Sosyal Medya

Kemal Sayar: Psikiyatri ve CIA

Mançurya’lı Aday filmini seyrettiniz mi? Bu filmde psikiyatrinin bir istihbarat teşkilatı tarafından nasıl kötüye kullanıldığının çarpıcı bir örneğini bulursunuz. Anlatılan özünde gerçek bir hikayedir. CIA’nin Kanada’nın saygın bir üniversitesi olan McGill Üniversitesi bünyesinde yaptığı gizli saklı zihin kontrolü deneylerinin bir yansımasıdır bu film. Beyine yerleştirilen elektrotlarla insan zihninin, ruhsal durumunun ve davranışlarının kontrol edilebilmesi CIA’nin öteden beri ilgisini çekmiş bir konu.



On yıllardan beri ‘beyin yıkama doktorları’,  bu teÅŸkilattan deÄŸiÅŸik araÅŸtırma projeleri namına yüksek meblaÄŸlarda para almış ve hastalarını üzerinde deneyler yapabilecekleri biyolojik birer makine olarak görmüÅŸler. Böylece insanlar duyguları, özgür iradeleri ve seçme yetenekleri olan canlılar olmaktan çıkarılıp birer makineye dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Benim de bir müddet misafir öÄŸretim üyesi olarak çalıştığım McGill Üniversitesi bu korkunç projeye ev sahipliÄŸi yapmış olmaktan dolayı bugün dahi utanç içindedir. Doktor Ewen Cameron altmışlı yıllarda Kanada’da gayet meÅŸhur bir psikiyatri profesörü ve aynı zamanda üniversitede psikiyatri bölüm baÅŸkanıydı. ABD’de ve Kanada’da psikiyatri cemiyeti baÅŸkanlığı yetmezmiÅŸ gibi, bir ara Dünya Psikiyatri Cemiyeti’nin de baÅŸkanlığını yürütmüÅŸtü.  Ancak Cameron’un herkesin bilmediÄŸi karanlık bir tarafı vardı : Üniversiteye baÄŸlı Allan Memorial Enstitüsü’ndeki  labarotuvarında CIA adına zihin kontrolü deneyleri yürütüyordu.

Bu laboratuvarda yüzlerce beyin yıkama ve zihin kontrolü deneyi yapmış ve ruhsal motivasyon adını verdiÄŸi zihin yıkama tekniÄŸiyle, hastalarını önce komaya sokmuÅŸtur. Bilinçlerini neredeyse kapattığı hastalara, günler haftalar boyu kulaklıkla mesaj dinleterek onları deÄŸiÅŸtirmeye çalışmıştır. Kendisi bu deneyleri ruhsal rahatsızlıkları olan insanları deÄŸiÅŸtirmek için yaptığını söylese de, bulgu ve kuramlarının tümü CIA tarafından farklı amaçlarla kullanılmıştır.

Ruhsal motivasyon denen prosedürün iki adımı vardır : Öncelikle hastalarda ‘’çözünme’’ yaratılır. Yani elektrokonvülsif ÅŸok, ilaçlarla uyutma ve duyusal yoksunluk gibi araçlarla hasta neredeyse komaya sokulur ve zihninin çalışması durdurulur. Bu duruma gelen hastalar kendi bakımlarını yapamaz hale gelir, normal tuvalet düzenleri bozulur, yemeden içmeden kesilirler. Ä°simlerini, tarihi ve nerede olduklarını unuturlar. Ä°kinci adımda ise saatler boyunca hastaya teybe kaydedilmiÅŸ aynı mesajlar dinletilir. Gerek odalarına hoparlör yoluyla gerekse uyurken kulaklıklar marifetiyle, hasta düzenli bir biçimde aynı mesajlara maruz bırakılır. Cameron’un deneyleri pek çok hastanın ölümü, komaya girmesi, hafıza kaybına veya kiÅŸilik bölünmesine uÄŸraması, beyin  hasarı veya psikoz geçirmesi  gibi çok acı  sonuçlar doÄŸurmuÅŸtur.

Çeyrek asır önce henüz genç bir psikiyatri asistanıyken, mesleÄŸimizin yüz karası bu deneyleri o günlerde çıkan ‘Psychiatry and the CIA :  Victims of Mind Control’ adlı kitaptan okuma imkanı bulmuÅŸtum. Kitabın yazarı ve kendisi de bir psikiyatri uzmanı olan Harvey M. Weinstein babasının başına gelenleri yıllar sonra bir kitap eleÅŸtirisi okurken anlayabilmiÅŸti. The Search for the ‘Manchurian Candidate’ (Mançurya’lı Adayı Arayış)  isimli kitapta, CIA ve beyin yıkama deneyleri anlatılıyordu. Orada anlatılan her ÅŸeyin babasına yapılanlarla tıpa tıp aynı olduÄŸunu gören oÄŸlu, hemen Dr. Cameron ve devlete dava açtı. CIA adı çıkmasın diye bu olayı mahkemeye taşımak istemedi ve mahkemeye gitmeden Weinstein ailesiyle 750.000 dolara uzlaÅŸtı. Bu, o zamana kadar CIA’nin mahkeme dışında ödediÄŸi en büyük tazminattır. Amerikan devleti bu konuyla ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmemiÅŸ ve suçu tamamen CIA’ye yüklemiÅŸtir. Cameron’un deneyleri, hem bilimin kötüye kullanımının hem de  bir devletin insani ve etik olmayan deneylere nasıl yol verebildiÄŸinin çarpıcı bir örneÄŸi.  Oysa tıbbın kadim zamanlardan beri temel ilkesi, primum non noceredir, asla zarar verme!

ABD’de 2015 yılında  ortaya çıkan belgeler de Amerikan Psikiyatri DerneÄŸi’nin iÅŸkenceyi desteklemek için Savunma Bakanlığı ve CIA ile iÅŸbirliÄŸi yaptığını ortaya çıkarmıştır. Sorgular sırasında iÅŸkenceye mahal verilebilmesi için, Amerikan Psikiyatri DerneÄŸi, sorgu sırasında uyulması gerekilen etik standartları gevÅŸetmiÅŸtir.

CIA’nin  daha önceleri de  LSD, hipnoz ve baÅŸka uyuÅŸturucular kullanarak kiÅŸinin bilinçaltına inmek istediÄŸi projeleri de olmuÅŸtur. 1975 yılında en az 1500 Amerikan askerine bilgisi olmaksızın LSD verilmiÅŸ ve beyin yıkama deneylerinde kullanılmıştır. 1960’larda sorgu sırasında LSD kullanılmaya baÅŸlanmış ve LSD’nin sorgu üzerindeki etkisi kendilerine bu uyuÅŸturucunun verildiÄŸini bilmeyen ve deneye girmeyi kabul etmemiÅŸ denekler üzerinde araÅŸtırılmıştır. Bütün bu projelerin amacı çok açıktır: Zihni ve davranışları kontrol edebilmek, uyuÅŸturucu, hipnoz, elektrot ve elektroÅŸok gibi vasıtalar kullanarak insanı bir robota, bir ölüm ve savaÅŸ makinesine çevirebilmek.

Colin A. Ross’un, The CIA Doctors isimli kitabında yazanlara göre, SoÄŸuk SavaÅŸ sırasında beyin yıkama deneyleri Amerika’nın önde gelen psikiyatristleri tarafından yapıldı. ÖrneÄŸin, CIA tarafından yaratılan MK-ULTRA projesi 1953 Nisan ayında baÅŸlatıldı, ancak bütün beyin yıkama projeleri gibi, bu projenin belgeleri de CIA tarafından sansürlenmiÅŸtir. MK-ULTRA’nın parasının çoÄŸu, CIA’nin operasyonlarında kullanılacak bilgilerin araÅŸtırılmasına harcanmıştır. MK-ULTRA’nın alt projeleri ise uyuÅŸturucu, kimyasal ve biyolojik silahlarla alakalı. DiÄŸer bazı projelerde ise uyuÅŸturucu  içindeki hangi maddelerin sorgu sırasında unutkanlığa  yol açtığı bulunmaya çalışılmıştır. Psikiyatri ve psikoloji, insanlığın hayrına deÄŸil de  öldürmenin, iÅŸkence etmenin veya nifak salarak insanlar arasında bozgun çıkarmanın bir vasıtası olarak kullanılırsa, insanlık için tehlike çanları çalıyor demektir.

Bu konuya neden ÅŸimdi dikkat çekme ihtiyacı duyuyorum? Geçenlerde mesleki bir dergide makale  okurken az kalsın küçük dilimi yutuyordum. Pozitif psikolojinin ‘kurucu baba’larından sayılan saygın bir bilim adamı, iddiaya göre, CIA’nin sorgulama ve iÅŸkence tekniklerinin geliÅŸtirmesi için büyük maddi fonlar karşılığında istihdam edilmiÅŸti.  Ä°nsan gerçekten esef ediyor. Bu hikayeyi de haftaya bırakalım.

 

GERCEK HAYAT

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.