Sosyal Medya

Güncel

İsmail Heniyye: İsrail'in güvenlik çemberini deldik

Hamas lideri İsmail Heniyye, Habertürk TV Dış Politika Koordinatörü Çetiner Çetin'e verdiği röportajda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Haniye, İsrail'in güvenlik çemberini delmeyi başardıklarını ve aradaki güç farkına rağmen elde ettikleri başarının zafer olduğunu belirtti.



Ä°srail'in Gazze Åžeridi'ne yönelik 11 günlük saldırılarının ardından imzalanan ateÅŸkesi zafer olarak nitelendiren Hamas lideri Ä°smail Heniyye Habertürk TV Dış Politika Koordinatörü Çetiner Çetin'e bir röportaj verdi.

Heniyye, Ä°srail'in güvenlik çemberini delmeyi baÅŸardıklarını, büyük güç farkına raÄŸmen elde ettikleri baÅŸarıyı zafer olarak nitelendirdi.

Ä°srail-Filistin sorununda iki devletli çözümün bu ÅŸartlar altında zor olduÄŸunu dile getiren Heniyye, Türkiye'ye destekleri için ise teÅŸekkür etti. Öte yandan Heniyye, Arap ülkelerinin Ä°srail ile iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesini "Filistin'e vurulmuÅŸ büyük bir darbe' olarak gördüklerini söyledi.

Röportajın tamamı ÅŸu ÅŸekilde:

Sayın Heniyye on bir gün süren çatışma boyunca Filistin tarafı da Ä°srail tarafı da etkiye tepki verdik dedi. Hatta ABD ve Ä°srail Hamas'ın ‘terör saldırıları’ düzenlediÄŸi ve yaÅŸananların da Ä°srail’in kendini meÅŸru savunması olduÄŸunu söyleyen çevrelere ve bu argümana karşı cevabınız nedir?

"Bismillahirrahmanirrahim, ABD idaresinin Filistin ve Ä°srail’le savaşında ve çekiÅŸmesinde rolünün ne olduÄŸunu herkes biliyor ve her zaman kendileri Ä°srail’le iÅŸ birliÄŸi içerisinde olmuÅŸlardır. Ve Ä°srail’e gerek silah yardımları gerekse maddi yardımlar ve gerekse BM güvenlik konseyinde onlara karşı çıkabilecek tüm kararlara veto hakkını kullanmakla onlara nasıl bir destek saÄŸladıklarını herkes görmektedir. Dolayısıyla bizi de terörist olarak görmeleri gayet normaldir. Bizi tasnif ettikleri terörist örgütler listesinde biz kendimizi orada görmüyoruz ve gerçekten de bize haksızlık yapıldığını düÅŸünüyoruz. Bize karşı yapılan bu haksız saldırılara biz de kendimizi korumak maksatlı bir cevap veriyoruz. Ä°srail’in Kudüs’te ve Mescidi Aksa’da ve Gazze’de ve tüm filistin de yaptıklarını bütün dünya görüyor. Dolayısıyla bu savaşın baÅŸlangıcı aslında biliyorsunuz ki Ä°srail’in yaptığı haksız uygulamalar ve fitili ateÅŸleyen de uygulamalar olmuÅŸtur. Dolayısıyla biz bu terörist ithamlarını kabul etmiyoruz."

Her iki taraf da zafer ilan etti… Ancak fotoÄŸrafa baktığımızda Gazze büyük yara aldı. Yıkım çok. Çatışmanın kazananı gerçekte kim?

"Åžüphesiz güç dengesi askeri güç dengesinde bir dengesizlik var ve biliyorsunuz ki Ä°srail ordusu bütün dünyanın en büyük ordularından bir tanesi sayılmakta ve Filistin savunmasının mütevazi gücünü herkes biliyor. Biz kendi gücümüzü kendi elimizle yaptığımız silahlarla elde etmeye çalışıyoruz. Bu zafer denkleminde tabiki bu kadar güçlü bir orduya karşı ettiÄŸimiz baÅŸarıları biz zafer olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu savaÅŸ aslında Kudüs’te baÅŸlamıştır, Åžeyh Cerrahtan baÅŸlamıştır, Bab al- Amud’dan baÅŸlamıştır. Sonrasında batı ÅŸeriata ve 1948 topraklarına da uzanmıştır. Dolayısıyla Gazze’ye de aslında en son noktayı orada Ä°srailin büyük bir askeri operasyonuyla devam ettirmiÅŸtir bu savaşı. Dolayısıyla biz kendimizi savunduk ve biz irademizin aslında zaferini kutluyoruz. Dolayısıyla bu kadar büyük güç farkına raÄŸmen iman ve irade ile gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz bu baÅŸarıyı biz tabiki zafer olarak görüyoruz. Tabiki sadece azim ve cesaret deÄŸil gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz askeri baÅŸarılar da ortada. Ve Ä°srail'in güvenlik biliyorsunuz çemberini delmeyi baÅŸardık. Ve biz bu anlamda önemli bir baÅŸarı elde ettik. Åžimdi Filistin’de özellikle biliyorsunuz Ä°srail'in de sürpriz savaÅŸlarına maruz kalmıştır her zaman Ä°srail anlık saldırılarla bizi hazırlıksız yakalamaya çalışmıştır biz buna karşı da aslında hazırlıklı olduÄŸumuzu gösterdik dolayısıyla biz bu hazırlıksız yakalama çabasına da bir zafer kazanmış olduk."

Bu son çatışmaya baktığımızda Filistin'in de savunma stratejisi ve taktiÄŸinin deÄŸiÅŸtiÄŸini görüyoruz. 2004'de balık adam ve saldırı tünelleri Ä°srail'i vururken bugün uzun menzilli füzelerle cevap verdiniz. Ancak unutmayalım ki Ä°srail daha önce de ateÅŸkes deyip sonra Gazze’ye kara operasyonu düzenlemiÅŸti. Füze stratejisi böyle bir senaryoda sürdürülebilir mi?

"Åžimdi bir devam etmek istiyorum aslında bir noktayı tamamlayayım sizin bu sorunuza da geleceÄŸim. Åžimdi bu anlamda Ä°srail'in aslında ÅŸunu bilmesi gerekiyor. Kudüs’ün ve Filistin’in kırmızı çizgimiz olduÄŸunu söylemek istiyoruz. Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya yapılan hiçbir saldırı karşılıksız kalmayacaktır. Bunu da bilmelerini istiyorum. Ve bu Filistin topraklarıdır ve bütün bu topraklar kuzeyinden güneyine, doÄŸusunda batısına kadar Filistin topraklarıdır. Ve kendileri her zaman çatışmaları Arapların olduÄŸu tarafa kaydırmakla aslında zararı bize yıkmaya çalışmışlardır ancak bu savaÅŸta bu çatışmalarda özellikle biz ÅŸunu gösterdik sadece Arapların olduÄŸu bizim yerleÅŸkelerimize savaşı yıkma çabası artık iÅŸ görmez durumda. Ve Ä°srail’in bütün toprakları bizim ateÅŸ alanımızda ve biz bu savaşı savunmamızı artık bu ÅŸekilde yapacağız. Sizin de sorunuza gelecek olursak taktiklerimiz artık deÄŸiÅŸtik. Biz artık istihbaratı ve gerek savunma stratejisi olarak artık farklı bir strateji izlemekteyiz. Dolayısıyla biz Ä°srail’in özellikle kassam birliklerine yaptığı bu savaşı daha farklı yöntemlerle bertaraf etmeyi baÅŸardık. Ve bu ÅŸekilde bir taktik geliÅŸtirdik. Ve zannediyorum baÅŸarıya ulaÅŸtık çünkü gördüÄŸünüz gibi bütün dünya nasıl bir savunma nasıl bir direniÅŸ gösterdik, cesaretimizi, irademizi herkes kabul etti ve en son Ä°srail de kabul etti. AteÅŸkese imza attı ve Hamas’la ve Filistin'in direniÅŸ örgütlerinin hepsiyle bir anlaÅŸmaya imza attı."

11 günlük çatışmalar sürerken BM genel kurulu Filistin için 4 kez toplandı ama maalesef etkili olamadı. Sizce neden? Uluslararası toplumdan, özellikle Arap ve Ä°slam toplumundan Filistin'e yeterli desteÄŸin geldiÄŸini düÅŸünüyor musunuz?

"Ben Arap liginin ve dış iÅŸleri bakanlığı nezdinde toplanmasının resmi tabi ki bir mesajı olmuÅŸtur. Dolayısıyla bu anlamda önemlidir. Ve Filistin halkına bu desteÄŸin saÄŸlanması ve Filistin halkının bütün mecralarda desteklenme kararı ve bunun hızla alınmış olması önemlidir. Ayrıca o toplantı da Kudüs’ün, Filistin’in ebedi baÅŸkenti olmasının vurgulanması da önemliydi. Aynı zamanda BM güvenlik konseyinin toplantısının toplantılarının daha doÄŸrusu önemi de aÅŸikârdır. Ve onun akabinde Ä°srail’e karşı bir baskı uygulaması tabiki bütün dünyaya ÅŸunu göstermiÅŸtir ki, BM güvenlik konseyinin içinde de Filistin’in davasına inanan ve onu destekleyen ülkeler de çoÄŸunlukta. Dolayısıyla son çatışmalarda özellikle BM güvenlik konseyinin hızlı bir ÅŸekilde toplanması ve savaşının bir an önce durdurulmasına vurgu yapması aslında bizim için pozitif bir neticedir.

Dolayısıyla biz aslında bu toplantıların daha da yoÄŸun olması, ileriye dönük barışın kalıcı olması adına daha büyük bir baskı uygulaması gerektiÄŸini düÅŸünüyoruz. Tabi ki Ä°srail üzerine aynı zamanda Filistin’in meÅŸru savunma hakkının her zaman meÅŸru görünmesinin aynı zamanda diÄŸer bir uluslararası bir örgüt olan Ä°slam Ä°ÅŸ BirliÄŸi konferansının da bize gerek siyasi gerekse maddi anlamda destek çıkması gerektiÄŸini düÅŸünüyoruz. Dolayısıyla sizin de buyurduÄŸunuz gibi, gerek güvenlik konseyi, gerek Arap Ligi Dış Ä°ÅŸleri Bakanları toplantısı, gerekse Ä°slam Ä°ÅŸ BirliÄŸi konferansı ve gerekse Türkiye dış iÅŸleri bakanlığı özellikle Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu’nun da belirttiÄŸi gibi, Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın TBMM’nin aynı zamanda Türk halkının desteÄŸinin de bize iletilmesi ve o toplantıda BM Dış Ä°ÅŸleri Bakanlığı toplantısında buna vurgu yapması hakikaten bizim için de çok büyük bir manevi destek saÄŸlamıştır. Ve Türkiye’nin mukaddesata ne kadar önem verdiÄŸini bunun yanında da Mescid-i Aksa’nın ne kadar önemli bir yer tuttuÄŸunu göstermiÅŸ oldu Türkiye dış politikasında.”

 

Bu ne ilk, belki de son ateÅŸkes Filistin Ä°srail çatışmasında. Her geçen gün iki devletli çözümden uzaklaşılıyor gibi. Hamas'ın Ä°srail’in yaÅŸam hakkını tanımadığı ve nihai olarak Ä°srail Devletini yok etmek isteyen bir siyasi hedefe sahip olduÄŸu ileri sürülüyor. Ä°ki devletli çözüm hala mümkün mü? Siz Ä°srail’in Yahudilerin devleti olarak var olma hakkı konusunda ne düÅŸünüyorsunuz? Nihai Barış için hangi çözümü savunuyorsunuz? 1948 mi 1967 sınırlarını mı?

"Biz ve söylediÄŸiniz gibi iÅŸgalci Ä°srail’le olan görüÅŸmelerde 27 yıl önce Oslo görüÅŸmelerinin bizim için çok büyük bir aslında negatif sonuçları olmuÅŸtur. Bizi hiçbir ÅŸekilde olumlu dönüÅŸü olmamıştır. Aksine Ä°srail’in iki devletli çözümden ne kadar uzaklaÅŸtığını ve bu çözümü inancını ve saygısını nasıl yitirdiÄŸini görmüÅŸ olduk. Ä°srail bu süre boyunca yerleÅŸim birimleriyle ve ambargosuyla ve uyguladığı baskıyla, saldırılarıyla 7 milyonluk bir Filistin halkının topraklarından edilmesine sebep oldu. Dolayısıyla yani iki devletli çözümün bu ÅŸartlarda olması tabi ki zor gibi görünüyor.

Ä°kincisi Filistin’in aslında devlet olarak Filistinlilerin bir hakkı olduÄŸunu ve bu haktan vazgeçmenin mümkün olmadığını Kudüs’ün bizim çocuklarımızın, dedelerimizden atalarımızdan kalan bir mirası olduÄŸunu ve bundan vazgeçmeyeceÄŸimizi anlamlarını istiyoruz. Biz gerek içerde gerekse dışardaki Filistinlilerle iletiÅŸim kurarak bir birlik içerisinde davamızı bu anlamda ortak bir savunma platformuna çekmeye çalıştık ancak Ä°srail hiçbir zaman bu programın hayata geçmesine istemedi. Filistinlilerin birlik içerisinde içerdeki ve dışardaki Filistin'in birlik içerisinde bir savunma stratejisini geliÅŸtirmesini izin vermedi ve biliyorsunuz ki bunun neticesi olarak Ä°srail hala Filistin topraklarına tecavüz etmekte, yeni yerleÅŸim birimleri inÅŸaa etmekte aynı ÅŸekilde mülteci kapsamında filistinlilerin geri dönüÅŸüne onay vermemektedir ve bunların oradaki haklarını tanımamaktadır. Dolayısıyla iki devletli çözüm bu ÅŸartlarda zor görünüyor."

Türkiye’ye askeri destek çaÄŸrısı yapacaklar mı? TSK’nın oraya gitmesi denklemi nasıl deÄŸiÅŸtirir? Türkiye CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın uluslararası barış gücü çaÄŸrısını dikkate alarak söylüyorum…. Barış gücü dendiÄŸinde Türkiye’nin yanında kimlerin yanında yer almasını istersiniz. Ve Asıl önemli nokta karşı tarafta Kimin yer almasını tercih edersiniz?

"Öncelikle ben bir teÅŸekkür de bulunmak istiyorum özellikle Sn. BaÅŸkan ErdoÄŸan'ın gerçekten takdirle karşıladığımız bir tutumu olmuÅŸtur son çatışmalarda. Özellikle Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya yapılan bu saldırıları kınamakla aslında hem Ä°slam ümmetinin hem de Türkiye halkının Kudüs'e ne kadar büyük bir önem verdiÄŸini göstermiÅŸtir. Aslında bir denge unsuru olarak Türkiye karşımıza çıkmıştır. Uluslarası kamuoyuyla ve Filistin direniÅŸi arasında ve tekrardan Türkiye, Kudüs’ün özellikle Mescid-i Aksa'nın ve çevresinin kudretinin tartışılmaz olduÄŸunu dile getirmiÅŸtir. Aynı ÅŸekilde Türkiye’deki diÄŸer partilere de teÅŸekkür etmek istiyorum. Çünkü Ä°srail konsolosluÄŸu önünde büyük bir gösteri gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Bu korona döneminde burada bütün Türkiye halkının her kesiminden insanlar katılmıştır. Her partiden insanlar bize desteklerini iletmiÅŸtir. Dolayısıyla herkese teÅŸekkür etmeyi istiyorum. Oradaki bütün derneklere ve bütün sivil toplum kuruluÅŸlarına bize yaptıkları bu destekleri, destek gösterilerini unutmayacağız. Gerçekten biz aslında bunu bekliyorduk ve hiçbir ÅŸekilde ÅŸaşırmadık. Çünkü Türk halkının Filistin’e ve özellikle Kudüs’e ne kadar büyük bir sevgi beslediÄŸini zaten biliyorduk.

Biz Mavi Marmara gemisini de ÅŸehitleri de unutmayacağız. Oradaki 9 ÅŸehidin büyük bir mücadeleyle bizim üzerimize uygulanmakta olan ambargoyu kırmak için yola çıktıklarını ve bu dava uÄŸruna canlarını verdiklerini de unutmamalıyız. Ve Türkiye’de ki halkımıza kardeÅŸlerimize ben öyle demek istiyorum çünkü ben iki halkı kardeÅŸ olarak görüyorum. Çok teÅŸekkür etmek istiyorum gerek bizim direniÅŸimize olan destekler gerekse Ä°srail’in saldırılarının kınamalarıyla onların aslında Türkiye’den bir ÅŸekilde çekinmelerinden doÄŸan bir durum söz konusu oldu. Dolayısıyla bize olan desteklerle tekrar tekrar tekrar teÅŸekkür etmek istiyorum. Biz bütün bu desteklerden aldığımız kuvvetle ve güçle halkımıza topraklarımızı savunmak için manevi bir ÅŸekilde bunun hakkımız olduÄŸunu ve bu topraklardan vazgeçmeyeceÄŸimizi söylüyoruz ve söylemeye devam edeceÄŸiz. Ä°srail ne kadar güçlü olsa da polisiyle, ordusuyla ve yerleÅŸim birimlerine olan destekleri ile biz buna hiçbir zaman boyun eÄŸmeyeceÄŸiz. Görüyorsunuz ki mesela1 948 sınırları içerisindeki Araplar ayaklandı Ä°srail’in içerisinde El- Celil’de ve diÄŸer ÅŸehirler de ama gördünüz yani orada ırkçı bir baskı uygulanarak bu gösterilerin önü kesilmeye çalışılmıştır. Ve biz aslında bu son savaÅŸta gerek 48 gerek 67 gerekse bu ikisinin dışındaki Arapların ve Filistinlilerin aslında tek bir halk olduÄŸunu vurgulamış olduk. Ve inÅŸallah yakında Türkiye’yi ziyaret edeceÄŸiz ve inÅŸallah Sn. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile bir görüÅŸmemiz olacaktır. Ve o görüÅŸmeler içerisinde istiÅŸarelerimiz de olacaktır. GeleceÄŸe dair nasıl bir politika geliÅŸtirileceÄŸi konusunda…

Yani öncelikle sevgili kardeÅŸimi bence Sn. CumhurbaÅŸkanını dinlememiz gerekiyor. Bu çaÄŸrıların boyutlarını nasıl bir ÅŸey düÅŸündüÄŸünü bir anlamamız gerekiyor ve sonrasında buna dair biz de stratejimizi de dile getirebiliriz ve biz burada Türkiye’nin büyüklüÄŸünü biliyoruz. Türkiye’nin, bu kadar büyük bir ülkenin bize olan desteÄŸi bizim için önemlidir ve onların sunacağı perspektif strateji çok önemlidir.”

Malum, Türkiye Akdeniz’de Mısır ve Ä°srail’le iliÅŸkileri yeniden ÅŸekillendirme çalıştığı bir dönemde bu son Filistin-Ä°srail krizi patlak verdi. ErdoÄŸan Ä°srail’e altını çize çize ‘terör devleti’ dedi. Belli ki Ancak Ankara Gazze için Ä°srail’le iliÅŸkilerde vitesi küçültüyor. Öte yandan son günlerde ÅŸöyle bir ÅŸey konuÅŸuluyor. Türkiye, Libya ile yaptığı gibi Gazze ile de deniz yetki anlaÅŸması yapsın DoÄŸu Akdeniz’de. Peki, siz Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimini, Türkiye ile böyle bir anlaÅŸmayı imzalayarak karşınıza alabilecek misiniz?

"Birincisi ÅŸimdi DoÄŸu Akdeniz’de Türkiye’nin hakları tabi ki bunu tartışmaya açmayacağız. Türkiye’nin kendi çıkarlarını ve güvenliÄŸini önceleyen bütün politikaları tabiki onun hakkıdır. Uluslarası kanunlar çerçevesinde bu haklara itiraz etme gibi bir hakkı yoktur. Jeostratejik, jeopolitik ve haklarının bu ÅŸekilde aslında tartışmaya açılması abesleÅŸti artık. Aynı zamanda Filistin devletinin de DoÄŸu Akdeniz’e kıyısı olan bir ülke olduÄŸunu düÅŸünecek olursak Filistin’in de aynı ÅŸekilde hakları söz konusudur aynı bölge için.

Biz kendi açımızdan ÅŸunu söyleyebiliriz Türkiye ile Mısır arasındaki her yakınlaÅŸmayı, her türlü yakınlaÅŸmayı biz destekliyoruz. Biz Türkiye’yi ve Mısır’ı bölgede önemli ülkeler olarak görmekteyiz. Ä°ran’ı, Suudi Arabistan’ı es geçilemeyecek bölgede etkisi olan ülkeler olarak görmekteyiz. Jeo siyasi, jeopolitik anlamda bu ülkelerin önemini zaten tartışamayız. Gerek bu yakınlığın Ä°slam Dünyası için olumlu etkileri olacağını düÅŸünüyoruz. Gerekse Filistin davasına da olumlu anlamda destek olacağını düÅŸünüyoruz. Sınırlara gelecek olursak bizim tabi ki bu yurdun sınırlarının iki tarafında çıkarlarının olacağı tabi ki aÅŸikâr. Bunun tartışılmaya açılması ve uygun bir ÅŸekilde bölge ülkelerinin de aslında onayı ile olması daha uygun olur.

Biz 10 yıllık bir iç çatışma da yaÅŸadık aslında. Filistin içerisinde biliyorsunuz. Åžimdi özellikle bu son çatışmalar aslında bizim bu iç çatışmalarımızı bırakmamız için bir vesile olmuÅŸtur. Ve diÄŸer Ä°slam ülkeleri ile aslında anlaÅŸmazlıklarında bertaraf edilmesi için de bir vesile olmuÅŸtur. Dolayısıyla bu bize bir aslında baÅŸlangıç noktası olarak görebiliriz. Gerek hem iç anlaÅŸmazlıklarımıza gidermek hem de diÄŸer islam ülkeleriyle ortak bir insiyatif ve yakınlaÅŸma platformu inÅŸa etmek açısından önemli. Dolayısıyla Türkiye- Mısır arasında, Türkiye- Suudi Arabistan arasındaki yakınlaÅŸmalarda, Türkiye- Ä°ran arasındaki yakınlaÅŸmalar hem Ä°slam ümmetinin çıkarına olacağına düÅŸünüyoruz ve bunun neticesinde Filistin davasına da olumlu katkılarda olacağını düÅŸünüyoruz.

Sonuç itibariyle çok uzatmadan dediÄŸimiz gibi Filistin devletinin Türkiye ile beraber atacağı herhangi bir adım tabi ki iki ülkenin çıkarlarına olacaktır. Bizim Filistin'in sahilleri çünkü biliyorsunuz çok önemli bir stratejik öneme sahiptir. Aynı zamanda doÄŸalgaz kaynağı olarakta bu filistin açıkları çok önemli bir yer tutmaktadır. Ve bunun bence bu taraftan da ele alınması gerekir. DediÄŸimiz gibi bunun sonuca gelecek olursak deniz sınırlarının çizilmesi konusunda ikili görüÅŸmelerin olumlu neticelere vesile olacaktır."

Ä°ç siyasetinize dönelim biraz da… GeçtiÄŸimiz Nisan ayında CumhurbaÅŸkanı Mahmud Abbas, Filistin'de 22 Mayıs'ta yapılması planlanan seçimleri erteleme kararı aldı. Çatışmaların ardından seçimin akıbeti ne oldu? Ne zaman yapılabilecek? Hamas’ın kazanmasından endiÅŸe edildiÄŸi için seçimlerin ertelendiÄŸi iddia edildi.

"Daha önce seçimlerin icra edilmesi için aslında bir anlaÅŸma saÄŸlamıştık. Hem Filistin Meclisi hem de baÅŸkanlık seçimlerinin bir arada olması için bir anlaÅŸma aslında saÄŸlamıştı. Ve Filistin’in iç meselelerinin bir an önce çözümlenmesi ve anlaÅŸmazlıkların giderilmesi konusunda bir irademiz aslında söz konusu. Dolayısıyla Filistin’in meÅŸru temsilcisinin de bir ÅŸekilde seçilmesi ve Filistin temsilciliÄŸinin, temsiliyet heyetinin seçilmesi ve baÅŸkanının Hamas’ın, Fethin de katılacağı seçimlerde ortak bir iradeyle halkın iradesiyle seçilmesine destek veriyoruz. Fetih’deki kardeÅŸlerimize bizim hem direniÅŸ kardeÅŸlerimiz ve aynı vatanı paylaÅŸtığımız kardeÅŸlerimizin bu seçimler bir an önce bu seçimleri yapmamız gerektiÄŸini söyledik ki, Kudüs’ünde seçimlere katılması gerektiÄŸini kendilerine belirttik. Ä°srail’in öyle bir iradesi var. Kudüs’ü seçimlerden ayırma, seçim bölgesi onu filistinin bölgelerinden ayırma gibi bir giriÅŸimi var biz buna karşı Fetih’le ortak bir inisiyatif geliÅŸtirmek istedik. Bunun karşılığını da gördük. Kudüs’teki kardeÅŸlerimizin de aslında son çatışmalarda gördük direniÅŸle ve dik duruÅŸla hakkını nasıl israilden ve iÅŸgalcilerden söke söke aldığını gördük. Dolayısıyla Åžeyh Cerrah’ta biliyorsunuz oradaki mahalle de insanların evden çıkarılması kararı vardı, Ä°srail’in mahkemesinin bunu da ertelemesi de söz konusu dolayısıyla bu direniÅŸ aslında meyvesini vermiÅŸtir. O yüzden biz seçimlerin hala yapılması en yakın tarihte yapılması gerektiÄŸini düÅŸünüyoruz. Ve bu seçimlerin iç anlaÅŸmazlıkların sonunu getireceÄŸini ve Filistin evinin tabiri caizse tertiplenmesi, düzenlenmesi manasında çok büyük bir etkisi olacağını düÅŸünüyoruz. Biz ortak bir Filistin halkı, tek bir Filistin halkı olarak Ä°srail’in karşısında durmalıyız. Ve bu duruÅŸumuzu hem içerde hem de dışarda sadece Ä°srail’e karşı deÄŸil aynı zamanda dost ülkelerle iliÅŸkilerimizde tek bir söz tek bir lider arkasında dizilerek bu anlamda birliÄŸimizi deklere etmemiz gerektiÄŸini düÅŸünüyoruz. Ve ortak bir direniÅŸ stratejisinin geliÅŸtirilmesi hem sahadaki güçlerimizin hem siyasi iradenin de bir arada olduÄŸu güçlü bir siyasi irade arkasına Ä°slam âleminin de desteÄŸini alarak inananın israile karşı çok büyük bir baÅŸarı saÄŸlayacaktır. Ama öncesinde Filistin’in iç meselelerini ve anlaÅŸmazlıklarını gidermemiz gerekmektedir. Tekrardan dile getirmek istiyorum eÄŸer içerde güçlü bir birlik oluÅŸturursak Ä°sraile’e ve iÅŸgalcilere karşı daha güçlü bir tutum izleyebileceÄŸimizi düÅŸünüyoruz. Tabii ki seçimlerde bu anlamda atacağımız adımların belki de en somutu olacaktır."

Oslo AnlaÅŸması Ä°srail ile Filistin arasındaki baÄŸlayıcı bir anlaÅŸma… AnlaÅŸma El Fetih ve Ä°ÅŸçi Partisi arasında imzalanmıştı. Çok net sorayım… Siz Mahmut Abbas’ın koltuÄŸuna oturacak olursanız bu anlaÅŸmayı tanıyacak mısınız?

"Åžimdi Hamas olarak biz seçimlere katılma kararı aldığımızda bizim keÅŸke de bu seçimler olsaydı aslında isterdik bunun olmasını ama bizim seçim kararını alırken parlementonun aslında Filistin iradesinin temsilcisi olarak birinci safhada olması gerektiÄŸini düÅŸünmüÅŸ ve vurgulamıştık. Biz aslında Hamas’ta kazansa bu seçimleri ortak bir hükümet oluÅŸturmak bütün Filistin’in kabul edebileceÄŸi bütün farklı sesleri ve farklı kesimleri de içine alan bir hükümet kurmak istiyoruz. Bu amacımız da hem Filistin halkına iyi bir yaÅŸam kalitesi sınmak hem de Filistin’in temsiliyetini güçlendirmek hem de Ä°srail’e karşı olan direniÅŸimizi de güçlü kılmak için böyle bir kararımız oldu. Dolayısıyla biz seçimlerden çıkacak olan sonuca bakmaksızın ortak bir çözüm ortak bir hükümet ortak bir karar ışığında Filistin iradesini gerçekleÅŸtirmesini çabalayacağımızı, çalışacağımızı söylemek istiyorum. Hamasın ve bütün Filistin’i siyasi olarak domine etmek gibi bir iradesi yoktur. Filistin’in bütün müesseslerini ele geçirmek gibi bir hedefimiz yoktur. Hamasın kesinlikle böyle bir amacı yok. Biz önce iÅŸgal altındaki topraklarımızı özgürleÅŸtirmek, bağımsızlaÅŸtırmak sonrasında devletimizi güçlü olarak inÅŸa etme amacındayız. Ve tekrar söylüyorum müesseslerimizin tekrardan gözden geçirilmesi gerektiÄŸini de düÅŸünüyoruz. Ä°çerde biliyorsunuz ki, Filistin’in aslında yüzyılın anlaÅŸması olarak imzalanan Kudüs’ün Ä°srail’in baÅŸkenti olarak tanınması ve Oslo’ya bu anlaÅŸmalara tutumu açıktır. Filistin halkı aslında bunlara hayır demektedir. Dolayısıyla biz bu iradeyi tecelli etmek için çalışacağız. Bu Vizyon ışığında seçimlerden sonucuna göre hareket etmeyi düÅŸünüyoruz."

Bazı Arap ülkeleri Ä°srail’le Ä°brahim AnlaÅŸması gerçekleÅŸtirdi. Siz bu anlaÅŸmayı nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

"Biz iliÅŸkilerin bazı Arap Ülkelerin Ä°srail’le iliÅŸkilerini normalleÅŸtirmesini Filistin’e vurulmuÅŸ büyük bir darbe olarak görüyoruz. Filistin halkının hakkının gözetilmediÄŸi bu tür normalleÅŸme adımları iÅŸgali aslında normalleÅŸtirmekte ve mültecilerimizin dönüÅŸ haklarını ellerinden almaktadır. Dolayısıyla halkların iradesi de tecelli etmemiÅŸtir bu adımlar da. Hiçbir ÅŸekilde bunun halklarının desteÄŸinin olduÄŸunu düÅŸünmüyoruz. Gerek normalleÅŸtirme adımlarını atan ülkelerin halklarının gerekse Filistin halkının, haklarının çıkarlarının gerçekleÅŸmediÄŸini görüyoruz. Ve bu anlamda gördünüz zaten en sonunda Åžeyh Cerrah'ta ve Kudüs’teki çatışmalarda çocukların ve sivillerin hedef alınması Ä°srail’in nasıl bir güç olduÄŸunu bir kez daha ortaya koymuÅŸtur. Dolayısıyla islam ülkelerinden ve gerek Arap ülkelerinden bu tür normalleÅŸme adımları aslında bize çok kötü bir ÅŸekilde dönmüÅŸtür. Filistin halkına dönüÅŸünü zaten son çatışmalarda gördük. Ä°srail’in aslında burada gücüne güç katmıştır. Ve bu adımları atmasını da saÄŸlamıştır diyebiliriz. O yüzden biz bu saldırılardan sonra ve gerek Kudüs gerekse Mescid-i aksaya yapılan Bu saldırılardan sonra NormalleÅŸtirme adımlarını atan bu ülkelerden bu anlaÅŸmaları iptal etmesini istiyoruz. Bu olayların ışığında Kudüs’te veya telafi de hiçbir temsilcinin hiçbir konsolosun Büyük Elçinin olmasını kabullenemeyiz. Hiçbir Arap ülkesinin veya Ä°slam ülkesinin Filistin’in bu ÅŸekilde iÅŸgale maruz kaldığı bir dönemde Tel Aviv’de temsilciliÄŸini kabul edemeyiz. Bizim Filistinliler olarak bu ülkeleri hedef almıyoruz Arap ülkelerini çünkü onlarla davamız ortaktır. Ama onlardan talebimiz bu kararlarından vazgeçmeleri ve Filistin halkına hiçbir ÅŸekilde bu anlamda bir desteklerinin olamayacağını da söylemek istiyorum."

Ä°srail’de yaÅŸayan Müslüman Arapların Ä°srailizasyon sürecinden etkilenmediÄŸi görüldü. Lod gibi Ä°srail ve Filistinlilerin birlikte yaÅŸadığı kentlerde iç savaÅŸ riski görüyor musunuz?

"Åžimdi 1948 Arapları için konuÅŸacak olursak içerdeki kardeÅŸlerimiz onların aslında ırkçı tutuma karşı bir direniÅŸi söz konusu oldu. Dolayısıyla onları Filistinlikten arındırmak, onların kimliklerin yok etmek ve Arap ülkeleriyle olan iletiÅŸimlerini kesmek için bir çaba söz konusu ve bu anlamda onların direniÅŸini takdirle karşılıyoruz. Ä°srail’in içerisinde biliyorsunuz ki devletin resmi dininin Yahudilik olarak ilan edilmesi tartışılmaktadır. Ve bunun tartışıldığı bir yerde tabiki filistinli kimliÄŸi ve müslüman kimliÄŸi yok edilmek istenmektedir. Ve bunun olabilmesi için içerdeki Filistinlilerin dışardaki Filistinlilerle bağını koparması gerekmekte. Bunun için çalışmakta israil. Ä°srailin içerde ve gösterilerde silahı sokarak bu gösterilerin içeresine kanlı elleri sokarak ve bir ÅŸekilde bu ÅŸiddetti karıştırarak içeriyi karıştırmakta istiyor. Neden? Çünkü kendisini, savunma mekanizmasını geliÅŸtirmek istiyor ve bu gösterileri haksız olarak göstermek istiyor. Dolayısıyla ben bunu iç savaÅŸ olarak adlandırmıyorum. Biz hak sahibiyiz. Oranın yerli halkı ve oranın asıl halkı ve dışardan bir iÅŸgalci geldi ve topraklarını elinden aldı. Dolayısıyla bizim 1948 Araplarının, Filistin halkının ayrılmaz bir parçası olduÄŸunu söylüyoruz. Kudüs’te, Kudüs’ün içinde veya Kudüs’ün dışında diye ayırmıyoruz. Kimse halkımızı gösteri yaptı diye, sesini yükseltti diye, iÅŸgal güçlerine karşı gösteri yaptı diye onları haksız görmesin. Biliyorsunuz ki ÅŸu anda 800 e yakın bir gözaltı söz konusu ve bu kabul edilebilir deÄŸil. Ve biliyorsunuz ki yerleÅŸimcilerin sivillere karşı olan tutumları evlerin yakılması polisin ve emniyet güçlerinin desteÄŸiyle koruması ile nasıl gerçekleÅŸtirildi. Bunu bütün dünya gördü biz mescitlerimizi, evlerimizi ve topraklarımıza sahip çıkıyoruz sahip çıkmak istiyoruz. El Aksaya da sahip çıkıyoruz dolayısıyla biz 1948 Araplarına selam göndermek istiyorum onlar içerde bu direniÅŸlerini çok zor ÅŸartlarda devam ettirmektedirler. Onlar tüm dillerini, dinlerini ve aidiyetlerini ve haklarını açıkçası büyük bir çabayla savunmaktadırlar."

Peki, RAN partisi lideri Mansur Abbas Ä°srail solu ile bir hükümet kurma ihtimali halinde siz bu duruma nasıl bakarsınız?

"Biz aslında Ä°srail’in içerisindeki bu koalisyonların da aslında çok bir önemi olduÄŸunu da düÅŸünmüyoruz. Åžimdi Ä°srail’in içindeki sol kesimin de aslında çok etkili olduÄŸunu düÅŸünmüyoruz. Yani Ä°srail’in Ä°ÅŸgalci hedeflerin önüne geçmemektedir. Ä°srail solu zayıf kalmaktadır. Dolayısıyla Ä°srail’le halkı saÄŸ ve aşırı saÄŸ bir kayma söz konusu. Biz burada solun çok büyük bir etkisinden bahsedemeyiz. Ä°srail halkının sadece iÅŸgal de deÄŸil, Kudüs’ün YahudileÅŸtirilmesi, Mescitlerin yıkılması, Aksa’nın yıkılması aşırı saÄŸ söylemlerin ne kadar yükseliÅŸte olduÄŸunu gördük ve bunun tecellisini de zaten görüyorsunuz. Filistin’in kantonlara ayrılması ve bu kantonların zamanla Ä°srail’in eline geçirilmesi ve buraya yerleÅŸimcilerin yerleÅŸtirilmesi politikası ağır basmakta. Dolayısıyla böyle bir ihtimali biraz zayıfta görüyoruz öyle olsa bile çok etkili olacağını da düÅŸünmüyoruz."

Kaynak: Habertürk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.