Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İbrahim Kalın: Salgın sonrasının şifreleri: Milli yeterlilik ve küresel işbirliği

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın Kovid-19 sonrası nasıl bir dünyanın bizi beklediğini yazdı.



Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hazırlıksız yakalanan dünya bundan sonra yeni bir denge arayışına girecek. Uzun süredir rekabet halinde olan küreselci, ulus-devletçi ve popülist hareketler yeni güç mücadelesinin baÅŸlıca aktörleri olacak. Eski alışkanlıklar kolay terkedilmeyecek ama tarihin akışı hızlanacak. Bu akışın istikametini bu günlerde alınan kararlar belirleyecek.
 
Kovid-19 salgını küresel düzenin bağışıklık sisteminin sanıldığından çok daha zayıf olduÄŸunu gösterdi. Çin’de ortaya çıkan krizin merkezi kısa sürede Ä°ran’a ve ardından Avrupa’ya kaydı. Son haftalarda vaka sayısında ve kayıplarda ABD başı çekiyor. Ülkelerin virüse karşı ne kadar hazırlıklı oldukları, ne tür tedbirleri aldıkları ve kriz yönetim becerileri, yakın vadede pek çok iktidarın önüne ciddi bir politik mesele olarak çıkacak ve seçimlerin gerçekleÅŸeceÄŸi ülkelerde sandığa yansıyacak.
 
Salgın öncelikle bir halk saÄŸlığı meselesi olduÄŸu için, liberal yahut muhafazakâr olsun herkes, kamu otoritesinin gücünü kullanmasını ve tedbir almasını bekliyor. Bunun normal olduÄŸu aÅŸikâr. Siyasi gözlemciler bu süreçte devletin gücünün artacağını ve güvenlik perspektifinin öne çıkacağını söylüyor. Bunda doÄŸruluk payı olmakla birlikte, mesele sadece kamu düzenini korumaktan ibaret deÄŸil. Halk saÄŸlığı, temel hizmetler, gıda, enerji, ulaşım ve haberleÅŸme alt yapısı ve tedarik zincirinden oluÅŸan eko-sistemin bütün halinde etkin çalışması gerekiyor. Ülkelerin kriz karne notunu bu eko-sistemin nasıl çalıştığı belirleyecek.
 
Kovid-19 sonrası dünyada bu eko-sistemin üç ana unsuru daha fazla önem kazanacak: Bio-güvenlik, siber güvenlik ve gıda güvenliÄŸi önümüzdeki on yılların öne çıkan konuları olacak. Biyolojik ürünler, tedavi yöntemleri ve aşılar, ayrıca bio-terör tehdidi, halk saÄŸlığının ve ulusal güvenliÄŸin ana baÅŸlıkları arasında yer alacak.
 
 
Her gün milyarlarca iÅŸlem internet ve sosyal paylaşım aÄŸları üzerinden yapılıyor. Kovid-19 sonrası dünyada bunun daha da artacağını ve evden çalışma ve video konferans gibi yöntemlerin daha sık kullanılacağını öngörebiliriz. Bu yüzden haberleÅŸme alt yapısı, siber güvenlik ve mahrem bilgilerin korunması çok daha önemli hale gelecek.
 
Son olarak gıda güvenliÄŸi, gıdanın hem nasıl üretildiÄŸi hem de nasıl tedarik edildiÄŸi konularında yeni uzmanlık ve yatırım alanlarının geliÅŸtirilmesini icbar edecektir. Aldığımız gıdanın doÄŸal ve kimyasal bileÅŸenleri ve bunların sofralarımıza nasıl ulaÅŸtırıldığı konuları daha büyük önem kazanacak.
 
Bu üç güvenlik alanı aynı zamanda ülkeler arasında ve küresel pazarlarda yeni regülasyonların gündeme gelmesini zorunlu kılacak. Tarım ve hayvancılık alt yapısı güçlü olan ülkeler bu sürecin kazananları arasında yer alacak.
 
BM’nin bu krizde etkisiz kalması, CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın “dünya beÅŸten büyüktür” tezinin haklılığını teyit etti. AB özellikle Ä°talya ve Ä°spanya’ya yardım yapmadığı yahut yapamadığı için ciddi eleÅŸtirilere konu oldu. Pek çok kiÅŸi “AB diye bir birlik gerçekten var mı?” sorusunu soruyor. Bu kurumların etkinliÄŸi ve meÅŸruiyeti bu süreçten nasıl çıkacaklarına baÄŸlı olacak.
 
Yeni tip koronavirüsün dünya ekonomisine maliyeti ağır olacak. 2003’te SARS salgınının küresel ekonomiye maliyeti 40 milyar dolar civarındaydı. Kovid-19’un maliyetinin 3 ila 4 trilyon dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Avrupalılar yeni bir Marshall planına ihtiyaç olduÄŸunu söylüyor ama Donald Trump yönetiminin böyle bir niyetinin ve imkanının olmadığı da bir sır deÄŸil. “Çin kendi Marshall planını önerebilir” tartışmaları ise, yeni ekonomik dengelerin gelecek istikameti konusunda önemli ipuçları veriyor.
 
Kovid-19 döneminin kazanan ve kaybedenlerinin kimler olacağını kesin olarak söylemek için henüz erken. Bu konuda matematiksel kesinliÄŸe sahip öngörülerde bulunmak mümkün deÄŸil. Büyükler büyük, küçükler küçük kaybedebilir. Fakat kesin olan bir gerçek var: Artık büyük balığın küçük balığı yuttuÄŸu çaÄŸda deÄŸil, akıllı ve çevik balığın bulanık sularda kendine en emin yolu bulduÄŸu bir çaÄŸda yaşıyoruz. Kovid-19 sonrası dünyada ülkeler, bölgesel ittifaklar ve uluslararası kurum ve kuruluÅŸlar artık bu gerçeÄŸi dikkate alarak hareket etmek zorundalar.
 
Bu süreçte milli ve yerli yeterlilik ile küresel iÅŸbirliÄŸi eÅŸgüdüm halinde ilerlemek durumunda olacak. Salgın ülkelerin milli kapasitelerinin önemini ortaya koydu. Alt yapısı saÄŸlam ve milli kapasitesi güçlü olan ve erken harekete geçen ülkeler, krizle daha baÅŸarılı mücadele ediyorlar. Türkiye saÄŸlıktan haberleÅŸmeye, tarım ve hayvancılıktan tedarik zincirine kadar her alanda yerli ve milli kapasiteye yatırım yapılmasının ne kadar önemli olduÄŸunu bu süreçte herkese gösterdi.
 
Fakat uluslararası iÅŸbirliÄŸini de göz ardı etmek mümkün deÄŸil. Hiçbir ülkenin bu tür afetlerle tek başına mücadele etmesi beklenemez. Bölgesel ve küresel iÅŸbirliÄŸi her zamankinden daha büyük önem arz ediyor. Dahası, eÅŸitlik ve adil paylaşım üzerinde kurulu bir düzen, herkesin menfaatinedir.
 
Türkiye Kovid-19’la mücadelede en iyi durumda olan ülkelerin başında geliyor. Yıllardır saÄŸlık alt yapısına ve hastanelere yapılan yatırımların ne kadar hayati bir önemi olduÄŸunu bu pandemide gördük. Okulların tatil edilmesi dahil olmak üzere ilk tedbir paketini 12 Mart’ta açıklayan Türkiye, salgının önlenmesi sürecini en erken baÅŸlatan ülkelerden biri oldu. Açıklanan Ekonomik Ä°stikrar Kalkanı Planı çalışanların ve iÅŸ dünyasının bu kritik süreçte nefes almasını saÄŸladı. Acil bakım ünitesi, yatak kapasitesi, tıbbi koruyucu malzeme üretimi ve ilaç tedarikinde Türkiye bir sorunla karşılaÅŸmadı.
 
12 Mart’tan bu yana hava, kara ve deniz ulaşımının durdurulması, sınırların kapatılması, ÅŸehirlerarası yolculukların yasaklanması, 31 ilimizde hafta sonları sokaÄŸa çıkma kısıtlaması getirilmesi, sosyal mesafenin korunması, izolasyon, test, evde kalanların ihtiyaçlarının karşılanması için güvenlik güçlerinin ve kamu çalışanlarının yeni aÄŸlar kurması gibi alınan yüzlerce tedbir, Türkiye’nin salgınla mücadelede etkin bir kriz yönetimi gerçekleÅŸtirmesini saÄŸladı.
 
CumhurbaÅŸkanımız ErdoÄŸan’ın bu süreci an be an takip ederek bütün kaynakların seferber edilmesini saÄŸlaması bu baÅŸarının elde edilmesinde anahtar bir rol oynadı. Son olarak BaÅŸakÅŸehir Åžehir Hastanesi’nin hizmete açılması, Sancaktepe ve Atatürk havalimanında iki yeni hastanenin yapımına baÅŸlanması ve yerli solunum cihazlarının üretilerek hizmete sunulması, salgınla mücadeledeki baÅŸarı ivmesini hızlandırdı.
 
Buradan çıkan iki önemli sonuç var: DoÄŸal afetlerle mücadelede saÄŸlam alt yapı ve güçlü liderlik, kriz yönetiminin vazgeçilmez unsurlarıdır. CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın liderliÄŸinde yapılan alt yapı yatırımları, sergilenen kriz yönetim baÅŸarısı ve kurumlar arası eÅŸgüdüm, toplumdan da büyük destek görüyor. Türkiye bu alanlardaki güçlü performansıyla diÄŸer ülkelere de örnek teÅŸkil ediyor.
 
Kovid-19 salgını mevcut dünya sisteminin kırılgan fay hatlarını daha belirgin hale getirdi. Bu süreçten çıkarılacak dersler, insanlığın gidiÅŸatını belirleyecek. Bu salgının bizi birbirimize yaklaÅŸtırma potansiyeli de var, daha fazla uzaklaÅŸtırma ihtimali de.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.