oÄŸluna kavuÅŸmayı bekliyor.

ÇocukluÄŸumdan beri bu ÅŸahit olduÄŸum, haberini üzülerek izlediÄŸim kaçıncı grizu patlaması bilmiyorum. Umudun sessizliÄŸe, sessizliÄŸin çaresizliÄŸe, çaresizliÄŸin yılgın bir öfkeye dönüÅŸtüÄŸü kaçıncı patlama bu, bilmiyorum.

Nesillere sari bir çaresizlik biçimi bu. Her sabah yerin altına “belki ışığı son kez görüyorum” duygusuyla inmenin çaresizliÄŸi. Ekmek parasının derdine düÅŸmüÅŸ olmanın çaresizliÄŸi. “Kabul edilebilir zayiat” kabul edildiÄŸini bilmenin çaresizliÄŸi.

“Kader” diyecek bazıları. Soracağım ben de. Kader ama söyleyin bakalım bana, mutlak kader mi? Tedbirle, tertibatla, elbette duayla, elbette niyazla önüne geçilebilir miydi bu kaderin? Tam otomasyon mümkün deÄŸil mi mesela madenlerde? Mümkünse niçin mümkün hale getiremiyoruz bunu? Ä°stihdam zorunluluÄŸu yüzünden mi, ucuz maliyetten mi, kârlılık hırsından mı?

Gerçekten mi hiçbir yolu yok ÅŸu grizu denilen patlama biçiminde insanımızı kaybetmemenin? Ä°hmal varsa önüne geçmenin, sıfır ihmal varsa bile olası bir patlamada insan kaybetmemizin önüne geçebilecek hiçbir ÅŸey mi yok? Gerçekten mi yok? Cidden mi yok?

Kusuruma bakmayın. “Yok”u bir cevap olarak kabul edemiyor kalbim. Çünkü oÄŸlunu bekleyen babanın, babasını bekleyen oÄŸlun iki keder çukuruna dönüÅŸmüÅŸ gözlerini görüyorum.

Bir kez daha “kader” diyecekseniz bilin ki kader o demek deÄŸil. Çünkü kaderin âşık olduÄŸu tek bir ÅŸey varsa o da gayrettir.

Lütfen bu, bir grizu patlaması neticesi insan kaybettiÄŸimiz son olay olsun. Olabilir, bunu yapabiliriz. Daha 3 yıl önce Almanya, Halle’de, yerin 700 metre altındaki 35 maden iÅŸçisini sadece bir “ağır yaralı” ile kurtarabildiyse biz de bunu yapabiliriz. Dünyada bu, birileri tarafından yapılabiliyorsa biz de yapabiliriz bunu.

YapabileceÄŸimiz her ÅŸeyi yaptığımızdan emin olamıyoruz ya bir türlü. ÜzgünlüÄŸümüz ve yılgın öfkemiz en çok ondan. YapabileceÄŸimiz her ÅŸeyi yaptığımızdan emin olabilsek üzgünlüÄŸümüz de azalacak, yılgın öfkemiz de dinecek.

Kusuruma bakmayın. Kısa, dağınık, üzgün ve öfkeli bir yazı oldu bu. Bugün günlerden pazar halbuki. Her zamanki parlak, süslü, belirgin hikayelerimden biriyle çıkamadım karşınıza. Çünkü öyle üzüldüm, öyle üzüldüm ki… O babanın iki keder çukuruna dönüÅŸmüÅŸ gözlerinde, babasını bekleyen o evladın telaÅŸlı voltasında kaldı aklım, vicdanım ve kalbim.

Kusuruma bakmayın. Bugün de böyle olsun. KaybettiÄŸimiz emekçilerimize binlerle Yasin, milyonlarla Fatiha, milyarlarla rahmet olsun. Üzgünüm, çok üzgünüm.

 

Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.