Sosyal Medya

Şia kültüründe şehadet ve yas kavramlarının siyasetteki etkisi

İran Şia’sı Kasım Süleymani’nin ölümüyle düşmanına karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. Bu anlamda yüzlerce yıllık Şia geleneğini de göz önüne aldığımızda Süleymani, ölümüyle mezhebi ve ideolojisine olabilecek en büyük hizmeti de yerine getirmiş oldu.



Kasım Süleymani’nin cenaze törenlerinde yaÅŸanan olaylarda yaklaşık 50 kiÅŸinin öldüÄŸü 200’e yakın kiÅŸinin de yaralandığı haberi Türkiye ve dünya basınında son dakika geliÅŸmesi olarak verildi.
 
Ä°ran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani için Kirman kentinde düzenlenen cenaze töreninde izdiham yaÅŸandı. Ä°zdihamda en az 50 kiÅŸi hayatını kaybederken 213 kiÅŸi de yaralandı. Ä°ran Acil Yardım Kurumu BaÅŸkanı Pir Hüseyin Kulivend, cenaze törenine katılımın yoÄŸun olması nedeniyle birçok sokakta izdiham yaÅŸandığını ve törenin ertelendiÄŸini duyurdu. Kirman ValiliÄŸi Halkla Ä°liÅŸkiler Sorumlusu Hamid Åžemseddin, cenazeye yüksek katılım nedeniyle BeheÅŸti Caddesi'nde izdiham yaÅŸandığını ve yaralıların acilen hastaneye kaldırıldığını söyledi. Ä°ran CumhurbaÅŸkanı Hasan Ruhani, izdihamda hayatını kaybedenler için baÅŸsaÄŸlığı mesajı yayınladı. Ruhani, ölenlerin ailelerine yardım talimatı verirken saÄŸlık bakanını yaralılarla ilgilenmeye davet etti.
(Independent Türkçe)
 
 
Ardından birçok yayın organı Kasım Süleymani’nin cenaze töreninde yaÅŸanan geliÅŸmeleri Ä°ran Ä°slam Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni’nin cenaze töreninde yaÅŸanan olaylara benzetti;
 
1979’da Ä°ran’a ayak basan Ä°mam Humeynî, 'Ä°slâm Devrimi'nin kuruluÅŸ yıllarına nezaret ettikten ve yeni devletin temellerini attıktan sonra, 3 Haziran 1989’da Tahran’da hayatını kaybetti.
 
Üç gün sonra, 6 Haziran’da Humeynî için düzenlenen cenaze töreni, taraftarlarının ilginç sevgi ve yas gösterilerine sahne oldu. BeheÅŸt-i Zehrâ Mezarlığı’na getirilen tabuta saldıran kalabalıklar, Humeynî’nin kefenini yırtarak cesedinin yere düÅŸmesine yol açtı.
 
Polisin müdahalesine raÄŸmen taÅŸkınlıklar engellenemedi ve cenaze güçlükle defnedilebildi. Günün sonunda 8 kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸ, 440 kiÅŸi yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. 10 bin 800 kiÅŸi de hafif yaralanarak hastanelerde tedavi görmüÅŸtü.
(Mecra)
 
Ayetullah Humeyni’nin cenaze töreninde yaÅŸanan izdiham sonucunda, tabuta saldıran kalabalıklar Humeynî’nin kefenini yırtarak cesedinin yere düÅŸmesine yol açmıştı / FotoÄŸraf: Joe Monster
 
Ä°ki cenaze arasındaki benzetme doÄŸru ve isabetliydi; fakat yalnızca Kasım Süleymani ile Ayetullah Humeyni’nin cenaze merasimleri üzerinden yakın okuma yapılması Åžia geleneÄŸindeki matem ve ÅŸehadet kavramlarının öneminin tam anlaşılmasını perdeledi. 
 
Şia geleneğinde belirleyici isimlerin tamamı şehit edildi
 
Åžia geleneÄŸinin belirleyici isimleri kabul edilen Hazreti Ali, Hazreti Hüseyin ve 9 Ä°mam'ın ÅŸehit edilerek öldürülmesi, mezhebin ÅŸehadet anlayışına farklı bir anlam yüklemesine sebep oldu.
Bu ÅŸehitlerin içerisinde Hazreti Hüseyin’in ÅŸehadeti ise bir sembol haline gelmiÅŸ durumda. Çünkü Åžia bir anlamda varlık sebebini Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da ÅŸehit edilmesine baÄŸlamaktadır.
 
Muharrem ayında gerçekleÅŸen bu elim hadisenin Åžia siyaseti ve geleneÄŸindeki yerini Habip Demir “Günümüz Ä°ran ÅžiiliÄŸinde Kutsal Gün ve Gece” makalesinde ÅŸöyle anlatmaktadır;
 
Bu ay, ÅžiiliÄŸin geliÅŸip kökleÅŸmesi ve görünür hale gelmesi açısından önemli olaylara sahne olmuÅŸtur. Bunların en önemlisi de bilindiÄŸi üzere Hz. Hüseyin ve ailesinden yaklaşık 70 kiÅŸinin Emevi ordusu tarafından ÅŸehit edildiÄŸi Kerbelâ hadisesidir.
 
Ancak Åžii gelenek açısından 1 Muharremle baÅŸlayıp 20 Safer’e kadar süren 50 günlük dönem, Kerbelâ hadisesinin yanında bununla baÄŸlantılı baÅŸka taziye günlerinin de bu sürece eklemlendiÄŸi oldukça geniÅŸ tutulmaya özen gösterilmiÅŸ bir zaman dilimi haline gelmiÅŸtir.
 
AÅŸura olarak isimlendirilen Hz. Hüseyin’i ve Kerbelâ’yı anma günü etkinliklerinin tarihi eskilere dayanıyorsa da resmi olarak devlet eliyle ilk kez onuncu asrın ilk yarısında Büveyhiler’in BaÄŸdat’ı ele geçirmelerinden sonra 352/963 yılında baÅŸladığı bilinmektedir.
 
Kerbelâ hadisesi, Åžiiler açısından sadece tarihin belirli bir döneminde meydana gelmiÅŸ bir olay olarak görülmemektedir. Bu olay, süreç içerisinde Åžiiler tarafından çeÅŸitli rivayetlerle zenginleÅŸtirilerek insanlığın bütün bir tarihi tecrübesini kapsayacak bir ÅŸekilde adeta evrensel tarihin merkezine yerleÅŸtirilmiÅŸtir.
 
Yani Hz. Hüseyin’in bu süreçte çektiÄŸi acılar ve ÅŸehadeti anlatısı Hz. Adem’den itibaren birçok önemli/kutsal ÅŸahıs etrafında dile getirilen hikayelerle birlikte sunulmaktadır.
 
Kerbelâ’nın yüzyıllar içerisinde Åžii gelenek tarafından ‘seçilmiÅŸ bir travma’ olarak kabul edilip sürekli gündemde tutulması, olayı artık tarihsel gerçeklikten kopararak mitolojik bir karaktere büründürmüÅŸtür. Bunun izlerini günümüz Ä°ran’ında fazlasıyla görmek ve hissetmek mümkündür.
 
Kerbela’da yaÅŸanan elim hadiseden sonra Åžia kültüründe konuyla alakalı zengin bir rivayet literatürü meydana getirildi.
 
Mehmet Ali Büyükkara “Kerbela'dan Ä°nkılab'a: Ä°mami-Åžii Åžehadet DüÅŸüncesi ve Problemleri” makalesinde bu rivayetlerin kaynağı olarak kabul edilen hadis ve olayları ÅŸöyle sıralar; 
 
Hz. Adem'in cennetten yeryüzüne indirildikten sonra yeryüzünde dolaşırken Kerbela mevkiine geldiÄŸi bildirilmektedir. Hz. Âdem burada anlayamadığı bir nedenle üzüntüye kapılmış ve ÅŸiddetli bir ÅŸekilde aÄŸlamıştı. Allah ona Hz. Hüseyin'in başına gelecekleri bildirmiÅŸ ve Hz. Hüseyin'in katilinin de Yezid b. Muaviye olduÄŸunu söylemiÅŸti. Bunun üzerine Hz. Âdem Yezid'e lanet okur ve bu lanetinin mükâfatı olarak eÅŸi Havva'ya kavuÅŸur.
 
Hz. Ä°brahim ise, yıldızlara baktığında Hz. Hüseyin'in başına gelenleri görmüÅŸ ve fevkalade üzülmüÅŸtü. ‘Bunun üzerine yıldızlara ÅŸöyle bir baktı ve 'ben hastayım' dedi’ ayeti bu durumu ifade etmekteydi. Hz. Hüseyin'in katledileceÄŸini bildikleri haber verilen peygamberler arasında Hz. Nuh ile Hz. Zekeriyya'nın da isimleri geçmektedir.
 
NaklettiÄŸi Ä°sraill rivayetlerle tanınan Ka'bu'l-Ahbar'ın (ö.32/652), elindeki Ehl-i Kitab'a ait eski bir kitapta Hz. Hüseyin'in öldürüleceÄŸine dair bir haberi okuduÄŸunu söylediÄŸi iddia edilmektedir, Irak Musevi eksilarkı Re'sü'l-Calut, Kerbela'da bir peygamber evladının öldürüleceÄŸinin babası tarafından bilindiÄŸini bildirmiÅŸtir. 
 
Cebrail (bazı rivayetlerde Mikail), Hz. Peygamber'e torununun ümmeti tarafından öldürüleceÄŸini haber vermiÅŸ ve bu haberden dolayı ÅŸiddetli bir hüzne kapılan Hz. Peygamber'e, bir mucize eseri olarak Medine ile Kerbela'nın arasını birleÅŸtirerek Kerbela'nın mübarek toprağından bir parçayı hediye etmiÅŸti.
 
Bir baÅŸka rivayete göre Hz. Peygamber bu toprağı hanımı Ümmü Selerne'ye verir ve toprağın kana dönüÅŸmesinin Hüseyin'in öldürüldüÄŸünün bir iÅŸareti olduÄŸunu bildirir. Ümmü Selerne toprağı özenle saklar. Hz. Hüseyin'in vefat ettiÄŸi gün ise bu toprağın kana dönüÅŸtüÄŸüne ÅŸahit olur. Hz. Fatıma'ya da Hüseyin'e hamileyken, doÄŸuracağı çocuÄŸun ümmeti tarafından öldürüleceÄŸini haber veren ÅŸahıs babası Hz. Muhammed'dir. Hz. Fatıma bu üzücü haber üzerine Hüseyin'i doÄŸurmak istemez.
 
Bir rivayet, ‘Biz insana ana ve babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doÄŸurdu’ ayetinin Hz. Fatıma hakkında nazil olduÄŸunu bildirmektedir. Fakat Hz. Peygamber, kendisinden sonraki imamların Hz. Hüseyin'in soyundan geleceÄŸini haber verince Hz. Fatıma ruhen yatışır ve kadere rıza gösterir.
 
Büyükkara, tüm bu örnekleri Kerbela hadisesi sonrası Åžia mezhebinin oluÅŸturduÄŸu büyük bir rivayet külliyatını anlatmak için küçük örnekler ÅŸeklinde verir; fakat makalesinin ilerleyen kısımlarında Büyükkara’nın da deÄŸindiÄŸi üzere Kerbela hadisesi Åžia geleneÄŸinde yalnızca bir rivayet kültürü olarak kalmamıştı. 
 
 
Kerbela hadisesi, Åžia mezhebinin kendi içinde siyasal mayası olarak görülmüÅŸ ve bir mücadele metodu olarak kabul edilmiÅŸti. Hazreti Hüseyin kazanamayacağını bildiÄŸi bir mücadeleye atılarak maÄŸlup olsa da düÅŸmanına üstünlük saÄŸlamıştı.
 
Åžia mezhebine göre Hazreti Hüseyin’in verdiÄŸi mücadelenin en önemli unsuru ÅŸehadetiydi. Onun Yezid’in adamları tarafından haksız ve zalimce öldürülmesi Müslüman toplumda bir uyanış ve silkinme sebebi olmuÅŸtu.
 
Åžia anlayışında da ÅŸehadet, psikolojik harbin en önemli unsurlarından birisi olarak kabul görmektedir. Toplumun politik açıdan harekete geçirilmesi ve psikolojik üstünlüÄŸün elde edilmesinde son derece yararlı bir enstrüman olarak karşımıza çıkıyor.
 
Bu enstrümanı en güçlü bir biçimde kullanacak kiÅŸi ise Ä°ran Ä°slam Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni’den baÅŸkası olmayacaktı. Humeyni bu siyaseti ÅŸu cümle ile kitlelere mal edecekti:
 
Her gün aÅŸura, her yer Kerbela!
 
Artık ÅŸehadet kavramının politik bir hedefi, yöntemi ve somut da bir düÅŸmanı vardı: Åžah rejimi. Bu rejim devrildikten sonra yerine yeni Yezidler koymak zor deÄŸildi ve takip edilen yöntem aynıydı.
 
Matem törenleri güçlü toplumsal hareketlerdir 
 
Åžii gelenekte yerleÅŸik olan ÅŸehadet anlayışı kadar güçlü olan bir diÄŸer unsur da matem geleneÄŸidir. Kerbela hadisesi etrafında birleÅŸen Åžia düÅŸüncesinde yerleÅŸik bir hal almış toplu yas ve matem törenleri güçlü toplumsal hareketlerdir ve her an pimi çekilmiÅŸ bomba olarak karşımıza çıkmaktadır. 
 
Åžah rejimi, bu matemlerin politik gücünü önceden görerek uzun yıllarca yasaklamıştı. Bu toplumsal eylemleri ÅŸehir tiyatrolarında yalnızca birer seyirlik gösteri haline getirmeye çabalamışsa da kökleri uzun yıllara dayanan bu geleneÄŸi bastırmayı baÅŸaramamıştı.
 
Öte yandan Humeyni de matem törenlerinin teÅŸkil ettiÄŸi gücün fazlasıyla farkındaydı ve Åžah rejimine karşı sonuna kadar kullanacaktı. 
 
 
Matemi bir silah olarak kullanan Humeyni ve buna karşı yüzlerce yıllık toplumsal bir geleneÄŸi yasaklamaya çabalayan Åžah rejiminin aksine Ali Åžeriati, matem konusuna ÅŸöyle yaklaşıyordu;
 
AÄŸlamak için bir 'program' planlayan, aÄŸlamayı bir görev, 'bir dini tören veya erkan' bilen, 'bir adet', 'bir temel iÅŸ veya meslek' edinen, 'kar elde etmek için bir araç' olarak kullanan, 'zararı yok etmek için bir araç', 'birinin bozgunculuÄŸuna fırsat veren bir vasıta olarak' kullanan; 'sürekli baÅŸarısızlık için bir alet olarak' düÅŸünenler, netice itibarı ile 'ruhsal bir ödül' olduÄŸuna inananlar bizi aldatıyorlar demektir.
 
(Ali Åžeriati – Hz.Ali Åžiası)
 
 
Humeyni: AÅŸura'yı canlı tutun, AÅŸura canlı tutulursa ülkemize hiçbir zarar gelmez
 
Åžehadetin ve matemin son derece güçlü, politik bir etkisinin olduÄŸu Ä°ran Åžiasında konuyu en güzel özetleyen kiÅŸi Humeyni ÅŸöyle demektedir; 
 
EÄŸer adam odasında bir köÅŸeye çekilip sürekli AÅŸura ziyareti duasını okuyup tespih çekseydi ÅŸimdiye kadar Hz. Hüseyin'in inancından hiçbir ÅŸey kalmazdı. Bu iÅŸ gürültü ister; bunun için sinelere dövünmek gerekir
YürüyüÅŸ ve gösteri yapmanız taziye ve yas programları tertiplemekten alıkoymasın sizi; yas tutun ve yas programlarını icra ede ede yürüyün!
 
(Ayetullah Humeyni – AÅŸura Kıyamı)
 
 
Ä°ran Åžia’sı geleneÄŸindeki ÅŸehadet ve matem anlayışını göz önüne alarak Kasım Süleymani cenazesindeki izdihamı anlamlandırmamız ÅŸimdi daha kolay olacaktır.
 
Ä°ran Åžia’sı Kasım Süleymani’nin ölümüyle düÅŸmanına karşı psikolojik üstünlüÄŸü ele geçirdi.
 
Bu anlamda yüzlerce yıllık Åžia geleneÄŸini de göz önüne aldığımızda Kasım Süleymani, ölümüyle mezhebi ve ideolojisine olabilecek en büyük hizmeti de yerine getirmiÅŸ oldu.
 
Müellif: Mehmet Mazlum Çelik / The Independent Türkçe
 
 
_________________________________________________________________
 
*Konuyla alakalı daha geniÅŸ ve ayrıntılı bir okuma için Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’nın “Kerbela'dan Ä°nkılab'a: Ä°mami-Åžii Åžehadet DüÅŸüncesi ve Problemleri” makalesi okunabilir
 
**Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.