Sosyal Medya

Makale

Kitle Gözüyle Düşünür

Bedensel ve psikolojik baskı altında olan sorular sorar ve içinde bulunduÄŸu ÅŸartları sorgular. Tabiatın kucağında, güneÅŸli günde, denizi seyreden insan için devrede olan hoÅŸnutluktur. Soru ve sorgulama ortamın atmosferine uygun deÄŸildir. Dünyaya gelip de bir anlık huzur duyan için “Buraya neden geldim” sorusu sakıt olur.

Bundan ötesi keÅŸiftir. Dünyada bulunuÅŸun anlamını bulmaktır. Bir baÅŸka ifade ile “ben kimim ve bu varlık neyin nesi” düÅŸüncesi ile idraki yolculuÄŸa çıkarmak aklın temel ihtiyacının gereÄŸidir. Akıl ön ÅŸartlanmalara duçar olmadıkça Yaratıcıyı bulmada gecikmez. Ancak Yaratan’ın muradı için vahye ihtiyaç vardır. Mesela insan akıl yoluyla orucu, zekâtı bulamaz.

Vahiy bir ihtiyaç olarak arz ve semavatın mülk Sahibi tarafından insana indirilmesi elzemiyet ifade eder. DiÄŸer yandan hukuki açıdan bakıldığında, sahibi mülkünün kullanış amacını belirleme, hukukunu oluÅŸturma hakkına sahiptir. Ölçüyü koyma hakkı onu var edene, mülkün sahibine aittir. Yegâne irade sahibi varlık olarak insan, bu ilahi durumu kabul ve reddetme serbestliÄŸine haizdir.

Hayat bir bakıma yaratılmışların en kıymetlisi olan insan için kuruluyor.

Varlık karşısında konumunu belirleme kapasitesine sahip insan için inkârı seçmek, yaratılış donanımı açısından oldukça zordur. Buna raÄŸmen insan idrak yolculuÄŸunu baÅŸlatmama yönüne giderek inkâr kolaycılığına kaçabilmektedir.

İnanan için inkâr ÅŸaşılası, gayri mümkün bir durumdur.

Yaratıcının bilgisini veren, insanın amacını anlatan ve kâinatı tanıtan vahye sırt çeviren insan, mülk sahibine karşı çıkarken iÅŸgalci durumuna düÅŸmüÅŸ olur. İnsan olmanın anlamına yabancılaÅŸarak, akletme yeteneÄŸi olmayan canlıların seviyesine inmiÅŸ olur.

Varlık ki görünür görünmez her ÅŸey, görev bilinci ve vücut ahenkleriyle ikrar korosu olarak insanı düÅŸünmeye çağırmaktadır.

Ezel ve ebed duygusundan kopuÅŸ dünyevi ömrü taÅŸkın, çılgınlığa varan hoyrat kullanıma icbar ediyor. Tekrarı olmayan, hesabı da sorulmayacak bir hayat anlayışı için her ÅŸeyin olup bitmesinin tek mekânı dünya kalmaktadır. Ölüm bir son ise ve hesap günü yoksa dünyada yapılan bütün haksızlıklar normalleÅŸme temayülü gösterir. Dünyadan azami zevk almak, yegâne gerçeklik olarak kabul görmesi, insanı görüntüye teslim ederken, ruhun kullanım alanı güdükleÅŸerek bedensel hazlara indirgenmiÅŸ hale gelir.

Günümüz dünyası için reelin geçerli olması ve bundan imtina etmenin maliyetinin yüksek oluÅŸu düÅŸünülesi durumdur. Kitle kültürü olarak, dünyayı anında bir alanda toplayan haz olgusu, İslâm coÄŸrafyasını da etkisi altına almış durumdadır.

Gerçeklik gösterisi sunan bütün dünyevi baÅŸarılar, hakikati gölgelemeye yönelik misyon üstleniyor.

Ölçü birimi yönünden zuhur eden deÄŸiÅŸim, iÅŸin doÄŸruluÄŸunu tartma yerine ölçümü, alınan oy/reyting üzerinden deruhte edince, hakikat algısı izafiyete endeksli olarak anlaşılır oluyor.

BaÅŸarıların kutsanması, hakikatle çeliÅŸikliÄŸinin göz ardı edilmesi, Müslüman zihnin temel problemi olarak karşımıza çıkıyor. Ardından, “geçicilik” kaydı ile verilen ruhsatların kalıcılık kazanması, yozlaÅŸmayı beraberinde getiriyor.

Müslüman için hayat ezel ve ebed kavrayışı ile ancak güvenli hale gelebilir. Hakikat; baÅŸarı, baÅŸarısızlık; azınlık, çoÄŸunluk kararışlarının fevkinde, hiçbir gerçeklikten etkilenmeyen, temel belirleyiciliÄŸe haizdir.

Bilimin hakikati tespit edememesi, ikrar etme cüreti göstermemesi maksatlıdır ve kendi sorunudur. İzlenme/benimseme oranının da kıymeti harbiyesi, hakikat açısından söz konusu olamaz.

Kolaycılık, hayat üzerinde unutkanlık oluÅŸturan zevk tabakası ile gözün algısını belirleyici kılıyor.

Akletme kuşatma altında.

Mümin için, âhiret öncelikli kavrayış, tarihin her döneminde önemli olmuÅŸtur. Zaman anlayışı açısından bütünlük içeren ve iç denetimi öne çıkaran tutum sayesinde insan, yaratılışı amacı doÄŸrultusunda, deÄŸeri salih amele raci kılmıştır.

Âhiret hesabı, dünya aritmetiÄŸinden daha geçerli olarak iÅŸlem gördüÄŸünde, zaman yabancılaÅŸmanın kıskacından kurtulma emaresi göstermeye baÅŸlar.

İnsan tutarlılık adına, kimin mülkünü kullandığını iyice düÅŸünmeli.

Hakikatle tenakuza teÅŸkil eden gerçekliÄŸe üÅŸüÅŸen kitlelere raÄŸmen, mümin tek başına kalsa da hikmet yolunu takip edebilecek mi?

Yaratılış amacını bulması, insanın yeryüzündeki en büyük buluÅŸu; hayatını Rabb’inin rızası doÄŸrultusunda yaÅŸaması, elde edebileceÄŸi en büyük zenginliÄŸidir.

Ahmet Mercan

Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.