Sosyal Medya

Güncel

MİT'in yurt dışı operasyonlarda başarısının sırrı

2014 yılında 2937 sayılı MİT Kanunu



15 Temmuz FETÖ'cü hain darbe giriÅŸimi sonrası, yapılan bu düzelemenin önemi ortaya çıktı ve 19 ülkeden 83 FETÖ’cü terörist yakalanarak Türkiye’ye getirildi.

Bugün konuyla ilgili çarpıcı bir köşe yazısı kaleme alan eski istihbaratçı, Yeni Åžafak yazarı Bülent OrakoÄŸlu, "MÄ°T’in yurt dışı operasyonlarda baÅŸarısının sırrı" baÅŸlığını taşıyan yazısında bu konuya ışık tuttu.

OrakoÄŸlu, "MÄ°T’in CumhurbaÅŸkanı’na baÄŸlanmasını Türk istihbaratı açısından pozitif anlamda bir milat kabul edebiliriz." diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- MÄ°T’in yurt dışı operasyonlarda baÅŸarısının sırrı

BaÅŸbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir BozdaÄŸ, 15 Temmuz hain darbe teÅŸebbüsünün kilit ismi Adil Öksüz ile ilgili yeni bilgilere ulaşıldığı açıklamasında “Åžimdi nerededir, hangi ülkededir buna dair bir bilgiyi bizden paylaÅŸmamızı beklemeyin.

Çünkü bu doÄŸru olmaz. BildiÄŸiniz gibi bizim Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatımız yurtdışında operasyon yapma yetkisi ile donatıldı. Bu çerçevede 19 ülkeden 83 FETÖ’cü teröristi paketleyip Türkiye’ye getirdi. BaÅŸka ülkelerde de FETÖ’cü teröristler var, onları da inÅŸallah paketleyip paketleyip Türkiye getirecektir. Bunları getirdikten sonra hangi ülkeden getirdiklerini o zaman açıklayacağız. Åžimdi o ülkeleri açıklamamız paketleme iÅŸini sıkıntıya sokar’’ demiÅŸti.

MÄ°T 2010 yılı sonlarından baÅŸlayarak, siyasi iradenin desteÄŸiyle dışa açılmış, ülkesinde oyun kurulan bir ülke statüsünden oyun kuran bir ülke statüsüne geçiÅŸ süreci baÅŸlatılarak, küresel ve Batılı ülke gizli servisleri ile iliÅŸki ve diyaloglarda mütekabiliyet esasları çerçevesinde bağımsız ve aktif bir istihbarat anlayışı ve yapılanmasına yönelik çalışmalara hız verilmiÅŸti. 2014 yılında 2937 sayılı MÄ°T Kanunu’nda yapılan deÄŸiÅŸikliklerle, ülkemizin ulusal güvenliÄŸine yönelik tehdit oluÅŸturan, dış ülke gizli servisleri ve yerli iÅŸbirlikçilerinin faaliyetlerinin engellenerek deÅŸifre edilmesi ve yargı önüne çıkarılmalarına yönelik Ä°KK birimlerinin, Batılı ülke gizli servisleriyle boy ölçüşebilecek ÅŸekilde hukuki alt yapısı, teknik donanım ve lojistik destekle güçlendirilmesi cihetine gidilmiÅŸti. Ayrıca, MÄ°T’e Bakanlar Kurulu kararı ile dış operasyon yetkisi verilerek, Türkiye’nin sert güç kullanma stratejisi doÄŸrultusunda ‘’caydırıcı gücünün ‘’ arttırılması da hedeflenmiÅŸti.

16 Nisan referandumunda kabul edilen, CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyumlu olarak hazırlanan, ’’Türk Ä°stihbaratı’nın tamamen yerli ve milli bir nosyon kazanmasına neden olan’’ kanun hükmündeki kararnameyle MÄ°T CumhurbaÅŸkanlığı’na baÄŸlanmıştı. Aslında Türk Ä°stihbaratı’nın ülkemizin bekası için, iç ve dış tehditlere karşı devrim niteliÄŸindeki kanun tüzük ve talimatlarla donatılarak güçlendirilmesi cumhuriyet tarihinde bir ilk olma özelliÄŸi taşıyordu. Genel olarak dış destekli kalkışma veya darbelere yönelik iç tehdidi önlemek, TSK içindeki FETÖ ve darbeci unsurları deÅŸifre ederek yargı önüne çıkarılmalarını saÄŸlama amacıyla, MSB ve TSK içinde MÄ°T’e istihbarat yapma yetkisinin verilmesi ülke güvenliÄŸi ve demokrasi açısından çok önemli bir tedbir ve ön alma giriÅŸimi diyebiliriz.

Bu anlamda dönemin MÄ°T MüsteÅŸarı Emre Taner’in 15 Temmuz Darbesi’ni araÅŸtıran komisyona TSK içinde istihbarat yapılmasını engelleyen bir yönergeden dolayı 15 Temmuz’u önceden haber alamadıklarını açıklaması ne kadar etkili olmuÅŸsa, 17/25 Aralık polis ve yargı darbesini baÅŸarısız 7 Åžubat MÄ°T’e darbe giriÅŸiminin rövanşı olarak deÄŸerlendirip, MÄ°T’in istihbarat zafiyetini ‘kurumlaÅŸma’ eksikliÄŸinden kaynaklandığını iddia ediyor olması da tedbir ve ön alma açısından o derece önemli sanırım.

MÄ°T’in CumhurbaÅŸkanı’na baÄŸlanmasını Türk istihbaratı açısından pozitif anlamda bir milat kabul edebiliriz. MÄ°T’in, hukuki alt yapı teknik donanım, lojistik ve mali yönden desteklenmesinin ülkenin genel güvenliÄŸi, toprak bütünlüğü açılarından ne kadar önemli olduÄŸunu Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarında yaÅŸayarak gördük. Bu durum bize MÄ°T’in baÅŸarılarının sırrını da açık ediyor zannımca.

MÄ°T’in FETÖ ile mücadelede bilhassa yurt dışına kaçan FETÖ’cü hainleri peyderpey derdest ederek Türk yargısına teslim etmesi baÅŸta terörist başı Gülen ve örgütün drijan kadrolarını psikolojik olarak rahatsız etmiÅŸ görünüyor. Terörist başının Pensilvanya’da yakalanma veya bir ÅŸekilde öldürülme korkusu taşıdığı röportajlara taşındı.

Devlet içindeki koordinasyon ve iÅŸbirliÄŸi diplomatik ve askeri ataklar mükemmel istihbarat operasyonlarını ve destanımsı zaferleri de beraberinde getirdi. Türkiye’nin kaderini belirleyecek 24 Nisan erkene alınmış seçimler şüphesiz Türkiye’ye kurulmuÅŸ birçok tuzak ve kumpasları engelledi. Ancak gene de bu ÅŸer güçlerin Türkiye’ye yönelik yapması muhtemel operasyonları önleme açısından MÄ°T’e çok önemli sorumluluklar yüklendiÄŸi kanaatindeyim. FETÖ’nün firari üst düzey yöneticilerinin yakalanarak Türkiye’ye getirilmeleri bu teröristleri koruyan ülkelerin de deÅŸifre edilerek uluslar arası kamuoyunda deÅŸifre edilmeleri sanırım FETÖ’yü koruyup kollayan ülkeleri de rahatsız edecek. FETÖ ile mücadelede Türkiye içinde önemli mesafe alınmasına raÄŸmen dış desteÄŸi kesmemiz elzem görünüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.