Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İsmet Özel: Halkın hareketi ise bütün canlıların hareketiyle benzeşir. Önce yaşamak, der halk...

Bilgelik adını verdiğimiz noktaya ulaşmak için kişinin hatırı sayılır bir bilgilenme ve tecrübe kazanma mesafesi katedeceğini anlamak kolay.



Onun kadar kolay anlaşılmayan husus bilgeliÄŸin karmaşık bilgi ve tecrübelerin üstesinden gelmede, onların ÅŸampiyonu olmada deÄŸil de, bütün o karmaşıklığın hangi sadeliÄŸe dönüÅŸtüÄŸünü görmede yattığıdır. Sadelik ve yalınlık nerede yoksunluÄŸun, yetersizliÄŸin, geliÅŸmemiÅŸliÄŸin göstergesidir ve nerede bir derinliÄŸi yahut yüceliÄŸi iÅŸaret etmektedir; iÅŸte bizim bu farka ulaÅŸabilmemizin sırrı bilgelikte yatar. Sadelikle bilgeliÄŸi yan yana getirdiÄŸimiz zaman bir insan topluluÄŸunda bilgece tavırlara o topluluÄŸun gösteriÅŸli bir hayatı sürdürebilecek kadar varlıklı olan kesiminde deÄŸil de, kısıtlı imkânlarla yaÅŸamak zorunda bırakılan alçakgönüllü çoÄŸunluk kesiminde rastlanabileceÄŸi akla gelebilir. Böylece bir halk bilgeliÄŸinde sözetmek mümkün olur. Yakın çaÄŸlarda demokrasiye güç kazandırmak isteyen insanlar halkta bir bilgelik arayıp bulmaya ve giderek halkın bilgeliÄŸine baÅŸvurmaya yatkındılar. Zaman zaman bu yatkınlıklarına deliller de bulabildiler halkın dili içinde. Ne var ki halka bilgelik affetmek vahim bir yanılgı idi.
 
Gerçekte halkın dilindeki bilgelik parıltıları bir kalıntıdan ibaretti ve hakiki bilgelerin vargılarına çalkap temas etmenin içi boÅŸ görüntüsüydü yaknızca. Meselâ, “can borcu” diyordu halk; “Allah’a bir can borcum var” diyordu. Bu bilgece söylemin halktan kiÅŸilerin ÅŸahsında anlam kazandığı görülebilseydi, Müslümanların yaÅŸadıkları toprakların küfrün tasalltundan kurtulması çok zaman almazdı. Çünkü böyle bir anlayışa varmış çok sayıda insan dünyevî kazanç vaadleriyle sevkedilmez halde olurlardı. Açıkcası, soylu bir sadelik içinde hayatın anlamını bilinçle kavrayacak bir alanı muhafaza etmek iÅŸten bile deÄŸildi.
 
Ama hiç de öyle olmadı ve olması da muhaldi. Henüz bilgelik katına ulaÅŸmamış insanlar için bir can taşımak savunulacak ve hakkı verilecek bir deÄŸeri elde bulundurmak demektir. Ödünç alınmış ve dolayısıyla vakfedilmedikçe deÄŸer kazanması imkânsız bir hayata sahip olduÄŸunun bilinci yalnızca bilge kiÅŸiler mahsustur. Bu kiÅŸiler de dünyayı kendi canlarının istediÄŸi yönde dönüÅŸtürmek için deÄŸil, taşımak yükümlülüÄŸü altına girdikleri canın baÅŸka canlara zarar vermeksizin zarar görmemesi rikkatiyle hareket ederler. Bu rikkat sebebiyle maktul oldukları da vâkidir.
 
Halkın hareketi ise bütün canlıların hareketiyle benzeÅŸir. Önce yaÅŸamak, der halk ve bunu der demez bilgelik yolundan sapar. Çünkü bilgelik yolunda karar kılmak borç alınan hayatın bağımsızlığını korumakla gerçekleÅŸmez. Hayat ödünçse daha doÄŸarken bağıyla doÄŸmuÅŸ demektir. Bu bağı insandan gayrı yaratıklar bilinçle kavrayamaz. Ä°nsanlar arasında da böyle bir baÄŸdan haberdar olmakla kendini hakikî bir yörüngeye soktuÄŸunu kabullenen, bu kabulden hoÅŸnutluk duyan pek azdır. Yani diliyle Allah’a can borcum var diyen halk, çoÄŸu kez ve çoÄŸu yerde kalbiyle borcunu inkâr eder.
 
Ä°smet Özel
 
Kaynak: Tahrir Vazifeleri, Ä°smet Özel, TÄ°YO, 5. Baskı, Ocak 2013, Ä°stanbul.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.