Sosyal Medya

Faruk Beşer'in kaleminden: Haramlar insanı nasıl köreltir?

İğne kadar bile olsa kamunun malını yemek başkasının hakkı olduğu için haramdır ve bu domuz eti yemekten çok daha büyük bir günahtır.



Fıkıhta, def-i mazarrat celb-i menafi’dan evladır diye bir kural vardır: Yani kötü olanın yok edilmesi iyi olanın yapılmasından öncelikli ve önemlidir. Ä°ÅŸe kötülüklerin giderilmesiyle baÅŸlanmalıdır. Bu Mecelle kuralı ÅŸu anlamdaki genel kabulden alınmıştır. ‘Bir ÅŸeyin helal olduÄŸunu gösteren bir delilin yanında haram olduÄŸunu gösteren bir baÅŸka delil daha bulunsa, haram olduÄŸunu gösteren delile itibar edilir ve o ÅŸey haram sayılır’. Yani güzel ve faydalı bir ÅŸeyi ikame etmek için önce ortamın kötü ve zararlı olanlardan temizlenmesi gerekir. Ä°slam’a girmenin anahtarı sayılan ‘la-ilahe illellah’ cümlesi de bunu anlatır; önce lâ süpürgesiyle ortam ilah sanılan pisliklerden temizlenir sonra ‘illellah’ deyip, ilah olarak sadece Allah’ın var olduÄŸu söylenir. Ä°slam daveti de böyle baÅŸlamıştır. Önce ÅŸirk ve küfür gibi pisliklere dikkat çekildi, onlar ortadan kaldırıldı, arkasından da tevhit yerleÅŸtirildi. Tarlanızdan ekin alabilmek için önce onun taÅŸlarını, çalılarını ve yabancı otlarını temizlemeniz gerekir.
 
Bu sebeple haramlardan kaçınmak emirleri yerine getirmekten daha öncelikli ve çoÄŸu zaman daha sevaptır. Mesela gözünü haramdan sakınan, ya da gıybet etmekten Allah için vazgeçen birisi gece boyu teheccüde kalkan, ya da pazartesi perÅŸembe oruçlarını tutan birinden daha çok sevap almış olur. Ä°kisine birden riayet ederse elbette aliyyul ala olur.
 
Ä°nsana varlığı ve hakikati anlayabilmesi için duyular, duygular ve akıl verilmiÅŸtir. Fizik dünyayı algıladığımız beÅŸ duyumuzun yanında, manevi olanı algılayabilmemiz için bir de içe dönük beÅŸ duyumuz daha vardır. Bunları diÄŸerlerinden ayırmak için bunlara duyu deÄŸil duygu demiÅŸler. Duyularımızın saÄŸlamlığı temiz ve saÄŸlıklı gıdalara baÄŸlı olduÄŸu gibi, duygularımızın saÄŸlığı ve duyarlılığı da maddeten temiz ve saÄŸlıklı gıdaların yanında manen de helal ve hoÅŸ/tayyib gıdalarla mümkündür. Tıpkı bir arabadan optimum verim alabilmek için kullanacağınız yakıt ve yaÄŸ cinsinin önemli olması gibi. Allah insanı yaratmış ve hangi gıdalarla nasıl beslenmesi gerektiÄŸini de bildimiÅŸtir. Haramlar sahte benzin gibidir, duyguların sensörlerini bozarlar ve insan artık doÄŸruyu yanlışı, hakkı batılı algılayamaz olur. Onun için günahlarda ısrar edenin bir noktadan sonra kalbinin mühürlenmesinden söz edilir. Kalbin mühürlenmesi, algı özelliÄŸini yitirmesi demektir. Buna dikkat edenlerde bu hassasiyet öyle bir noktaya ulaşır ki, kiÅŸi haram ve habis gıdalardan tiksinmeye baÅŸlar. Mahiyetini bilmeden bile haramı istikrah eder hale gelir. Ä°badetinden zevk alır, duası makbul olur. Çünkü haramlar onun ibadetlerinin ve duasının Allah’a ulaÅŸmasını engelleyen parazitler ve dikenli çalılar gibidir. ‘Kim izzet arıyorsa bilsin ki, izzet tamamen Allah’ın elindedir. Güzel ve hoÅŸ sözler O’na yükselir, doÄŸru iÅŸler de onları yükseltir’ (Fâtır 10).
 
‘Ey insanlar! Allah temizdir/tayyib’dir ve ancak temiz olanı kabul eder. Allah peygamberlerine neyi emretmiÅŸse müminlere de onu emretmiÅŸtir. Onlara demiÅŸtir ki: ‘Ey peygamberler! Tayyib/helal ve hoÅŸ olan ÅŸeylerden yiyin ve doÄŸru iÅŸler yapın. Müminlere de buyurmuÅŸtur ki, ‘Ey müminler! Size verdiÄŸim rızkların tayyib olanlarından yiyin... Adam uzun bir yolculuÄŸa çıkar, üstü başı toz duman içinde. Sonra ellerini semaya uzatır Ya Rab! Ya Rab! Diye dua eder. Oysa yediÄŸi haram, içtiÄŸi haram, giydiÄŸi haram. Kısacası haramla beslenmiÅŸ. O halde duası nasıl kabul edilsin’ (Müslim). Yani peygamberlerin hakkı batılı tanıma sebeplerinden biri sadece helal ile beslenmeleridir. Biz de bu hassasiyeti kazanmak istiyorsak haramlardan kaçınmalıyız. Peygamberlik ise Allah vergisidir.
 
‘Dikkat edin, yedikleriniz helal ve temiz/tayyib olsun ki, duası makbul olanlardan olasınız. Vallahi, haram lokma yiyen insanın duasını Allah kırk gün kabul etmez. Kimin eti haramla ve faizle oluÅŸursa, ona ateÅŸ daha layık olur’ (Nesai). ‘Ä°çki içen birisinin namazı kırk gün kabul olunmaz. Ama o bundan dönerse Allah da bu kararından döner’. Namazının kabul olmaması, sevabının kalmaması olarak anlaşılmıştır. Yoksa kıldığı namazları tekrar kılması gerekir anlamında deÄŸil.
 
Haramlar iki türlüdür; bir ÅŸey ya bizatihi kötü olduÄŸu için Allah onu haram kılmıştır, ya da baÅŸkasının hakkına tecavüz olduÄŸu için haramdır. Mesela içki ve domuz eti bizatihi haramdır. Ama bile bile birinin hakkını yemek kendi hakkı olmadığı için haramdır. Mesela, iÄŸne kadar bile olsa kamunun malını yemek baÅŸkasının hakkı olduÄŸu için haramdır ve bu domuz eti yemekten çok daha büyük bir günahtır.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.