Sosyal Medya

Makale

Kim Yücelmek İstiyorsa Vahye Koşsun

Hayatımızda vahiy ne kadar yer alıyor? Her şeye Allah'ın dilediği biçimde bakabiliyor muyuz? Eşyaya, olaylara, geçmişe ve geleceğe, her türlü oluşuma Allah'ın sözünü taşıyabiliyor muyuz? Kelime-i Tevhid'i gereği gibi hayatımıza yansıtabiliyor muyuz? Şahitliğimizi hakkıyla yerine getirebiliyor muyuz?

Oysa Kur'an bize diyor ki: Kim ruhunda bir sıkıntı duyuyorsa vahye koşsun. Kim çözülmez bir problemin karşısında kalmışsa vahye başvursun. Kim yol arıyorsa vahye baksın. Kim yücelmek istiyorsa vahyin çağrısına koşsun.

Kim ayağının altındaki toprağın kaydığını hissediyorsa Allah’ın ipine sarılsın. Cahiliyenin kokuşmuş havasından kurtulmak isteyen, vahyin iklimine sığınsın ve onunla soluklansın.

Kim nefretin kirlerinden temizlenmek istiyorsa vahye koşsun. Temiz olarak yaratıldığımız ve teslim aldığımız hayatı, temiz olarak sunmak için Kur'an'a sarılalım.

Hayatımızda Kur'an ne kadar yer alıyor, hiç düşündük mü? Ruhumuzun acıdığını hissediyor muyuz? İfsada uğramış bir hayatta yeniden dirilişi gerçekleştirmeliyiz. Çünkü her alandaki çokluk ve övünme hırsı (tekâsür), en yüce ve en temiz hedefleri ve yönelişleri bile zamanla ifsat etmektedir. Onun için "De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir." (En'am, 162) ayetini hatırlayalım. Bu söz, onu her sabah hayatın içine sıkılmış bir yumruk gibi atılmaya sevk eder.

Yeniden "Bismillah" diyebilmek, en sahih umut kaynağımızdır. Yeniden iman etmek, yeniden diriliş, yeniden direniş demektir.

"Ey iman edenler, iman ediniz" (Nisa, 136) ayeti, imanımızı sürekli gözden geçirmemizi ister. İşte bu gerçeklik bizi silkeler, bizi sınar, bizi çetin imtihanlardan geçirir.

Öfkeler bilenir, sabırda ustalaştırır; biz büyüdükçe o da büyür. Ekin ve ekmek gibi devinimli ve doğurgandır. Yeniden iman etmek ve vahye koşmak bizi hüzünlü kılar ve acılara yoldaş eder. Gemiyi inşa ederken horlanan, alay edilen Nuh’un nasırlı, güngörmüş usta ellerine ve nebevi hüznüne o eşlik eder. İbrahim’in yüreği onunla genişlemiş, ateş bir yürek ve dirençle karşılaşınca onunla sönmüş, İsmail onunla muştulanmıştır.

İşte iman etmek, vahye koşmak insanı acılardan geçirir. Acı, insanın en sahih belleğidir; unutturmayandır. Acılar unutulmaz, değil mi? Acı bir mekteptir, annedir, biledir. Yakub’un gözlerinde devinen evlat acısıdır. Işık olur, basiret olur; kanlı gömleğe sinmiş güzel Yusuf kokusudur. Zindanda çoğalır, başak verir. Eyüp sabrıdır acı. Kıyam eden gençlerin, vahye koşan gençlerin mağara dostudur acı. Özenle ve itinayla durur tarihin ve zamanın kıyısında. Kâinatın ömrü belki biraz da acının tarihidir. Hüzün ve acı her zaman diri ve canlıdır. "De ki: Benim yolum budur; ben ve bana uyanlar, bilerek insanları Allah'a çağırırız." (Yusuf, 108)

İşte net ve açık bir çağrı: Vahyin pınarından içmeye davet. Ümitsizlik tohumlarının ekildiği, uyuşukluk yorganının örtüldüğü, öldürücü uyuşturucu telkinlerin yapıldığı bu çağda, insanları umuda, vahyin soluğuna davet ederek şeref ve izzet kazandırmanın tek yolu, Allah'a çağrıdır.

O halde Allah'a güzelce bağlanalım. Allah'a olan bağlılığımızı ruhlarda ve amellerde gerçekleştirelim. Kalplerimizi Allah'ın kitabından etkilenen canlılar kılalım. Allah'a biat edelim. Takva elbisesini giyelim. Tevhidin kalesine girelim. Hikmet ve irfanla görelim. İşlevsel, aksiyoner erler olalım, dua edelim. İbadetle Rabbimize yaklaşalım. Dert ehli, aşk ehli, salih amel ehli olalım. Bu susuz, bu çöl kesmiş yüreklerin kuraklaştığı, caddelerinden şirkin aktığı bu dünyada, vahyin pınarına koşalım... Vahiy hayattır... Çölleşmiş yüreklere hayat verir.

Bünyamin Doğruer

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.