Sosyal Medya

Güncel

Ciddi gündemler, naylon kurumlar - Taha Kılınç

Geçtiğimiz haftanın üç günü, Al Sharq Forum'un davetlisi olarak Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeydim. Yaklaşık 10 saatlik bir uçuşla Johannesburg'a gittikten sonra, idari başkent Pretoria'da Türkiye-Güney Afrika ilişkileri konulu sempozyumu izledim. Yerli ve yabancı akademisyenlerin, konusunun uzmanı isimlerin yaptığı sunumlar kadar, ilk kez ayak bastığım bir ülkede, alıştığımız kış mevsiminin tam ortasında yazı yaşamak da ilginçti.



Zihinlerimizde, ırkçılığın sembolü haline gelen Apartheid Rejimi (1948-1991) ve Nelson Mandela ile özdeşleşen Güney Afrika'nın üç başkenti var. İdari başkent Pretoria'nın yanı sıra yasama başkenti Cape Town ve yargı başkenti Bloemfontein. Uzun süren kolonyal yönetimler ve iç çekişmelerin ardından, bu üçlü çözüm ülkeyi şimdilik huzura erdirmiş görünüyor.

Johannesburg'da bulunan Apartheid Müzesi ve müze içindeki özel Nelson Mandela bölümü, Güney Afrika'nın yakın tarihiyle ilgili bilgilenme açısından çok faydalıydı. Özellikle 1997 tarihli Güney Afrika Anayasası'nın hazırlanış süreci, ülkemizde de ciddi yapısal değişikliklerin arefesinde olduğumuz şu günlerde epey dikkat çekiciydi.

Anayasa çalışmaları, artık sözü halkın söyleyeceğini vurgulayan geniş kapsamlı bir reklam kampanyasıyla başlatılmış. Vurucu sloganlarla insanlar sürece katılmaya çağrılmış. Anayasa metni üzerindeki çalışmalar hakkında halkın bilgilendirilmesi için, kurucu meclis üyelerinin katıldığı toplantılar tertip edilmiş. Okuma-yazma oranının düşük olduğu kesimler başta olmak üzere, halk katmanları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tarafından eğitim seminerlerine alınmış. Halktan, anayasa komisyonuna teklif dilekçeleri yazmaları istenmiş; bunun sonucunda gelen 2 milyon dilekçe içinden 10 bin öneri, anayasa metninin rötuşları sırasında kullanılmış. Radyo ve televizyon programlarında anayasa metni tartışılarak, şikâyetler ve eleştiriler dinlenmiş. Vatandaşların soruları için 'anayasa telefon hattı' oluşturulmuş, halkın direkt yorumu alınmış.

Tüm bu ayrıntılı ve kapsamlı katılım sürecinin sonucunda oluşturulan yeni anayasa, şu anda ülkenin yönetiminde hâlâ geçerli temel metin konumunda.

Mandela sergisinde ise bir şey çok çarpıcıydı: Efsanevi liderin başarılarının ve ırkçılığa karşı mücadelesinin anlatıldığı bölümlerin ardından, hataları ve başarısızlıklarına dair bir başlık da açılmış. Bu coğrafyada, benzer bir müze kurulsa hiç göremeyeceğimiz bir detay.

***

Katar merkezli Al Sharq Forum, Ortadoğu ve İslâm dünyasının temel meselelerini yayın, analiz, rapor ve toplantılarla gündeme taşımayı hedefleyen bir düşünce kuruluşu; ya da Batı'da yaygın adıyla, think-tank.

Al Sharq Forum'un kurucusu, Arap medya dünyasını takip edenlerin yakından tanıdığı Vaddah Hanfar. 2011'e kadar El Cezire televizyonunun genel müdürü olarak görev yapan Hanfar, kurumdan aniden istifasıyla herkesi şaşırtmıştı. Hatta o dönem, Filistin kökenli Hanfar'ın yayın politikasının ABD'yi rahatsız ettiği, Katar'ın da bu nedenle kendisine görevden el çektirdiği konuşulmuştu. Al Sharq Forum, El Cezire döneminde kurduğu bağlantılardan da faydalanan Hanfar'ın daha kalıcı projelerle yeniden sahneye çıkışını simgeliyor.

Al Sharq Forum Araştırma Direktörü Galip Dalay'dan faaliyetlerle ilgili bilgi alırken, Türkiye'nin böylesi geniş vizyonlu, kendi gündemini kendisi belirleyen, özgün think-tank'lere olan ihtiyacını bir kere daha fark ettim.

Bizde “think-tank” deyince iki tür yapı akla geliyor: Ya göbeÄŸinden siyasi iktidara baÄŸlı, siyasilerin sözlerini tevilden baÅŸka hikmeti bulunmayan, gündem belirlemek söyle dursun belirlenmiÅŸ gündemlerin arkasından yetiÅŸmekte bile zorlanan, bağımsız düşünceli insanlar yerine belli kalıpları tekrarlayacak kiÅŸileri istihdam eden, vakit ve kaynak israfı, naylon kuruluÅŸlar. Ya da toplumun deÄŸerlerine tamamen yabancı, halkın yaÅŸamına ve inancına karşı ön yargılı yapılanmalar.

Oysa ihtiyacımız olan şey, bizi ve bu toprakları ilgilendiren meseleleri, herhangi bir siyasi etki altında kalmadan, sabit değerlerimizin rehberliğinde tartışabilen, yaptığı yayınlarla gündemi belirleyen, siyasilerin söylemleriyle oradan oraya yalpalamak yerine siyasilere yol gösteren, kamu kaynaklarının çarçur edilmesiyle değil tamamen özgür ve sivil sermayeyle finanse edilen think-tank'ler.

***

Herhangi bir ÅŸey olduÄŸunda sık sık dilimize dolanan “yabancı mihraklar”, yüz yıldan fazla bir süredir bu topraklarla ilgili fikir ve projeksiyon üretiyor. Ä°slâm dünyasını karıştırdığından dertlendiÄŸimiz o medya kuruluÅŸlarının, basın-yayın organlarının birçoÄŸunun arka planında ciddi bir bilgi birikimi, derin analiz, rapor ve araÅŸtırmalar bulunuyor.

Böylesine zahmetli ve uzun soluklu çabaların oluşturduğu haber ve yayın dilini, derme-çatma birkaç manşetle ya da sosyal medyada laf sokuşturarak göğüslememiz mümkün görünmüyor.

Gerçek anlamda düşünce üreten, gerçek anlamda habercilik yapan, gerçek anlamda inceleyen, anlayan ve yorumlayan kuruluÅŸlar, haberciler, gazeteciler, düşünürler, aktivistler vb. yetiÅŸtirmeden ne kendi gündemimizi belirleyebiliriz, ne de o çok ÅŸikâyet ettiÄŸimiz “algı oyunları”nın kurbanı olmaktan kurtulabiliriz.

YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.