Sosyal Medya

Deprem değil, ahlak yoksunluğu öldürür

Rant, menfaat, daha fazla para, kısa yoldan zenginleşmek, daha fazla daire sahibi olmak… Bunun için bütün sosyolojimiz bir uzlaşma içinde. Yani toplum ve siyaset, bürokratlar ve memurlar, belediye ve meclisler bir bütün olarak yapılardan elde edilen rantlarda uzlaşma içindeler.



1999 yılında, Türkiye büyük bir depremle sarsılmıştı. Kırk bini aÅŸan insan öldü. Yüzbinlerce bina yıkıldı ya da hasar gördü. Türkiye, Anadolu jeolojik yapısının deprem gerçeÄŸiyle karşılaÅŸtı. AraÅŸtırmalar, projeler, tartışmalar birbirini kovaladı. Hatta Deprem Dedemiz bile vardı. YoÄŸun bir deprem söylemi üretildi. Mühendislerimiz raporlar yayınladı. Elazığlı hemÅŸehrim Prof. Dr. Naci Görür, bunlardan biri. Ä°stanbul Teknik Üniversitesi’nde öÄŸretim üyesi ve uzmanlık alanı deprem. Hatta felsefe doktorası da var. Bütün Türkiye’yi karış karış analiz etmiÅŸ. Birkaç yıl önce TÜBÄ°TAK’a bir grup araÅŸtırmacıyla beraber önlemler için projeler de sunmuÅŸ. Hatta Sivrice merkezli Elazığ depremi için bu projeleri sunmuÅŸ ve uyarılarda bulunmuÅŸ. Gerçek bir bilim insanı. Peki neden onu dinlemedik? Neden Gölcük depreminden dersler çıkarmadık? Hala Anadolu depremlerle sarsıldıkça biz ölümleri, yıkıntılar arasında kalan bedenleri ve hasarlı evlerinden korkarak sokaklarda yatan insanları seyrediyoruz.
 
1999 yılı depreminde “devlet….. altında kalmıştı”. Ama Van depreminde devlet ve hükümet çok baÅŸarılı oldu. Elazığ depreminde de bunu görüyoruz. Hükümet hızlı organizasyon, zamanında yardım, kamuoyunu yönetme alanlarında çok baÅŸarılı. Ancak asıl soru neden biz depremi önleme konusunda da böyle davranamıyoruz? Aynı devlet deprem anında gösterdiÄŸi bu kontrol ve koordinasyon yeteneÄŸini neden depremlere neden olan sebepler için göstermiyor?
 
Deprem, doÄŸal bir gerçeklik. Anadolu coÄŸrafyası tarihine kısa bir göz gezdiren bunu hemen anlar. Bu deprem gerçekliÄŸini yok edemeyiz. Ama bu depremlerle gelen sarsıntıların ÅŸiddetine dayanıklı evler, caddeler, bulvarlar, kamu binaları ve ÅŸehirler inÅŸa edebiliriz. Ä°nÅŸaat sektörümüz alıp başını gidiyor. Çok iyi mühendislerimiz var. Dünya çapında çalışan mühendislerimiz… NASA’da da Silikon Vadisi’nde de çalışanlar var. MühendisliÄŸimiz var, araÅŸtırma projeleri geliÅŸtiren yetkin üniversite hocalarımız da var, bilim ve iÅŸgücü imkanlarımızın standardı yüksek. Depreme karşı önlem almak için oldukça büyük imkanlar bunlar. Ama bir ÅŸeyimiz eksik: Ahlak. Rant, menfaat, daha fazla para, kısa yoldan zenginleÅŸmek, daha fazla daire sahibi olmak… Bunun için bütün sosyolojimiz bir uzlaÅŸma içinde. Yani toplum ve siyaset, bürokratlar ve memurlar, belediye ve meclisler bir bütün olarak yapılardan elde edilen rantlarda uzlaÅŸma içindeler. Bundan dolayı Ä°mar planları ve denetimleri bundan dolayı rant temelinde yürüyor.
 
Halk bir katım daha fazla olsun, daha ucuz alayım, daha fazla alayım derdinde. Bunun için çalmadığı kapı, görmediÄŸi bürokrat ya da meclis üyesi yok. Ä°mar planını ÅŸahsi çıkarlarına göre eklemelerle yönlendirmek için bütün yolları deniyor. Ä°mardan sorumlu yetkililerimiz de oy diyor, bana ne diyor, bir tek ben mi biliyorum diyor, amirlerimi hoÅŸ tutayım diyor. Diyor da diyor. Devlet denetimini doÄŸru yapıyor mu? Zeminler konusunda, katlar konusunda, sınırlar konusunda hakkaniyetli bir kontrol yapıyor mu? Bunlar yapılsa bu kadar yıkım olmaz zaten. Her gün kızdığımız geliÅŸmiÅŸ gavur ülkelerinde daha ÅŸiddetli depremlerde ne insanlar ölüyor ne de ÅŸehirler yıkılıyor. Çünkü onlar dürüst çalışıyorlar. Sosyolojik ahlakları var. Toplumda üzerinde uzlaÅŸan doÄŸrular ve iyiler yaygın. insanlar bizim kadar dünyaya aç gözlü bir yönelimsellik( filozof Husserl’den ilhamla) içinde deÄŸiller. Devletleri ÅŸehirlerini hak ve adalet üzerinde kontrol ediyor. Akif’in dediÄŸi gibi iÅŸleri dinimiz gibi. Onlara hayran deÄŸiliz, sadece yaptıkları iÅŸten kendimize ibret çıkaralım derdindeyiz.
 
Devlet de hükümet de bu gidiÅŸata son vermeli. Ä°lk adım atmak büyüklere düÅŸer. Rasyonel, bilimsel ve ahlak temelinde yeni bir yapılaÅŸma programı baÅŸlatılmalı. Ä°mar düzenlemeleri ve kontrolleri tamamen merkezileÅŸmeli. Rant üzerinde oluÅŸan bu konsensüse son verecek adımlar atılmalı. Deprem ve acı anında gösterdiÄŸimiz dayanışmanın benzerini ahlak, adalet ve hukuk konusunda da göstermeliyiz artık. Siyaset de, devlet de, hükümet de bu konuda tavizsiz bir politika geliÅŸtirmeli. Her deprem bir imtihan; ahlakımızın ve imanımızın imtihanı. Bu imtihanlardan ders almalıyız. Yoksa sosyolojik ahlaki yoksunluktan gelen yıkıcılık, jeolojinin yıkıcılığına eÅŸlik edecek.
 
 
Müellif: Ergün Yıldırım / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.