Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu...

İnsanın tekamülüne dair her çaba, her katkı, nereden ve kimden gelirse gelsin kutsaldır. Peşin hükümlerin güvenli çeperlerine aldırmadan ‘hikmet yitiğimizdir' şiarı ile insanı kıyıcılıktan, zorbalıktan, zulümden kurtaracak her adım hürmete layıktır.



Anne gitti ve sular buruÅŸtu testilerde

Artık çamaşırlar yıkansa da hep kirlidir

Herkes salonda toplansa da kimse evde deÄŸildir’

                                                                                                                                             Sezai Karakoç/ Taha’nın Kitabı

Bir ilke olarak genellemenin, entegrizmin ve mutlak kategorilerin insanlığa bir faydası olmadığının altını çizelim. Çünkü ne Budha’nın, ne Ä°sa’nın ne Musa ve ne de Muhammed (as)’ın vaat ettiÄŸi mutlak uyum ve cennet bu dünyaya ait deÄŸildir. Ne de büyük heyecanlarla insanlığa ufuk çizen ve son yüzyıla damgasını vuran materyalist ideolojilerin reçeteleri bir cennet var edebilmiÅŸtir. Burada bir cennet peÅŸinde olanların sonunda derin hayal kırıklıkları yaÅŸadıkları sır deÄŸildir. O halde insana ve dünyada olan bitene dair hiç kimsede her kapıyı açan bir altın anahtar olmadığını bilerek, bu bilginin verdiÄŸi direnç ve bilinçle hareket etmek gerekir. Bilmeliyiz ki kimse pir u pak deÄŸildir, kimse hatadan hali deÄŸildir, bizi hakka, adalete, hakikate götürecek ancak kendi çabamız, kendi arayışımızdır. Bu anlamda insanın tekamülüne dair her çaba, her katkı, nereden ve kimden gelirse gelsin kutsaldır kanımca. PeÅŸin hükümlerin güvenli çeperlerine aldırmadan ‘hikmet yitiÄŸimizdir’ ÅŸiarı ile insanı kıyıcılıktan, zorbalıktan, zulümden kurtaracak her adım hürmete layıktır.

Batı da Doğu da mustarip

Son günlerde yoÄŸun tartışmalara ve kamplaÅŸmalara yol açan Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ni de bu meyanda ele almak gerekir. AB uyum yasaları çerçevesinde kabul edilen ve imza altına alınarak yürürlüÄŸe giren sözleÅŸme temel olarak kadın erkek eÅŸitliÄŸi ve kadına karşı ÅŸiddeti önleme amaçlarına matuf olduÄŸu ÅŸeklinde bir kabul ile izah edilmiÅŸtir. Son birkaç aydan beri de yıllardır meri olan sözleÅŸme söz konusu hedeflerinden tamamen farklı veçhelerle yeniden gündeme gelmiÅŸ ve toplumda ciddi kafa karışıklıklarına yol açar ÅŸekilde tartışılmaya baÅŸlanmıştır. Ancak bu tartışmalara temel rengini veren insanlığa dair evrensel bir ufuktan çok, kategorik karşıtlıklar olmaktadır. Oysa bilmeliyiz ki kadın erkek iliÅŸkileri, cinsellik ve aile etrafında meydana gelen geliÅŸmelerden Batı da DoÄŸu da eÅŸit ÅŸekilde mustariptir.

Bir ironi olarak tarih erkektir

Ä°nsan olmak bakımından kadın ya da erkek arasında ontolojik bir fark varsaymak anlamsızdır. Biyolojik farklılıklar üzerine de büyük anlatılar kurmak sadece fanatik cinsiyetçi ideolojilere alan açmaktadır. Ä°nsanın biyolojik farklılıkları dışındaki bütün roller, tanımlar kültürel ve kurgusaldır. BaÅŸta aile olmak üzere, anne, baba, çocuk, akrabalıklar, inanç mensubiyetleri, etnik kimliklerin tamamı kültüreldir. Ama insanı da insan yapan, verili biyolojik zeminde kurduÄŸu bu muhteÅŸem kültürel varlığıdır. Buradan hareketle denebilir ki insanı cangıldan çıkaran temel ÅŸey kültürdür. Ä°nsan medeniyetinin üzerinde temellendiÄŸi soyut varlık alemidir kültür. Zamana ve zemine göre olumlu/olumsuz yargılara konu olan kültür esasında kadın/erkek ayrışması olmaksızın insan elinin ürünüdür. Daha da ötesi doÄŸurganlık özelliÄŸi ile hayata kaynaklık ettiÄŸi aÅŸikâr olan kadın olmasına raÄŸmen, bir ironi olarak tarih erkektir. Çünkü bilinen tarihten itibaren güvenlik, beslenme ve barınma gibi hayati iÅŸlevler erkek tarafından deruhte edilmiÅŸtir. Bu süreç de kendi doÄŸal akışında erkek egemen dünyanın ortaya çıkışını hazırlamıştır ve bu erkek egemen dil bilinen bütün dini metinlere, toplumsal dokulara, modern ideolojilere rengini vermiÅŸtir.

Aile Batı’da erozyon yaşıyor

Öte yandan cinsiyetçi ideolojilerin iddia ettiÄŸi gibi tarihte insanoÄŸlunun yaÅŸadığı ÅŸey baÅŸtan sona barbarlık, kıyıcılık da deÄŸildir. Ä°nsanoÄŸlu aile gibi muhteÅŸem bir kurum etrafında geliÅŸtirdiÄŸi iliÅŸkilerle yaÅŸamın zorluklarını kadını ve erkeÄŸi dayanışma içinde omuzlamaya yönlendirmiÅŸtir. Tarih sadece savaÅŸlar, acılar deÄŸil, aÅŸklar, mutluluklar, hazlar tarihidir aynı zamanda. Modern yaÅŸamın ortaya çıkardığı ‘özgür’ birey ile ciddi fedakarlıklar ve dayanışmalar gerektiren aile geliÅŸmiÅŸ Batı’da ciddi oranda erozyon yaÅŸamaktadır. Bu erozyonda, yukarda bahsi geçen cinsiyetçi, hedonist ideolojilerin dayattığı yaÅŸam biçimleri etkin olmaktadır. ModernleÅŸmenin, özgür birey olmanın bu cinsiyetçi, ayrımcı fanatiklerin propaganda gürültülerinden ötürü çoÄŸu çevrede tehdit gibi algılanması ne yazık. Halbuki özgür olmak, kendi yaÅŸamanın hesabını tutmak, kendi iradesi ile yol tutmak tam olarak bu toprakların ruhudur.

Konu büyük oranda modernleÅŸme ile ilgilidir. Modern insanın, en küçük toplumsal yapı olan aileden, bireyi kontrol eden kültürel örgütlenmelerden, örgütlü din alanından ve giderek insanlığın ortak kabulleri olan ahlak ve deÄŸerlerden uzaklaÅŸmasının geleneksel yapılarda yarattığı tedirginlikle ilgilidir. Haksız da deÄŸildir bu tedirginlik çünkü bütün bu deÄŸer ve yapılardan özgürleÅŸen birey ne Batı’da ne de DoÄŸu’da beklendiÄŸi gibi ‘yetiÅŸkin’ olmamıştır. Ancak modern bireyin karşısında tutunmaya çalışan geleneksel ‘cemaat mensubu’ da insanlığa kayda deÄŸer bir kabul sunmaktan uzaktır. Nitekim DoÄŸu’da, önemli düzeyde modernleÅŸen bir ülke olarak Türkiye ve benzeri örnekler ne ailenin korunması ne kadın erkek eÅŸitliÄŸi ne de kadına karşı ÅŸiddetin önlenmesi konularında yüz aÄŸartan bir baÅŸarı ortaya koyabilmiÅŸ deÄŸil. Kadının endüstriyel üretime katılma, bireysel özgürlük, kayıt altına alınmış adil eÅŸitlik talepleri ne sosyal ne de hukuksal düzlemde saÄŸlanabilmiÅŸ deÄŸil. Her yıl yüzlerce kadının vahÅŸice katledilmesi gibi ağır bir suçun da eÅŸlik ettiÄŸi süreç bütün toplumda sarsıcı sorgulamalara, geleneksel ve modern deÄŸer ve yapılara dair kafa karışıklığına yol açmaktadır.

Bu dert Müslümanların derdi

AB uyum yasa paketi içinde kabul edilen söz konusu sözleÅŸmeye bir de bu açıdan bakmakta yarar var. Kadın erkek eÅŸitliÄŸi ve kadına karşı ÅŸiddetin önlenmesi gibi evrensel bir doÄŸruya dair takdire ÅŸayan bir çabadır Ä°stanbul SözleÅŸmesi. Öte yandan Batı’da ve ülkemizde bu alanda oldukça etkin olan militan feminist hareketlerin ve diÄŸer bazı cinsel kimlik temelli azınlık gruplarının renk ve ruhunu taşımakla malul bir metin olmuÅŸtur. Haklarını da yememek lazım kadına karşı ÅŸiddete en yüksek tepkiyi koyan, bu konularda kayda deÄŸer ve süreÄŸen eylemler koyanlar da bu çevreler olmuÅŸtur. Bu yüzden Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ni büyük bir kazanım olarak savunmaları da anlaşılırdır. SözleÅŸmenin, insanı cinselliÄŸi üzerinden tanımlama ve fanatik bir ideolojiye dönüÅŸen dayatma kimliklere dair kısımlarının tadilini talep hakkı anlaÅŸmada var, bu hak kullanılmalı. Buradaki temel sorun siyasal alana dairdir, Ä°slamofobiya ve bunun izdüÅŸümü olan Türkiye’deki grup ve hareketlerin taÅŸkın militanlığı, evrensel bir soruna dair makul bir tartışmayı döndürüp dolaÅŸtırıp Ä°slam düÅŸmanlığına, Müslüman ahaliyi aÅŸağılamaya baÄŸlamaları konuyu kaçınılmaz olarak zemininden kopartmaktadır. Oysa belki de bu konunun derdini, ıstırabını en çok hisseden Müslüman ahalidir. Meydana gelen cinayetlerin kahir ekseriyeti yukarda bahsi geçen grupların dayattığı yaÅŸam biçimlerinin aurasında meydana gelmektedir ama sonuçları hepimizin yaÅŸamına deÄŸen acılar, tehditler üretmektedir. Dolayısı ile tartışma, serin kanlılıkla, fanatik grupların kışkırtmalarına aldırış etmeden, modernleÅŸme ve kadın erkek eÅŸitliÄŸine, ortak insani deÄŸerler zemininde uygun bir çözüm bulma mecrasında yürütülmelidir.

Özgürlük ufku

Ä°slam’ın modernleÅŸme ile kaybedeceÄŸi bir ÅŸey yoktur. Tersine Ä°slam modern yaÅŸama ve deÄŸerlere ciddi katkılar sunuyor, sunacaktır. Kadınlarımız tarım toplumundaki edilgen ve cefakâr rollerinden fazlasına talipler, üretime katılmaya, modern dünyanın getirdiÄŸi nimetlerden daha çok yararlanmaya, daha çok üretmeye, insanlığa katkı sunmaya, erkek ile eÅŸit ve adil bir yaÅŸama talipler ve bunu çok baÅŸarılı biçimde de gerçekleÅŸtiriyorlar. Bütün bunlar için hiç kimseden icazet de almaları gerekmiyor, böyle bir icazet makamı olmak hiç kimsenin haddi de deÄŸil. DiÄŸer bütün rol ve tanımlar gibi insan yapımı bir kurgu olan geleneksel rol modelleri tabu olarak dayatmak Batı’ya duyulan haklı kuÅŸkuya raÄŸmen Müslüman kadına, daha ötesi insanlığa muazzam bir özgürlük ufku koymuÅŸ olan Ä°slam’a haksızlıktır.

Tarihimiz ve inançlarımız yeter miktarda iyi uygulama, deÄŸer ve tavsiye ile doludur. BaÅŸkalarının ‘kadın insan mıdır’ diye tartıştığı, tarihleri boyunca kadını aÅŸağıladığı bir vakıa olarak ortadayken Ä°slam’ın bu konularda ilzam edilmesi cehalet bile deÄŸil, olsa olsa gözleri kör bir fanatikliktir. Ama yine de tekrarda fayda var, kadınımızın modernleÅŸmesine, ekonomik hayatın içinde daha çok yer almasına, ekonomik özgürlüÄŸüne, hayatın her alanında eÅŸitliÄŸine, özellikle de kadına ÅŸiddetin önlenmesine dair sosyal, hukuki ve ekonomik tedbirler almak kamunun yükümlülüÄŸüdür. Katledilen her hanımefendi bu toplumun ak alnına sürülmüÅŸ bir kara lekedir. Bunu ne geleneksel, baskıcı, hayattan yalıtılmış, tarım toplumunun sinik ve cefakâr kadınını örnek alarak çözebiliriz, ne de haz merkezli, hedonist ve her tür ahlaki deÄŸerden azade dayatma kimlikle. Kadın üzerinde kocalık, babalık, abilik, patronluk gibi onlarca kültürel ve kutsanmış rol ile kurulan erkek egemen iliÅŸkiyi sonlandıracak sosyal, hukuki önlemlerin alınması elzemdir. Unutmamalıyız ki bir hanımefendinin aÅŸağılandığı, ÅŸiddet gördüÄŸü, ötelendiÄŸi hiçbir rol, hiçbir aile kutsal olamaz.

Amasız bir cesaret

Pınar’ın, Güleda’nın, Sibel’in, Özgecan’ın ve adları buraya sığmaz daha nice kadının acısına açalım yüreÄŸimizi, bu sarsıcı acı ile amasız fakatsız bir cesaretle yüzleÅŸelim. Acılar içinde vahÅŸice katledilen bu kadınlar, hayatları tehdit ve zorbalık altında cehenneme dönen bu genç kızların acılarına bigâne kalınamaz. Müslümanlık bu acıya dair bir yürek burkulması deÄŸilse nedir, bu acıları böÄŸründe hissetmek deÄŸil de nedir Müslümanlık? Bu rezil cinayetlere karşı en yüksek tepkiyi amasız, fakatsız koymak deÄŸil de nedir, kim olursa olsun mazlumdan yana, kimden gelirse gelsin zulme karşı olmak deÄŸil de nedir Müslüman olmak?

Müellif: Mustafa Ekici / Star-Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.