Sosyal Medya

Abdülaziz Kıranşal / İradesinin Kontrolünü Kaybetmiş Müslüman Gençlere

Abdülaziz Kıranşal / Milli Gazete



Ä°radesini kontrol edip, nefsine gem vuramayan Müslüman bir genç güç ve iktidara kavuÅŸtuÄŸunda FiravunlaÅŸma, mal ve servete kavuÅŸtuÄŸunda KarunlaÅŸma, makam ve mevkiye kavuÅŸtuÄŸunda HamanlaÅŸma, ilim sahibi olduÄŸunda da Bel’amlaÅŸma tehlikesi ve riskiyle karşı karşıya kalır.

Hayatını itikatta bir Müslüman olarak sürdürebilir ancak davranışlarında yani amelde kimi zaman bir Firavun’u bile hayretler içerisinde bırakabilecek zulümlere imza atabilir. Bazen bir Karun’u bile geride bırakabilecek lüks, gösteriÅŸ, ÅŸatafat ve israfa dalabilir. Bazen bir Haman’ı bile geçebilecek bürokratik haksızlıklara alet olabilir, kul haklarına girebilir. Bazen de bir Bel’am’ı bile sollayacak iÅŸler yapıp zulümlere, haksızlıklara, adaletsizliklere ve haramlara fetva üretebilir.

Nefsine ve iradesine söz geçiremeyen Müslüman gençleri bekleyen tehlikelerden birisi de yaptığı amelleri; görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler diye yapması. Yani niyet ibresini bozmasıdır. Niyet ayarları bozulmuÅŸ Müslüman bir genç ne kadar yoÄŸun çalışırsa çalışsın ne kadar çok iÅŸ yaparsa yapsın, ne kadar büyük faaliyetler ortaya koyarsa koysun tüm çalışmaları boÅŸa gitmiÅŸ demektir. Çünkü Allah, sadece kendisi için yapılan amelleri kabul eder.

Ebû Hureyre (R.A.) anlatıyor; Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki: “Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kiÅŸi, ÅŸehit düÅŸmüÅŸ bir kimse olup huzura getirilir. Allah, ona verdiÄŸi nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuÅŸtuÄŸunu itiraf eder, yani evet ya Rabbi sen bana bu nimetlerin tamamını verdin, der. Allah ona, ‘Peki tüm bu nimetlerime karşılık ne yaptın?’ diye sorar. O da, ‘Åžehit düÅŸünceye kadar senin uÄŸrunda cihat ettim’ diye cevap verir. Ona denilir ki: ‘Yalan söylüyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savaÅŸtın, o da sana dünyada denildi.’ Sonra emrolunur, o kiÅŸi yüzüstü cehenneme atılır.

Bu defa ilim öÄŸrenmiÅŸ, öÄŸretmiÅŸ ve Kur’an okumuÅŸ bir kiÅŸi huzura getirilir. Allah ona da verdiÄŸi nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da, ‘Peki bu nimetlere karşılık ne yaptın?’ diye sorulur. O ise, ‘Ä°lim öÄŸrendim, öÄŸrettim ve senin rızan için Kur’an okudum’ cevabını verir. Ona denilir ki: ‘Yalan söylüyorsun. Sen, ne de büyük âlim desinler diye ilim öÄŸrendin, ne güzel okuyor desinler diye Kur’an okudun. Bunlar da senin hakkında dünyada söylendi.’ Sonra emrolunur, o da yüzüstü cehenneme atılır.

Daha sonra Allah’ın kendisine her çeÅŸit mal ve imkân verdiÄŸi bir kiÅŸi getirilir. Allah verdiÄŸi nimetleri ona da hatırlatır. O da verilen nimetleri hatırlar ve itiraf eder. Ona da, ‘Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın?’ denilir. O da der ki, ‘Ya Rabbi senin verilmesini istediÄŸin hiçbir yerden esirgemedim, sadece senin rızanı kazanmak için verdim, harcadım’ der. Ona denilir ki: ‘Yalan söylüyorsun. Hâlbuki sen, bütün yaptıklarını ne cömert adam desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi.’ Emrolunur, bu da yüzüstü cehenneme atılır.” (Müslim)

Hepimizi tehdit eden bu dehÅŸetli örnekte bütün ömrünü ilimle geçirmesine, talebe yetiÅŸtirmesine, gece gündüz Kur’an öÄŸretmesine, sohbet, vaaz ve konferans vermesine, ciltler dolusu kitaplar yazmasına raÄŸmen cehenneme giden bir âlimden bahsediliyor. Peki, neden tüm bu yoÄŸunluÄŸa ve gayrete raÄŸmen cehennem? Çünkü tüm bu yapılan iÅŸler Allah için deÄŸil nefsi tatmin etmek, insanlardan bir beÄŸeni cümlesi duymak, herkesin konuÅŸtuÄŸu bir ilim adamı olmak, insanların takdirini kazanmak için yapılmıştı.

Nefsin en çok hoÅŸuna giden ÅŸey, insanların beÄŸenisini ve hayranlığını kazanmaktır. EÄŸer bir insan gerçek manada nefis terbiyesi ve irade kontrolü yapamazsa nefis ona bütün ömrünü boÅŸa geçirtebilecek tuzaklar kurabilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.