Sosyal Medya

Bir Kitap: İlber Ortaylı'nın mihmandarlığında 50 ülkeye seyahat

Ünlü tarihçi İlber Ortaylı’nın yaşamı boyunca gezdiği, gördüğü coğrafyalara dair izlenimlerinin yer aldığı “İlber Ortaylı Seyahatnamesi” tarihin coğrafyadan bağımsız olamayacağını hatırlatıyor.



Ünlü tarihçi İlber Ortaylı’nın yaşamı boyunca gezdiği, gördüğü coğrafyalara dair izlenimlerinin yer aldığı kitap; bir yanıyla seyahat kitabı gibi dururken diğer yanıyla bir tarihçinin gözlemlerini barındırması nedeniyle tarih kitabı özelliğini taşımaktadır. Ortaylı, Balkanlardan Uzak Doğu’ya, Orta Doğu’dan Rusya’ya kadar geniş bir coğrafyayı eserine konu edinmektedir. Yazar, ele aldığı ülkelerin turist olarak gezilip görülecek yerlerini belirtmek yerine İslâm medeniyeti, Türk tarihi, Osmanlı ve dünya tarihi açısından önemini gözler önüne sererek okurları bilinçlendirmekte ve onlara farklı bir perspektif sunmaktadır.
 
Kitap boyunca anılan yerlerin Osmanlı Devleti ve Türkiye ile olan etkileşimi, bu etkileşime şahitlik eden camiler, köprüler, medreseler, anıtlar, yapılar; bu müşahhas örneklerin günümüzde varlığını sürdürüp sürdürmediğine dair bilgiler yazar tarafından bilhassa ele alınmaktadır. Bunların dışında gezilip görülen yerlerdeki Osmanlı Devleti ve Türkiye’ye ait sergiler, konferanslar, ilgili yerlerde temsil makamında bulunan yerli ve yabancı diplomatlar, akademisyenler de kitapta Ortaylı tarafından paylaşılmakta ve güncel veriler sunulmaktadır. 
 
Kitapta; Orta Doğu, Orta Asya, Uzak Doğu, Kafkaslar, Balkanlar, Baltıklar, İskandinavya, Orta ve Doğu Avrupa, Akdeniz Avrupası, Güney Asya coğrafyasına ait ülkelere ilişkin tarihi, kültürel, ekonomik, siyasal bilgilere ulaşılmaktadır. Bunların dışında kitapta ayrı bir bölüm hâlinde dünyanın en önemli müzelerine de yer verilmektedir. Son bölümde ise anlatılan coğrafyalara ilişkin görsellerle desteklenmiş olması sayesinde okurların hafızasına daha somut bir biçimde kazınmaktadır. İlber Ortaylı’nın tarihçiliğinin yanında seyyahlığını da gözlemleme fırsatı bulan okurlar, yazarın da ifade ettiği gibi “coğrafyasız tarihin düşünülemeyeceğini” fark etmektedir.
 
Hem tarihçi hem seyyah
 
Tarihçi İlber Ortaylı, kitabına Orta Doğu coğrafyasıyla başlar. Bu bölümde Suriye’ye büyük yer ayıran yazar, Türk tarihi öğrenilirken Suriye’nin ihmal edilmemesi gerektiği söylemekte ve tarihte Büyük Suriye olarak adlandırılan Suriye, Lübnan ve Filistin tarihinin bilinmeden tam anlamıyla Türk tarihinin idrak edilemeyeceğini ifade etmektedir. Saf Türkçe’nin gözlemlenebileceği yer olarak ise Tebriz’i belirten Ortaylı, İran’ın her yönüyle Türk kültürüyle benzerlikler taşıdığını ifade ederek bu bölgenin önemini vurgulamaktadır.
 
Kitabın devamında büyük yer tutan Tuna ve çevresi ile Balkanlar ele alınmaktadır. Her iki bölgenin de Türk tarihinin geçmişine ilişkin şanlı ve trajik olaylara sahne oluşu belirtilmektedir. Kosova’nın Prizren ve Bosna-Hersek’in Saraybosna şehirlerini Osmanlı’nın ruhunun bugün dahi yaşadığı şehirler olarak zikreden yazar, her iki şehirde de Osmanlı’ya ait izlerin, geleneklerin varlığını devam ettirdiğini ifade etmektedir.
 
Bu yerlerin dışında Kırım’dan Venedik’e, Viyana’dan Tokyo’ya değin geniş bir yelpazede ele alınan şehirler ve ülkeler, buralara özgü kültürel uğraşılar, yöresel yemekler, ekonomik göstergeler, tarihte ve bugün Osmanlı Devleti ve Türkiye’nin bu coğrafyalarla olan ilişkisi kitapta kendisine yer bulmaktadır. Kitap boyunca gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerin bilinçli bir seyyah edasıyla olması gerektiğini salık veren Ortaylı, bu doğrultuda şehirlerin, ülkelerin tarihi ve kültürel yönleri üzerinde başlı başına durmaktadır. Geçmişe ait izlerin öğrenilip tanındığı oranda bugünün ve geleceğin anlaşılabileceğini savunan Ortaylı, bu vesileyle tarihçi ve seyyah yönünü harmanlamaktadır.
 
 
İnceleme: Ömer Avcı / Dünya Bizim Kültür Portali

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.