Sosyal Medya

Sosyolojik bir fenomen olarak modern halk bakkalı: Bim

Türkiye’nin ilk ulusal mağaza zinciri Gima ile ivme kazanan süpermarket fikri’nin farklı markalarla çığ gibi büyüyerek alışveriş ekonomisinin merkezine oturmayı başarması, 90’larda alan hâkimiyetini yitirmeye başlayan mahalle bakkallarının da sonunu hazırlayacaktı.



’BÄ°M tarzı giriÅŸimcilikte öne çıkan ilkeler;
 
yerellik, küçüklük,
 
gelenekselle modernin karışımı bir tarz
 
ve “kendi kendine hizmet” anlayışıdır.’’
 
Mustafa ÖZEL
 
Ä°nsanoÄŸlunun yeryüzü macerasında bir kırılma noktası olarak; ‘ihtiyaçlar’ yerine isteklerin tercih edilmesi bahsi önemli bir yer kaplar. Arzunun keÅŸfedilmesi, ilkel dönemin hayatta kalmak üze­rine bina edilmiÅŸ o talepler piramidini fena halde yıkmıştır. As­lında konu malum, kapital sistem post-modern tüketiciye ‘arzu’ satar, bir yudum al hayatı hisset, yola düÅŸ fark yarat, tarzını göster ÅŸampiyon ol, ısır ve özgürlüÄŸün tadını çıkar gibi. Bu baÄŸ­lamda arzu varken, yalnızca temel ihtiyaçların karşılanması ilkel bir dürtü sayılır artık. Temel’in üzerine çıkılan o kaçak katlar ise, post-modern zamanların meselesidir elbette.
 
Avcı-toplayıcı olarak tabiatla baÅŸlayan alış-veriÅŸ serüvenimizin yerleÅŸik hayata geçiÅŸle birlikte, takas-para gibi iktisadi biçimler­le-birimlerle ilerlediÄŸi ve nihayetinde modern bir form bulduÄŸu aÅŸikâr. Bir zamanlar ‘tüketiciler’ -farklı medeniyetlerdeki benzer örnekleriyle de kaim olmak üzere- çarşı, bedesten, forum, pazar, trajan gibi toplu teÅŸhir yerlerinde satılan ürün ve malzemeleri ‘ihtiyaca binaen’ koduyla ve kesedeki akçeye göre temin eder­lerdi. Ekonomik düzenin geleneksel iÅŸleyiÅŸi böyleydi. Ama devir deÄŸiÅŸti. DeÄŸiÅŸen devrin ilk iÅŸaret fiÅŸeÄŸini 6 Eylül 1916’da Clarence Saunders isimli Amerikalı bir giriÅŸimci yaktı. Tenessee eyale­tinin Memphis ÅŸehrinde dünyanın ilk süpermarketi unvanıyla açılan Piggly Wiggly, tüketim alışkanlıklarını deÄŸiÅŸtirecek ve bu eÄŸlenceli ‘toplu ayin’i meÅŸrulaÅŸtıracak oldukça havalı bir modele sahipti. Öyle havalıydı ki, ürünleri kendi başınıza özgürce seçip, toplu halde bir sepete doldurarak kasa (katarsis) isimli bir bi­linmeze doÄŸru ıslık çalarak ilerleyebiliyordunuz. Rüya gibi biÅŸey. Ä°ÅŸte alışveriÅŸin haz verici doÄŸası. Süpermarket fikri dünyanın sos­yo-ekonomik gidiÅŸatına etki etmiÅŸ en önemli kavÅŸak nok­talarından biridir. Kendini iyi hissettiÄŸin ‘yer’in tanımlan­dığı ilk düzlem. Ve 1946 yılın­da New York’ta kredi kartının ortaya çıkmasıyla birlikte dünyada artık hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacaktır. (AVM’lerin doÄŸuÅŸu, Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasında neÅŸvünema bulan banliyö yaÅŸantısıyla ilgilidir, o da ayrı bi yazı konusu)
 
1990’lar post-modern tüketi­cinin ortaya çıktığı yıllar olarak anılır, ihtiyaçtan arzuya doÄŸru uzanan o yol. Maslow’un ihti­yaçlar hiyerarÅŸisini kapsam dışı tutuyorum, çünkü o piramidin en tepesinde wi-fi yazıyor artık. Kendini gerçekleÅŸtirmenin en kısa yolu. 1956 yılında kurulan Türkiye’nin ilk ulusal maÄŸaza zinciri Gima ile ivme kazanan sü­permarket fikri’nin farklı markalarla çığ gibi büyüyerek alışveriÅŸ ekonomisinin merkezine oturmayı baÅŸarması, 90’larda alan hâ­kimiyetini yitirmeye baÅŸlayan mahalle bakkallarının da sonunu hazırlayacaktı. Toptan Fiyatına Perakende Satış sloganıyla 1995 yılının Mayıs ayında hayatımıza giren B.Ä°.M, (BirleÅŸik MaÄŸazalar A.Åž.) perakende market zincirleri arasında faaliyet gösteren öncü bir kuruluÅŸ olarak dikkatleri üzerine çekerken, takip eden yirmi yılda fenomen bir marka deÄŸer haline gelerek ekonominin olduÄŸu kadar, sosyolojinin de konusu olmayı baÅŸardı. Öznesinden yayılan etkileÅŸimin gündelik hayatın içinde sızarak, mizahın, in­ternet efsanelerinin ve caps akımının taşıyıcı imgesi haline gel­mesi, Bim meselesinin hem yatay hem de dikey eksende konu­ÅŸulmasını zorunlu kılıyor. Durum, kültürel referansları açısından da mühim ayrıca.
 
 
BÄ°R HÄ°NTERLAND BÄ°ÇÄ°MÄ°; BAÄžCILAR VE KAZABLANKA!
 
Bim’i bir süpermarket olmanın ötesine taşıyan ÅŸey, ürün ve mar­ka tercihlerinin sınıfsal bir etiket olarak kabul edildiÄŸi düzlemin meselesidir. GerçeÄŸi yansıtmayan bir kabul ve bütün’ü ıskala­yan kusurlu bir etiket. Zaten Bim’i gariban Migros’u ya da Siyah Türklerin Carrefour’u gibi ÅŸablonik yakıştırmalarla belli bir gelir grubunun hatta sınıf’ın alışveriÅŸ tercihlerinin sonucunda ortaya çıkan toplam bakiye olarak okumak, arzın talep üzerinden elde ettiÄŸi iktisadi gücün stratejik boyutlarını ka­çırmak anla mına gelecektir. Tüketim alışkanlıklarının, yaygınlığın, arz edilenin ve piyasaların da bir dili vardır.
 
Aşırı uçları devre dışı bırakırsak, ortalama halk kitlesinin alışveriÅŸ yapacağı marketi asla ideolojik bir eksene oturtmayacağını söyle­yebiliriz. Yani halk, kalite-fiyat performansını beÄŸendiÄŸi ve cebine dost olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü bir markayı rahatlıkla benimseyebilir. Türkiye’nin sahil bölgelerinde açılan Bim ÅŸubelerinin ürün sirkülas­yonu ve doÄŸal müÅŸteri potansiyeli de bunu doÄŸrular nitelikte aslın­da. Hatta el yükselterek ÅŸunu da iddia edebiliriz; bugün bir liberal, bir ülkücü, bir muhafazakâr ve bir sosyal demokratı aynı anda ya Mevlana Türbesinde, ya Recep Ä°vedik filminde ya da bir Bim maÄŸa­zasında görebilirsiniz ancak. Mustafa Özel bu baÄŸlamda ÅŸöyle diyor mesela; ‘’BÄ°M farklı bir kâr modelini temsil ediyor. Etkili giriÅŸimci­ler, tıpkı büyük hekimler gibi, stratejik model okuyucularıdır. Her sektörü ÅŸekillendiren, kazancı ve gücü sektörler arasında keskin biçimde kaydırabilen ÅŸey, stratejik deÄŸiÅŸim modelleridir. Modeller bazen yavaÅŸ oluÅŸur, bazen çok hızlı. Åžirketin stratejik manzarasının hangi hızla ve nasıl deÄŸiÅŸeceÄŸini tahmin edebilenler, ona bir gele­cek hazırlarlar’’
 
BÄ°M, MEKÂN VE GEÇ DÖNEM MÄ°NÄ°MALÄ°ST ÜSLUP
 
‘Mekân’ kavramının alışkanlıkları besleyen doÄŸası, insan unsurunu minder dışına çıkarmaz, bu bilakis tercihlerin tahkim edilmesini saÄŸlar. Ticari iÅŸletmelerin ‘ruhunu’ oluÅŸturan temel motivasyonlar arasında mekân tasarımı önemli bir kalemdir. Süpermarket dedi­ÄŸimiz fikrin, muhatabı aradan kaldırarak, müÅŸterinin kendini özgür ve rahat hissetmesi, esasına dayalı bir 20. yüzyıl cinliÄŸi olduÄŸunu hatırlarsak, mekân tasarımı denildiÄŸinde akla makarna ile ketçabın yan yana konulmasından baÅŸka yöntemlerin de gelmesi gerekir.
 
Bim ÅŸubeleri, efsanelere konu olan çift kapılı giriÅŸinden itibaren huzurlu ve sakin bir maÄŸaza atmosferiyle karşıladığı müÅŸterilerine, kaos ve karışıklığın olmadığı, sade, sessiz, rahat bir alışveriÅŸ ortamı sunar. Bu ortam, aradığınız ürünü bulmak için fazladan bir efor sarf etmeyeceÄŸiniz, kafanızı çok yormayacağınız ve temel ihtiyaç mad­deleri dışında ‘akıl çelecek’ bir ürün davetiyle karşılaÅŸmayacağınız garantisine de sahiptir. Minimalist bir üslubun hâkim olduÄŸu raf düzeni, ürünlerin yarı açık koli veya direkt olarak palet üzerinden sunumu gibi faktörler arzu’yu kışkırtmaya dayalı alışveriÅŸ düzenine biraz ‘aykırı’ hareketlerdir. Ama kimse iyi vakit geçirmek için Bim’e gelmiyor zaten, maÄŸazada kalış süresi bu sebeple diÄŸer marketlere göre oldukça kısa. Müzik yayını ve diÄŸer sair kapital numaraların çekilmediÄŸi maÄŸazalarda, ortalıkta gezinen fazladan personel görmenin mümkünü yok. Reyon görevlisi, peynirci ya da kasap gibi büyük marketlerin şık abilerine de rastlayamazsınız burda. Sizinle fazla poÅŸet vermemek üzere savaÅŸan neza­ket sahibi iki kasiyerle aksamayan bir ‘düzen’ kurmak gerçekten önemli bir baÅŸarı. Evet, maÄŸaza dekorunun hiçbir albenisi yok, kabul. Ama müÅŸteriler arasında dekorun güzelliÄŸini pek umursayan da yok zaten. Marka ve ambalaja fazladan ödeme yapmak isteme­yen her sınıftan insanın, zamandan ve paradan maksimum düzeyde tasarruf etmek üzere tercih ettikleri bir market çeÅŸidi bu.
 
YOÄžURT YA DA PLAY STATION!
 
Bim’in ürün yelpazesi oldukça geniÅŸ olmakla birlikte bu geniÅŸliÄŸin yer yer fantastikleÅŸebildiÄŸine de ÅŸahit oluyoruz. Bulgur ile Ä°phone 5 ya da yoÄŸurt ile PlayStation’ın yan yana satıldığı bir maÄŸaza burası. 80 ilde örgütlü bir halk hareketi olarak BÄ°M, alışveriÅŸ üzerinden ÅŸekillenen bir yaÅŸam biçimi deÄŸil elbette. MüÅŸterilerinin mekân ve markayla kurdukları aidiyet duygusunun kuvvetli olmasının, fiyat-kalite performansına duydukları aşırı güvenle yakından ilgili olduÄŸunu söyleyebiliriz. Sosyal medyada Le’Tütün isimli bir sigara paketinin resmini gerçek sanan çok sayıda vatandaşın BÄ°M maÄŸaza­larına koÅŸup, 1.99 TL’lik fiyatıyla oldukça cazip duran bu sigaradan almak istemelerini bu duruma örnek olarak gösterebiliriz. Fiyatı ne olursa olsun müÅŸteriye bunun ‘içilebilir’ bir sigara olduÄŸunu düÅŸün­dürmek meselesi. Bim imajını yalnızca ‘ucuz’ olmasına borçlu deÄŸil yani. Ä°maj önemli. Åžirket politikası gereÄŸi bayilik, ÅŸube ya da franc­hise vermemeleri böyle de okunabilir.
 
BÄ°M kurumsal olarak sosyal medyadan uzak duruyor, bu mecrala­rın kitle iletiÅŸimine zarar verdiÄŸini düÅŸünüyor olmalılar. Yurtiçi ve yurtdışında (Fas, Mısır) toplamda 6 bine yakın maÄŸazası ve 25 bin çalışanıyla hizmet veren, yıllık net karı 250 milyon liranın üzerinde seyreden bir perakende devinden söz ediyoruz sonuç olarak ve sos­yal medyasız devam ediyorlar yollarına. Gerekli etkileÅŸimi aldıkları yer ise hiç ÅŸüphesiz her hafta gerçekleÅŸtirdikleri kapsam dışı alen­girli ürünlerin satışının yapıldığı Bim Aktüel ürünler günü. MüÅŸteri kitlesini selamlayarak, yeni müÅŸterilerine tanışma hediyesi verdik­leri bu stratejik hamlenin en çok konuÅŸulduÄŸu hafta; Star Wars The Force Awakens filminin gösterime girmesiyle birlikte filmin lisanslı ürünlerinin tüm maÄŸazalarda satışa sunulacağının duyurulduÄŸu o muhteÅŸem Cuma’ydı herhalde. Belki de ilk defa Bim’e ayak basan bazı Star Wars hayranları için enteresan bir tecrübe olmuÅŸtu bu. BÄ°M ve Star Wars ÅŸokunun ardından Batman v Superman filminin lisanslı ürünlerinin satışa sunulması da büyük ses getirmiÅŸti. Pe­rakende satışta hard-discount /yüksek indirim modeliyle oyuna dahil olan Bim, Alman Aldi ya da Ä°spanyol Mercadona gibi model olarak aldığı indirim marketlerinden; kendine özel markaları, ‘’Le’’ serisi içecekleri ve BÄ°MCell’i ile çoktan ayrıldı bile. BÄ°M’in ücra bir ilçeye yeni açacağı ÅŸubesinin neden büyük sevinç ve kutlamalarla karşılandığına da biraz kafa yormak lazım galiba. BaÄŸcılar ÅŸubesi ile Kazablanka ÅŸubesi muhtemelen aynı ÅŸeyi söyleyecektir bize.
 
 
Bim poÅŸetini mizah dergilerine taşıyarak bu imgenin popülerleÅŸ­mesini aÄŸlayan ilk isim Umut Sarıkaya’ydı. Hayatı satır aralarından gören mizah anlayışıyla kalbimize taht kuran Sarıkaya’nın ‘Güzel Bir Gündü’ isimli hikâyesinden alıntıladığımız bir pasajla bitirelim; ‘’En sonunda gerçeÄŸi kabul etmeye karar verdim. Ben diÄŸer insan­lar gibi yaÅŸamımı, hayata bakış açımı Jim Morrison, John Lennon ya da Dostoyevski’yle özdeÅŸleÅŸtirmiyor, kendimi onlar gibi göre­miyordum. Ben ne yazık ki köÅŸedeki sokaktaki Bim marketiydim. Sattığı ürünleri reyona koymak yerine kolilere istiflemesiyle; dağınık, özensiz ama samimi yapısıyla tıpkı bana benziyordu. Asla bir Migros ya da Bauhaus olamayacaktı ya da belki de olmak istemiyordu (tam bilemiyorum). Migros’lardaki gibi müzik yayını yaparak müÅŸterisinin gaza gelip daha çok alışveriÅŸ yapmasını saÄŸlayacak kadar kurnaz deÄŸildi. Ne tam ÅŸehirli ne tam köylüy­dü, arada sıkışmış acı çeken bir hali vardı Bim’in. Evde oturup Bim’den aldığım Le’porta’yı içerken “Acaba ÅŸu dünyadaki tek Bim insanı ben miyim?” diye düÅŸündüm. Sonra geÄŸirdim, Le’porta’nın asidi olmayan asidi burnumu yakmadı. Hava kara­rıyordu, güzel bir gündü. Evet gerçekten güzel bir gündü…’’
 
Not: Bu yazıda herhangi bir ürün yerleÅŸtirme kullanılmamıştır.
 
Müellif: Åžahkurt EmirdaÄŸlı / Kaynak: Cins Dergi
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.