Sosyal Medya

Ruslar Türk dünyasını nasıl istila etti?

Altın Orda Devleti’nin yıkılmasının ardından kurulan Türkî hanlıklar asırlarca Çarlık Rusya’nın katliam ve sürgün politikasına maruz kaldı. Binlerce soydaşımız katledildi, bir o kadarı insanlık dışı yöntemlerle topraklarını terke zorlandı. İşte SSCB’nin dağılmasına kadar Türk halkları üzerindeki Rus mezaliminin envanteri.



Rusya Federasyonu ile siyasî-ekonomik ve kültürel iliÅŸkilerimiz bozulmasaydı oradaki soydaÅŸlarmızın esaretini gündeme getirmeyi pek de gerekli bulmayabilirdik. Madem ki ok yaydan çıktı, genel olarak mazlum halkların, özel olarak da dünyadaki deÄŸiÅŸik adlardaki Türkîlerin kederli kaderlerini hatır- lamamak olmazdı.
 
Åžu anda Suriye’deki Türkmenler (aslında onlar özbeöz Osmanlı Türküdür, Türkmen adı Arap rejimler tarafından takıldı) konuÅŸulsa da, hatırlayacaksınız bir süre önce Çin hâkimiyeti altındaki Uygurlar geniÅŸ yer bulmuÅŸtu gündemimizde; ancak ÅŸimdi kaçımızın hatırındalar? Bu yüzden zamanın hafızala- rımızı öÄŸüten çarkına teslim olmamak ve hakikati akıntıya kapılarak deÄŸil, ona karşı yüzmek pahasına dile getirmek gerek.
 
Vaktiyle Rusya’daki Türkîlerin temsilcileri, akademisyenleri, sanatkârları, talebeleri ve sıradan vatandaÅŸları ülkemize gelip gitti, bizler de onları ziyaret ettik. Rus boyunduruÄŸunu böylece unutmuÅŸ olduk! Çünkü tasma gevÅŸetilmiÅŸti ve artık o kadar da sıkmıyordu. Åžimdi ÅŸartlar deÄŸiÅŸti. GerçeÄŸi yazmak en azından benim için farz oldu.
 
16. yüzyıldan bu yana Türklük bir taraftan tarihin en güçlü ve en uzun ömürlü devleti Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu (1299-1920) ile en parlak devrini yaÅŸarken, diÄŸer taraftan kuzeydeki Türkler Rusların ağına düÅŸüyordu. Altın Orda (dilimizde yaygın olarak Altın Ordu ÅŸeklinde kullanılmakta olup dosyamızda literatürdeki kullanım tercih edilmiÅŸtir - DT) Ä°mparatorluÄŸu’nun (1240-1502) dağılması döneminde bu bölgede Kazan (1437- 1552), Kırım (1441-1783), Astrahan (Ejderhan-Hacıtarhan) (1466-1556), Kasım (1445-1681) ve Sibir (1220- 1598) hanlıkları kuruldu. Bu hanlıklar önceleri Rus knezlerine (prensliklerine) korku dolu anlar yaÅŸattılar. Fakat iç mücadelelerini sona erdiren Ruslar, Batı’nın tekniÄŸinden, Türk hanlıkları arasındaki kavgalardan ve her hanlığın iç kargaÅŸalarından faydalanmayı bildiler. Ä°lk olarak Kazan Hanlığı Çar IV. (Korkunç) Ä°van tarafından 1552  yılında ele geçirildi. Bu geliÅŸme Rusya tarihinde yeni bir devir açacaktı. Kazan Hanlığı uzun süre Rusların Ä°dil (Volga) boyunca Hazar Denizi’ne doÄŸru ilerlemelerine ve aÅŸağı Ural sahasında yayılmalarına en büyük engeldi. Kazan’ın düÅŸmesiyle Rusların Türk  illerini istilası  kolaylaÅŸtı. Rusya’nın yalnız Rus halkından müteÅŸekkil bir devlet olmaktan çıkıp çeÅŸitli milletlere hâkim bir imparatorluk haline gelmesi ancak Kazan Hanlığı’nın zaptıyla mümkün olmuÅŸtu.
 
Kazan’ın düÅŸmesi Rus devlet sınırlarının kısa zamanda Hazar Denizi kıyılarına ve  Kafkaslara dayanmasını saÄŸladığı gibi, Ural sahasının da Rusların eline geçmesiyle Sibir(ya) ve Türkistan istikametinde yayılmalarının önü açıldı. Rusların Osmanlı Devleti ile sınırdaÅŸ olabilmeleri yine Kazan Hanlığı’nın düÅŸmesinin bir neticesiydi. Çünkü Kazan alındıktan dört yıl sonra Astrahan Hanlığı da Moskova’nın eline geçmiÅŸ, hemen ardında bir taraftan Kafkaslarda Terek Nehri boyuna, diÄŸer yandan Azak kalesi civarına sokulmuÅŸlardı. 1558-82 arasında yapılan silahlı mücadelelerle Sibir Hanlığı’nın bağımsızlığı sona ermiÅŸ ve 1598’de tamamen Rusların eline geçmiÅŸti. 16. yüzyıldan beri Sibirya üzerinden Çin’e, Türkistan üzerinden Hindistan’a ve Kafkasya üzerinden Ä°ran ve Türkiye’ye ulaÅŸmak isteyen fakat 18. yüzyılın başına kadar Türkistan’a doÄŸrudan bir askerî saldırıda bulunamayan Ruslar, uÄŸradıkları yenilgilere ve direniÅŸlere raÄŸmen nüfuslarını Türk illeri aleyhine devamlı surette geniÅŸlettiler. 1593-1604 arasında Sibirya tamamen Rusların eline geçti. 1604’te Astrahan ile Kırım arasında yaÅŸayan Nogay urukları Rus hâkimiyeti altına alındı. 1628’de Yukarı Yenisey boyundaki Kırgızlar, 1731’de de Türkî Kazak topluluÄŸundan Küçük Cüz (Orda) Rusya’ya baÄŸlandı. 1783’te Kırım ilhak edildi, 1859’da Kuzey Kafkasya, 1865’te TaÅŸkent Ruslar tarafından zapt edildi. 1868’de Buhara Hanlığı Rus hâkimiyetine girdikten sonra 1873’te Hive Hanlığı ve 1876’da Hokand Hanlığı aynı akıbete uÄŸradılar. 1880-84’te Türkmenistan’ın zaptıyla Uygurların yaÅŸadığı DoÄŸu Türkistan hariç, Türk ülkelerinin hepsi Rusların eline geçmiÅŸ oldu.
 
Ä°stilacılar yalnızca ÅŸehirleri almakla kalmadılar, bu topraklardaki cami, mescit, kütüphane gibi Ä°slam-Türk kültür eserlerini tahrip edip halkları sürdüler. Hıristiyanlığı kabul etmeyenlere eziyet ettikleri de kaynaklarda zikredilir.
 
Yalnız Kazan’da çıkan isyanda 10 bin Tatarın öldürüldüÄŸünü biliyoruz. Bu isyanın akabinde Rus baskısına ve haksızlıklara karşı daha birçok ayaklanma meydana geldi. Kazanlılar, hanlık düÅŸtükten sonra 1552-57 arasında Ruslara karşı kahramanca mücadele ettiler.
 
Can Ali isyanı (1615-19), Stepan Razin ayaklanmasına  katılma (1669), Bulat Batır isyanı (1670-71), Sait  YaferoÄŸlu-Telekey  Batır   isyanı (1682-84), Tarhan Aldar Ä°sekey isyanı (1702-12), Kilmek Norış-Akay Küçem-Karasakal isyanı (1735- 40), BatırÅŸah isyanı (1755-56), Pugaçev-Salavat Yulay ayaklanması (1773-75) en önemli mücadeleler olarak dikkat çeker.
 
 
Yüzbinlerce Tatar katledildi
 
Kazan Hanlığı’nın Rusların eline geçtiÄŸi tarihte (1552) Ä°dil-Ural bölgesinde yaÅŸayan Türklerin sayısı hakkında kesin bir rakam yok. Ancak mücadelenin ilk yıllarında 300-400 bin Tatarın öldürüldüÄŸü, ilk 15 yılda (1552-66) 206 Türk köyü ve 60 büyük çiftliÄŸin Ruslar tarafından gasp edilerek halkın sürüldüÄŸü kaynaklarda zikredilir. Kazan ÅŸehrinin nüfusu maÄŸlubiyetten önce 40 binin üstündeyken Kazanlıların ÅŸehirden sürülmeleri ve öldürülmeleri neticesinde 1557 yılında koca ÅŸehirde 6 bin Rus ile bir o kadar Tatar kalmıştı. Rus hâkimiyetine karşı yapılan mücadelelerde onbinlerce Türk yok olurken, 1654-56 yıllarında çıkan kolera salgını da 49 bin kiÅŸinin ölümüne yol açmıştı.
 
Rusların Kazan Hanlığı’na esas hücumu baÅŸlamadan az önce, 24 Mayıs 1551’de Ä°dil (Volga) Nehri sahilinde, Kazan’dan uzak olmayan bir yerde Züye adlı ÅŸehrin kurulmaya baÅŸlanması dolayısıyla yapılan sayımda ‘ayakta durarak ok atabilen’ 40 bin erkek tespit edilmiÅŸti. Alman tarihçi B. Spuler de Evliya Çelebi’ye (VII., s. 811) dayanarak, Rus Ä°mparatorluÄŸu topraklarında 1665-66’da 1 milyon 200 bin Müslüman ve 77 bin caminin bulunduÄŸunu kaydeder. Kısacası, Kazan Hanlığı düÅŸtüÄŸü yıllarda (1552-56) bölgedeki Türklerin sayısı birkaç milyona ulaÅŸmıştı.
 
Bugün Orta Ä°dil (Volga) bölgesinde Mari, Udmurt, Mordva adlı Fin cumhuriyetleri ile ÇuvaÅŸ, Tatar, BaÅŸkurt adlı Türkî cumhuriyetler ve aÅŸağı Ä°dil’de Kalmuk adlı bir MoÄŸol cumhuriyeti bulunuyor. Bu bölgenin tamamı 460 yıldan fazla zamandır Rusya’nın iÅŸgali altında. Bunun dışında 1468-1598 arasında Sibirya’da Sibir veya Küçüm Hanlığı mevcuttu. O hanlığın da Ruslar tarafından ortadan kaldırıldığını yukarıda zikretmiÅŸtik. Ondan neÅŸet eden Altay, Tıva, Yakut (Saha) Hakas cumhuriyetleri el’an mevcut. Demek ki onlar da en az 417 yıldır Rus hâkimiyeti altındalar.
 
Altın Orda Devleti’nin çözülme döneminde Cengiz Han veya  torunu Batu Han soyundan gelen han soylularının kurduÄŸu beÅŸ hanlıktan biri Kırım Hanlığı (1441-1783) idi. 1475’te Osmanlı hâkimiyeti altına giren bu toprakların hanları padiÅŸah tarafından belirleniyor, Kırım-Tatar askerleri Osmanlı’nın seferlerine katılmakla sorumlu tutuluyorlardı. 1774 Küçük Kaynarca AntlaÅŸması ile bağımsızlıklarını kazandıklarını biliyoruz. Ancak bu güçsüz hanlık da 1783’te Rusya’nın iÅŸgalinden  kurtulamayarak  diÄŸer hanlıklarla aynı kaderi paylaÅŸtı. Bundan sonra deÄŸiÅŸik tarihlerde yüzbinlerce Tatar Osmanlı topraklarına sığındı.
 
1918 yılına gelindiÄŸinde Kırım’da ancak 250 bin kadar Tatar ve Nogay kalabilmiÅŸti. Sovyetler döneminde Kırım Özerk Sovyet Cumhuriyeti kurulmuÅŸ, Tatarca resmî dil kabul edilmiÅŸti. Ancak 1941’de 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın iÅŸgaline maruz kalan Kırım’ı 1944 Nisan’ında Sovyet orduları tekrar ele geçirdiler. Bir ay sonra Almanlarla iÅŸbirliÄŸi yaptıkları suçlamasıyla buradaki Tatarları, Yunanları ve Ermenileri baÅŸka yerlere sürdüler.
 
Mustafa Cemilev (KırımoÄŸlu) liderliÄŸindeki mücadeleleri sayesinde bir kısmı Kırım’a dönebildi.
 
1954’te Sovyetler BirliÄŸi Komünist Partisi Genel Sekreteri HruÅŸçov Kırım’ı Ukrayna’ya baÄŸlamıştı. Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasından sonra Rusya ile Ukrayna arasında Kırım bir sorun olmaya devam etti ve Mart 2014’te Rusya Federasyonu Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin’in emriyle tekrar Ruslar tarafından iÅŸgal edildi. Böylece Kırım Tatarları tekrar Rus hâkimiyeti altına girdiler. Diyebiliriz ki, 232 yıldır Kırım Tatarlarının baÅŸucunda Rus borusu ötüyor.
 
Kafkas daÄŸları Kafkasya bölgesini kuzey ve güney olarak ikiye böler. 1828’den beri Rus hâkimiyeti altında kaldıktan sonra Güney Kafkasya’da bulunan üç halk 1991 sonunda Sovyetler BirliÄŸi’nin çökmesinin ardından -tek bir kurÅŸun atmadan- bağımsızlıklarına kavuÅŸtular. Bunlar Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan idi.
 
Kafkasya tarih boyunca kavimler göçüne sahne olmuÅŸ bir geçit bölgesi olduÄŸundan burada Hun, Avar, Hazar, Peçenek, Uz, Selçuk ve Osmanlı izleri mevcuttur. Bugün Rusya boyunduruÄŸundaki Kuzey Kafkasya’da bu deÄŸiÅŸik Türk boylarından kalan ve millî kimliklerini az çok muhafaza eden belli baÅŸlı Türkî boylar ÅŸunlardır: Kumuk, Karaçay, Balkar, Nogay ve Kafkasya (Stavropol) Türkmenleri. Azerbaycan’da 14. yüzyıldan itibaren Küba, Bakü, Gence, KarabaÄŸ, Nahçıvan, Talış gibi hanlıklar ortaya çıkmış ve 18.yüzyıl sonlarına kadar varlıklarını sürdürmüÅŸlerdir. Åžehir beylikleri görünümündeki bu hanlıklar arasında Azerileri birleÅŸtirecek güçte bir hanlığın ortaya çıkmaması bu yöre Türklerinin yabancı boyunduruÄŸu altına girmesine yol açmıştır. 1828’de   Ä°ran  ile  Rusya  arasında yapılan Türkmençay AntlaÅŸması’yla Azerbaycan’ı kuzey-güney olarak bölen sınır çizilmiÅŸti. 1917 BolÅŸevik  ihtilalinden  sonra  Azeriler  28 Mayıs 1918’de kuzeyde bağımsız Azerbaycan Devleti’ni kurabilmiÅŸlerse  de  bu  durum uzun sürmemiÅŸ, 1 yıl 11 aylık bir bağımsızlıktan sonra 27 Nisan 1920’de Kızıl Ordu iÅŸgaline uÄŸrayarak Sovyetler BirliÄŸi’ne dahil edilmiÅŸti.
 
 
10 milyon soydaşımız
 
1991 sonunda üç Slav cumhuriyeti Belarusya SSC, Ukrayna SSC ve Rusya Federatif Sovyet Cumhuriyeti  SSCB’yi  dağıtarak  yerine  her biri-gerçek anlamda- bağımsız olan Bağımsız Devletler TopluluÄŸu’nu kurma kararı aldılar. Ortaya 15 cumhuriyet çıktı. Bunların 5’i Türkî kökenli Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ile Özbekistan devletleridir. DoÄŸrusu bu bağımsızlıkta -üç Slav devletinin yöneticileri dışında- hiçbir cumhuriyetin, KGB ile devlet baÅŸkanının rolü olmadı. Tarihte belki de ilk defa tek bir kurÅŸun atılmadan bir dev imparatorluk parçalanmış oldu.
 
Kazakistan bozkırları 1730 yılından itibaren 70-80 yılda Rusya hâkimiyeti altına girdi. Burada Bozkır Genel ValiliÄŸi kuruldu. Sovyet döneminde ise 1925’te Kazakistan Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti adını aldı, 1936’da Birlik Cumhuriyeti statüsü verildi. Bu sayede 1991’de bağımsızlığını kazandı. Kırgızlar için de aynı ÅŸey söz konusuydu.
 
 
Kazak-Kırgızlar takriben 160 ila 185 yıl Rus hâkimiyeti altında kaldılar. Orta Asya veya diÄŸer adı ile Türkistan’ın esas zaptı ancak 1847’den sonra, yani 1837-47 arasında Sır-Derya yolunu Rus kıtalarına kapalı tutan Kazak Hanı Kenesarı isyanının bastırılmasından sonra baÅŸlar.
 
Bu coÄŸrafyada birbirleriyle mücadele eden baÅŸlıca üç bağımsız hanlık vardı. Ancak ekonomik, kültürel ve askerî anlamda geri kalmış, OrtaçaÄŸ’dan kurtulamamışlardı. Do- layısıyla teknik ve silah açısından üstün az sayıdaki Rus kuvvetlerine fazla direnç gösteremediler. 1919’un sonunda Kızıl Ordu Ä°dil’den Orta Asya’ya doÄŸru sarktı; Hive Hanlığı (Aralık 1919) ile Buhara EmirliÄŸi’nin (Åžubat 1920) ortadan kaldırılmasına giriÅŸtiler. Her iki hanlık Harezm ve Buhara Halk Cumhuriyetleri ÅŸekline dönüÅŸtürüldü. 1924’te onlar da ortadan kaldırıldı ve Sovyetler BirliÄŸi’ne dâhil edildiler. Neticede ahalisi 67 yıl Rus (Sovyet) hâkimiyetinde yaÅŸadı. Türkmenler ise 1881’de Rus hâkimiyeti altına girmiÅŸlerdi. BaÅŸka bir ifadeyle 110 yıl Rus hâkimiyeti altında yaÅŸadılar.
 
Özetle, Ä°dil-Ural, Kafkasya, Sibir- ya ve Orta Asya’da yaÅŸayan deÄŸiÅŸik Türkî topluluklar en eskisi 463, en yenisi 67 yıl Rus boyunduruÄŸu altına kalmış bulunuyor. Bazılarının esareti ise hâlâ devam ediyor.
 
Sovyetler BirliÄŸi yıkılınca Türkiye gerek Rusya Federasyonu, gerekse diÄŸer bağımsız devletlerle iyi iliÅŸkiler kurmak için çok uÄŸraÅŸtı. Bu iliÅŸkiler belli bir düzeye de geldi. Ancak 24 Kasım 2015’te talihsiz bir olay Rusya ile iliÅŸkilerimizi kopardı. Ä°dil-Ural’daki Tatar, BaÅŸkurt, ÇuvaÅŸ ve diÄŸer Fin halkları, Kırım’daki Kırım Tatarları, Kuzey Kafkasya’daki Karaçay, Balkar, Nogay, Kumuk ve diÄŸer Kafkasya halkları, Sibirya’da yaÅŸan Altay, Tuva, Hakas, Yakut (Saha), Åžor, Dolgan, Karagas ve diÄŸer Sibirya halklarından 10 milyonu aÅŸkın soydaşımızdan uzak düÅŸtük.
 
Temennimiz yüzlerce yıldır esaretleri devam eden ve bu hadiseyle hürriyetin kıymetini bir kez daha idrak eden bu Türkî halkların politik gündemin kaotik ortamından en az zararla çıkması.
 
Prof. Dr. Nadir Devlet (Marmara Üniversitesi Türkiyat AraÅŸtırmaları Enstitüsü Eski Müdürü)
 
Kaynak: Derin Tarih- Ocak 2016

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.