Sosyal Medya

Coğrafyamız

''İran-Rusya ve Türkiye'nin Suriye'yi paylaşmasına engel olmalıyız''

Arap gazeteci Baria Alamuddin, son zamanlarda Rusya-Türkiye ve İran arasında gerçekleşen Suriye görüşmelerini değerlendiren bir yazı kaleme aldı.



Timetürk'ten Melahat Kemal'in haberine göre; 

Baria Alamuddin "Sykes-Picot II- Suriye'nin ilhakına dur demeliyiz" baÅŸlıklı yazısında Rusya-Türkiye ve Ä°ran'ın Suriye'yi ilhak ettiÄŸini belirterek Arap dünyasını buna karşı birlik olmaya çağırdı.

Arap gazetecinin yazısını TimeTürk okuyucuları için Türkçe'ye aktardık.

Suriye hakkında, Suriye Arap Cumhuriyeti ya da herhangi bir Arap ülkesinin olmadığı bir konferansın düzenlenmesi gerçekten akıllara durgunluk veren bir durum.

Halep felaketinin ardından yapılan ve  "muzafferlerin toplantısı" görüntüsü verilen bu toplantının asıl amacı sanki diÄŸer tarafları küçümsemeyi ve saf dışı bırakmayı hedefliyordu.

"RUSYA VE İRAN, ESED'İ DAHİL ETMEYE DEĞER GÖRMEDİ"

Rusya ve İran dahi Suriye rejimini toplantıya dahil etmeye değer bulmadı. Tamamıyla İran'ın yardımına bağımlı hale gelen Esed, küçük ortaktan konuyla ilgisiz bir ortak haline geldi. Yıllarca Esed'in yeri doldurulamaz bir lider olduğunu düşünen İran aslında güçsüz bir lider ve doğrudan Tahran tarafından yönetilebilecek bir Suriye istiyordu.

"ABD'NİN BIRAKTIĞI BOŞLUK, YAĞMACI GÜÇLERE FIRSAT VERDİ"

Açıkça dışarıda bırakılan baÅŸka bir taraf da Batı'ydı. ABD BaÅŸkanı Barak Obama, kendisinin ilgisiz ve devreden çıkmış bir muhatap olduÄŸunu gösterdi. Arap dünyası zaten Amerika'nın bölgesel hakimiyet yaklaşımına karşı çeliÅŸkili duygular taşıyordu ancak "küresel polis" rolünü terk ederek çekilmeye geçmesi bu hakimiyet anlayışına yeni bir ÅŸey eklemedi; aksine yaÄŸmacı, ikinci dereceden "süper güçlere" ÅŸanslarını deneme imkanı tanıdı.

"SURÄ°YE KAYBEDÄ°LÄ°RSE ARAP DÃœNYASI SAÄž KOLUNU KAYBEDER"

Tüm bunların en rahatsız edici kısmı, Arap dünyasının Suriye sorunun çözümü çalışmalarında dışarıda bırakılması.

Suriye'de kesin bir Arap gücünün olması hiç bu kadar hayati ve fakat bir o kadar da gerçekleştirilmesi zor olmamıştı.

Tahran, Irak'ı etkisiz bir devlet haline getirirken Mağrib devletleri kendi sorunları ile uğraşıyor.

Suudi Arabistan ile Mısır arasında ise gerginlik devam ediyor. Kral Salman'ın, 2016 yılı başındaki Kahire ziyareti, birleÅŸik bir Arap yaklaşımının oluÅŸması yönünde umutları arttırmıştı. Bununla birlikte Kahire'nin Hizbullah, Ä°ran ve Rusya ile diyalog kanallarını açmak istemesi, Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi'nin bölgesel güvenlik anlayışı ile çeliÅŸiyordu. Suudi Arabistan ve Mısır birleÅŸmezse, bir Arap dünyasından da bahsedilemez.

Suriye bir zamanlar en önemli arabulucu devletti. En zengin ya da en kalabalık Arap ülkesi değildi ancak önemliydi. Arap dünyasının İsrail'e karşı en stratejik köprübaşıydı.

Eğer Suriye'yi kaybedersek, Arap dünyası sağ kolunu kaybeder.

"Ä°RAN, RUSYA VE TÃœRKÄ°YE'NÄ°N SURÄ°YE'YÄ° PAYLAÅžMASINI ENGELLEMELÄ°YÄ°Z"

Evet Suriye'yi kaybedersek, Arap dünyası sağ kolunu kaybeder.

Ä°ÅŸte bu yüzden Ä°ran, Rusya ve Türkiye'nin  Moskova'da öylece oturarak, aynı Sykes-Picot'ta olduÄŸu gibi, Suriye'yi paylaÅŸmasına izin veremeyiz; özellikle de Irak ve Lübnan neredeyse Arap dünyasından alınmış iken.

Bugün yapılan görüşmeler bir zamanlar Fransız ve Ä°ngiliz yetkililerinin sisli bir odada oturup cetvelle Arap dünyasının sınırları çizdikleri Skyes-Picot anlaÅŸmasının yeniden tezahürü gibi.

Bu yüzden kumun üzerine çizgimizi çekmeliyiz; baÅŸka birileri bizim adımıza bunu yapmadan önce. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.