Sosyal Medya

Selahaddin Çakırgil: Allah’a kul olduk, ‘Qaa’l-û belâ’da

Birkaç gün önce sergilenen ve nutuk ve gözyaşlarıyla yetinmeyip küçücük çocukları bir siyasî kişinin ismi, resmi, büst ve heykelleri karşısında secde ettirmeye bile vardırılan trajik alçalış sahneleri karşısında ürpermemek elde değil.



Yalnız insanlarda deÄŸil, bütün canlılarda da muhabbet, husûmet ve hattâ nefret duyguları vardır.  
 
Ama en tehlikelisi herhalde, bu duyguların aklın önüne geçmesidir. Husûmet ve nefrette aklı geride bırakmak, karşı tarafı imha etmeye; muhabbette ise putlaÅŸtırmaya dönüÅŸür. 
 
BeÅŸeriyet tarihi, nice putlarla ve putlaÅŸtırma eylemleriyle doludur. 
 
Birkaç gün önce sergilenen ve nutuk ve gözyaÅŸlarıyla yetinmeyip küçücük çocukları bir siyasî kiÅŸinin ismi, resmi, büst ve heykelleri karşısında secde ettirmeye bile vardırılan trajik alçalış sahneleri karşısında ürpermemek elde deÄŸil. 
 
Resmî ideoloji dayatması baÅŸarmış gözüküyordu; çünkü geçmiÅŸte o gibi putlaÅŸtırıcı tavırlara ÅŸiddetle karşı çıkan niceleri bile baÅŸeÄŸmiÅŸlerdi, meyhaneye doÄŸru gitmeye baÅŸlamışlardı! 
 
11 Kasım tarihli yazımda Stalin’in putlaÅŸtırılmasına deÄŸinirken, KruÅŸçef’in Stalin’i lânetlemesinden 6 sene sonra, Nâzım Hikmet’in bile, o lânetleme kampanyasına bir ÅŸiirle katıldığını yazmıştım. O ilginç ÅŸiir ÅŸu idi: 
 
‘TaÅŸtandı, tunçtandı, alçıdandı, kâat (kağıt)tandı..  / Ä°ki santimden yedi metreye kadar taÅŸtan- tunçtan- alçıdan ve kâattan çizmeleri dibindeydik /Åžehrin bütün meydanlarında, parklarda aÄŸaçlarımızın üstündeydi, taÅŸtan tunçtan alçıdan ve kâattan gölgesi../ TaÅŸtan tunçtan alçıdan ve kâattan bıyıkları lokantalarda içindeydi çorbamızın../ Odalarımızda taÅŸtan-tunçtan-alçıdan ve kâattan gözleri önündeydik./Yok oldu bir sabah, /Yok oldu çizmesi meydanlardan/Gölgesi aÄŸaçlarımızın üstünden../ Çorbamızdan bıyığı, odalarımızdan gözleri,/ ve kalktı göÄŸsümüzden baskısı binlerce ton taşın-tuncun- alçının ve kâadın…’
 
Darısı, bütün putlaÅŸtırılan ve putlaÅŸtıranların başına..
 
Müslümanlar ise der ki: ‘Allah’a kul olduk, Qaa’l-û belâ’da / Bu yolda verilmiÅŸ ikrarımız var/ Üç günlük ömür için fâni dünyada /Kula kul olmamak kararımız var..’
 
Mümtaz Soysal için...
 
Mümtaz Soysal’ın, 12 Kasım günü vefat ettiÄŸi açıklandı, 90 yaşında. 
 
12 Mart 1971 Askerî Darbesi döneminde özgürlükçü bir akademisyen profili verdiÄŸi için parlamıştı. 
 
Kendisiyle Haziran-1980 başında, Ä°ran’a yaptığımız bir gezi sırasında 10 gün kadar birlikte olmuÅŸtum. Günler boyu sohbetler etmiÅŸtik. Benim hakkımda bazı mahkemelere ‘bilirkiÅŸi’ olarak görüÅŸ belirttiÄŸini, bazılarına ‘düÅŸünce hürriyeti’ diyemeyip, aleyhimde rapor verdiÄŸini itiraf etmiÅŸti. 
 
M. Kemal'in iktidar yöntemini eleÅŸtirirdi. Ama devrimlerini benimser ve ‘artık üzerinde tartışmaya gerek yok’ diye geçiÅŸtirirdi. Lenin’i ise iyi bir idealist olarak beÄŸenirdi.
 
Tahran’da katıldığımız bir konferansta, Afganistan’ı iÅŸgal etmiÅŸ olan Sovyet Rusya’nın resmî delegesi de konuÅŸturulmak istenince, o kiÅŸinin konuÅŸmasının engellenmesini saÄŸlayan susturma eylemini organize ediÅŸime katılmasa da, sempatiyle bakmıştı.
 
 
‘Uluslararası Af TeÅŸkilatı’nın (Amnesty Ä°nternational) BaÅŸkan Yardımcısı’ydı. 
 
Tahran’dayken, Ä°stanbul’dan avukat arkadaÅŸlar, 163. Madde’den 3 yıllık bir cezamın daha Temyiz’de onandığını haber verince, ülkeye geri dönmemeye karar vermiÅŸtim. Mümtaz Hoca, ‘AÄ°’ye müracaat et, sana baÅŸka ülkelerde sahip çıkarız. Hem Müslümanların da bizim teÅŸkilata baÅŸvurmasının yolunu açarsın’ demiÅŸti. Ben ise ‘Yardıma muhtaç olursam, aynı inancı paylaÅŸtıklarım dışından yardım istemem’ deyince, ‘Öyleyse, ben BaÅŸkan Yardımcısı olarak re’sen müdahale edip, sana baÅŸka devletlerin sahip çıkmasının yolunu açarız’ dediÄŸinde, yine ‘Hayır’ deyiÅŸimi ÅŸaÅŸkınlıkla karşılamıştı.
 
Cezayir’de 1992 başındaki seçimleri Ä°slâmî Selâmet Cephesi’nin kazanır kazanmaz, laik generallerce yapılan askerî darbenin baÅŸarılı olması için, Mümtaz Hoca, Demirel tarafından Cezayir’e gönderilmiÅŸti. Orada 20 gün kadar kaldı, darbecilerle görüÅŸtü. DönüÅŸte, ‘Evet, darbe iyi bir ÅŸey deÄŸil ama gerekliydi. Laiklerin korkusunu da anlayalım’ gibi bir açıklama yaptı. 
 
Onun özgürlükçülüÄŸü de oraya kadardı, demek ki...
 
Ä°nancımıza göre, Allah’u Teâlâ’nın kulları hakkındaki her türlü tasarrufunda rahmet vardır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.