Sosyal Medya

Ali Haydar Haksal / KonuÅŸmaya deÄŸer

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



Hayat akıp gidiyor, kendi akışında. Ä°niÅŸli çıkışlı, düz ve rahvan gibi. Gündelik hayatta her ÅŸey sıradan ve kendi doÄŸasında. Bazan da deÄŸil. Ters bir ÅŸeyle yaÅŸanır. Ä°stenmeyen dönemleri olur.

Hayat hep deneyimlerle yüklü. Bir geçmiÅŸ oluÅŸturulur.

Ä°nsan gençliÄŸinin akışında veya baÅŸka zamanlarında birçok ÅŸeyin farkında olmaz. YaÅŸanır ve gidilir. Hayatın bir hesabı da olmaz. YaÅŸama anında ve sürecinde hiçbir ÅŸey tartıya vurulmaz. Ne attığımız adımlar, ne alıp verdiÄŸimiz soluklar bir hesaba dayalı. Bilim bunlar üzerine düÅŸünüyor, kafa yoruyor. Bunun ölçülerini ve sonuçlarını çıkarıyor. Bu hayatın içinde çok ÅŸey var doÄŸasında yaÅŸanan.

Varlığımızın bilincinden bile bu anlamda uzağız. Öylesine yaÅŸanıp gidiliyor. Zamanı gelince, geçmiÅŸe dönüp bakılınca geride bir düÅŸ gibi sadece kimi önemli ayrıntıları kalan bir hayat oluyor. Zor olan bu süreçte önce bir insan olarak, sonra da bir Müslüman’ın sorumluluklarının bir tartısını yapma gereÄŸi duyulur. Neler yapıldı, neler yaÅŸandı, neler söylendi ve geriye ne kaldı?

Bugün derdimiz ve sorunumuz budur. Hayata anlam kazandıracak ve geleceÄŸe bir iz bırakacak söylenecek, yapılacak nelerimiz var, nelerimiz olmalı.

Hayat hiçbir zaman belli bir hesap üzerine oluÅŸmuyor. Niyet ile yaÅŸananlar farklı olabiliyor. Aslolan niyetle bir yola koyulmak. Buna hazırlıklı olmak. Ä°stenen ve dilenenler yaÅŸanmasa bile en azından bir ÅŸeye niyetlenmiÅŸ olunuyor. YaÅŸanan an kadar önemlidir bu durum.

KonuÅŸmaya deÄŸer ne çok ÅŸey var. Bu zamana, zamanın insanına seslenmek, konuÅŸmak manevî ruhtan bir ruh solumak. Buna ne çok gereksinim var. Akan zaman, geçip gidenler bir daha geri gelmiyor. Çünkü o anlar o an için yaÅŸanır. Söylenmesi gerekenler de.

Dünyayı bu zamanda kaplayan sis gibi örten yabancılıklardan insanlar kendi doÄŸalarında ve gerçeklerinde soluma ÅŸansından bile yoksunlar. Bu sislerin dağıtılması için güçlü soluk ve seslere fazlasıyla gereksinim var. BoÅŸ diye düÅŸündüÄŸümüz, düÅŸünebildiÄŸimiz alabildiÄŸine bir alan var. Birilerinin seslenmesi ve soluk vermesi kaçınılmaz.

Geriye dönüp bakıldığında zamana ses veren güçlü seslerin etkisini olduÄŸu gibi sürdürdüÄŸü gerçeÄŸinin göz ardı edilemeyeceÄŸi. Bu sesler nelerdir, neler olmuÅŸtur?

Büyük ÅŸairlerin büyük ÅŸiirleri, büyük hatiplerin uzama salınmış muhteÅŸem sesleri, güçlü kalemlerin ortaya koyduÄŸu eserler. Bunlar sayısız. Dünya yüzünün raflarını, uzamlarını, sayfalarını onlar doldurmuÅŸlardır.

DoÄŸa boÅŸ deÄŸildir. Manevî sorumluluk sahibi melekler vardır. Onlar görevleri gereÄŸi zamanı ve mekânı denetliyorlar.

Eylem ve sorumluluk sahibi olan insandır. Meleklerin dünyaya karşı sorumlulukları yoktur. Onlar kendilerine düÅŸen görevleri yerine getiriyorlar. Bir bakıma insanı denetliyorlar. Kayıt melekleri olduÄŸu gibi mekânı dolduranlar da var.

Yol saptırıcılar, insanı baÅŸtan çıkaran ÅŸeytanlar olduÄŸu gibi. Dünyanın bir dengesi bulunuyor.

Her insan tekinin kendine düÅŸen, gücü, yetenekleri oranında bir alanı var. Bunlar da insanın kendi konumuna göredir.

Her insanın iyilikler ve güzellikler adına söyleyebilecekleri mutlaka vardır. Her insanın bir etki alanı bulunuyor. Bu, onun manevî gücüyle de orantılıdır.

Sevgi dili en etkili olanı. Ä°nsan için soÄŸuk ve sevimsiz olan bir yılanın bile sevgi diliyle yuvasından çıkarılabileceÄŸine dair bir deyimimiz bile var. Bunlar sayısızdır. Hayat güzellikler üzerine olunca güzel olan güzelliklerin kalıcı olmasıdır. Åžeytanların yanıltıcı, aldatıcı, büyüleyici ve çekici olan hâlleri insanı ancak yanıltır ve yoldan çıkarır. Bazan dönülemez olan bir yola sürüklenilmiÅŸ olan. Önemli olan, bu yola düÅŸmeden hakikat diliyle zamana ve çaÄŸa seslenmek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.