Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Ben aslında çok farklı biri değilim Melis

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Beni, “ortalama Türk insanı” olarak tanımlıyor sosyologlar. Azerbaycan-Ermenistan savaşında yüzde yüz haklı bulduğum Azerbaycan’ı destekliyorum.



“Günde 3 lira kazanıyorum amca. Bugün biraz daha kazanırsam patates alıp hayır yapacağım” diyen Suriyeli Hüseyin’i izlediğimde sosyo-politik durumlar, mülteci sorunları falan üzerinden o küçücük “büyük adam”a saldırmak değil, onun için ağlamak geliyor aklıma. Hemen ardından da Hüseyin’in derdini çözmek için harekete geçme isteği.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Fransa’nın küçük Napolyon’u Macron isimli dana Türkiye’ye “benim derdim Türkiye ile değil, Erdoğan’la” diye saldırdığında Macron’un yanında saf tutmaktansa ölmeyi tercih ediyorum. Çünkü Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Cezayir ve daha nicesi geliyor aklıma. Çünkü katil emperyalist sürüsü Fransa’ya karşı Türkiye’nin, bu muazzez vatanın yanında durmamayı, duramamayı almıyor havsalam.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Norveç Kraliyet Akademisi’nin destek verdiği bir internet sitesi yönetemiyorum. Yönetemiyeceğimden değil, yanlış anlama. Norveç sermayesinin, Suud sermayesinin, Rus sermayesinin emrine girmektense en eski işimi yapmayı, sokakta zabıtadan kaçarak kitap satmayı tercih edeceğimden… Çünkü Melis, ben Türkiye’nin “dünya için bir imkân olmayı başardığı” için kuşatıldığını bilecek kadar uzun yaşadım.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. “Müzik haram mı?” sorusunun cevabına Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinden bakacak kadardır bilgim. “Ben olmasam Allah’ın dini yok olup gider. Allah’ın dinini ben koruyorum” kibrine ilerlemedim hiç. Ve memleketin ortalama dindarıyla kavga edip onları Allah’ın dininden soğutma sektöründe vazife almadım hiç. Selefi örgütlerin silahlanıp silahlanmadığı ile ilgili bir fikrim yok. Youtube kanalından yayın yapınca “oh, bugün de Allah’ın dini hayatta kaldı” gevşemesi yaşamıyorum. Konferansıma katılan insanların kellesini saymıyorum. “Kadim medeniyetimiz, ukba yolculuğu” falan gibi terkipleri yerli yerince kullanma bilgim yok. Cennetin anahtarı bende değil. Kimin gidip gitmeyeceğine karar veremiyorum. Profilimde Abdülhamid fotoğrafı kullanmıyorum çünkü -hadi itiraf edeyim- çok tanımadığım gibi çok da önemsemiyorum kendisini.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Gözlüklerimi takıp “hakikatin bilgisi sadece bendedir” havası atamıyorum hiç. Kendimden başkasını cahil, yetersiz, iş bilmeyen, aptal olarak tanımlayamıyorum. Amerika’da, İngiltere’de, Boğaziçi’nde doktora yapmış olmanın insana fazladan bir üstünlük kattığı fikrinde değilim. Ve işin kötüsü beni sadece başı sıkışınca, desteğe ihtiyacı olunca hatırlayan insanların yüzüne bakıp “numara çekme ulan” diyemiyorum.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Arkama bir dünya haritası asıp “büyük oyunu çözmüş gibi” bol keseden sallayamıyorum. MİT’ten, CIA’dan, KGB’den bilgi alıyormuşum gibi yapamıyorum. Kabinedeki bakanların beş, bilemedin altısının ismini takılmadan sayabiliyor ve bunu sorun etmiyorum. Gündelik politikaya ilgi duymuyorum. Kabine değişikliğinin ne zaman olacağını bilmiyorum. Bunu bilmeyi umursamayı başaramıyorum.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. “Seçmece karpuz sergileri” kuran eski arkadaşlarıma üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimden. “Verdiğin bütün sözleri de yedin, yaptığın bütün putları da…” diyecek halim yok. Dikkatsizim çünkü ben. Rikkatsizim sanırım aynı zamanda da.

Ben aslında çok farklı biri değilim Melis. Gündelik dertlerim, az sayıda dostum, sevdiğim bir ailem, çeşitli sağlık sorunlarım, bazı zevklerim ve büyük korkularım var. Yaptığıma memnun olduğum şeyler, yapmadığıma pişman olduklarımdan az.

Başa döneyim Melis. Ben aslında çok farklı biri değilim. Mahallesini rahatlıkla satan “esnaftan” adamlarla kavga ediyor olmam da bu yüzden, “ölüp giden biriyle kavga eden” ahlaksızlarla kavga etmem de bu yüzden, “ruhsat alanı”nı daraltıp başörtülü kadınların üzerinde tepinmeye çalışan ahmaklarla kavgam da bu yüzden, “Türkiye ekseni”ne inanmayan adamlarla çatışmam da bu yüzden.

Ortalamayım ben. Bana “ortalama olmanın erdemini öğreten” birinin ümmetinden olma derdinden başka bir derdim yok. Her ne iş yapıyorsam o işin hakkını vermekten başka derdim yok. Kendimi kimsenin “üzerine” yazma ahlakım yok. Edna bir kulum yalnızca. Dünyadaki en yetersiz adam benim.

O yüzden çektiğiniz numaraları gördükçe köşeme, daha da karanlıktaki köşeme çekiliyorum. Aslında olan budur.

Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.