Sosyal Medya

Makale

Sürü ve Gösteri Toplumu

Fransız düÅŸünür Guy Debord, modern dünyayı anlamak için güçlü bir kavram ortaya atmıştı: “Gösteri Toplumu.”

1967’de dile getirdiÄŸi bu kavram, bugün TikTok’un, Instagram’ın, “story”lerin ve filtreli hayatların ortasında çok daha ürkütücü bir anlam kazanmış durumda.

Debord’un iddiası basitti ama sarsıcıydı:
Artık yaşamıyoruz, seyrediyoruz.
GerçekliÄŸin yerini deneyimler deÄŸil, temsiller aldı. İnsanlar birbirleriyle deÄŸil, görüntülerle iliÅŸki kuruyor.

Debordbu dönüÅŸümü dört temel baÅŸlık altında inceliyor.

İlki, insanın varoluÅŸ ölçüsündeki deÄŸiÅŸimdir.
Klasik dönemlerde insanın deÄŸeri ne olduÄŸu ile ölçülürdü. Ahlakı, bilgisi, karakteri önemliydi. Kapitalizmin yükseliÅŸiyle bu ölçüt deÄŸiÅŸti; insan artık neye sahip olduÄŸu ile deÄŸer kazanmaya baÅŸladı. Ancak gösteri toplumunda bu da yetmez. Sahip olmak da görünür deÄŸilse anlamsızdır. Bugün mesele, ne olduÄŸunuz ya da neye sahip olduÄŸunuz deÄŸil; nasıl göründüÄŸünüzdür.

İkinci kırılma, gerçekliÄŸin yerini imgelerin almasıdır.
Gösteri toplumu yalnızca reklamlar, ekranlar ya da televizyon deÄŸildir; bu, insan iliÅŸkilerinin biçimidir. DoÄŸrudan temas yerini fotoÄŸraflara, videolara ve paylaşımlara bırakmıştır. Bir tatilin kendisinden çok, o tatilin ne kadar “harika geçtiÄŸini” gösteren kareler önemlidir. An yaÅŸanmaz; belgelenir. Gerçeklik deÄŸil, algı kazanır.

Üçüncü olarak Debord, insanın pasifleÅŸtirilmesini anlatır.
Gösteri, bizi hayatın öznesi olmaktan çıkarıp seyircisine dönüÅŸtürür. YaÅŸam biçimleri hazır paketler hâlinde sunulur. Ne güzel, ne doÄŸru, ne baÅŸarılıdır; biz seçmeyiz, bize gösterilir. Tartışmak yerine kabulleniriz. Böylece insan, kendi hayatına yabancılaşır.

Dördüncü baÅŸlık ise her ÅŸeyin metalaÅŸmasıdır.
Sadece eÅŸyalar deÄŸil; duygular, aÅŸklar, isyanlar, hatta acılar bile satılabilir bir görüntüye dönüÅŸtürülür. Bir devrim “trend” olur, bir felaket “içerik”e dönüÅŸür. Acının kendisi deÄŸil, kaç kiÅŸi izlediÄŸi önemlidir.

Ancak Debord bugün yaÅŸasaydı, bu listeye en az iki baÅŸlık daha eklerdi.

Bunlardan ilki filtreler ve kurgudur.
Gerçek hayat deÄŸil, kurguladığımız profil deÄŸerlidir. İnsanlar kendilerini deÄŸil, olmak istedikleri versiyonu sergiler. Filtreler sadece yüzleri deÄŸil, hayatları da düzeltir.

İkincisi ise onaylanma ihtiyacıdır.
Bir olayın, bir düÅŸüncenin, hatta bir insanın deÄŸeri; kaç beÄŸeni aldığıyla ölçülür. Alkış yoksa varlık da yoktur.

Sonuçta ortaya çıkan tablo nettir:
Büyük kitleler sürü hâlinde beÄŸenme ve beÄŸenilme yarışındadır. Herkes görünmek ister ama kimse kendi olmakla ilgilenmez. Gösteri büyür, insan küçülür.

Belki de bugün en radikal eylem, hiçbir filtreye ihtiyaç duymadan gerçek kalabilmektir.

Veysel Tepeli

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.