Sosyal Medya

Bir beka sorunu olarak beyin göçü: 10 akademisyenden en az 1 tanesi göç etti

Bir çocuğun canlı yayında, hayalinin Alman vatandaşlığı olduğunu açıklaması büyük ses getirdi. Ama aslında Türkiye nicedir bu hayalin peşindeki on binlerce gencini kaybediyor



“CoÄŸrafya kaderdir sözünü çok severim. Bizim coÄŸrafyamız da bizi, evlatlarımızı kendimizden uzaklaÅŸtırmak için hayatımızı harcamak zorunda bıraktı. Hem onlar gidince eksik olacağız hem onlar gitsin diye her yolu deniyoruz.”
 
Aynur böyle diyor sohbetimizin bir bölümünde. ÇocuÄŸunu üniversite eÄŸitimi için yurtdışına göndermeye çalışan on binlerce veliden biri o. Son verilere göre 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurtdışında lisans ya da yüksek lisans eÄŸitimi alıyor.
 
“Beyin” artık daha gençken göçüyor
 
Her yıl daha fazla sayıda aile, üniversite eÄŸitimi için çocuÄŸunu yurtdışına gönderiyor ve her yıl gidenlerin daha büyük bölümü “Türkiye’ye dönmeyeceÄŸim” diyor.
 
“Geri dönmeyeceÄŸim” diyenler ise “beyin göçü” kavramının tam karşılığı…
 
TÜÄ°K verilerine göre 2017’de 113 bin 326 kiÅŸi Türkiye’yi terk etti. Yurt dışına gidenlerin sayısı sadece bir yılda %63 arttı. Türkiye’yi terk eden her beÅŸ kiÅŸiden ikisi 20-34 yaÅŸ aralığında. Gidenler arasında kadınların oranı %37'den %42'ye çıktı. Ve yine veriler gösteriyor ki, gidenlerin büyük bölümü eÄŸitimli-kentli kesim.
 
Deniz de onlardan biri. 27 yaşında. Üniversite için ABD’ye gitmiÅŸ, ÅŸimdi yüksek lisans yapıyor. Dönmeyi hiç düÅŸünmüyor. Ailesinin tek çocuÄŸu. Üniversitede okurken ailesi ekonomik açıdan çok zorlanmış. Åžimdi çalışıp kendi masrafını karşılayabiliyor. 
 
“Türkiye’de kendime gelecek göremiyorum. Memlekette her 4 gençten biri iÅŸsiz diyorlar. Ben bu sayıya bile inanmıyorum, bence durum daha da kötü. Torpilim yok, iktidara yakın bir çevrem yok ama aklım var. Aklımın para ettiÄŸi bir yerde yaÅŸamam lazım. Akla kıymet verilen bir yerde yaÅŸamam lazım.”   
 
 
Böyle anlatıyor Deniz içinde bulunduÄŸu durumu… “Türkiye’ye dönmeyi ne zaman düÅŸünürsün” diyorum, “Aklım Türkiye’de para ederse düÅŸünürüm, sence ne zaman olur o?” diye soruyor, aslında yanıtını bildiÄŸi soruyu soranların ses tonuyla. 
 
Beyin göçü, 2016 sonrasında katlanarak arttı
 
15 Temmuz darbe giriÅŸimi ve OHAL ilanının ardından uluslararası kurumların bile dikkatini çekecek kadar yüksek bir beyin göçü oldu. Gidenlerin bir bölümünün FETÖ baÄŸlantılı olduÄŸunu konuyu yakından takip edenler de kabul ediyor. “Ama toplamın içinde onlar azınlıktır” diyorlar. Aslolanın “politik iklim” olduÄŸu fikrinde birleÅŸiyorlar. O göç yoÄŸunluÄŸu devam ediyor.
 
“KonuÅŸmaktan korkar hale gelme psikolojisi”
 
Bu konuda kapısını çaldığım sektör temsilcilerinin, çocuÄŸunu yurtdışına göndermeye çalışan ailelerin, giden gençlerin çoÄŸu adını vermekten kaçınıyor. KonuÅŸtuÄŸum biri, “Ä°ÅŸte gitmenin nedenlerinden biri tam da bu; konuÅŸmaktan korkar hale gelme psikolojisi” diyor. 
 
Bu sohbetin geçtiÄŸi yer, yurtdışı eÄŸitim danışmanlığı sektörünün önde gelen ÅŸirketlerinden birinin ofisi. Åžirketin sahibi her soruma içtenlikle yanıt veriyor ama adının da, ÅŸirketinin de yazılmaması kaydıyla. Neden diye soruyorum, ÅŸöyle anlatıyor:
 
“Birkaç yıl önce bir yurtdışı eÄŸitim danışmanlığı ÅŸirketinin üst düzey yöneticisi, yurt dışı eÄŸitime çok talep olduÄŸu ve gidenlerin de büyük çoÄŸunluÄŸunun Türkiye’ye dönmek istemediÄŸi yönünde bir açıklama yapmıştı. Çok ses getiren o açıklama sonrasında firma büyük baskı gördü, sektörden neredeyse aforoz edildi. Bu nedenle bu konuda konuÅŸacak yurtdışı eÄŸitim danışmanlığı ÅŸirketi bulmanız zor. Ama gerçek de ortada. Bakın etrafınıza görürsünüz zaten.”
 
 
Aynı yönetici, ÅŸunu da anlattı: 
 
“Kanada her yıl Türkiye’ye bin 500 kiÅŸilik öÄŸrenci vizesi verir. Bunun her yıl 100 kadarı Kanada’da kalmak isterdi. Yani oran 15’e 1 idi. Son 2-3 yıldır Türkiye’den Kanada’ya gidenlerin üçte biri orada kalıyor. Bu nedenle Kanada artık Türkiye’den baÅŸvuruları daha titiz deÄŸerlendirmeye baÅŸladı. Bu bir örnek. DiÄŸer örnek ise ÅŸu: Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de lise için çocuÄŸunu yurtdışına göndermek isteyenler çok küçük bir kesimdi, sadece belirli aileler bu yolu seçerdi. Åžimdi on binlerce aile çocuÄŸunu lise için yurtdışına gönderme telaşında. Aileler sınavlara güvenmiyor, eÄŸitim kalitesine güvenmiyor, sistem deÄŸiÅŸikliklerinden yılmışlar vesaire vesaire… Özel okula verse parasının karşılığını alacağına da inanmıyor. Bu nedenle daha 14 yaşındaki çocuÄŸunu yurtdışına göndermeye razı. Biz yurtdışı lise eÄŸitimi için ayrı bir kayıt birimi açtık, daha iki yıl önce böyle bir ihtiyaç söz konusu bile deÄŸildi.”
 
“Entelektüel çölleÅŸme” ile gelen yoksulluk
 
Türkiye, yurtdışına en fazla öÄŸrenci gönderen 11. ülke.  Giden her “beyin” ardında bıraktığı ülkenin daha da fakirleÅŸmesi demek.
 
Çünkü dünyada beyin göçü veren ülkeler ve beyin göçü alan ülkeler var. Beyin göçü veren ülkelerde öne çıkanlar Hindistan, Çin ve Türkiye… Alanlar ise ABD, Almanya, Ä°ngiltere vs. Beyin göçü alan ülkeler daha hızlı geliÅŸiyor, daha hızlı kalkınıyor. Beyin göçü veren ülkelerde yoksullaÅŸma hızlanıyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle “entelektüel çölleÅŸme” o ülkeyi yokluÄŸa, yoksulluÄŸa itiyor.
 
Yoksulun kazancını zenginin cebine aktarmak…
 
 
Bu konuda kapsamlı çalışmaları olan Prof. Dr. Hasan Gürak meseleyi ÅŸöyle özetliyor bir çalışmasında:
 
“GeliÅŸmekte olan ülkelerden beyin göçü, geliÅŸmiÅŸ ülkelere doÄŸru yapılan en büyük kaynak transferidir ve bu çok deÄŸerli kaynak için geliÅŸmiÅŸ ülkeler, geliÅŸmekte olan ülkelere bir bedel ödememektedirler. Küresel beyin göçünün durdurulması, hatta tersine çevrilmesi için ivedilikle önlemler alınması gerekir. Küresel gönencin artması ve küresel gelir eÅŸitsizliÄŸinin azalması için bu ÅŸart.”
 
Bu saptamayı rakamlarla anlatan çalışma ise Harvard’tan geldi. Harvard Üniversitesi öÄŸretim üyesi Dany Bahar ve Paris School of Economics'ten Hillel Rapoport'un 2016 tarihli makalesine göre ortalama bir göçmen, bir ülkenin yurt dışına giden 30 bin dolarına mal olurken, bu miktar, yüksek kaliteli çalışanlarda 160 bin doları aşıyor.
 
Türkiye Ekonomi Politikaları AraÅŸtırma Vakfı'nın (TEPAV) yaptığı hesaplamaya göre ise, her dört gençten birinin iÅŸsiz olduÄŸu Türkiye'nin 20 OECD ülkesindeki göçmen stoÄŸu, 230 milyar dolarlık yurt dışına giden doÄŸrudan yatırım anlamına geliyor.
 
FotoÄŸraf net aslında: Türkiye sınırlı kaynaklarıyla yetiÅŸtirdiÄŸi deÄŸerine sahip çıkamıyor. Türkiye’de yetiÅŸen yüksek eÄŸitimli, zeki gençlerin büyük bölümü geleceÄŸini yetiÅŸtiÄŸi topraklarda göremiyor.
TÜSÄ°AD’a göre Türk öÄŸrenciler ABD ekonomisine yılda 824 milyon dolar katkı saÄŸlıyor. ABD ekonomisinin bu kazancı Türkiye’nin kaybı aslında.
 
“ÇocuÄŸumun harcanmasını istemiyorum”
 
Dosya için konuÅŸtuklarımdan biri olan FatoÅŸ Ergin, adını vermekte sakınca görmeyen az sayıda örnekten biri. Tek oÄŸlu olan Can’ı üniversite eÄŸitimi için Almanya’ya göndermeye hazırlanıyor. Onun hisleri de, gitmeyi seçenlerin geneline hakim olan bir “gelecek kaygısı” içeriyor. 
 
Ä°ki dil öÄŸrenebilsin diye, bu yönde eÄŸitim veren bir özel liseye göndermiÅŸler Can’ı. “Neden?” diye soruyorum. “Can zeki bir çocuk, Türkiye’de iyi bir eÄŸitim alabilirdi” diyorum. Lafımı kesiyor ve anlatıyor: 
 
“Maalesef Türkiye’nin gittiÄŸi noktayı gördükçe, çocuklarımızın burada iyi bir gelecek kurmalarının mümkün olmadığına daha çok inanıyorum. Gelecekten çok endiÅŸeliyim. Türkiye’yi yönetenler bu çocukları deÄŸerlendiremez ve bence nerede yanlış yaptıklarını ÅŸapkalarını önlerine alıp düÅŸünmeliler. Ben çocuÄŸumun burada harcanmasını istemiyorum, bu yüzden de bütün imkanlarımı sonuna kadar kullanıp yurtdışına gönderiyorum.”
 
 
FatoÅŸ Ergin, “Her sene deÄŸiÅŸen eÄŸitim sistemi, iÅŸten anlamayan insanların baÅŸta olması, eÄŸitimin geldiÄŸi durum ve sonuç çok ama çok baÅŸarısız bir yeni nesil. EÄŸitim sistemini deÄŸiÅŸtirmedikleri sürece de böyle çocuklar maalesef bu ülkede okumayacaklar ve gelecekleri de büyük ihtimalle baÅŸka ülkelerde olacak” diyor. KonuÅŸmasında, kararını çoktan verdiÄŸi hissediliyor.
 
“Her 100 gençten 95’i gitmek istiyor”
 
British Council’in Türkiye’deki 81 ilde 22-25 yaÅŸ arasındaki 4.816 üniversite öÄŸrencisi denek üzerinde yaptığı araÅŸtırmanın sonuçları, yetiÅŸmiÅŸ insan kaybı açısından karşı karşıya olunan tehdidin boyutuna dair önemli bir ipucu veriyor. AraÅŸtırma, Türkiye’de her 100 gençten 95’inin lisans ve lisansüstü eÄŸitimlerini yurtdışındaki üniversitelerde yapmak istediklerini gösteriyor. 
 
Ozan Ege de onlardan biri. Önümüzdeki yıl üniversiteye baÅŸlayacak ve hedefi Almanya. 
 
“Ben yurtdışında okumayı hedefledim. Neredeyse bütün arkadaÅŸlarım böyle. Sınıfta 23 kiÅŸiyiz, Türkiye’de üniversite sınavına hazırlanan 2 kiÅŸi var. Kalanların büyük bölümü Avrupa’ya, bir bölümü de ABD’ye gitmek istiyor. Orada daha iyi eÄŸitim alacağımı düÅŸünüyorum. Ayrıca iÅŸ olanakları konusunda da Avrupa daha iyi. Neden gitmek istediÄŸimi sormuÅŸtunuz. Orada daha rahat yaÅŸayacağımı, daha kaliteli bir eÄŸitim alacağımı, daha özgür olacağımı düÅŸünüyorum, bunu hak ettiÄŸime inanıyorum. Çok çalıştım ve bunun karşılığını hem iÅŸ olanakları açısından hem yaÅŸam standardı açısından görmek istiyorum.”
 
GittiÄŸi yerde azınlık olmak, “öteki” olmak fikrine çoktan alışmış gibi hepsi. Ozan Ege gibi, “gitmeyi” seçen çocuklardan biri de Aynur'un kızı Yasemin. Yasemin’in hedefi Fransa… Aynur ise bu uÄŸurda Ä°stanbul’daki evini satmış, Ayvalık’taki tek odalı yazlığında yaz-kış yaÅŸamayı göze almış. Anlattıkları, içinde bulunduÄŸu ruh halinin net bir özeti:
 
“Yasemin’in iyi bir eÄŸitim almasını istiyorum. Türkiye’de eÅŸit rekabet koÅŸullarında iÅŸ bulabileceÄŸine, hak ettiÄŸi mevkilere geleceÄŸine, haksızlığa uÄŸradığında hakkını arayabileceÄŸine inanmıyorum. Her yıl daha da kötü oluyor bence her ÅŸey. Benim iki çocuÄŸum 10 yıl arayla Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okudu. Orası Türkiye’nin en iyi, en yüksek puanlı devlet liselerinden biri. Bedava ama çok iyi bir eÄŸitim alabileceÄŸiniz, zeki çocukların bir arada olduÄŸu, kaliteli kadroların olduÄŸu bir yerdi. Bu 10 yıl içinde okul yüzde 100 deÄŸiÅŸti, bambaÅŸka bir okul haline geldi. EÄŸitimli, deneyimli bütün öÄŸretmenler gönderildi, iktidara yakın kadrolar geldi. Okulun sosyal aktivitelerinin neredeyse tamamı kaldırıldı. BoÅŸ geçen dersleri saymıyorum bile. Bu küçücük bir örnek. Kadıköy Anadolu’da yaÅŸananları memleketin her alanına uyarlayabilirsiniz. Bu çocuklara hayatımızı adıyoruz, hem maddi hem manevi büyük yatırımlar yapıyoruz ama asla hak ettikleri muameleyi görmeyeceklerini de biliyoruz. Yapacak bir ÅŸey yok, bu ülkede artık okumuÅŸun bir kıymeti yok, düÅŸman olarak görülüyor okumuÅŸ eÄŸitimli insan. Kızım gidecek, gitmesini de desteklemekle kalmıyorum buna teÅŸvik ediyorum. Ä°nÅŸallah da dönmeyecek.”
 
Ä°ÅŸte tam burada kuruyor Aynur yazının başındaki, “CoÄŸrafya kaderdir” ile baÅŸlayan cümlesini… Kendi çevresinin, aynı sosyo-kültürel iklimi paylaÅŸan, kendisini “dışlanmış”, “istenmeyen” hisseden, çabasının, emeÄŸinin, baÅŸarısının bir karşılığı olmadığına inananların ruh halini özetliyor.
 
Siyasetin gündeminde beyin göçü
 
Kimi politik nedenlerle, yaÅŸam tarzı itirazıyla, kimi ekonomik istikrarsızlık gerekçesiyle, kimi iÅŸ olanaklarının kısıtlı olması, yüksek vergiler, torpil, kayırmacılık ama hepsi gelecek kaygısıyla… Gidiyorlar… Ailelerini, arkadaÅŸlarını, evlerini, anılarını arkalarında bırakıp gidiyorlar. Her gidiÅŸle kalanları biraz daha yoksullaÅŸtırarak gidiyorlar… 
 
Onların gidiÅŸi siyaseti yönetenlerin gündemine geç de olsa yeni yeni girmeye baÅŸladı. 
 
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, 10 Eylül 2017’deki bir konuÅŸmasında "En zeki öÄŸrencilerimizi Batılı eÄŸitim kurumlarına kaptırıyoruz. Gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı'ya yöneliyorlar. Günümüzün en önemli güç kaynağı enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten deÄŸil tüketen konumundayız. Bu durum bizi milli güvenliÄŸimiz baÅŸta olmak üzere birçok açıdan kırılgan hale getiriyor" demiÅŸti. 
 
ErdoÄŸan’ın bu çıkışının ardından beyin göçünü tersine çevirmek için bir proje hazırlandı, dönecekler için farklı teÅŸvikler saÄŸlandı. Ne kadar sonuç alındığına iliÅŸkin bir veri yok. Bu teÅŸvik paketi nedeniyle dönen olup olmadığı bilgisi de. Ana muhalefet partisi CHP de konuyu "AKP'nin Yol Açtığı Büyük Beyin Göçü" baÅŸlıklı bir raporla gündeme taşıdı.
 
Raporda  “Beyin göçünün temel nedeni, AKP rejiminin otoriterliÄŸi ve baskıcılığıdır. Yurt dışına giden yurttaÅŸlarımızın sayısı bir yılda %63 artmıştır. Yurt dışına göç edenler arasında eÄŸitimliler ve kentliler geniÅŸ yer tutmaktadır. Türkiye dünyada en çok milyoner kaybeden 3. ülke olmuÅŸtur. 2017 yılında 5 binden fazla milyoner, son 3 yılda ise 13 bin giriÅŸimci ve iÅŸ insanı Türkiye'yi terk etmiÅŸtir. Yalnızca 20 OECD ülkesine göç etmiÅŸ yurttaÅŸlarımız üzerinden ülkemizin kaybı 220 milyar $ üzerindedir. Bu kaynakla yüzyılın projesi diye sunulmaya çalışılan Ä°stanbul Havalimanı'ndan yedi tane yapılabildiÄŸinin altı çizilmelidir” denildi.
 
CHP konunun araÅŸtırılması için bir Meclis Komisyonu kurulmasını da istedi, öneri reddedildi.
 
Akademisyen göçü neden hızlandı?
 
Akademisyenler konusu ayrı bir sorun. Türkiye’de Temmuz 2018 itibarıyla KHK'larla ihraç edilen akademisyenlerin sayısı 6 bin 81'e ulaÅŸtı. Barış Ä°çin Akademisyenler bildirisine imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilen akademisyen sayısı 404. Ä°hraçlar, kesilen burslar, her an iÅŸsiz kalma endiÅŸesi akademisyenlerin yurt dışına gitme eÄŸilimini artırdı.
 
Halil Ä°brahim Yenigün, Barış Bildirisi’ne imza atan akademisyenlerden. Bu nedenle Yardımcı Doçent olduÄŸu vakıf üniversitesindeki görevine son verilmiÅŸ. Åžimdi ABD’de Stanford Üniversitesi Ä°slam AraÅŸtırmaları programında postdoktora araÅŸtırmacısı olarak çalışıyor. Türkiye’ye dönmeyi düÅŸünmüyor.
 

 

Her 10 akademisyenden biri gitmeyi seçti
 
GeleceÄŸe iliÅŸkin beklentileri kötümser olanların sayısının hızla arttığı farklı araÅŸtırmalarla da gün yüzüne çıkıyor. Ä°ngiltere merkezli  Council For At Risk Academics (Risk Altındaki Akademisyenler) Direktörü Stephen Wordsworth, 2018’de kuruma olan baÅŸvuruların geçen yıllara göre yüzde 300 arttığını ve bu baÅŸvuruların çoÄŸunun Türkiye’den geldiÄŸini söylüyor.
 
Türkiye’de 112’si devlet, 69’u vakıf olmak üzere 181 üniversite var. Bu üniversitelerde yaklaşık 160 bin akademisyen görev yapıyor.
 
Beyin göçünde akademinin payı yüzde 9,1. Yani her 10 akademisyenden biri “gitmeyi seçenlerden…”
 
Bir vakıf üniversitesinde öÄŸretim görevlisiyken ayrılıp Kuveyt’e giden Murat da (Adının yayınlanmasını istemediÄŸi için ona ‘Murat’ diyeceÄŸim) neredeyse giden herkes gibi liyakat, ehliyet ve adalete vurgu yapıyor:
 
“Türk üniversite sistemleri klikler üstüne kuruludur. Birilerinin kliÄŸine üye deÄŸilseniz onlar yürürken sizin koÅŸmanız gerekir. Ben 2008'de doktoraya baÅŸladığımda bu böyleydi, kliklerin yönetimdeki güçleri ve sıraları deÄŸiÅŸti sadece. Türkiye'deki akademisyenliÄŸin sorunları o sistemi kendine göre ayarlayan insanların yarattığı sorunlardır. Uluslararası alanda hiçbir kabul görmeyen eserleriyle üniversitelerdeki unvanlarını, pozisyonlarını elde eden insanlardan geleceÄŸin nesillerine katkı saÄŸlamasını bekliyoruz.”
 
Murat'ı gitmeye iten temel motivasyonlardan biri “imkan” meselesi. Ama bu sadece maaÅŸla, gelirle ifade edilen bir “imkan” deÄŸil… Her alanda bir kuraklıktan söz ediyor o.
 
“Türkiye'de belirli kalitedeki vakıf üniversitelerinin hedefi öÄŸrenci sayısıdır, dünyanın en iyileri arasına girmek gibi bir dertleri hiç olmamıştır. Bazı vakıf üniversitelerinin akademik destek ÅŸartlarını okuduÄŸunuzda esaslar belirlenmiÅŸtir ancak son söz mütevelli heyet baÅŸkanındadır. Siz o ÅŸartları en iyi haliyle saÄŸlamış da olsanız son sözü her zaman mütevelli heyeti baÅŸkanı söyler. O, akademik desteÄŸi istediÄŸine verir, istemezse yapabileceÄŸiniz hiçbir ÅŸey yoktur.”
 
Murat, “Sahip olduÄŸum nitelikleri bana ülkemin devlet okulları verdi” diyor, hemen ardından “Ama”yı eklerken aidiyet duygusundaki kopuÅŸun sinyalini veriyor: Dönmeyi düÅŸünmüyorum ÅŸu anda. 
 
Beyin göçü akademiyle sınırlı deÄŸil. BiliÅŸim teknolojilerinde yüzde 28,4, mühendislikte yüzde 14,1 oranında.
 
GeçtiÄŸimiz ay, Türkiye’nin önde gelen kuruluÅŸları olan ASELSAN, SAGEM ve TAI’den 100 mühendisin Hollanda’ya göçtüÄŸü haberleri yer aldı. O 100 kiÅŸi çok konuÅŸuldu ancak tablo sanılandan daha da kötü. Hollanda Göç ve VatandaÅŸlık Kurumu (IND) verilerine göre, 2018’in 11 aylık bölümünde Türkiye'den toplam 1020 akademisyen ve yüksek eÄŸitimli kiÅŸi "beyin göçü" için Hollanda'ya baÅŸvurdu. 
 
IND'nin açıkladığı rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye'den 235 kiÅŸi Hollanda'ya sığınma baÅŸvurusu yaparken, 2017'de bu sayı 481'e ulaÅŸmıştı. Yani sayılar katlanarak artıyor.
 
“Dönmek isteyeni görmedim”
 
Serkan Akif Akyıldız bir gazeteci. Artık ABD’de yaşıyor. “Dönmek fikrinden hiç vazgeçmedim, bir gün döneceÄŸim” diyor ama hemen ardından dönüÅŸü sürekli ertelediÄŸini vurguluyor. Neden ertelediÄŸini sorduÄŸumda, “Türkiye’den olumlu bir haber gelmiyor ki” diyor.
 
Independent Türkçe

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.