Sosyal Medya

Taha Kılınç: Arabistanlı Philby ve Filistin planı

David Ben Gurion -bilahare İsrail’in ilk başbakanı- ve Chaim Weizmann’la -bilahare İsrail’in ilk cumhurbaşkanı- uzun görüşmeler gerçekleştiren Philby’nin planı kabaca şu noktaları içeriyordu:



Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun dağılmasından sonra, 1920’den itibaren Filistin’de manda idaresi kuran Ä°ngiltere, Arapları ve Yahudileri sürekli birbirlerine karşı desteklemek ve el altından kışkırtmak siyasetini takip etmiÅŸti. 28 yıllık manda yönetimi sırasında, Londra’daki rüzgârların esiÅŸ yönüne göre bazen Arapların bazen de Yahudilerin önü açılırken, bu ikircikli siyaset iki tarafın da öfkesine yol açmıştı. Ä°ÅŸler sarpa sardığında ortaya atılan “barış planları”yla çeÅŸni katılan bu karmaşık ve dolambaçlı süreç, 1948’de mandanın bitiÅŸiyle birlikte Ä°srail’in doÄŸuÅŸuna da zemin hazırlayacaktı.
 
Bu bol çatışmalı ve kanlı dönem boyunca, Araplarla Yahudiler arasındaki gerilime “çözüm” önerme yarışına girenler sadece Ä°ngiliz resmî görevlileri ve siyasetçiler deÄŸildi. Uzun yıllardır sahada faaliyet gösteren bazı sivil isimler ve emekli ajanlar da, OrtadoÄŸu’ya barış getirmeye soyunmuÅŸtu. Onlardan biri, 1939’da -tam da Ä°ngiliz yönetimi, Filistin topraklarına Yahudi göçünü sınırlayan ünlü “Beyaz Belge”yi açıkladıktan hemen sonra- dönemin Siyonist liderlerine kendi planını sunan Ä°ngiliz Harry St. John Philby idi. David Ben Gurion -bilahare Ä°srail’in ilk baÅŸbakanı- ve Chaim Weizmann’la -bilahare Ä°srail’in ilk cumhurbaÅŸkanı- uzun görüÅŸmeler gerçekleÅŸtiren Philby’nin planı kabaca ÅŸu noktaları içeriyordu:
 
1) Filistin’in batısı tamamen Yahudilere bırakılarak, buradaki Araplar doÄŸu bölgelerine tehcir edilecek,
 
2) DoÄŸuda, Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz’in oÄŸlu Faysal’ın liderliÄŸinde kurulacak yeni yönetim, Arapları topraklarına kabul edecek,
 
3) ABD ve Ä°ngiltere tarafından desteklenecek bu transferler karşılığında, Kral Abdulaziz’e 20 milyon sterlin ödeme yapılacak,
 
4) Kudüs ise, Vatikan benzeri özerk bir ÅŸehir devletine dönüÅŸtürülecekti.
 
 
Çok sayıda soru iÅŸareti ve belirsizlik içeren planı Siyonistler açısından yine de “dikkat çekici ve tartışılabilir” kılan ÅŸey, Harry St. John Philby’nin Kral Abdulaziz’le yakınlığıydı. 1885’te Seylan’da (bugünkü Sri Lanka) dünyaya gelen Philby, Cambridge Üniversitesi’nde Åžarkiyat eÄŸitimi aldıktan sonra Hindistan’daki Ä°ngiliz yönetimi nezdinde memurluÄŸa baÅŸlamış, bu süreçte Arapça, Farsça, Urduca gibi doÄŸu dillerini öÄŸrenmiÅŸti. Birinci Dünya Savaşı sırasında Arabistan’a gönderilerek Abdulaziz bin Suûd’la tanışan ve Ä°ngiliz hükümetinin ittifak önerisini ileten Philby, savaşın akabinde bir süre Filistin ve Ürdün’de görev yapmış, 1925’te Cidde’ye yerleÅŸerek ticarete atılmıştı. Aynı yıl Suudilerin Hicaz’ı ele geçirmesiyle birlikte, Kral Abdulaziz’in yakın dostları arasına giren Philby, 1930’da Müslüman olmuÅŸ, böylece Kral’ın kendisine olan güveni daha da artmıştı. 
 
Philby Planı, nihayetinde kabul görmedi. Kral Abdulaziz, uzun bir sessizliÄŸin ardından 1943’te nihaî ret cevabını Philby’ye iletti. Siyonistler de bunun üzerine, bir daha hiç açılmamak üzere defteri kapattılar. Ancak Philby’nin Arabistan macerası sona ermedi. Kral’ın 1953’teki ölümüne kadar, onun en güvendiÄŸi isimlerden biri olarak kaldı. Arap Yarımadası’nın dört bir köÅŸesinde seyahatlere çıkan, bedevîleri ve çöl hayatını anlattığı kitaplar kaleme alan, Abdulaziz’in yaÅŸam öyküsünü yazan Philby, 1953’te tahta çıkan Suûd bin Abdulaziz’in müsrif yaÅŸamını sert sözlerle eleÅŸtirince, Arabistan’dan ayrılmak zorunda kaldı. 1960’da Beyrut’ta öldüÄŸünde, arkasında tarihe, coÄŸrafyaya, arkeolojiye, sanat tarihine, mimariye ve seyahatlerine dair çok sayıda eser ve hatırı sayılır bir servet bırakmıştı.
 
OrtadoÄŸu yakın tarihinin en dikkate deÄŸer ÅŸahsiyetlerinden biri olan Harry St. John Philby ile alakalı müstakil bir Türkçe eser, Ketebe Yayınları tarafından geçtiÄŸimiz günlerde okurla buluÅŸturuldu. Leyli Sedef Kalaycı’nın birinci elden kaynaklara dayanarak ve titiz bir çalışma sonucunda yazdığı “Arabistanlı Philby”, konuya merak duyanların keyifle okuyacağı bir kitap.
 
Eserini üç bölüme ayıran Kalaycı, ilk bölümde 18’nci yüzyılda Arap Yarımadası’nın ayrıntılı bir tasvirini yaparak, Suudi Arabistan’ın ideolojik temellerine doÄŸru mahir bir arkeolojik kazı gerçekleÅŸtirmiÅŸ. Ä°kinci bölümde, Harry St. John Philby’nin hayat hikâyesi ve yetiÅŸtiÄŸi kültürel çevre anlatılmış. Üçüncü ve son bölüm ise Philby’nin OrtadoÄŸu ve Arabistan’daki faaliyetlerine ayrılarak, onun ÅŸahsiyetinin farklı boyutları ortaya konmuÅŸ. Sayfalar ilerledikçe, Philby gibi önemli ama gölgede kalmış bir aktörün yaÅŸamı, tümüyle aydınlanıyor.
 
OrtadoÄŸu ve Ä°slâm dünyasına dair telif eser üretiminin hâlâ emekleme safhasında olduÄŸu ülkemizde, Leyli Sedef Kalaycı’nın orijinal çalışması, araÅŸtırmacıları ve akademisyenleri yüreklendirici bir örnek. 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.