Sosyal Medya

Kürsü

Hüseyin Akın'ın kaleminden: İslam'da erkek

Başlık tuhafınıza gitti değil mi? Aslına bakarsanız ben de tuhaf olduğu için attım bu başlığı. Ne zaman ki İslam hayattan koparıldı, o muhteşem bütünle de bir alâkası kalmadı.



“Ä°slam’da Kadın” gibi bir baÅŸlık hiçbir zaman kimseye tuhaf gelmediÄŸi halde “Ä°slam’da Erkek” baÅŸlığına ÅŸaşırıp kalıyorsak ortada bir sorun var demektir. Ä°slam bütüncül olarak hayatımıza girmiÅŸ olsaydı “Ä°slam’da Kadın” diye bir baÅŸlık da olmayacaktı. Problemleri teker teker bütünden koparıp bir baÅŸlık altında ele alma biçimi modern zamanlara ait parçalı din anlayışının bir neticesidir. Bütüncül Ä°slam algısında hakikat cinsiyetçi söylemlerle deÄŸiÅŸmez. Kadını bir problem anlatısına dâhil edip erkeÄŸi dışında tutmak dünya üzerinde çaÄŸlar boyu “erkek” sorunu diye bir sorun yaÅŸanmadı anlamına gelmiyorsa ne anlamına geliyor acaba? (BildiÄŸim kadarıyla bu baÅŸlıkta sadece Emine ÅženlikoÄŸlu imzalı ezber bozan bir kitap yer almakta, lakin aynı adla yayınlanmış bir kitap veya konferans ya da sempozyum mevcut deÄŸil.)
 
Ä°nsanda unutmak
 
“Ä°nsanın anımsadıkları unuttuklarının milyonda biri etmez.” Bu sözü bir hakikati dikkatlere sunmak için aktarmadım. Hakikat olup olmadığı da tartışılır üstelik. Fakat bir gerçekten bahsettiÄŸi inkâr edilemez. Latife Tekin’in Unutma Bahçesi adlı romanında Åžeref’e izafe edilen bir cümle bu. Hafızamız delik bir kova gibi, eve dönünceye kadar kovada bir avuç su kalmıyor. Belki de eve götürmemiz gereken o bir avuca bile sığmayacak bir yudumluk sudur. Evden kastımızın dünya sonrası gideceÄŸimiz ana yurdumuzdan baÅŸkası deÄŸil elbette. BoÅŸuna dememiÅŸler, “Ä°nsan nisyan ile maluldür” diye. Elest Bezmi’nden bugüne hep hatırlatıcılar yardımıyla ışığa doÄŸru yürüyoruz. Kutsal kitaplar, kevni ayetler, peygamberler, âlimler, zahitler ve salih kullar insana hep unuttuÄŸunu hatırlatmak üzere görev ifa ederler. Hatırlamak ışığı kapatan kalabalıkları yolumuzun önünden kaldırmayı baÅŸarabilmektir. Daha öz bir ifadeyle bilmek hatırlayabilmektir.
 
Yazalım, yazılalım, dünya kimseye kalmaz!
 
Tarih boyunca çeÅŸitli sebeplerden dolayı kadınlarla kalem arasındaki mesafe hep alabildiÄŸine açık olmuÅŸtur. DiÄŸer bir tabirle yazmakla arası açık olmuÅŸtur kadınların. Erkeklerin lehine kadınların aleyhine olan bu durum kültürün ÅŸekillendirilmesinde kadının etkisini ne yazık ki kırmıştır. Hâlbuki kültürün asıl ÅŸekillendiricisi eve, çocuÄŸa ve terbiyeye daha bir hâkim olan kadınlardır. Buna raÄŸmen kadınlardan bugüne gelen -müellifi kadın olan- eser sayısı yok denecek nispettedir. Bugün de aradaki açık tam kapanmış deÄŸildir. Edebi, felsefi, dini, ilmi özelliÄŸe sahip kitaplarda daha fazla kadın yazarların imzasını görmeliyiz. Mutlaka kız çocuklarına küçük yaÅŸlardan itibaren yazı yazma terbiyesi verilmelidir. Genç kızlar yazma hususunda cesaretlendirilmeli, herhangi bir resmi eÄŸitimden geçmemiÅŸ ablalarımız, teyzelerimiz, annelerimiz de duygu ve düÅŸüncelerini aktarabilmeleri için kâğıtla ve kalemle tanıştırılmalıdır. Yazma eyleminin illa bir yazar olma heves ve hedefine dayanması gerekmez. Okumayı ve düÅŸünmeyi saÄŸlama alma yöntemlerinden biri okuduÄŸunu geliÅŸtirmek ve çoÄŸaltmak için notlar almaktır. Her gün ansızın avuçlarımızdan kayıp gidiyor. YaÅŸanmış bir dünün yaÅŸanmakta olan bugüne ve yaÅŸanacak olan yarına vereceÄŸi çok ÅŸeyler vardır. Öyleyse yaÅŸanan günleri tutanaklara geçmek lazımdır. Bunun bir yolu da günlük tutmaktır. KeÅŸke kadınlarımız öÄŸle kuÅŸağı televizyon programlarına takılıp kalmaktansa o saatleri günlük tutarak geçirmiÅŸ olsalar, hiç fena olmazdı.
 
Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.