Sosyal Medya

Güncel

Sahhaf ve Kitap I

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



Medeniyetimiz ve kültürümüz kitap eksenlidir. Peygamberlere verilen kitap ve suhuf [sahifeler] bunun baÅŸlıca örneÄŸi. Kitap merkez olunca hakikat düÅŸüncesinin insanlığa aktarılması söz konusu. Ne olursa olsun her dönemde insanın uyarılara ve yönlendirilmelere ihtiyacı var. Ä°nsan, doÄŸuÅŸtan itibaren büyüyüp geliÅŸtikçe öÄŸrenme gereksinimi duyar. Medeniyetimizde bu konuyla ilgili özlü sözler bulunur. “Ä°lim beÅŸikten mezara” kadar öÄŸrenilir. Ölünce artık bu dünya da son bulur. Edindikleri ve bildikleri kendisine hayırlı rehber olur. Kur’an’ın nazil olan ilk ayeti “Oku!”dur ve bir buyruktur.

Ä°slam medeniyeti kitap ile yoÄŸrulu olduÄŸundan kültür merkezleri, havzaları oluÅŸur. BaÄŸdat, Endülüs, Sicilya, daha sonra Osmanlı coÄŸrafyası tam anlamıyla kitabın merkezleri olurlar.

BaÄŸdat, MoÄŸol istilasına uÄŸrayınca büyük bir yıkım yaÅŸandı. Zaman zaman geçmiÅŸimize doÄŸru yaptığımız çalışmalarda fetihlerde sultanlar için en deÄŸerli hazineler kitaplardır. Selahaddin Eyyubi, Mısır’ın fethinde kayıtlarda gördüÄŸümüz on binlerce kitabı ganimet olarak alır. Benzer durum Diyarbakır’ın fethinde de yaÅŸanır. Bunların sayısız örnekleri var.

Sultan Murad Balkan seferine çıktığında at sırtında elinde Keykavus’un “Kâbusname”sı var, okuyarak sefere gidiyor. Çünkü zaman da, bilgi de kıymetlidir.

Endülüs’te Müslümanlar çıkarılınca milyonlarca kitap meydanlara dökülerek ateÅŸe verilir. Hıristiyan toplumlarda o dönemlerde en çok on ya da on beÅŸ bin ciltten oluÅŸan kitaplıklar vardır. Kitaplar ateÅŸe verilirken kendileri için önemli olanları aradan çekip almışlar ya da kiÅŸiler kaçırmışlardır. Zamanla onlar bu geleneÄŸe sahip çıktılar ve geliÅŸtiler.

Osmanlı devletinde kültür havzaları var, buralarda kitaplar hayatın merkezindedir. Özellikle cami çevreleri. Beyazıt, Eyüp, Edirne, Bursa, Sarayevo camilerin çevreleri gibi. Bunların çokça örnekleri verilebilir.

Ä°stanbul Beyazıt’ta 1950’li yıllar öncesinde önce yangınlar yaÅŸanmış. Dönemin valisi Fahrettin Kerim Gökay öncülüÄŸünde; Süheyl Ünver, Osman Nuri Ergin ile Hakkı Tarık Us’un çabalarıyla bugün Beyazıt’ta bulunan Sahhaflar Çarşısı kurulur. Vali, dükkânların kirasını çok düÅŸük tutar, bir tek koÅŸulla, sadece eski kitaplar satılacak. Sahhaf esnafı bu kurala uyar. Burası tam anlamıyla bir kitap kültür taşıyıcısı olma özelliÄŸini kazanır. Kazandıkları kendilerine yeter.

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Ä°slâm alfabesiyle yazılı metinlere karşı büyük bir düÅŸmanlık var. Kimi yakılır, kimi kitap sahipleri korkudan bunları kendileri yakar, kıyamayanlar ise evlerinde toprak altına gömerler. Bu konularla ilgili Yedi Ä°klim dergisinde uzun yazılar yayımlamıştım. Bir dosya olarak yayınevinde bekliyor: “Yatak Odasına Giren Kitaplar Evden Kaçan Hanım” baÅŸlığıyla. Burada çokça örnek var. Gözden ırak olan yerlerde, kiminde de her ÅŸeyi göze alarak daÄŸ evlerinde sakladıklarını biliriz. Bir örnek verelim. Hatay’dan arandım, benim telefonuma ulaÅŸmışlar, kitap aldığımız söylenmiÅŸ. Bundan on yıl önceydi, saÄŸlık sorunlarım vardı. Ä°lgilenecek durumda deÄŸildim. Aziz bir dostuma telefonunu verdim. Gitti, daÄŸ evinde çok kıymetli kitaplar olduÄŸunu ve aldığını söyledi. Sandıklarda çok da zarar görmemiÅŸ. Bunun gibi kurtulabilenler. Dedemin kitaplarının durumu da buna benzer.

Beyazıt’taki Sahhaflar Çarşısı Bedrettin Dalan belediye baÅŸkanı olunca, onlar için kültür önemli olmadığı için, Beyazıt gibi önemli bir merkezde bu kadar düÅŸük kira ile kalamayacaklarını, çevrenin ve dönemin rayicine göre fiyatları artırıyor. Esnaf, bu parayla sahaflık yapamayacağını söyleyince, “Bizi ilgilendirmez, ne satarsanız satın” der. Sahhaflar Çarşısı ve sahaflık bu anlayışın kurbanı olur. O özgünlüÄŸünü yitirdi, üniversiteye yakın olduÄŸu için, ders kitapları, test kitapları, bir de yabancı turistlere dönük nesnelerin satış yerleri oldu.

Kapitalizm ve liberalizm parayı düÅŸünür. Kitap umurlarında olmaz.

Sahhaflar bu merkezden deÄŸiÅŸik semtlere dağıldılar ister istemez. Kadıköy Akmar Pasajı, Moda Pasajı, BeyoÄŸlu, Ortaköy, BeÅŸiktaÅŸ’ın ara sokakları gibi. Ayrıntıları üzerinde sonraki yazılarımda duracağım. Bir hayli tanıklıklarım ve yaÅŸanmışlıklarım var. Çünkü bir anda kendimizi bu dünyanın içinde bulduk.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.