Makale
Her an borçlu olduğunu bilmek duygusudur dindarlık
caminin gölgesinde ikindi namazını beklerken
mahallenin ökkeÅŸ dedesi
ey evlat diye seslendi;
kimine göre deli kimine göre veli iÅŸte
zararsız biri.
babası
istiklal mahkemelerinde yargılanan şehrin tanınan alimlerinden
hacı süleyman’mış
asılmış bir gece yarısı.
ibret için de meydanda tutmuÅŸlar saatlerce.
kendisi için de köylüsünü öldürmüÅŸ, sonra çok iÅŸkence görmüÅŸ,
öyle derler konu komÅŸu...
ilginçtir, babadan gelen bir ilimle herhalde
zaman zaman öylesine cümleler kurar ki
dinleyenleri hayrete düÅŸürürdü.
bana seslenince sanki o günlerden biri olmak üzere olduÄŸunu anladım,
ve hemen can kulağıyla dinlemeye aldım kendimi.
evlat dedi, evlat;
tane tane konuÅŸurdu ökkeÅŸ dede, nefeslendi;
“din sahibi olmanın en belirgin göstergesi namaz kılmaktır.’’
sonra durdu,
boynunu büktü,
neden bilinmez mahsunlaştı birden.
ben aÄŸlayacak herhalde diye düÅŸünürken
birden konuyla ilgisi olmayan cümleler düÅŸtü dillerinden;
“karalar’ın memet'e borcum vardı,
o yıl kuraklık hiç görmediÄŸimiz kadar uzun sürmüÅŸ,
ekin, mahsul tarlada kalmış, hayvanlar telef olmuştu,
65’in yazıydı…’’
ah! dedi,
elinden düÅŸürmediÄŸi sarma cigarasını içine derin derin çekti,
burnundan bir veriÅŸi vardı ki yüzünü göremez oldum.
üfürdüÄŸü birazdan söyleyeceÄŸi derdiydi sanki!
sonra dedi;
“mecbur kaldım, çoluk çocuk periÅŸan oldu.
bir umutla köyün en ÅŸerlisinin kapısına düÅŸtüm!
borç aldım karalar’ın dinsiz memed’inden”.
aldım almasına da,
ödeyemedim zamanında.
fukaralık adamın boynuna sarılmışsa eğer...
her gördüÄŸünde beni
günü geçen borca faiz iÅŸlediÄŸini söyler
sonra daha can sıkıntısı, aÅŸağılayan sözleri vardı,
bakışlar ah!
adamın ciğerine saplanan bakışları yok mu!
o gök gözleriyle bakışları uykularımı bölerdi.
gecelerim gam, gündüzler zilletti benim için.
beni severdi ökkeÅŸ dede. çünkü dinlerdim. evet dinlerdim
hiç müdahale etmeden, sormadan gençliÄŸin merakıyla konuÅŸmaz onu boÄŸmadan dinlerdim.
araya kattığı katıştırdığını anlamasam da dinlerdim.
sanki onun için ayırırdı beni, mahallenin diÄŸer gençlerinden.
birden başını kaldırdı ve bir şey hatırlamış gibi sanki,
asım'ım dedi
dindarlık nasıl bir şey bilir misin?
hani, borçlanırsın birilerine mecburen ya!
ha iÅŸte,
her an borçlu olduÄŸunu bilmek duygusudur dindarlık.
ciÄŸersiz birine borçlanırsın
seni köle yapmaya çalışır “karalar'ın memedi’’ gibi,
Allah’a borçlu olduÄŸunu bilmek ise seni “özgür" kılar,
Allah’a kulluk yaptırır,
kul olursun…
ah! dedi
öyle bir deyiÅŸi vardı ki ciÄŸerleri söküldü sanki
borçlusun iÅŸte, üzerinde ne varsa neyin varsa emanettir.
ödenecek, bir gün istenecek,
yakın bir zaman var. “ikindiyle akÅŸam arası gibi dar vakit be evlat”
belki yarın
yani
emanet verilen ne varsa, sahibi tarafından
isteneceğin bilgisidir dindarlık onu derim
çünkü;
elinde olanın
borç, emanet olduÄŸu bilgisi evlat
seni
ÅŸiÅŸkinlikten,
kibirden,
sorumsuzluktan korur.
sonra gülümsedi niye gülümsedi ki bilmem!
asım'ım
Allah’a borçlu olduÄŸunu bilen var ya!, üzerinde emanet olduÄŸunu bilen,
bunun farkında olanlar diyorum
hani tohumu topraÄŸa atan ve titizlikle attığı tohuma bakan çiftçiler gibidir.
“bire on ve dahi bire yediyüz” alınacaktır elbette zamanı gelince.
müslüman adamın hali de topraÄŸa tohum saçan sorumlu çiftçiye benzer.
gözlerime içine baktı, baktı ama
beni görmediÄŸi belliydi
sonra bir şeyler mırıldandı anlamadığım
ezanlar kesti cümleleri. bastonuna dayandı
kalktı yavaÅŸça
bir of çekti derinden
duyduÄŸum sanki;
“al emanetini,
uzatma sürgünümü ilahi" der gibi bir ÅŸeydi…
ey yolcu
dindarlık
bu dine mensubiyetinin farkındalığıdır.
borçlu olduÄŸuna ve verilen ne varsa sana emanet olduÄŸuna "yakîn" olarak inanmaktır.
“verilen her borcun, nimetin hesabı olduÄŸunu bilmek"
aziz olanın saçlarını aÄŸarttı bilmez misin?
ey yolcu
dünya ahiretin tarlasıdır.
at üzerindeki emanet olan tohumlarını
dünyanın toprağına
borcundur ve
çalış ki
“rahman’ın’’ bitmez nimetlerine kavuÅŸasın.
paylaÅŸmaya deÄŸer gördüÄŸünüz yazılarımın dilediÄŸi kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!

Henüz yorum yapılmamış.