Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Suriye’de Türkiye husumetiyle kurulan kirli ittifak

Türkiye’ye karşı cephe alan Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsü Suriye politikasını değiştirerek, Şam yönetimiyle diplomatik ilişki kurmayı, silahlı grupları örgütleyerek bunları tek bir cephe halinde Türkiye’ye karşı harekete geçirmeyi hedefliyor.



Türkiye’nin bölgesel rakipleri Akdeniz’deki jeopolitik mücadelelerini Suriye sahasına taşımaya çalışıyor. Abu Dabi Veliaht Prensi ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) Silahlı Kuvvetleri BaÅŸkomutan Yardımcısı Muhammed bin Zayid’in, Åžam Yönetimine müttefiklik iliÅŸkisi teklif ettiÄŸi belirtiliyor. BAE ile Åžam arasında Åžubat ayında yapılan gizli görüÅŸmeye göre, BAE Åžam rejimini Ä°dlib’deki Türk birlikleri ve Suriye Milli Ordusu’na yönelik saldırıya geçmesine ikna etmeye çalışmıştır. Åžam rejiminin bunu kabul etmesi durumunda BAE maddi destekte bulunabileceÄŸini, rejimin kontrol ettiÄŸi alanlara alt yapı yatırımları gerçekleÅŸtireceÄŸini ve ABD’nin Åžam’a uygulamakta olduÄŸu yaptırımların kaldırılması konusunda lobi yapabileceÄŸi önerisinde bulunmuÅŸtur. Ne Ä°ran ne de Rusya’dan maddi destek gördüÄŸünü dile getiren Åžam yönetiminin BAE’nin 3 milyar dolarlık teklifini kabul ettiÄŸi aktarılıyor [1].
 
BAE’nin Åžam yönetimiyle müttefik olma çabası, Türkiye’nin Suriye ve Libya politikalarına karşı atılan bir adımdır. Ä°dlib krizini tetikleyen Rusya’nın politikası da bununla ilgiliydi. Türkiye Ä°dlib krizi üzerinden Libya politikasından vazgeçirilmeye çalışılıyordu. BilindiÄŸi üzere, Türkiye Libya’da uluslararası toplum tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) desteklerken, BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve Rusya muhalif olan sözde Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı Halife Hafter’e destek veriyordu. Son Ä°dlib krizinde sadece Rusya-Åžam-Ä°ran ittifakı yoktu. Bu aktörler hadisenin görünen yüzüydü. Olayın arkasında esas Rusya-BAE-Suudi Arabistan-Mısır ortaklığı vardı.
 
Amaç Türkiye'nin önünü kesmek
 
Ä°dlib krizinde Rusya, Körfez MonarÅŸileriyle ortak hareket ediyordu. Ä°dlib krizinin devam ettiÄŸi ortamda BAE’nin Åžam’a yapmış olduÄŸu müttefiklik önerisi, Rusya’nın bilgisi dışında deÄŸildi. Hatta Rusya bu sürece dahildi. Rus üst düzey devlet yetkilileri Körfez ülkelerine üst üste ziyaretler gerçekleÅŸtirmiÅŸti. 23 Ocak’ta Rusya Dış Ä°stihbarat Servisi BaÅŸkanı Sergey Narışkin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la Suriye krizini görüÅŸtü [2]. 4 Åžubat’ta Rusya DışiÅŸleri Bakanı Sergey Lavrov BAE ve Umman’ı ziyaret etti. BAE’li mevkidaşıyla basına kapalı yapılan görüÅŸmenin ardından açıklama yapan Lavrov, Suriye konusunda BAE’yle aynı fikirde olduklarını söyleyerek Türkiye’nin Ä°dlib politikasını eleÅŸtirdi [3]. Lavrov’un ardından 11 Åžubat’ta Umman ve BAE’yi ziyaret eden Rusya Dış Ä°stihbarat Servisi BaÅŸkanı Narışkin’in bu ülkelerin istihbarat birimleri baÅŸkanlarıyla yaptığı görüÅŸmelerin ana konusu Ä°dlib krizi ve OrtadoÄŸu’daki güvenlik konuları idi [4].
 
Rusya Ä°dlib’e yönelik saldırılarının gerekçesinin “terörizmle mücadele” olduÄŸunu açıkladı. Fakat Türkiye için de sorun teÅŸkil eden radikal unsurların Suudi Arabistan ve BAE tarafından desteklendiÄŸini Rusya’nın bilmemesi imkansız. Dolayısıyla da Körfez monarÅŸileri tarafından desteklenen terör grupları Esed rejimi, Rusya ve Ä°ran'ın "teröre karşı mücadele" adı altında Ä°dlib’e yönelik operasyon baÅŸlatmalarına zemin hazırlamaktadır. DiÄŸer bir deyiÅŸle, Ä°dlib’deki terör unsurlarına yönelik mücadele aslında söz konusu ülkelerin dış politika hedeflerine ulaÅŸmak için bir araç niteliÄŸindedir. Bunların öncelikli hedefleri ise Türkiye’nin Suriye ve Libya politikalarının önüne geçmek ve kendi jeopolitik çıkarlarını hayata geçirmekti.
 
Rusya'nın tavır değişikliği
 
Fakat Türkiye ile Rusya’nın Ä°dlib’de doÄŸrudan karşı karşıya gelme riskinin artmasıyla Rusya Ä°dlib politikasını deÄŸiÅŸtirmek durumunda kaldı. Türkiye’nin ateÅŸkes önerisini kabul etti. 5 Mart’ta Moskova’da Türkiye ile Rusya arasında Ä°dlib konusunda mutabakat metni imzalandı. Bu mutabakatla Türkiye Libya ve Ä°dlib’de geri adım atmayacağını gösterirken, Rusya da Türkiye’ye yönelik çatışmacı politikasından vazgeçtiÄŸini ve Libya tutumunu deÄŸiÅŸtirdiÄŸini göstermiÅŸ oldu.
 
 
Moskova mutabakatı ve Rusya’nın Ä°dlib ve Libya politikalarını deÄŸiÅŸtirmesi, Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsünün Libya ve Ä°dlib’deki beklentilerini olumsuz etkiledi. Libya konusunda Türkiye’yi geri adım attırma planının baÅŸarısız olması ve Rusya’nın Türkiye’yle uzlaÅŸmaya varması, Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsünü Türkiye’ye karşı hedeflerine Rusya dışında ulaÅŸmanın yollarını aramaya itti.
 
2012 yılından itibaren Suudi Arabistan, BAE ve Mısır, Suriye hükümetiyle diplomatik iliÅŸkisini kesmiÅŸ, Suriye’nin Arap BirliÄŸi üyeliÄŸine son verilmiÅŸ, Åžam rejimine karşı bazı muhalif silahlı gruplar bu ülkeler tarafından desteklenmiÅŸti. Suudi Arabistan 2013 yılından itibaren “Ä°slam Ordusu” adı altında selefi gruplardan oluÅŸan çatı örgüt kurmuÅŸ, bunlara askeri eÄŸitim, silah ve maddi destek saÄŸlamıştı [5].
 
Libya kriziyle beraber Türkiye’ye karşı açık bir ÅŸekilde cephe alan Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsü Suriye politikasını deÄŸiÅŸtirerek, sadece selefi muhalif grupları desteklemekle kalmayıp, Åžam yönetimiyle diplomatik iliÅŸki kurmayı, terör örgütü PYD/YPG olmak üzere Fırat’ın doÄŸusundaki silahlı grupları örgütleyerek bunları tek bir cephe halinde Türkiye’ye karşı harekete geçirmeyi hedeflemektedir.
 
Åžubat 2020’de Suudi Arabistan’ın Suriye özel temsilcisi Fırat’ın doÄŸusunu ziyaret ederek, Arap kabilelerinden oluÅŸan bir silahlı örgüt kurmak ve var olanları silahlandırmak için görüÅŸmeler yaptı [6].
 
Moskova mutabakatın imzalandığı tarihten sonra, Mart’ın ortalarında Mısır hem Åžam yönetimiyle hem de terör örgütü PYD/YPG ile görüÅŸmeler yapmış, bu iki aktör arasındaki iliÅŸkileri düzeltmek için arabulucu olmak istemiÅŸtir. Ayrıca Mısır, Kahire’de terör örgütü PYD/YPG için diplomatik temsilcilik ve televizyon kanalı açmış, Türkiye’ye karşı savaÅŸması için örgüte büyük miktarlarda askeri yardım yapmaya baÅŸlamıştır. PYD/YPG’ye sadece Mısır deÄŸil, BAE ve Suudi Arabistan da kayda deÄŸer miktarlarda askeri ve finansal destek saÄŸlıyor. Böylelikle Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsünün amacı, askeri anlamda PYD/YPG’yi güçlendirmek, Åžam rejimiyle PYD/YPG’yi ortak noktada buluÅŸturarak Türkiye’ye karşı hem Ä°dlib’de hem de Fırat’ın doÄŸusunda ortak hareket etmelerini saÄŸlamaktır [7].
 
Türkiye’nin politikaları ve Moskova mutabakatı nedeniyle Libya ve Ä°dlib’le ilgili Suudi Arabistan-BAE-Mısır iliÅŸkilerine belli bir mesafe koyan Rusya, Åžam rejiminin Arap ülkelerinin kontrolüne geçerek Ä°dlib’deki ateÅŸkesi ihlal etmesini ve Türkiye’yle tekrar karşı karşıya gelinmesini istemiyor. Körfez ülkelerinin çabalarından endiÅŸe duyan Putin, 23 Mart’ta Rusya Askeri Ä°stihbaratı (GRU) BaÅŸkanı Amiral Ä°gor Kostyukov’un eÅŸliÄŸinde Savunma Bakanı Sergey Åžoygu’ya Åžam’a gitme talimatı verdi. Åžoygu’nun ziyaretinin amacı, Esed’i ateÅŸkesi ihlal edecek adımlardan kaçınması konusunda uyarmaktı.
 
Rejimin hesapları ters tepebilir
 
BAE-Suudi Arabistan-Mısır ortaklığı Türkiye’ye karşı Suriye’de yeni bir cephe kurma çabasında. Bu durum Rusya ve Ä°ran’ın Suriye’deki vekil gücü haline gelen Åžam rejimi için önemli bir fırsat niteliÄŸinde. Ancak Åžam’ın bu yöndeki kararı aynı zamanda bir risk de taşıyor. Åžam yönetiminin Körfez monarÅŸileriyle yakın iliÅŸki kurması ve baÅŸta askeri olmak üzere maddi ve diÄŸer desteklerinden yararlanma imkânı elde etmesi durumunda, Rusya ve Ä°ran’a olan bağımlılığını azaltabilir. Ä°liÅŸki içerisinde olduÄŸu aktörler arasındaki manevra alanını ve bunların nazarında kendi önemini artırabilir. DiÄŸer yandan ise Arap ülkelerinin dış politika aracı haline gelerek onlar adına savaÅŸmak durumunda kalabilir. Ä°dlib’deki Türk birlikleri ve Milli Suriye Ordusuna karşı çatışma baÅŸlatması durumunda daha da yıpranarak zayıflaması kaçınılmaz olacaktır.
 
Ayrıca Körfez ülkelerinin desteÄŸini elde eden Åžam rejimi, kendini daha cesur hissederek Rusya’nın çıkarlarıyla örtüÅŸmeyen hamlelere giriÅŸebilir. Rusya’nın hava desteÄŸinden yoksun kalması durumunda rejim güçlerinin, Ä°dlib krizi örneÄŸinde olduÄŸu gibi, sahada baÅŸarılı olması imkansızdır. Dolayısıyla da BAE-Suudi Arabistan-Mısır üçlüsünün Rusya’yla özellikle Suriye konusunda iliÅŸkilerde bahsi geçen faktörleri göz önünde bulundurduÄŸumuzda, Türkiye’ye karşı savaÅŸa zorlamaları durumunda Åžam rejiminin baÅŸarısız olması kaçınılmazdır. Rusya’nın askeri desteÄŸini alarak bunu baÅŸaramayan söz konusu aktörlerin Rusya olmadan bu yöndeki amaçlarına ulaÅŸmaları olanaksızdır.
 
Müellif: Dr. Sabir AskeroÄŸlu-(Ä°ran AraÅŸtırmaları Merkezi’nde (Ä°RAM) kıdemli uzmanı) / Kaynak: Anadolu Ajansı-Analiz

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.