Yersiz tartışmaları başlatmanın tam zamanı şimdi ise - Selahaddin E. ÇAKIRGİL

11. CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül’ün, ‘Meclis Darbeleri AraÅŸtırma Komisyonu’na gönderdiÄŸi cevabî yazıda ilginç bir iddia vardı. Devletin en tepe noktasına gelmiÅŸ ve orada 7 yıl kalmış bir kimse olarak Abdullah Bey’in söylediklerinin bir ağırlığı elbette vardır.

Ancak Abdullah Bey’in son açıklamasındaki özellikle bir nokta çok su götürür.

Konu, 2012’yılında, Tayyib Bey’in tam da ‘kamuoyuna açıklanmayan’ ikinci bir ameliyata gireceÄŸi hassas bir sırada, MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’ın savcılıkça ifadesinin alınmak istenmesi..

***

O zaman yapılan ilk açıklamalara göre H. Fidan, ifade vermesi için savcılığa çaÄŸrılması büyük hadiseydi. Çünkü, devletin en üst istihbarat sorumlusu, baÄŸlı olduÄŸu BaÅŸbakan’dan izinsiz ve habersiz olarak ifadeye çaÄŸrılıyordu; ve tutuklanabilirdi de.. Bu gibi atakların olmaması ve bürokratik oligarÅŸinin çengeline takılmaması için bazı üst derece devlet sorumlularına  bir takım koruyucu zırhlar giydirilmiÅŸtir.. Ä°zin alınmadan mahkemeye çaÄŸrılmaması, yargılanmaması vs. gibi..

H. Fidan konusunda da böyle olması gerekiyordu. Ama birilerinin, sistem içinde gizli bir savaşı hukukî yorumların boÅŸluklarından istifadeyle açık bir savaÅŸa dönüştürmeye çalıştıklarının ipuçları alınmaya baÅŸlanmıştı.

H. Fidan’ın ifadeye çaÄŸrılması da bu kabilden idi ve hemen  C. BaÅŸkanı  Abdullah Bey haberdar edildi ve o da ‘Git, ifadeni ver.. Bir ÅŸey olmaz..’ demiÅŸti, yıllardır kamuoyuna yansıyan bilgilere göre..

Tayyib Bey, ameliyata gireceÄŸi sırada haberi alır almaz, derhal kendi makam arabasıyla H. Fidan’ı aldırır ve ‘Onu ifadeye almak isteyen benim ifademi alsın!’ diye net ve doÄŸru bir tavır koyar.

Dönem, ‘devlet içinde devlet olmak’  iddiasıyla ortaya çıkan mâlum F. G. liderliÄŸindeki bir grubun Tayyib ErdoÄŸan’a karşı gizli bir savaşı direkt olarak baÅŸlattıkları bir zaman dilimidir.

***

Åžimdi Abdullah Bey’in yazısında, ‘O zaman Hakan Fidan’ı tek kendisinin koruduÄŸu’ ÅŸeklinde bir cümlenin geçmesi olması ÅŸaşırtıcı..

Bu ifade, o zaman kamuoyuna da yansıyan beyanlarla uyuÅŸmuyor ve dahası, ‘tek koruma’yı yapanın Tayyib Bey olduÄŸu ÅŸeklindeki bilgilerin üzerine de kocaman bir sual iÅŸareti koyuyor. 

Tayyib Bey’in oldukça yoÄŸun meÅŸgul olduÄŸu bu dönemde, Abdullah Bey’in böyle bir sözü, tartışma meydana getirmeye müsait ÅŸekilde dile getirmesi neresinden bakılsa yakışmadı.

Yoksa, Tayyib ve Abdullah beyler arasında bir polemik mi yaşansın? Hem de bunca sıkıntıların yaşandığı bir dönemde?

***

Derken..

Devreye bir de BaÅŸbakan Yard. Numan KurtulmuÅŸ’un 5 Ocak günü Hür riyet’te yayınlanan mülâkatta kullandığı, ‘Suriye politikasının baÅŸtan beri büyük yanlışlarla dolu olduÄŸuna inananlardanım. (…) Åžimdi bunları tamir ediyoruz, düzeltiyoruz’ ÅŸeklindeki cümlesi girmez mi?

Bu söz baş ağrıtıcıdır ve bir eleştirinin ötesinde çok ağır bir ithamı da içermektedir.

***

Bazıları bu ‘yanlış siyaset izlendiÄŸi’ iddiasının, Ahmed DavudoÄŸlu’nun siyasetinin yanlışı olarak ifade edilmiÅŸ olabileceÄŸini söylediyse de, bu doÄŸru olmasa gerek.. Çünkü o zaman, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, DavudoÄŸlu’nun siyasetine göre yanlışlara sürüklendiÄŸi gibi bir mânâ çıkar ki bu, hele de Tayyib Bey’in baÅŸkasının iradesine teslim olacak birisi olmadığını bilenler için baÅŸlı- başına büyük bir iddiadır. 

Buna raÄŸmen, yanlışlıktan söz eden, beÅŸ yıla yakın zamandır, bu siyasetleri yürüten partinin ve halen de Hükûmet’in üyesi.. Suriye siyasetinde yanlışlık olduÄŸunu baÅŸkası söyleyebilir, ama Numan Bey’in böyle bir söz söylemeden önce yapması gerekenler vardır.

Nasıl yani, yanlış siyaset uygulanıyor da siz nasıl düzeltiyorsunuz?

Bu sözün ve varsa o yanlış siyasetin bir bedelinin siyaseten de bir bedelinin olması gerekir.

Kaldı ki, bu satırların sahibi, Suriye siyasetinde temel bir yanlışlık olmadığına inanmaktadır.

Bu konuya yarın da devam edelim, inşaallah..

STAR