Sosyal Medya

Güncel

İslam devleti hayalinin altından IŞİD karanlığı çıkar mı?

Ama görünen o ki, geleneksel İslam kültürünün şekillendirdiği bir dünyanın argümanlarıyla konuşan bazı dindar kesimlerin, daha çok dini gerekçelerle Avrupa Birliği’ne önemli itirazları var.



Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocak'tan AB müzakereleri ve demokratk tavır konusunda Türkiye'deki politik odaklar başta mütedeyyin kesimin ne düşündüğünü köşesinde değerlendirdi.

Yazının Tamamı

Türkiye yetmiÅŸ yıla yaklaÅŸan bir Avrupa BirliÄŸi macerası yaşıyor. Bu uzun yolculuk boyunca çok ciddi tartışmalar yaÅŸandı ve halen de bu tartışmalar devam ediyor. Bazı ulusalcı ve milliyetçi kesimler baÅŸta olmak üzere, dindarların hatırı sayılır bir kesimi de AB’ye karşı her zaman reddiyeci bir tavır içinde oldular.
 
***
 
Kuşkusuz her kesimin kendine göre farklı itiraz argümanları var. Özellikle demokratik değerlerle başı pek hoş olmayan ulusalcı kesimlerin itirazını anlamak mümkün. Çünkü onlar esas itibariyle jakoben bir kültürden geldikleri için hak ve özgürlükler temeline dayalı bir oluşuma karşı doğal olarak böyle davranacaklardır. Aşırı milliyetçi kesimler için ise demokrasi, özgürlük gibi kavramların çok fazla bir anlam ifade ettiğini söylemek mümkün değil. Hatta fazla özgürlük, kavmiyetçilik raconuna ters bile düşebilir...
 
Ancak dindar kesimlerin fikirlerin özgürce ifade edilmesini saÄŸlayan ve insan haklarını teminat altına alan, hukukun üstünlüğünü önceleyen bir yapıya itiraz etmesini anlamak mümkün deÄŸil. Ama görünen o ki, geleneksel Ä°slam kültürünün ÅŸekillendirdiÄŸi bir dünyanın argümanlarıyla konuÅŸan bazı dindar kesimlerin, daha çok dini gerekçelerle Avrupa BirliÄŸi’ne önemli itirazları var. Esasen bu itirazın arka planına yakından baktığımızda, ÅŸeklen dini gerekçeye dayanıyormuÅŸ gibi gözüken itirazların daha çok kavmiyetçilik duygusuyla beslendiÄŸini görüyoruz.
 
Avrupa BirliÄŸi’ne ve demokratik deÄŸerlere karşı çıkan dindar kesimlerin itirazlarının ortak noktası, “Biz Müslüman bir ülkeyiz, Hristiyan kültürünün ÅŸekillendirdiÄŸi AB’de yer alamayız, bunlar Haçlı zihniyetinin ürünüdür” ÅŸeklinde bir söyleme dayanmaktadır. Neredeyse yüz yıllık bir travmanın yarattığı tahribatı elbette yok sayamayız. Hatta Batı dünyasının, Ä°slam toplumlarına karşı sergilediÄŸi gayri insani tavrı da görmezden gelemeyiz. Ama kendi insanlarımızın hukukun üstünlüğüne dayalı, özgürlüklerinin ve haklarının teminat altına alındığı bir sisteme ve oluÅŸuma karşı olmalarını akıl ve mantıkla izah etmek de pek mümkün deÄŸil.
 
Denebilir ki, “Avrupa BirliÄŸi’ne girmeden de bu hakları saÄŸlayabiliriz, bunun için Batı’ya ihtiyacımız yok.” Elbette saÄŸlayabiliriz, ama bir gerçek var ki bugüne kadar saÄŸlayamadık. Unutmayalım ki, yıllardır ÅŸikayet ettiÄŸimiz askeri vesayeti AB sürecinde gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz demokratik reformlarla geriletebildik. Ve demokratik haklarla ilgili bütün hukuki reformları yine AB müktesebatı çerçevesinde gerçekleÅŸtirdik. Ãœlkede ÅŸimdi demokratik deÄŸerlerin çok da dikkate alınmadığı bir rüzgar esiyor olabilir ama Türkiye AK Parti iktidarının özellikle ilk döneminde bu reformların mümkün olabileceÄŸini gösterdi.
 
Bugün itibariyle geldiÄŸimiz noktada, belki de gerçekten dindarların nasıl bir Ä°slam ülkesi tasavvuru içinde olduklarını sorgulamamız gerekir. Zaman zaman demokrasi yazılarına gelen itirazlarda dillendirilen ‘Ä°slam devleti’ hayali açıkçası beni endiÅŸelendiriyor. Zira dindar kesimlerin beklentileri ne yazık ki IŞİD’in ‘devlet’ hayaliyle neredeyse birebir örtüşen bir mahiyet arzediyor. Biraz hüzün verici bir durum ama maalesef bu Ä°slam devleti hayalinin içinde özgürlük yok, insan hakları yok, hukuk ve adalet yok. Kısacası, bazı dindar kesimlerin Ä°slam ülkesi hayallerinin üzerindeki perdeyi biraz araladıkça altından kelimenin tam anlamıyla IŞİD’in karanlık hayalleri çıkıyor.
 
***
 
Daha da endiÅŸe verici olanı, demokrasi karşıtı olan dindar kesimlerin, “Etrafınıza bakın, Ä°slam diyarına benziyor muyuz?” ÅŸeklindeki serzeniÅŸleridir. Diyelim ki Türkiye bu haliyle bir Ä°slam ülkesine benzemiyor. Açıkçası sormak gerekiyor; benzememiz gereken Ä°slam ülkesi hangisidir? Mesela despotizmin zirve yaptığı Suudi Arabistan’a ya da Ä°ran’daki molla rejimine benzesek gerçek bir Ä°slam ülkesi olur muyuz? Ä°sterseniz daha da sayalım, kanlı diktatör Esad’ın ülkesi, Irak, Libya, BangladeÅŸ ve Talibanlı Afganistan yeterli olur mu?
 

 

Bu zihin yapısı ve anlayış hastalıklıdır, bu ülkelerdeki baskıcı rejimler kendi halklarının derdine deva olmadıkları gibi, bilelim ki bizim de derdimize deva olamazlar. Ve demokrasinin olmadığı bu yolun sonu kesinlikle IŞİD’e çıkar..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.