Sosyal Medya

Dücane Cündioğlu arşivinden: Düşte gibiyim, ölmüşüm sanki

Bağışlanmak. Bilir misin nedir? VE dahî bağışlamak. Ümit kesme ama emîn de olma diyen sevgili! Beni arada tutuyor ve usulca, korkuyla ümidin kucağına bırakıveriyor.



İkiye yarılmışlık. Nedir bilir misin? Bir yanda aklın.... bir yanda kalbin...

GeçmiÅŸin ve geleceÄŸin ortasında kalan zavallı bir ÅŸimdicik.

Mabedden içeri attığında ne hisseder insan, söyle, hiç bilir misin? Secdeye başını koyduÄŸunda?..

Derken büyük bir alışveriÅŸ maÄŸazasına girdiÄŸinde? Koca bir cipin içindeyken meselâ, müziÄŸin sesini açarken?..

Hiç gördün mü onu, hani ÅŸu bir yandan sesi arÅŸ-ı a''laya çıkanı, öte yandan kalbi büzüÅŸtükçe büzüÅŸeni... içine, daha da içine çekileni?..

Bir elinde Kur''an, bir elinde ben, tam da ortasından yarılanı?..

Gövdesi bir yanda, başı bir yanda, çarşının orta yerinde ayaklar altında sürüneni?..

* * *

İnsanı.

Hiç gördün mü?

Ne yapacağını bilmez hâlde, kurban diye kendini sunarken.

GözyaÅŸlarıyla kendini iyileÅŸtireni. Hüzünle. Çaresizlik içindeyken. AÄŸlaya aÄŸlaya kendi yaralarını kendisi saranı.

Değil meydanlarda, mescidde bile kıyam edemeyeni. Ayağı kalkmak nedir bilmeyeni.

Secdeden başını kaldıramayan o zavallıyı.

Okuyanı. Hep okuyanı. İnsanı. Kendini.

Gördün mü hiç?

Kalabalıkların arasında yine kendisiyle konuşurken...

Otururken, yürürken, koÅŸarken... her daim... bile isteye kendini unuturken?..

Sordun mu ona, kimsin sen dedin mi? Tuttun mu elinden, sildin mi gözyaÅŸlarını? Başını okÅŸayıp teselli ettin mi?

TaÅŸradayım gelemiyorum yanına diye özür diledin mi?

* * *

Bağışlanmak.

Bilir misin nedir?

VE dahî bağışlamak.

Affetmek, görmemek deÄŸil, görmezlikten gelmek... ihmal etmek... bile isteye... kül gibi savurmak günahları havaya, nedir hiç düÅŸündün mü?

* * *

— “el-Emnu min''allahi teâlâ küfrun.”

Ömer Nesefî''nin Metn-i Akaid''inden muktebes bir kaide bu. Bir inanç ilkesi.

Asırlarca inanma tarzımızı belirleyen ilkelerden biri.

Neymiş anlamı?

— “Tanrı''dan emin olmak küfürdür!”

Zıddı ye''stir. Ümitsizlik de haramdır inanana, emin olmak da.

Ä°nanıyor musun, o hâlde Tanrı''ya güvenmeyeceksin!

O senden emin olacak, ama sen aslâ ondan emin olmayacaksın!

Hiç de adilce deÄŸil denilebilir. Zalimce bile görünebilir. Fakat sakın öyle deme, sakın öyle görme! Aşıkların ahlâkına ihanet etme ey talib!

Aşık sevgilinin nazından hiç emin olur mu? Onun için “elde var bir” diyebilir mi? Sevgilinin tebessümünü garanti etmeyi baÅŸarabilir mi?

Aşıkın gaye-i kusvası kurbiyyettir. O kurban olup canını canına vermek ister... sevgilinin ellerinde ölmek.... kendinden geçmek ister.

Aşık elde var birdir. Garantidir. Aldatılmayı göze alandır; kandırılmayı... reddedilmeyi... hatta terkedilmeyi... bir kenara öylece atılmayı...

Birileri onu onunla, onun adıyla kandırabilirler; ÅŸikayet etmez. Kendisi için deÄŸil, adı için bile kurban olmaktan çekinmez.

Mertebe mertebe... derece derece... safha safha...

YaÅŸamak gerek. Almak için deÄŸil, bir de vermek için sevmek gerek. Vermek için, vermek suretiyle, vere vere... karşılıksız... hep kendini borçlu hissederek...

* * *

Ä°nkâr edemediÄŸim için inanıyorum. Cazibesinden kaçamadığım için. Çaresizim.

Bir ömür boyu kendini borçlu hissetmenin adıdır inanmak, biliyorum.

Varlığa... yaÅŸama... baÅŸkasına... öteye... ötelere borçlu hissetmek...

Aşık, defterinde alacak hanesi olmayanın vasfı. Hep verenin... aldatılsa bile güvenmek, emin olmak zorunda olanın... baÅŸkalarının koynunda olsa bile yâri sevmekten vazgeçmemenin...

Aşık, ele geçiren deÄŸil, bilâkis ele geçirilen, elde tutulan... “elde var bir” olan...

Güven veren ama güven duyması yasak olan.

* * *

Ümit kesme ama emîn de olma diyen sevgili!

Beni arada tutuyor ve usulca, korkuyla ümidin kucağına bırakıveriyor.

Güven verenler var oysa. Teminat verenler. PeÅŸin peÅŸin elini uzatanlar. Gönlümce aldatacaklarım var sırada. Bana yapılanları yapacaklarım. Sevmekten çok sevilmenin hazzını yaÅŸayacaklarım. Naz edeceklerim. Dünya. Koca dünya.

Ama ben hiçbirini görmüyorum. Hiçbirini umursamıyorum. Hiçbirini hatırlamıyorum. DüÅŸte gibiyim.

ÖlmüÅŸüm sanki.

Not: Yılın ilk iki yazısı da niçin böyle buram buram ölüm kokuyor deme de ey talib, anla! Ölmedikçe doÄŸmak yasak bize! Bir kere düÅŸer insan yeryüzüne, bir kere! O hâlde ÅŸimdi ölmek sırası! Derken, bir bakarsın gelmiÅŸ, dirilmek... ve nazlanmak sırası!

 

Kaynak: YeniÅŸafak ArÅŸiv (2Ocak 2011)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.